?>

Türkiye - Kazakistan - Rusya: Rekabet mi? Yoksa ortaklık üçgeni mi?

İlber Vasfi Sel

3 yıl önce

Dünya gündemindeki mevcut olaylar, ana ayrımı Batı - Rusya ve Batı - Çin olacak şekilde, uzun ve akut bir dizi küresel çatışma aşamasına girdiğimizi gösteriyor. 
Biz de ülke olarak dünyanın etki merkezlerinden biri olma hırsıyla bölgesel bir güç olarak hareket ediyoruz. Bu projenin başarısı, Ankara’nın küresel güç dengesinde yerini bulabilmesine bağlı olacaktır.
Malumunuz, Orta Asya hem Türkiye hem Rusya hem de Çin için oldukça stratejik öneme sahip bir bölgedir.
Ankara’nın girişimi ile Türk Keneşi, 2021 sonbaharında Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüştürüldü. Türkiye ve Kazakistan’ın öncü rolü ile bu organizasyon, temelinde askeri alan da dahil olmak üzere oldukça yüksek derecede entegrasyonun olduğu bir devletler birliği oluşturulması planlandı. 
Birleşik bir askeri komuta merkezi ve hızlı reaksiyon verebilecek bir askeri kuvvetin oluşturulma olasılığı tartışıldı.
Haliyle bu beklentiler, yakın geçmişte Kazakistan’da gerçekleşen başarısız darbe girişiminden sonra sorgulanır hale geldi. 
Bu noktada Kazakistan’da 2019 yılından beri “ikili iktidar” varlığından söz etmek gerekir. Ülke, “sözdeCumhurbaşkanı Tokayev tarafından yönetiliyordu. Ancak gerçek iktidar eski Cumhurbaşkanı Nazarbayev ve ailesiydi. 

Geçtiğimiz yılın sonunda bu iki güç merkezi arasındaki ihtilaflar doruğa ulaştı ve Nazarbayev ailesi, Tokayev’i görevinden alma girişimlerinde bulundu.
Bu yüzleşmede Ankara, ne yazık ki, Nazarbayev ailesine güvendi. 
Görünüşe göre uzun yıllar İstanbul’da yaşayan “Vahşi Arman” lakaplı suç örgütü lideri Arman Cumagaliyev’in Türkiye’den Kazakistan’a gitmesine izin verilmesi kararı da yanlıştı.

-Arman Cumagaliyev Kazakistan'da Protestolarda-

Vahşi Arman, 2021’in Ocak ayında Kazakistan’da göründü ve Tokayev’e karşı kitlesel gösterilere öncülük etmeye çalıştı. İşte o dönemde birçok uzman ve hatta bölge ülkelerinden Kırgızistan’ın lideri bile, Tokayev’in cumhurbaşkanı olarak günlerinin sayılı olduğunu düşündü.
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Gördük ki Kazakistan nüfusunun Nazarbayev ve ailesine olan desteği oldukça düşüktü.
Tokayev, askeri yardım için Rusya’nın öncü bir rolünün bulunduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne (KGAÖ) yönelerek iktidarda kalmayı başardı.
Rusya, öyle veya böyle öngörülebilir gelecekte Kazakistan’ın temel güvenlik partneri olmaya devam edecek gibi duruyor.
Türkiye, bu koşullarda Kazakistan’daki etkisini kaybetmekle karşı karşıya kalıyor. Durumu tersine çevirmek için Ankara’nın en büyük kozu, ekonomik kartlarını kullanmasıdır. Sonuçta mevcut ilişkileri sürdürmek ve geliştirmek isteyen bir Kazakistan var ve Türkiye, bu denklemde önemli bir ticaret ve yatırım ortağı olarak ön plana çıkıyor.
Geçtiğimiz günlerde ünlü Kazak siyaset bilimci Talgat Kaliyev, ilginç bir şekilde, Ukrayna’nın doğusundaki durum nedeniyle ABD’nin Rusya’ya karşı beklenen yaptırımlarının Kazakistan için yeni fırsatlar yarattığını yazdı.
Kaliyev’e göre; olası yaptırımlar sonucunda Kazakistan, Rusya ile Batı arasında bir “köprü”, Rusya’nın ihtiyaç duyduğu teknolojilerin transferini sağlayacak bir “pencere” ve Rus enerji kaynaklarının ihracatı için yeni bir kanal olabilir.
Türkiye’nin bu denklemde o “köprü”nün devamı olması mantıklı olacaktır.

Stratejik olarak böylesine avantajlı bir konuma sahip olan Ankara, ekonomiyi hızla eski haline getirebilir ve Orta Asya’daki, hatta uluslararası arenadaki etkisini artırabilir.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI