?>

Osmanlı’da Has Oda, Has Odabaşı ve Mühür

Hülya Ayhan

2 yıl önce

OSMANLI’DA HAS ODA VE HAS ODABAŞI 

Osmanlı Devleti’nde, mülki ve askeri sınıflarda görev yapacak iyi eğitilmiş, padişaha sıkı sıkıya bağlı ve seçkin bir kadro oluşturabilmek için gayrimüslim çocukların devşirilmesi yolu tercih edilmişti.
Bu ‘oğlanlar’ Edirne Sarayı, Galata Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı gibi hazırlık okullarından sonra Topkapı Sarayı’na gelmekteydi.
Enderun’a bu şekilde katılan içoğlanların ulaşmayı hedefledikleri nihai nokta ‘Has Oda’dır. Ancak bu nokta, eğitim ve elemelere tabi tutularak onlarca yıl sonra gerçekleşebilirdi.
Has Oda, Enderun kademelerinin sonuncusu olup yine Fâtih tarafından kurulmuştur. Has Oda’nın dört meşhur zâbiti has odabaşı, silâhdar, çuhadar, rikâbdar idi; bunlardan sadece Has Odabaşı’nın, padişah huzuruna çıkma yetkisi olduğu, Fâtih Kanunnâmesi’nde belirtilmiştir.
Has Oda’nın toplam mevcudu kırk civarındaydı. Has Oda içinde yaşayan ağalarla padişahlık kurumunun kullandığı resmi ve özel alanlar yan yanadır.
Has Oda ağaları, padişahın hemen yakınında yer alıp, ona hizmetler sunarak, padişah sohbetlerinde bulunma ve resmi törenlerde ona eşlik etme imtiyazına sahip olmuşlardır.
Has Oda ağaları, son derece sıkı kurallar ve disiplin içinde yönetilerek padişaha hizmet etmeyi öğrenmekteydiler.
Has Oda, kendi içinde öyle özeldi ki; 30 yıllık eğitim sonrasında dahi yeni gelen ağa, acemi kabul edilerek yeniden eğitime tabi tutulmaktaydı.
Has odalılardan eksilen kadrolara Hazine ve Kiler-i Hassa odalarından güğümcübaşı, peşkir ağası, seferliler odasından da hamamcıbaşılar terfi ettirilerek yapılan özel bir törenle Has Oda’ya geçerlerdi.
Has Oda acemileri ise gılman, huddam ve içoğlanı adları ile anılırdı.
Enderun’un diğer sınıflarının aksine, bir nevi gedik sistemi uygulanarak içerden biri eksilmeden yeni bir ağa istihdam edilirdi.
Bu eğitim sonrasında padişahın hayatını korumak dahil tüm hizmetleriyle yakından ilgilenme, üstünde bıçak taşıma, kıymetli kumaşlardan kıyafetler, kürkler giyme, kendine ait mutfağa, atlara, kapı halkına sahip olma imtiyazlarını da kazanırlardı.
Bu şekilde sıkı bir eğitimden geçen bir ‘kul’, yüzyıllar boyunca soylu ailelerden gelen zadelerden üstün tutulmuş, devletin mülki ve askeri sınıfları için gereken yetenekli yöneticiler de böylece yetiştirilmiştir.
Hatta terfileri kendi içinden yapılan ilmiye sınıfına dahi Enderun sisteminden geçenlerden bazı atamaların yapıldığı bilinmektedir.
Her terfilerinde ödüllendirilen, en iyi biçimde yetiştirilmeleri hedeflenen bu ağaların, gelişmelerini tamamladıkları kabul edildiklerinde devlet göreviyle saraydan çıkmaları sağlanırdı.

HAS ODA:

Enderun ile Harem Dairesi arasında bulunan Has Oda, sadece Osmanlı padişahına özeldir.

Osmanlı saraylarında Padişahların özel daireleri Has Oda olarak ifade edilir. Yazlık ve kışlık bölümlerden oluşan iki katlı dairelerdir.
Fatih döneminden itibaren yazlık köşklerin ve havuzun bulunduğu Mermer Sofa (Sofa-i Hümâyun) padişah tarafından adeta yapının balkonu gibi kullanılmıştır.
Hane-i Has olarak da bilinen Has Oda, Osmanlı sarayında “Enderun” olarak bilinen iç bölümün en önemli dairesidir.
Kısacası Padişahın dinlenmesi ve uyuması ile beraber özel yaşantısını sürdürmesi için öne çıkan odalardır. Padişah ile beraber padişahın ailesi, bu odalarda yer alırdı.
Özel olarak bakımı gerçekleşen odalar, sarayın en önemli bölümleri içerisinde bulunurdu.
Has Oda içerisinde sadece padişaha ait olan özel unsurlar yer alırdı. Onlar içerisinde yatak başta olmak üzere, kıyafetler ve buna benzer eşyalar öne çıkmaktadır. Ayrıca padişahların yardımcılarının ağırlanması ve onlarla konuşması için özel divan gibi mobilyalar da bulunurdu.

HAS ODABAŞI:

Padişahları toplantılarına ve gezilerine hazırlamak konusunda görevli olan kişiler Has Odabaşı şeklinde ifade edilir ve Padişah nereye giderse onun yardımcılığını yapmak için yanında bulunurdu.

-Topkapı Sarayı; Hırka-i Şerif, Hırka-i Saadet dairesi-
Has odalıların en önemli görevleri ise; padişahın odasının düzenini sağlamak, temizliğini yapmak, padişahın giysilerini giydirip çıkarmak, Hırka-i Şerif Dairesinin temizliğine bakmak, dini günlerde öd ağacı tütsüsü yakmak, sorumlu oldukları alanlara gülsuyu serpmek ve en önemlisi her daim padişahın gittiği yerde bulunmak diyebiliriz.
Bu görevli ağalar, padişahın özel hizmetlerini yerine getirmekle sorumludurlar.
Saray teşkilatında Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından kurulan ilk Has Oda, Enderun’da bulunan altı koğuştan en güvenli ve rahat olanı olmakla birlikte, ilk çalışan sayısı da 30 kişiden oluşmaktaydı.
Bazı çalışanlarının görevlerinden bahsedecek olursak; kaftancı, kilerci, tütüncü, yedi çakarsalan, zülüflü baltacı, yedekçi, heybeci olarak isimlendirilenleri sayabiliriz.
Has Odabaşı da dahil olmak üzere padişaha arz yapılması gerektiğinde bu saydıklarımızdan biri olmak zorunda idi.
Has odalılardan bir kısmının bazı zamanlarda padişah için Kur’an-ı Kerim okuyup dua ettiği de bilinmektedir. Üstelik padişahın 4 mühründen birini taşıyan Has Odabaşı, bu doğrultuda bir sorumluluğu da bulunan önemli görevler içerisinde de yer alırdı.

MÜHÜR:

Özellikle Osmanlı toplumunda ‘mühür’ başlı başına bir önem kazanmıştır.

Her padişah tahta çıktığında; biri kendisinde, diğerleri de Sadrazam, Has Odabaşı ve Harem Hazinedarı’nda olmak üzere en az dört mühür kazıtırdı.
Mühr-i Hümâyûn”lar, beyzî (oval), köşeli veya yuvarlak olup, çoğunlukla altın, zaman zaman da kıymetli taşlardan yapılan küçük boyutlu mühürlerdi.

-Mühr-i Hümâyûn, Sultan Selim Han mührü-
Padişahın kullandığı diğer bir mühür ise, murabba (dört köşeli) olup zümrütten yapılmıştı. Şahsına ait olan bu mührü, padişah parmağında yüzük olarak taşırdı. Kısaca padişahların mührü, saltanatlarının bir ifadesiydi; bu yüzden de hükümdar değiştikçe mühür de değişirdi.

.

Hülya Ayhan, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI