- 21-10-2018 10:35
- 842
Bu ifadenin bir "Kıyamet âlameti" olduğuna dair görüşlerin günümüze kadar gelişinin aksine, bu ifadenin "Mana ilmi" açısından analizi yapıldığında, Güneş'in yıllar önce BATIDAN doğduğu mecazen tespit edilebilir.
Öncelikle bu ifadenin tamamen bir tasvir olduğunun bilincinde olarak "Güneş'in Doğuşu" ifadesinin hem aydınlığı hem de medeniyetin yükselişini simgelediğini tespit etmemiz gerekir.
Kısacası bu doğuş; değişimi, dönüşümü ve yükselmeyi ifade etmektedir.
Güneş'in BATIDAN doğuşu ise 15-16. Yüzyıllarda Avrupa'nın "Reform ve Rönesans" hareketleriyle Bilim, Sanat ve Kültürde kaydettiği ilerlemedir,
Bu doğuşun (yükselişin) neticesinde Doğu toplumlarının Batı'yı takip etmek zorunda olmaları ve bu Güneş'le aydınlanmak zorunda kalmaları bir Kıyâm’dır. (kalkış/uyanış)
Bu Kıyâm'dan önce Güneş'in Doğu'dan yükseldiğini ve Haçlı Seferleri döneminde Avrupa'nın bu topraklardan çaldıkları hazine ve eserlerin, onların bu yükselişlerinde etkili olduğunu unutmayalım.
Bu Kıyâmet sürecinin manasını en iyi idrak eden Mustafa Kemal Atatürk, Güneş'in tekrar Doğu'dan yükselmesi gerektiğini söyleyerek bu konuda gerekli altyapıyı kurmuş ve bir yol haritası belirlemiştir.
Bu proje, şu an askıya alınmış olsa da, kesinlikle bir gün gerçekleşecektir.
Bu projenin ipuçlarını Atatürk'ün şu sözlerinde bulabiliriz;
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük Medeni özelliği ve kabiliyeti, geleceğin yüksek MEDENİYET ufkunda yeni bir GÜNEŞ gibi doğacaktır”
*
Güneş Dili...
Cumhuriyet sözcüğü her ne kadar Arapça kökenli olarak bilinse de, Türkçe'de ifade ettiği anlam, Arapça konuşan birinin benliğine sığmayacak kadar geniş ve derindir.
Arapça’dan Akadça'ya, Hititçe'ye kadar tüm diller ortak bir kökene dayanmaktadır. (Mesela "Devlet" sözcüğü de Akadça'dan Arapça’ya geçmiştir)
Geçmişten bu yana Türkçe'ye dahil olmuş bu tarz sözcüklerin benliğimizde yer edinip dilimizde halen barınıyor olması, tesadüfen değil, iradi bir takdir ile tayin edilmiştir. (harf ve kelimelerin telaffuzundan kaynaklı bir rezonans çekimi vardır)
*
Türkçe,
Bir Lisan-ı Arş gibi, bu dili konuşanın benliğinde mukayyet, hayatnda mukadder olan bir rabıta ile kökeni Göklere dayanan Semâvi/Göksel ve Evrensel bir dildir.
Bundan dolayıdır ki, zihinlerimizin karanlık dehlizlerini aydınlatan Türkçe'ye, Lisan-ı Şems/Güneş Dili denilmiştir.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com