MOSKOVA
NATO, ABD ve diğer batılı ülkelerin Sovyetler Birliği'ne karşı süren uzun savaşın ardından yine Sovyetler Birliği, kendi merkezi yönetim sorunları nedeniyle çöktü.
Rusya'nın Bağımsız Devletler Topluluğu ilanından sonra dünyanın tek hakimi konumundaki ABD hiç rahat durmadı. Uzakdoğu, Ortadoğu, Doğu Avrupa, Afrika ve Latin Amerika'da yeni krizler çıkararak birçok ülkeyi önce zayıflattı, ardından savaşlarla kendi kontrolüne aldı.
Henüz toparlanma sürecindeki Rusya'nın ilk dönemlerinde zayıf konumda bulunması, ABD'nin dünyada "At koşturmasına" sebep olurken yüzyıllardır devlet geleneğine sahip olan Ruslar, Milenyum çağının başlarında ilginç bir şekilde gücünü toplamaya başladı.
Vladimir Putin'in de Rusya'nın başına geçmesi sonrası Rusya coğrafyasında istikrar yeniden sağlandı.
ABD liderliğindeki batılı ülkeler, zaten "hayali düşman" yaratmanın derdine düşmüşken Rusya'nın kısa sürede toparlanması, batılıların işine geldi.
Batılılar tüm dünyaya Rusların tehdit olacağı yalanıyla politikalarını sürdürdü.
Doğu Avrupa'daki birçok ülke, Avrupa Birliği'ne (AB) ve NATO'ya dahil edildi. Ortadoğu'daki bazı ülkelere savaşlar açıldı, liderleri öldürüldü.
Afrika'da ülkeler ve kabileler arasında savaşlar çıkarılarak istikrarsızlığa neden olundu.
Ekonomik olarak büyük bir atılım peşindeki Çin'in önüne geçilmesi için Uzakdoğu'da kışkırtma politikalarına başlandı.
Latin Amerika'da, halk tarafından seçilen liderlere suikastler düzenlendi veya istihbarat servislerinin çabalarıyla sözde "Halk ayaklanmaları" tertiplendi.
Kafkasya'da istikrarsızlığın amaçlanmasıyla bazı yine sözde halk ayaklanmaları gerçekleşti.
İlk dönemlerinde saldırgan batılı ülkelere karşı yumuşak yüzünü gösteren, diyaloğa açık olan Putin'in de sabrı kalmadı. Özellikle 2007 yılından itibaren kendilerini yok etme amacından vazgeçmeyen batılılara karşı, Putin de büyük bir savaş açtı.
Rus ordusunun güçlendirilmesi, dünyada denge sağlanması amacıyla yeni nükleer başlıklı füzelerin üretilmesi, yeni balistik füzeler ve diğer askeri hava ve kara araçlarının geliştirilmesi Putin'in yeni stratejisi oldu.
Güçlenen Rusya ve vahşi batılılar arasında başlayan savaşta, özellikle batılıların farklı ülkelerde biyolojik laboratuarlar açması, dünyayı tehdit eden korkunç adımlarına karşı Rusya, kendi savunmasını güçlendirmeyi daima sürdürdü.
Rusya için son kale artık Ukrayna’ydı.
Sınırlarına kadar yaklaşan NATO'ya ve ABD'ye karşı kendi sınırlarını güçlendiren Rusya, Ukrayna tehlikesini çok geç gördü.
Uzun zamandır Kiev rejimleri tarafından Donbass sakinlerine karşı yürütülen uygulamalara karşı Rusya hep diplomatik kanallar üzerinden tepki gösterdi.
Kiev rejimi, batılı istihbarat gruplarının da desteğiyle milliyetçiliği körükledi, toplum yapısını değiştirdi. Kısa süre içerisinde Rusya'ya karşı tehdit olabilecek bir ülke yaratıldı.
2014'ten sonra da Donbass sakinleri katledildi, ağır baskılara maruz kaldı. Ancak geçtiğimiz 24 Şubat tarihinde Rusya harekete geçti.
Dediğim gibi; Donbass sakinlerinin acısına karşı Rusya geç bile kaldı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emriyle Rus ordusu, Donbass'ta özel askeri operasyonlara başladı. Batılılar, lokal operasyonları, fiili savaşa döndürerek doğrudan Kiev'e destek verdi.
Kiev rejimine gönderilen silahlar, ekonomik destekler, Rusya'ya karşı ambargolar ve batılı medya grupları üzerinden dezenformasyon çalışmaları, fiili olarak batılı ülkelerin bu savaşın tarafı olduğunu gösterdi.
Ancak Kiev rejimi tarafından sürdürülen terör saldırıları, batılı ülkelerin Rus halkını izole etme çabaları, ekonomik ambargolar, Rus topraklarına saldırması için Kiev'e gönderilen silahlar, amacına ulaşamadı.
Rusya, 2022 yılında da batılı ülkelere karşı ayaklarının üzerinde durabildi. Ancak bir gerçek var; Batılı ülkelerin stratejileri ters tepti.
Avrupa'daki siyasi krizler, ekonomik sorunlar ve halkın yönetimlerine karşı ayaklanmaları Rusya'nın, batılılara karşı 2022 yılında kazandığı zaferin sonucudur.
Önümüzdeki 2023 yılında neler olacağını şimdiden tahmin etmek zor. Ancak yüzyıllardır devlet geleneği olan Rusya'nın, tarihi ancak 250 yıla dayanan emperyalist zihniyetli bir devlete karşı yeni yılda da kaybedeceğini düşünmüyorum.
Yeni yılda batılı ülkelerin de bu gerçeklere karşı hareket etmesini umuyorum.