Ağır bir deprem felaketinin ardından, binlerce yarayla yola devam etmek için çabalıyoruz.
Deprem bölgesinde yaşayanlar, sevdikleri insanları, doğdukları evleri, bir hafızayı, hatıraları kaybettiler.
Afet bölgesine koşan ekipler de depremde zarar görenler gibi ölümün soğuk yüzüyle karşılaştı.
Soğukta, yemeden içmeden çalıştılar.
Bir kısmımız ders aldık. "Hepimiz" diyemiyorum çünkü enteresan bir kronik hafıza kaybı sorunu var ülkede.
Bir kısmımız, ölümün sevdiklerimize yakın olduğunu, her saniyenin kıymetini, canın bütün varlıklara üstünlüğünü ve ne yazık ki acıyı, korkuyu, çaresizliği öğrendik.
İnşallah, derslerimizi alır ve bundan sonraki yolculuğumuzda, bir daha asla bu dersin tekrarını yapmayız.
Kafkasya diasporası da büyük bir sınav verdi.
Kaffed, Çerfed, Kafkas Vakfı, Kafkas Der, Birleşik Kafkasya dernekleri, Adiğe Dil Derneği, il, ilçe, hatta köy dernekleri hiçbir söze gerek kalmaksızın organize olup, deprem bölgesine koştu.
Başkanımız Ümit Dinçer'in son canlı yayında anlattığına göre sadece Kayseri'den Göksun'a, deprem günü 300 Çerkes yardıma koşmuş.
Her anında kalbimize kuvvet veren, gücümüzü aldığımız, sırtımızı dayadığımız dağ, Birleşik Kafkasya ruhu işte bu.
Amerika'dan Avrupa'ya, Anavatanımıza ve özellikle, Türkiye tarafından ambargoya uğramasına ve ekonomik olarak çok sıkıntı yaşamasına rağmen hem devlet, hem halk nezdinde yardım toplayıp, ekmeğini bölüşen canlar ülkesi Apsny Abhazya'ya ve buradaki bütün emek verenlere binlerce kez teşekkür etsem yine de duygularımı anlatmam mümkün olamaz.
Çaresiz hissetmemek, yalnız hissetmemek büyük bir nimet.
Bu yüzden her anlamda bir olmanın, birlik olmanın yollarını aramalı, birbirimize sıkı sıkı tutunmalıyız.