DEPREMLER SENTETİK OLARAK YAPILABİLİR Mİ?
HAARP TEKNOLOJİLERİ DOĞRU MU?
MARAŞ DEPREMİNDE BÖYLE BİR ŞÜPHE VAR MI?
-3. Bölüm-
HAARP TEKNOLOJİSİ İLE DEPREM YARATMAK MÜMKÜN MÜ?
İddia edildiği üzere HAARP'ın amacı iyonosferi analiz ederek radyo yayını, iletişim, izleme ve navigasyon için teknolojik iyileştirme potansiyelini araştırmaktır.
HAARP programı Alaska Gaskona bölgesinde Amerikan Hava Kuvvetlerine ait bir arazi üzerinde yer alan ve büyük, yarı-arktik bir tesis olan HAARP Araştırma İstasyonunu işletmektedir.
Bu istasyondaki en önemli ve en meşhur cihaz IRI'dır. Bu cihaz yüksek frekans bandında çalışan yüksek güçlü bir radyo vericisidir.
IRI ile iyonosferin limitli bir bölgesi uyarılabilir. VHF ve UHS radarı, fluxgate manyetometresi, digisonde (bir iyonosferik ses cihazı), indüksiyon manyetometresi gibi diğer aletler IRI tarafından uyarılan bölgedeki fiziksel süreçlerin incelenmesi için kullanılır.
Merkezde yüksek frekansta radyo sinyali yayınlayabilen toplam 180 adet anten bulunmaktadır.
IRI ile iyonosferi anten gibi kullanarak düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar yaratılabilir ve zayıf kuzey ışıkları (aurora) benzeri parlamalar elde etmek mümkündür.
-ŞEKİL 15
Alaska'da, Dünya'nın manyetik alanının, manyetik kutbunun bulunduğu yerin yakınındadır. Sovyet-Rus füzelerinin kutba yakın yollardan ABD’ye atılacağı biliniyor. Bunları önlemek için bir parça fizik ekleyerek, manyetik alanın üst kısımlarına çarpacakları noktada radyo dalgalarının 50 milyon derece elektron üretebileceği bir kalkan oluşturmak…
Bu düşüncenin temel mantığı, atmosfer katmanlarının farklı özelliklere sahip olmasıdır.
Troposferin öncelikli özelliği, yükseklik arttıkça sıcaklığın düşmesidir. Ama stratosferde durum bunun tam tersidir; yükseklik arttıkça hava ısınır.
Stratosferde hava yükseklikle birlikte ısınır, çünkü o yükseklikte güneş ışığı havayı doğrudan ısıtmaya yetecek kadar güçlü enerji yüklüdür.
Stratosferde ısı döngüsü oluşmaz, çünkü hava aşağıda değil, yukarıda daha sıcaktır.
-ŞEKİL 5
Stratosfer, troposferin üzerinde tam anlamıyla bir kapak vazifesi görür ve neredeyse tüm havayı altındaki bölgede kilitler.
Stratosferin ortalama kalınlığı yaklaşık 50 Km (30 mildir) ve 80 Km (50 mil) tepemizde asılı duran stratosfer, atmosferin en sıcak ve en yüksek katmanıdır.
Stratosfer, atmosferin troposferde bulunmayan yüzde 15'lik kısmının neredeyse tamamını kapsar. 25 mil daha yukarı çıkıldığında, atmosferin geriye kalan kısmı yüzde 1’inden azıdır. Dünyaca ünlü ozon tabakası, stratosferdedir.
HAARP teknolojisinin hedefi iyonosfer tabakasını iletken anten gibi kullanmak, elektronik dalgaları yansıtmak, güçlendirmek, bir yere odaklamak, iklim ve jeoloji hakkında anlık bilgi toplamaktır.
HAARP'ın tek amacı iyonosferi analiz ederek bilgi toplamak değildir, diğer alanlarda da bilgi toplamakta ve araştırmalar yapmaktır. Toprak delici tomografi (EPT) denen bir teknolojiyi kullanmaktadır.
Bu teknolojiyi uzaydaki uydu ve sondalar da kullanmaktadır. EPT'nin amacı, toprağın altını, belki kilometrelerce derinliği görmektir.
Yeraltındaki çeşitli bina ve nesneleri tespit etmek ve anlamak, maden araştırmaları için radar benzeri dalgaları kullanmak konusunda, gerek askeri ve gerekse sivil çevrelerde son yıllarda belirgin bir artış yaşanmaktadır.
Elbette ki mayın kadar küçük nesnelerden derinlere gömülmüş nükleer, kimyasal veya biyolojik tesislere kadar çok çeşitli gizli hedefleri tespit etmenin açık bir askeri avantajı vardır.
İyonosfer, radyo dalga yayılımı açısından oldukça önemli bir atmosfer katmanıdır.
Sivil ve askeri kısa dalga (KD) uygulamalarında iyonosfer radyo dalgalarını yansıtarak uzak bölgeler ile haberleşmenin yapılabilmesini sağlar.
Yapay İyonosferik Ayna (AIM) terimi kapsamında AIM kavramı geliştirilmiş, teknik güvenliği sergileyecek ve deneylerin kavramsal delilleri ortaya koyacak duruma gelmiştir.
Çok düşük frekans (VLF) ve aşırı düşük frekans (ELF). HAARP planlamacıları, EPT (Tomoğrafi) için elektromanyetik spektrumun en düşük kısmını kullanmaya karar verdiler.
Deneyler İyonosferik ısıtıcı olan HIPAS (Yüksek Güçlü Aurora Tetikleme Gözlemevi) kullanılarak gerçekleştirilmişti. İyonosferi, yeri, yeraltını, denizleri uzaktan algılayabilir ve görüntüleyebilir mi, suyun sıcaklığını uzaktan ölçebilir mi, bunun yapıldığını meteor kuşağı ötesi küçük gezegenleri inceleyen sondaların yaptığını biliyoruz.
ELF yayını yapmanın zorluğu, antenin gerekli büyüklüğüdür.
Bir anten, en az yayın yapmak için kullandığı radyo dalgaları kadar uzun olmalıdır. (Radyo dalgalarıyla anten boyu arasında bir orantı vardır. Kabaca, 3MHz dalgalar için 10 metre, 30MHz dalgalar için 100 metre, 30 KHz dalgalar için 10 kilometre ve 30 Hz dalgalar için 1, 000 kilometre olması gerekir.) Kutup ışımalarını, binlerce mil uzunluğunda bir sanal anten olarak kullanmayı hedefler.
"Kutup ışımalarındaki elektrodinamik döngü, dünyaya 0,1 ila 1 milyon megavat gücünde enerji taşır; bu, yüz ila bin kadar büyük elektrik santralinin gücüne eşittir."
HAARP'ın açmayı deneyeceği güç potansiyeli gerçekten inanılmaz.
HAARP için belirlenen, elektrojeti bir sanal antene çevirmek yönündeki bu bilimkurgu tarzı plan ELF dalgalarını beslemekte nasıl kullanılmaktadır, okyanusların derinliklerindeki denizaltılarla iletişim kurmak için geliştirilen bir yöntemdeki rolü nedir?
HAARP, 2.8 ve 10 MHz. aralığındaki kısa dalgada çalışacak şekilde hazırlanmıştır.
Belirli bir dar alan üzerinde güneşten bin misli daha kuvvetli enerji gönderebilme özelliği taşıyor.
Uzmanlara göre, bu yapay ışınların yeryüzünden 600 km. yüksekte yansıtılarak dünyanın herhangi bir bölgesine yönlendirilmesi durumunda HAARP, bölgede mikrodalga fırın etkisi yaratıyor.
HAARP teknolojilerinin gizli amaçları konusunda itirazlar yükselince tesisler ziyaretçilere açıldı.
Bu ziyaretçilerden bazıları, hava kontrolü, bir tür enerji "güçlendirme", iyonosfere zarar verme ve projenin bir "kandırmaca" olduğu yönündeki çeşitli endişeleri dile getirdiler.
HAARP tesisleri 3.5 megavat gücünde ve 10 MgHz boyundaki dalgaları iyonosfere gönderiyor.
HAARP'ın yaydığı radyasyon çok büyük de olsa, bir şimşeğin gücü ile kıyaslandığında çok küçüktür ve tüm dünyada saniyede 50 ila 100 şimşek çakmaktadır, HAARP'ın yoğunluğu bunun yanında mukayese edilemeyecek kadar küçüktür.
"Toprak delici tomografi yer hareketlerini hassas bir şekilde tespit etmek imkan kabiliyetine sahiptir”. Ancak devasa ağırlıktaki yer tabakalarını hareketlendirecek güce sahip olması mümkün değildir.
Kahramanmaraş depremi, Türkiye ve Suriye’de 150 bin Km2 alanda etkili oldu. Depremin 7 Km derinlikte olduğu söylendi. Bu verilere göre, depremin etkili olduğu taş tabakanın hacmini ve ağırlığını şöyle hesaplayabiliriz. 150 000 X 7= 1 050 000 Km3 eder.
1Km3 demek = 1000 x 1000 x 1000 m3 tür = Milyar metre küp ya da 109 m3 olarak yazabiliriz.
1 metre küp toprak 1600 Kg’dır.
Su 1000 Kg, kum 2700 Kg’dır.
Yerin bir metreküpünün ortalama ağırlığını 2000 Kg =2 ton saysak, deprem olan kitlenin ağırlığını şöyle hesap ederiz.
1050 000 x 109 x 2000 = 2100.1015 Kg veya 2100.1012 ton. 2100 trilyon ton.
Yerinden oynayan kitlenin ağırlığı yaklaşık iki bin yüz trilyon ton.
Mesele şudur; bu büyüklükteki devasa kitle zayıf bir ışıma ile yerinden oynatılabilir mi?
Hatta dünyada mevcut bütün nükleer silahları kullanarak bu büyüklükteki kitle harekete geçirilebilir mi?
Bizce bu mümkün değildir.
Madem ki böyle bir şey mümkün değil; deprem esnasında neden ışımalar yaşanıyor, art arda devam eden artçılar, bitmez tükenmez şekilde neden devam ediyor?
Aynı ışımalar Gölcük depreminde de yaşanmıştı!
-ŞEKİL 17
Yeryüzündeki hava, buharlaşma, deprem, ısı, bulut hareketleri, rüzgâr, yeryüzünün dönüşü, dönüş hızı, eğimi, güneşteki patlamalar gibi binlerce etken iklim ve hayatı oluşturan, dengeyi oluşturan temel ögelerden bazılarıdır.
Bu durumu üç bilinmeyenli bir denklemle ifade edersek şöyle bir durum ortaya çıkar.
Diyelim ki;
X+Y+Z+…=H (Hayat şartı değeri)
Küresel dengeyi temsil eden H sabit veya sabite yakın bir rakamdır.
Denklemin öbür tarafında yer alan k, y, z gibi değerlerle oynarsanız yani birini artırıp veya eksiltirseniz diğer değerler H’yı sabit tutmak için değişir.
Kimi azalır veya artar.
Siz sistemi devasa ölçüde değiştirmeye kalkarsanız hayat şartı değeri (H) sabit olmaktan çıkar küresel denge düzeltilemeyecek şekilde bozulur.
Bu sadece bazılarına değil herkese zarar verir.
Kaldı ki ABD, iklimle oynamak gücüne sahip olsa her yıl Meksika Körfezini, Florida’yı basan tayfunlardan kendini korur. ABD’de hiçbir zaman deprem olmaz. Devasa orman yangınları çıkmaz.
Peki, HAARP teknolojisi masum mu, bu teknoloji ile neler yapılabilir?
Bu konuyu bundan sonraki makalemizde ele alıp değerlendireceğiz. Ancak şunu söylemekte yarar var; ABD, SSCB’yi propaganda gücüne dayalı olarak dağıtmıştı, insanlığın gözünü korkutmak, milletleri esaret altına almak için kendine tanrısal güç izafe ediyor.
ABD, teknolojik üstünlüğünü abartarak anlatmakta, bazıları da böyle yalanlara inanarak hasmın ekmeğine yağ sürmektedir.
HAARP teknolojisi, tabii ki masum değil, bizce depremleri tetikleme imkânına sahipler ama başka araçlarla tetikliyorlar, lazer odaklaması ile uzaydan orman yangını çıkarma imkânlarına sahipler ve geçtiğimiz (2022) yaz bunu yaptılar, bu konuyu değerlendirmeye devam edeceğiz.