?>

C'esaret

Arzu Leyal

1 yıl önce

Sora sora insan kendini bile bulur, aradığı sokağı mı bulamayacak.
Etrafında büyük saksılara ekilmiş biberiyelere dokundu ... parmaklarında kokusu çok hoşuna gitmişti...
Büyük bir çınarın altındaydı, yaprakların hışırtıları ona “iyi ki buradasın” diye fısıldadı.
Bir sandalyeye çöktü…
Çantasının en dibinden bir peçete çıkardı…

Hava oldukça sıcaktı...

Yan masanın konuşmaları yükseldi, biri diğerine sürekli “ben” diyordu…
O dakikadan itibaren diğerinin nasıl masayı terk etmediğine şaşırdı.
Dünyanın en büyük acı ve zorluklarını kendisi çekmiş gibi anlatan, aslında insanların göremediği ama kendisinin emin olduğu ne çok değeri olduğunu sık sık söyleyen birine başka ne yapılabilirdi!
Yalancısın” demek dışında.
Bu, kimine göre ‘cesaret’ti lakin cesaretin, esir eden yanlarıyla henüz tanışmamış olanların bunu anlamasını beklemiyordu.
İnsanların saçmalamasından bıkmıştı.
Bugünlerde yalnızlığı bu yüzden daha çok seviyordu…
Tam karşısındaki tarihi duvarın dökülen yüzeyi içini acıttı; hemen yan tarafta sprey boya ile yazılmış “suç bende mi?” yazısına gülümsedi.
Suç, hep bizdeydi…
Sadece cesur olmak gerekli.
Öleceğim nasılsa” diye tüm varlığı boş vermiş birine “öleceğiz çünkü” demek can sıkıcıydı.
Çünkü insan, bir şeyi zaten yeni başarmışken yeni bir cesarete gözü kara bakamıyordu.
İnsan, sonrakine de esir olmalıydı.
Çünkü”ler çok gerekli, çok elzemdi. 
Başımıza ne geldiyse, insanın kendine olan mesafesine yakınlaşsın.
Olay olduğunda ilk anda tepkisinde kendisini net görsün diye geliyor olabilirdi.
Silkele silkele hallolmayan olayları başka türlü bir gözle görelim diye yaşıyor olamazdık. 
İnsanların yüzlerine bakması hatta uzaktan izlemesi bile kişi hakkında yeterli bilgiyi veriyordu ona.
Bu çok ağır bir yetenekti.
Düşünün; zaten biliyor olduğunuz birini, uzun uzun dinleyerek aynı noktaya varmak…
Bunu ancak yaşayan bilir.
Şimdi böyle özel yetenekleri olan biri, özel yetenekleri olan biri tarafından anlaşılabilir sadece...
Bizden daha çok farkında birinin yanında rahata ermemiz gibi...
Neyse ki varlar; biraz “ben” demek, “benim de hakkım; öyle değil mi!” diyerek kendine hak verdi.
Yoksa can sıkıntısı çekilmez olurdu.

Başımıza gelenler suçlarımızdan ya da ödüllerimizden mütevellit sandıkça, bazı kişileri yalnızlığa itiyorsunuz.
Bilseniz hayat bahar...

Başımıza gelen;

ya sende fazla olanı götürecek, 

esaretten kurtaracak 

ya da eksik olanı, yerine koyacak 

cesaret verecek

başımıza gelen, budur...

ister suçlu olalım ister gururlu…

dizelerini, elinde tuttuğu kitabın son sayfasındaki boşluğa yazdı.
Anlayış bekleyen herkes nazlıydı...
Anlayışlı olan herkes bilge.
Ama olayın ilk anında ilk tepkide…

Asla sonra değil...

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

.

YAZARIN DİĞER YAZILARI