?>

Hayallere Özgürlük Hareketi; HÖH

Sümeyya Demirel

4 yıl önce

Dünya Salgın Örg.tü ülkemizde ofis açmış” diye sevinçle duyurmuş bir de, şuursuz veya satılmışlar.
Marifetmiş gibi kurdele kesiyorlar bir de. 
"Who's who" yani?
Dünya Salgın Örg.tü ve memurları iş başında.
Heyyy!
Dünya Salgın Örg.tünün memleketimizden DEF OLmasını sağlayın önce bir. 
Hiçbir şeyciğimiz kalmaz, alimALLAH.
Sahi o arkadaki, yersen Türkiye'nin Sağlık Bakanlığı logosu, ne zaman neden nasıl değişmiş?
Bu sembol (*) kimin neyin ifadesi? Buna bir cevap verin önce.
Bir ülkenin sağlık kurumları fiilen işgal edilip sağlık çalışanları tepeden inme tahakkümlere memur edildiyse, bu ülkenin başka şekillerde işgal edilmesine de gerek yok herhalde artık diyoruz.
Bunun nesi anlaşılamıyor acaba?
Devlete, siyasi partilere, siyasi ‘liderler'e, kolluk güçlerine, adalete, hukuka, hastanelere, sağlık kurumlarına, profit-troll ünvanlara etiketlere, medyaya, sözde uzmanlara, bilime, eğitime, ne varsa hepsine tüm güveni yerle bir ettiniz, alkışşş!..
Katkısı da, bunları ayrı ayrı marifet sayanları dürtmek oldu sanki.
Aklınız varsa, acil durumlar harici hastaneye gitmezsiniz. 
Acil durumlarda da aklınız varsa, hastanızın başından bir an ayrılmazsınız.
Ve yine aklınız varsa, hastanede sorumluluğu kendiniz aldığınıza dair kağıt-mağıt imzalamazsınız artık.
Bunun yerine;
Uyguladıkları her neyse, adı neyse ne: "Tüm sorumluluğu aldıklarına" dair belge istersiniz.
Ve de hastanelerdeki kayıpların hesabını da sonuna kadar sorgular sorarsınız.
Yetti be!
“HANGİ ÇILGIN BANA ZİNCİR VURACAKMIŞ ŞAŞARIM!” sözleriyle büyüyen toplumun haline bir bak hele...
Afedersiniz, g*t korkusundan birbirini yiyor.
Zinciri saf metal, putu da sadece taş sanıyor halen.
Birbirine girmiş çakma inanç sistemlerini kanatlı ışıl ışıl melek de sanıyorken.
Hı hı melek bekle. “Melek” var “melek” vaaar...
En korkunç haliyle kendini gösterip kuzuyu ürkütecek kadar aptal da değil herhalde. 
Hele hele bizim ÇILGIN 'kuzuları'.
Buradaki 'korkunçluk';
Ne kadar çok insanın kuzu gibi bu truva atlarının peşinde koştuğunu görebiliyorken, göremeyeni döndürememekmiş.
Tüm sistemlerin son ses alarm veriyorken, duymayana anlatamamakmış.
Lakin burada da bilelim ki, esas güç nicelikte değil, NİTELİKTE.
Doğrudur, kuzu-muzu lakin 'kazara' kurt kesilirse önünde kimse duramaz.
Tatlı tatlı dürtülürken tatlı tatlı uyanmayı beceremeyen, bir kova soğuk suyun şokuyla uyanır.
Öyle ya da böyle uyanır.
Uyandırırlar. 
N’apcak gayrı, olay kapıya, sınıra gelmiş dayanmış.
En temel haklara kadar.
NEFES bu NEFES!
Açık hava dahil, maske taktırarak oksijen satürasyonunun düşmesine sebep olmadıklarını bilimsel olarak kanıtlasınlar ve bununla bağlantılı ihtimallerdeki her sorumluluğu aldıklarını imzalı belgeyle bildirsinler.
Araştırma bilimsel, yani kontrol grubuyla yapılacak.
Hani son zamanlarda bilimde hiç yeri yokmuş gibi davranılan bilimsel deneylerin meşhur 'kontrol grubu'. Olmazsa olmazı.
Bu yoksa, ortada gerçek bir bilimsel değer de yoktur.
Basitçe, sadece bir varsayımdır.
Hele hele; “Son bilgilere göre, gözlemci inançlarının etkileri dahi rol oynanıyor” deniyor.
Misal, geçen senenin ve günlük toplam verilerin hepsi değerlendirilmiyorsa ortadakiler bilimsel bulgu değildir. Algı yönetimi denebilir ancak.
Bir taraf, sürekli göbeğini kaşıyarak istediği gibi ahkam kesiyor, bol keseden kafasına göre atabiliyor, alenen ortadaki bilgilerle şöhretleri, eylemleri, 'takipçileri' 'satın alınabiliyor';
Kalan herkes de susturuluyorsa!..
Ortada bilim-milim yok, bilim hainleri cirit atıyor demektir. 
Bir de şu sözde farklı görüşleri temsil eden siyasi partilerin ve elemanlarının hallerine bakın hele.
'Ulen' bunlar yıllardır aynı kapta dans edip, danışıklı dövüşüyor ve asıl bu algılarla, bir hiç için çeşit türlü kılıklarda kılıflarda HALKı dövüştürüyorlarmış ya la!
Bakın hele hallerine.
İnsanların en temel, yaratılış varoluş haklarını 'yemekte' ne kadar da hemfikirler!
Hey!
Sahi, kime hizmet ediyorsunuz?!
Bu son olaylardan net olarak ortaya çıktığı üzere, bu kesinlikle HALK değil.
Etrafınıza biraz bakarsanız;
Bunları net olarak görenler oldu. İlk olarak, görmemiş gibi yapanlarla, başkalarından bekleyenler de çığ gibi eklendi. Bu çığ her geçen gün büyüyor; büyüyecek.
Aslında farklı ideolojik fikirlerdeki akleden insanları, bu çatıda birleştirdiniz. Siyaset-üstü bir sinerji oluştu. Bunu da sizden başka hiç kimse yaptıramazdı.
Hepimizin ortak sorusu: Bize hizmet etmediğiniz artık ortada. Kime hizmet ediyorsunuz sahi?
Çocukluğumdan bu yana sorarım bunu. Memlekete ve millete etmediğiniz apaçık da ortada çünkü. Biraz düşünebilen, akledebilen her zaman görür.
Milleti, sürekli korku titreşiminde tutmanın bir başka amacı da düşünemesin, akledemesin, korkuyla duyguların esiri olsun diyedir...
Lütfen biri de çıksın bunları söylesin artık.
Bizim gördüklerimizi içinizden hiçbiriniz de görmüyor musunuz sahi?
İşte biz bunu da gördük. Gözümüz üstünüzde.
Ötesine, nezaketimizden susuyor, zarafetimizden duruyoruz halen.
Sizi görüyoruz.
HAKka hizmet HALKa hizmettir.
Bir de böyle düşün.
Madem şu an birincil meselemiz maske; Biriniz de çıksın, savı bilimsel olarak kanıtlasın ve karşı tarafın da halkı bilgilendirmesine izin versin.
Konunun maske de değil, MİLLETİN NEFESİ olmadığını kanıtlayın.
Yasak filan da konulamaz bu konularda…
Bunların yasal olmadığını bizden iyi biliyorlar. O sebeple, ilginç videolarla halkın gözü korkutulmak isteniyor sadece.
Sakin olun. “Hı hı” deyin geçin. Ceza-meza da ödemeyin! Bilenip her birlikte dava açalım; bunu istiyorlarsa. Konu bu kadar net ve basit. 
Kimse, NEFESime haraç kesemez!
NEFES HAKtır.
Başka hiç kimse vermedi, hiç kimse de tahakküm edemez.
Bakın İspanya'dan bir örnek:
Maskesiz diye almak istedikleri kadın için insanlar polise mani olmaya çalışıyorlar. Sonunda biri maskesini çıkarıyor. Polisler tam ne yapacaklarını düşünürken bir de bakıyorlar hepsi maskeleri çıkarmış. Geldikleri gibi sessizce gidiyorlar.
Bunun sonu bu.
Devlet görevlileriyle halkın arasını açmak, halkı saçma sapan yönetmelikler yayarak birbirine düşürmek de neyin nesidir?
Aklınız yete yete bunlara mı yetiyor, yoksa kafayı komple kuma gömüp ne isteniyorsa onu mu yapıyorsunuz?
İsimlerle, tanımlarla tarif edilemeyecek, bilinemeyecek sonsuz 'Yaradan'dan başka bir güç tanıyan tanımlayan kim varsa,
"La ilahe..." kısmını algılayamamış demektir.
Gönlümüzü ferah,
Kafayı zilzurna AYIK tutalım.
Zira matematik ve bilim de diyor ki;
Sonsuz ihtimaller var. Bu yoğunlaşmış birey kafasıyla aklımız ermez belki de;
Hayal edebiliriz.
Şükürler olsun; nasıl olacağını bilme zorunluluğumuz da yok.
İtimat edebiliriz.
Sır, sırrın kendisi.
'Kimse' hali bilemez.
Hayallerine, aklına duygularına sahip çık.
Aklını, hayallerini, duygularını kendin kullan.
Manipüle hedefleri bunlar.
Ah bir kendini, gücünü azıcık da kendin bir bilseydin...
Sorumluluğu da bilir ve;
İstemediklerini değil,
Derhal
İstediklerini düşünmeye başlardın.
Sahi sen ne isterdin hakikaten de?
İzin ver.
Çakma zihniyetlerle gölge etme, başka ihsan istemez.
Bu halkı, hiçbir şeyle birbirine kışkırtamadılar.
Son numara Kovit korkusuyla deniyorlar.
ama;
Hayallerimde bu halk, sımsıkı elele kenetlenmiş, avaz avaz şarkı söylüyor:
Palavra Palavra Palavra 
Palavra Palavra Palavra
Benim için Hepsi Palavra
İnanmaam Sanaaaa...
… ...
Sonrası?
Önemli olan birliğimiz ve dirliğimiz.
Hayallere Özgürlük Hareketi'ne hoş geldiniz.
HÖH
Öncelikle, çakma inanç sistemlerinden çıkış ve dilediğin gibi, dilediğini hayal etme özgürlüğü.
Harfler 'yasaklı', müzik genelgeyle 'yasaklı'...
Kanun mu?
Kanunu hiç kimse bilemiyor belki de,
Ancak, özgür iradeyle HAYAL KURmak her dem serbest.
Çakma bir hayal tezgahlayanlar, kendi senaryolarının hayalini kurdurmaya ve bunların beklentisini çakmaya çalışabilir,
fakat;
Bilinç devreye girdiğinde bizden hiç ama hiç kimsenin alamayacağı da bu;
HAYAL
ve her hayal, birbirinden güzel olabilirdi.
Sonsuz ihtimalde...
Daima daha daha daha daha daha... iyisinin mümkün olduğuna dair bilinçle...
MÜMKÜN bilinci.
Her hayal, gerçek olmaz belki de, 
her gerçek, önce bir HAYALdi.
.
Sümeyya Demirel, dikGAZETE.com
(*)

YAZARIN DİĞER YAZILARI