Dünya diplomasisinde yeni bir pencere olan “Antalya Diplomasi Forumu”, 11 Mart tarihinde ülkemizin en güzel şehirlerinden biri olan Antalya’da başlıyor. Bu foruma katılması planlanan ülkeler arasında son günlerdeki gündemin baş aktörleri Rusya ve Ukrayna da bulunuyor.
Rusya ve Ukrayna Dış İşleri Bakanları arasında görüşmelerin olacağı söyleniyor. Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da dile getirdiği gibi Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile Ukraynalı mevkidaşı Dimitriy Kuleba arasındaki görüşmelerin yarın (10 Mart) olması bekleniyor.
Bakanlar düzeyindeki müzakereleri memnuniyetle karşılıyoruz. Zira bu oldukça iyi bir işaret ve belki de barışa yönelik ilk adım olabilir.
Bir diğer yandan, Rusya ve Ukrayna’nın da somut bir sonuca varabilmek için, anlaştıkları hususların uygulanmasını izlemeye yönelik etkili mekanizmalar geliştirmesi gerekiyor. Bu olmadan, müzakerelerin hiçbir anlamı olmaz.
Bir noktayı unutmamak gerekir: mevcut durumun bu noktaya tırmanmasının en önemli tetikleyicilerinden birisi de Kiev rejiminin, Minsk Anlaşmaları’nı uygulamayı reddetmesidir.
Ukrayna yöneticileri, ülkenin doğusundaki Rusça konuşulan Donbass bölgesine özerklik vermeyi kesinkes reddetti ve bölgenin kontrolünü askeri güç yoluyla yeniden kazanmaya karar verdi.
Bir başka husus ise: Kiev, bugün askerlerini ve milislerini ne ölçüde kontrol altında tutabiliyor?
Ukrayna’nın çeşitli noktalarında vuku bulan birçok olaya dayanarak, Ukrayna ordusunun ve özellikle nasyonalist taburların Kiev’den gelen emirleri dinlemeden bağımsız hareket ettiği yargısına varmak mümkün.
Buna en bariz örnek: Ukrayna birliklerinin Harkov ve Mariupol şehirlerindeki insani koridorları açmayı reddetmesidir.
Moskova ile müzakereler sırasında Kiev, böyle bir taahhütte bulunsa bile Ukrayna askerleri ve nasyonalist taburlar, sivilleri “canlı kalkan” olarak kullanmaya devam ettiler ve şehirden dışarı çıkışlarına izin vermeyi reddettiler.