Aynı filmin farklı senaryosu

Aynı filmin farklı senaryosu

Aynı filmin farklı senaryosu Aynı filmin farklı senaryosu

Pilavı ısıtıp ısıtıp servis yapmanızda bir sıkıntı yoktur ta ki, pilavı muhafaza ettiğiniz buzdolabı bozulmamışsa. Artık o buzdolabı bozuk ve içinde konulan pilavı sağlıklı muhafaza edemiyor.

Onun için bundan yiyenler beslenemiyor. Aynı pilavı ısıtıp servis etme zamanı bitti bu ülkede.

Eski kötü senaryolarla bu ülkede kimse kardeşi kardeşe kırdıramaz. Bu benzini yakmak için elinizdeki çakmağın taşı da yok gazı da yok. Bu milletin feraseti buna müsaade etmez.

Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Bu coğrafyada yaşamanın bedeli vardır. Bu bedeli şehitler vererek, gaziler vererek, enflasyon baskısı yiyerek, işsizlik olarak ödüyoruz.

Birkaç gün önce, Ülkü Ocakları eski Başkanının katledilmesi ile eski filmlerin farklı bir fragmanını izlemeye başlamış gibi oluyoruz. Sözde dostlarımız bu tür senaryoları başka ülkelerde uyguladılar bizde uyguladıkları gibi ve o coğrafyaları kan gölüne çevirdiler.

Devlet hafızasını kaybetmemelidir.

Devletin hafızasının yerinde olması yetmez, o hafızanın içindeki verilerin işlenmesi ve buna göre tedbirler almamız gerekmektedir. Bu verileri işleyecek mihenk taşlarının yerinde olması gerekmektedir. Bu mihenk taşları yöneticilerimizdir. Sadece yetkili yönetici değil, bütün muhalefet parti yetkilileri de aynı sorumluluğa sahiptir.

Topluma ve toplumun bir bölümüne mal olmuş birinin ülkenin başkentinde hunharca katledilmesinin amacı nedir?

Bu olayın amacı nedir?

İşte burada devlet hafızası bir tedbir alması gerekmektedir.

Osmanlı’nın son dönemlerinden, Cumhuriyet’in ilk yıllarına ve bugüne kadar kardeş kavgasından beslenen dış mihraklara dur demek için ne yapmak gerekir. İktidar veya muhalefet yetkililerinin söyleyemediklerini, besledikleri gazetecilere söyletenlerin amacı nedir?

Yine bir seçim yaklaşıyor. İnsan olarak konuşurken mangalda kül koymuyoruz ancak kamera gördüğümüz zaman içimizdeki bütün kini kusuyoruz.

Bu mu bizim büyüklüğümüz, bu mu bizim insanlığımız?

Kaostan beslenmek ne demek?

Kaosun bedelini bu ülke insanı ödemektedir. Nasıl ödemektedir? Kan dökerek, burhan geçirerek.

Yeter demek lazım.

Herkes eteğindeki taşları döksün.

Ramazan aylarında oynanan Gölge Oyunları, adı geçen ayın dışına çıkmış, dünya devlerinin oynadığı oyun haline gelmiş.

Kim kime ne emri veriyor?

Kim kime niçin para aktarıyor?

Münferit olarak konuşursak, hepimiz Vatan, Millet diyoruz ama söylemlerimiz ise birbirimize hakaret içeriyor. Resmi söylem ile Derin’deki uygulamalar birbiriniz zıddıdır.

Vicdan mahkemesinin savcı istemediği dünyamızda, tek isteğim bütün yönetici ve yetkililerin gece uykuya dalmadan önce vicdanlarıyla helalleşmeleridir.

Özür dilemek güzel bir erdemdir.

80 ihtilalinden önce iktidar ve ana muhalefet liderleri birbirlerinin insan gibi birer kahvelerini içmiş olsalardı, bu ülkenin başına bunlar gelmezdi.

Tarih önünde aklanmak esastır.

İş büyüğe düşe, Sayın Cumhurbaşkanı büyüklüğünü gösterip, kameralardan uzak bütün parti liderlerine birer kahve ikram etmelidir. Bu bencedir.

Başkaları başka ülkelere sığınabilirler, gidebilirler ancak biz bu ülkenin bayrağını toprağa düşen şehit kanlarından yaptık. O şehitlere saygımızın gereğidir.

İnsanlar katledilmesin ve kardeş kanı dökülmesin bu ülkede bir daha.

Zaman her zamankinden daha fazla birlik ve beraberlik zamanıdır. Atatürk’ün “Birlik ve beraberlik, ölümden başka her şeyi yener.” sözü bu milletin neleri başardığının da ifadesidir.

Düşünebilmek güzeldir.

.

Seyfi Turan, dikGAZETE.com

Pilavı ısıtıp ısıtıp servis yapmanızda bir sıkıntı yoktur ta ki, pilavı muhafaza ettiğiniz buzdolabı bozulmamışsa. Artık o buzdolabı bozuk ve içinde konulan pilavı sağlıklı muhafaza edemiyor.

Onun için bundan yiyenler beslenemiyor. Aynı pilavı ısıtıp servis etme zamanı bitti bu ülkede.

Eski kötü senaryolarla bu ülkede kimse kardeşi kardeşe kırdıramaz. Bu benzini yakmak için elinizdeki çakmağın taşı da yok gazı da yok. Bu milletin feraseti buna müsaade etmez.

Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Bu coğrafyada yaşamanın bedeli vardır. Bu bedeli şehitler vererek, gaziler vererek, enflasyon baskısı yiyerek, işsizlik olarak ödüyoruz.

Birkaç gün önce, Ülkü Ocakları eski Başkanının katledilmesi ile eski filmlerin farklı bir fragmanını izlemeye başlamış gibi oluyoruz. Sözde dostlarımız bu tür senaryoları başka ülkelerde uyguladılar bizde uyguladıkları gibi ve o coğrafyaları kan gölüne çevirdiler.

Devlet hafızasını kaybetmemelidir.

Devletin hafızasının yerinde olması yetmez, o hafızanın içindeki verilerin işlenmesi ve buna göre tedbirler almamız gerekmektedir. Bu verileri işleyecek mihenk taşlarının yerinde olması gerekmektedir. Bu mihenk taşları yöneticilerimizdir. Sadece yetkili yönetici değil, bütün muhalefet parti yetkilileri de aynı sorumluluğa sahiptir.

Topluma ve toplumun bir bölümüne mal olmuş birinin ülkenin başkentinde hunharca katledilmesinin amacı nedir?

Bu olayın amacı nedir?

İşte burada devlet hafızası bir tedbir alması gerekmektedir.

Osmanlı’nın son dönemlerinden, Cumhuriyet’in ilk yıllarına ve bugüne kadar kardeş kavgasından beslenen dış mihraklara dur demek için ne yapmak gerekir. İktidar veya muhalefet yetkililerinin söyleyemediklerini, besledikleri gazetecilere söyletenlerin amacı nedir?

Yine bir seçim yaklaşıyor. İnsan olarak konuşurken mangalda kül koymuyoruz ancak kamera gördüğümüz zaman içimizdeki bütün kini kusuyoruz.

Bu mu bizim büyüklüğümüz, bu mu bizim insanlığımız?

Kaostan beslenmek ne demek?

Kaosun bedelini bu ülke insanı ödemektedir. Nasıl ödemektedir? Kan dökerek, burhan geçirerek.

Yeter demek lazım.

Herkes eteğindeki taşları döksün.

Ramazan aylarında oynanan Gölge Oyunları, adı geçen ayın dışına çıkmış, dünya devlerinin oynadığı oyun haline gelmiş.

Kim kime ne emri veriyor?

Kim kime niçin para aktarıyor?

Münferit olarak konuşursak, hepimiz Vatan, Millet diyoruz ama söylemlerimiz ise birbirimize hakaret içeriyor. Resmi söylem ile Derin’deki uygulamalar birbiriniz zıddıdır.

Vicdan mahkemesinin savcı istemediği dünyamızda, tek isteğim bütün yönetici ve yetkililerin gece uykuya dalmadan önce vicdanlarıyla helalleşmeleridir.

Özür dilemek güzel bir erdemdir.

80 ihtilalinden önce iktidar ve ana muhalefet liderleri birbirlerinin insan gibi birer kahvelerini içmiş olsalardı, bu ülkenin başına bunlar gelmezdi.

Tarih önünde aklanmak esastır.

İş büyüğe düşe, Sayın Cumhurbaşkanı büyüklüğünü gösterip, kameralardan uzak bütün parti liderlerine birer kahve ikram etmelidir. Bu bencedir.

Başkaları başka ülkelere sığınabilirler, gidebilirler ancak biz bu ülkenin bayrağını toprağa düşen şehit kanlarından yaptık. O şehitlere saygımızın gereğidir.

İnsanlar katledilmesin ve kardeş kanı dökülmesin bu ülkede bir daha.

Zaman her zamankinden daha fazla birlik ve beraberlik zamanıdır. Atatürk’ün “Birlik ve beraberlik, ölümden başka her şeyi yener.” sözü bu milletin neleri başardığının da ifadesidir.

Düşünebilmek güzeldir.

.

Seyfi Turan, dikGAZETE.com