Mülteciler kalacak

Mülteciler kalacak

-Halep

Mülteciler Kalacak

Suriye, iç savaştan çıkıyor. Muhalif grupların on iki yıldır yer yer sessizliğe gömülerek sürdürdüğü Esad ile mücadele süreci, Esad’ın Rusya’ya kaçması ve mevcut yapının teslim alınmasıyla yeni bir aşamaya girdi. Bu durum, en azından Suriye halkının ülkeleri dışındaki varlığını azaltacak ve Türkiye’de de var olan Suriyeli mülteci düşmanlığı sorunu kısmen de olsa son bulacak. Kısmen diyorum çünkü nasıl oluyorsa Suriyelilerin gitmesi bazı kimselere yetmiyor. Onlar hem mülteciler gitsin hem de Suriye’de sular hiç durulmasın istiyorlar. Anlaması zor.

HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesi ardından birçok haberci Suriye’ye gitti. Fotoğraflar, videolar bolca aktı sosyal medyaya. Şam dahil birçok şehirde bombalanmış apartmanlar gördüm. Muhaliflerin uçağı olduğunu bilmiyorum. Kim attı bu bombaları sivil yerleşim olan apartmanlara? Çok uzağa gitmeye, çok derin analiz etmeye gerek yok aslında. Bundan on iki yıl önce halk, iktidardan memnun olmadığını söylemek için alanlara çıktı. Bir halkın muhalefet etmek, memnun olmamak gibi bir seçeneği yok mudur ki kurşunlandı bu insanlar?

Her şeyin böyle başladığı gerçek değil mi?

Eğer Suriye’de demokrasi olsaydı insanlar sivil protestolar sonucunda öldürülür müydü?

Muhaberatın kaç kişiyi kaçırdığı, işkenceyle öldürdüğü bilinmiyor. İnsan rakamdan ibaret değildir ve bizim okuyup geçtiğimiz onca vahşet, yaşayanlar için hiç de kolay atlatılmadı.

Ahmet El Şara, bütün dinlerin, mezheplerin yaşam hakkının korunacağını ilk günden beri beyan ediyor. Türbeler korunuyor, yollar yapılıyor, şehirlerin temizliği, güvenliği sağlanıyor. Yavaş yavaş bütün yıkıntılar da tamir edilecek. Suriye, kaybettiği 12 yılı telafi edecek. Yaralarını saracak. Fakat fırsat verilirse.

Ülkenin petrol kuyularına çöken, limanlarını kapışan küresel emperyalizmin, gittikçe daha da fakirleştirdiği coğrafyada Suriye’nin insanları çok acı çekti. Alevisiyle, Sünnisiyle acı çektiler. İşkenceler, infazlar, Tadamun, Guta, Hule ve daha adı bilinmeyen nice sivil katliamları, denizlerde boğulanlar, bedenleri, organları satılanlar, kölelik yapmaya zorlananlar... Savaş korkunç bir şeydir.

Belki hatırlamazsınız 2016’da BBC bir haber yayınladı. Haberde; 2015 yılında yanında anne veya babası bulunmayan 26 bin Suriyeli çocuğun Avrupa sınırına ulaştığı yazıyordu. 2014-2016 yılları arasında bu durumdaki mülteci çocuk sayısı belki 40 binleri buluyor. Ve bunların 10 bini kayboldu. Fuhuş için satıldılar mı, öldürüldüler mi, çocuk ticareti ağının kurbanları mı oldular, organları mı çalındı kimse bilmiyor.

Hangi milletin küçücük yavrusu böyle bir zulme layık görülebilir?

Hangi devlet başkanı, bekası için bütün bunları uygun bulabilir?

Ya biz?

Her şeyden önce, yokluk, yoksulluk içerisinde bırakılmış bir halkın huzur içinde yaşamasını istiyoruz. Kendi vatanında, bin yıllık toprağında... Bu süreçte Suriye’den geldiği iddia edilen hiçbir haberi, teyit etmeden paylaşmamalıyız. Malumunuz bu ülkede etkileşim bağımlısı cesaretli cahil çoktur. Aralarında titr sahibi insanlar bile var. Sıcak evlerinde Rusya’nın, Amerika’nın bekası için insanların hassas noktalarına vurur, yalan, eksik, çarpıtılmış bilgiler paylaşarak iç huzursuzluğu körüklemeye çalışırlar.

Suriyelilerin geleceği, Türkiye’de bir siyasal çekişme malzemesi olmamalı. Suriyeliler Kürdü, Türkmeni, Arabı, Alevisi, Sünnisi, Hristiyanı, Süryanisi, Ezidisiyle kendi kendilerini istedikleri gibi yönetme hakkına sahiptirler. Kendi istedikleri gibi... Bizim veya Avrupalıların istediği gibi değil. Bunu en çok mülteci istemeyenlere söylüyorum. Çünkü Suriye’de çatışma sürdükçe, mülteciler gitmeyecek.

.

Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com

...