?>

Favipiravir ‘KÜB’ içeriksizliği

Sümeyya Demirel

4 yıl önce

Bu ilacın resmi sitedeki “Kısa Ürün Bilgisi” (KÜB) sayfasından alıntı:
“Favipiravirin onaylanmış dozaj ile etkinliği ve güvenliliğini incelemek için herhangi bir klinik çalışma YAPILMAMIŞTIR.”
İçeriğin devamında, bahsi geçen araştırmaların daha düşük dozlarla yapılmış olduğu da görülüyorken bu aşırı doz onayın kaynağı ve gerekçesi nedir?
İlacın içinden prospektüs çıkmaması ve sadece doz talimatı bulunması yasal mıdır?
“...İnfluenza virüs replikasyonunda yer alan RNA polimerazı seçici olarak inhibe ettiği DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.”
Grafiklerin yanındaki açıklamalarda: “...TAHMİN edilmektedir.”
Bilim, varsayımlar üzerine mi konuşulur yoksa kesin kanıtlar üzerine mi?
İlaç ek izlemeye tabi.
Sağlık çalışanlarının hastaları takip etmesi ve şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM'a bildirmesi uyarısı yapılmış.
Özel uyarı ise dirençli vakalarda verilmesi ve bunların izlemeye tabi tutulması.
Kaç sağlık çalışanı, hastaları bu titizlikte takip etmiş ve bu geri bildirimleri yapmış?
Bunların içeriği nedir?
Bu kadar belirsizlik ve uyarı dahilinde; Sadece önlem için test yaptırmış, hiç belirti göstermeyen kişilere test sonucu dahi beklenmeden “Önlem” adı altında bu ilacın verilmesi nedir?
Japon olmayanlarda yürütülen “faz II” klinik çalışması onaylı dozdan düşük yapılmış: “Favipiravir ile plasebo grupları arasında belirgin bir fark görülmemiştir.”
Ve bu çalışmalar hep yalnızca plasebo kontrollü yapılıyor. Tek değişken kontrol grubu bu mudur? 
Ya nosebo etkisi ortadan kaldırılmış kontrol grubu ve hiç etkilenmemiş gruplar?
Aşırı dozda toksik olduğu belirtilmiş ve bilinen bir 'panzehiri' bulunmadığından semptom tedavisi önerilmiş.
Yine içeriğe göre “BİLİNMİYOR” denilen uzun etkileşim ve yan etkiler listesinde tanımlı hastalık semptomları da görülüyor.
Buna göre, semptomun ilaçtan mı hastalıktan mı ortaya çıktığını ayırt edebilecek çalışmalar da yapılıyor mu?
Doğrusallık ve doğrusal olmayan durum konusunda veri yok” açıklaması tam olarak ne demektir?

İlacın içeriği:
“Favipiravir 200 mg 
T-705 olarak da geçiyor ve formülü: C5 H4 FN3 O2”
Bu tam olarak nedir bilen var mı?
Ek içerikler”de ise miktar belirtilmemiş:
“Povidon K30
Mikrokristalin selüloz
Krospvidon
Kolliodal silikon dioksit
Magnezyum strearat
Sarı kaplama maddesi (Hidroksipropilmetil selüloz, titanyum dioksit, polietilen glikol, kinolin sarısı, alüminyum lake, sarı demir oksit)”
Bir iddia üzerine ışık kutusu ‘UV’ ışığında şahsen test ettiğim konu: Sadece bu ilacı kullananların tırnak diplerinde görülen neon ışık görüntüsü. İki ay sonra halen görülüyor.
Bu ilacı derinlemesine araştırmaya iten, bu durumdu.
Bir iddiaya göre bu titanyum dioksit etkisiymiş. Bunun sağlığa etkileri yönünde ilginç iddialar söz konusu. Yalnız bu madde, günlük kullanılan çok fazla üründe bulunduğundan, bu ihtimal geçersiz kalıyor; zira herkeste az çok görülmesi de gerekirdi bu halde.
Bir başka iddiaya göre bu etki ancak lusiferaz enziminden kaynaklanıyor fakat bu da içerikte bulunmuyor veya farklı tanımlı. Bu konu hakkında fazla araştırma yapmadım, net bir bilgim de yok. Ancak tırnak diplerinde görülen aynen iddia edildiği gibi; “ateş böceği” etkisi.
Bu etkinin neden kaynaklandığını ve ne kadar süre kalıcı olduğuna cevap verebilen var mı?
Şimdi bazı sesler duyuyorum:
BİLİM OKURYAZARLIĞI farklı bir konu!..
Varsayımlara “bilim” diyene bilim okuryazarı da diyemem.
Bilim okuryazarı ilk olarak belge tarihine ve araştırmayı kimin yaptığına bakar.
Öncelikle kendi savını çürütebilecek araştırma da yapmalı ve karşıt fikirleri bilimsel olarak geçersiz kılabilmeli.
Makul sürede tüm kontrol gruplarıyla araştırılmamış ve net kanıt sunulmayan verileri bilimden sayamaz. Bunlar sadece VARSAYIM hükmünde ‘TEORİ’dir halen.
Hocalardan dinledikleri sabit fikirleribilim’ veya ‘ilim’ sayanların ise yok birbirinden farkı.
Dr. Bruce Lipton’dan:
“Yirmi yıldan fazla üniversitede DNA'nın değişmez kader olduğunu okuttum. Şimdi bakıyorum da elimizde bir tek bilimsel kanıt yokmuş.
Bazı hocalar bu varsayımı çok mantıklı bulmuş, kalanlar da buna bilim demiş. Hepsi bu.
Hâlbuki; şahsen yaptığım deneyde aynı DNA'nın farklı çevre ve etkilerle tamamen farklı yazılımlar yapabildiğini gördüm. Tıpkı iki boyutlu bir blueprintin sayısız mimar ve çevre koşullarında sayısız üç boyutlu yapı ortaya çıkarabileceği gibi. 
Hevesle makalemi yazdım ve sundum.
Sonucu üniversitelerden uzaklaştırılmam veya susturulmamdı... İNANCIN BİYOLOJİSİ adlı kitabı yazmamın sebebi budur.”
Bu ürünün ruhsat tarihi: 10.07.2020
2020 başlarından bu yana bilindiği söylenen yeni tanımlı hastalığı, görüldüğü üzere halen net olarak başka hastalıklardan ayıramıyor, teşhis ve tedavi edemiyor; fakat 7 ayda ilaç ruhsatı alınmış ve hiç belirti göstermeyenlere dahi verilebiliyor.
Bu ne kadar bilimsel olabilir?
Ruhsat sahibinin resmi ve gayri resmi ortakları kimlerdir?
Ruhsat no: 2020/146
Bu “ruhsat no” ile yapılan aramada ruhsatı bulamadım. 
Ruhsatlar yayımlanmıyor mu? Yayımlanıyor ve herkesin görme hakkı varsa bulabilen var mı?
Bu konuyu aşırı doz ilginç bulan bir hekim, milletvekili, basın mensubu ve resmi görevli var mı? Yoksa neden yok? Bu daha da ilginç değil mi?
“Biz siteye koyduk, araştırıp baksaydınız, ötesi kendi sorununuz” mu demek bu?
Son olarak; Bartın Devlet Hastanesi konusu ne oldu? Ertesi gün başhekim istifa etti ve konu kapandı gitti öyle mi? 
KORKU PANDEMİSİ
Hepimizin bildiği üzere KORKU ve PANİK 'ölümcül' hatalar yaptırabilir.
ÖN lobu devre dışı bırakır ve insanın bilinçli düşünce yetisini dumura uğratır.
Korkan paniklemiş insana her şey yaptırılabilir.
Korkutulduğu da daima görülmeyen bilinmeyen bir ‘düşman'dır...
Demişken;
Bu testin bir virüs bulduğunu da sanmak.
Polimeraz Zincir Reaksiyonu”nun (PCR) mucidinin kayıtlarında: “Bu salgın ve bulaşıcı hastalık testi değildir” ve çok ilginçtir ki 2019 yaz aylarında zatürreden ölüvermiş. Belki de yaşasaydı en baştan çıkıp konuşacak ve bu sözde virüs testi çılgınlığını anında bitirecek önemli bir şahsiyetti kendisi.
Veriler ve verilemeyenler ışığında ötesi de yalnızca;
Virüs'ün virüs teorisi.
Kişi kendinden bilir işi” misali...
Katkılarına da şükranla;
Çakma korkulardan özgürleşip HAKka dönme, HAKkı bilme vaktiyse demek;
ya HAK…
.
Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com

-İçerik bilgileri şurada: https://titck.gov.tr/storage/Archive/2020/kubKtAttachments/FavicovirOnaylKB_cdbfc3ee-ac17-4778-8417-9ae9a988e94a.pdf-

YAZARIN DİĞER YAZILARI