?>

Karadeniz’e mayın döşeyen Ukrayna, bölgenin güvenliğini talep edemez!

Erhan Kuadzba

5 ay önce

Karadeniz’e mayın döşeyen Ukrayna, bölgenin güvenliğini talep edemez!

MOSKOVA

Karadeniz çevresinde geçmişten beri birçok büyük savaşlar yaşandı. Bu savaşların sonucunda büyük devletlerin önceliği her zaman için Karadeniz’in güvenliği konusu oldu. Osmanlı – Rus savaşlarında da Karadeniz’in güvenliği en önemli başlıktı ve hemen hemen her ülke, güvenlik söz konusu olduğunda uzlaşıyla hareket etti.
Stratejik önemi nedeniyle her zaman hassas anlaşmaların yapıldığı Karadeniz’de bugüne kadarki en önemli anlaşma ise Karadeniz'e kıyısı olan devletler ve kıyısı olmayan devletler arasında hassas dengeyi sağlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi oldu. 1936'da imzalanan ve Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren bu sözleşme, Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verirken, barış zamanı sivil gemilerin, özgürce geçişini garantiliyor. Aynı zamanda anlaşma, Türkiye'ye bögede otorite sağlayarak İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini de düzenleme hakkı veriyor.
Türkiye de anlaşmanın önemi ve bölgedeki denge açısından anlaşmayı tam anlamıyla uygulamaktan kaçınmayacağını defalarca deklare etti.
Son olarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da sıkça tartışılan ve Ukraynalı yetkililer tarafından eleştirilen Montrö Anlaşması için “Bizler Montrö Sözleşmesi'ni harfiyen uygulamayı sürdüreceğiz. Bu konunun tartışılmasını bırakın, akıldan geçirilmesi bile söz konusu olamaz” ifadesini kullandı.
Yakın tarihte Karadeniz’in güvenliği konusu, hassaslığını korurken Rusya, Türkiye ve bazı kıyı ülkeler, bu durumun oldukça farkında ve buna göre de hareket ediyor.
Ancak NATO ve batılı ülkelerle yakınlaşmaya başladıktan sonra Kiev tarafı, Karadeniz’de akılalmaz hamlelere girişti. Daha NATO üyesi olmamasına rağmen renkli darbeler döneminde NATO ile ortak tatbikatlar başlattı. Hem karada hem de Karadeniz kıyılarında NATO ülkeleri, tabir yerindeyse cirit atmaya başladı.
Bundan vazgeçmeyen Ukrayna tarafı, Kırım etrafını ve Azak Denizi’ni bir silah yığını haline getirdi. Kaldı ki 2015 yılında Kırım halkının Rus topraklarına katılma kararının ardından Ukrayna’nın Karadeniz öfkesi daha da arttı.
Aynı zamanda NATO bileşenleri de bu öfkeyle birlikte Karadeniz’de tehdit hamlelerine başladı. Sivil Rus gemileri tehdit edildi, bazı sivil gemilere el konuldu veya geçişlerine izin verilmedi. Rus gemileri, psikolojik tehditle engellenmeye çalışıldı.
Rusya tabii ki bu duruma karşı önlemlerini alıp, Karadeniz’deki önlemlerini arttırdı.
Rusya, Ukrayna’da başlattığı özel askeri operasyonların ardından tüm dünyaya, Ukrayna’nın Karadeniz’e mayınlar döşediğini duyurduğunda kimse dikkate almadı.
Ancak o mayınlar, İstanbul Boğazı’nda ve Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında görülmeye başlayınca tehdidin büyüklüğü ortaya çıktı.
Türkiye ve Rusya’nın dikkatiyle birlikte Karadeniz’de olası büyük faciaların önüne geçildi.
Karadeniz’in güvenliğini tehdit etmemişcesine hala ‘güvenlik’ten bahseden Kiev rejimi şimdi de sözde Karadeniz’de güvenliğe dikkat çekiyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in, Ukrayna’nın deniz güvenliği ve stratejisini dikkate alarak Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi kararları doğrultusunda bir kararname imzaladı.
Bu kararnameye göre; NATO bileşenleri Karadeniz’de, Ukrayna kıyılarında ortak tatbikatlar yapabilecek veya Ukrayna’ya karşı oluşabilecek tehditlere beraber karşılık verecek.
Bunu da “Karadeniz’in güvenliği” için yapacaklarını söylüyorlar.
Kiev rejimi ve Vladimir Zelenskiy, hala Karadeniz’in güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor.
Olası bir NATO tatbikatında Rusya’nın kendi güvenliğini sağlamak için alacağı tehditler Karadeniz’de gerilimi arttırabilir.
Zaten belki de NATO’nun ve Kiev rejiminin istediği de budur.
Rus ordusuyla cephede karşı karşıya gelemeyen, taarruzlarında bile beceriksizlikleriyle geri çekilen, bunun yerine Rus kentlerine terör saldırıları düzenleyen Kiev rejimi ve destekçileri belki de Karadeniz’de son hamlesini yapacak.
Amaç belki de Karadeniz’de gerilimi tırmandırmak, Rusya ile karşı karşıya gelmek belki de Montrö anlaşmasını eksiksiz olarak uygulayan Türkiye’yi belki de bir savaşın içine çekmek.
Artık batılıların ve Kiev rejiminin bu oyunları dünya kamuoyunda kabul görmemekle birlikte kendilerine olan güveni de oldukça düşürüyor.
Rusya’nın her anlamda önlemlerinin katı olduğunu da hatırlıyoruz.
Artık batılılar Rusya ile karşı karşıya gelmesin, kimsenin güvenliğini tehdit etmemeli.
Türkiye kışkırtılmak isteniyor veya bir savaşın içine çekilmek isteniyor ise bu tarihin en büyük hatası olur.
Türkiye, Karadeniz’in güvenliği için hem Montrö anlaşmasını uygulamaktan çekinmeyecek hem de bu kötü senaryolara dahil olmayacaktır.

.

Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com

.

YAZARIN DİĞER YAZILARI