Dün akşam, ruhu bedenine fazla gelen bir dostumla iki satır sohbet ettim…
“Ümitvar olmak gerek” dedi.
Aman Allah’ım!.. Beynimde şimşekler çaktı…
Çaresizliğin son durağıydı ümit.
Ben, akın karasını bulmaya, bunu önce kendime, sonra da yanımdakilere söylemeye başladığımdan beri ayrık otuyum zaten.
“Çareler bitmemişken neden ümit” dedim; sonra haddi aşmadım merak etmeyin.
Çare, biraz daha yol almak, yolda olmak ulaşmaksa…
Yüreğin iş başındayken hüzünlüysen -ki çok gereklidir, bir ara konuşuruz- sevsinler, düşleri küçük görenleri…
Tezcanlı bir halim var ve bu benim en çok savaşmam gereken yanım mesela; duyduğum anda aklımda oluşan soruları susturamayışımı buna borçluyum, oysa geren değil yol veren olmam gerek.
Yoldaysam; ki öyleyiz cümleten.
Neyse hüzün, ümitten daha çok iş görür; bakın diyeyim…
Yaşama koşulları insan ruhunu köreltiyor.
Bangır bangır bilgi çağının, malumattan öteye geçemediğini, felsefenin, yarı yolda zınk diye durduğunu gördü bu gözler.
Ne zaman insanları yukardan gördüğüm bir yere çıksam, onlardan olduğumla yere çakılıyorum.
Ramazan da gelmiş, “ponçik olucam” diye söz vermişim kendime…
Ama yok! İçimdeki canavar gün yüzüne çıkmış.
Sürekli irdeliyor, ne vakit cedelleşiyorum onunla o zaman rahata eriyor.
Bu zavallılık bana çocukluğumdan kalmış…
Hüzün demişim; bildiğiniz melankoli değil bu; hüzün.
Başka dillere çevrilemiyor mesela…
Yadigâr bize hüzün; bi bizde var.
Hüzünde hem ümit var hem kınama.
Ama bunu öyle naif yapıyor, öyle göze sokmuyor ki…
Ümit ve beklenti, buldozer gibi geçiyor üstümüzden; her seferinde tekrar tekrar yaralanıyor ama iflah olmuyoruz.
Bu işin tövbesi yok, saflığımıza doymuyoruz.
O kızdığımız insanlar var ya! Onlar tutuyor bizi ayakta.
Seçmek, çoğu vakit eziyettir; bazen seçme şansımızın olmaması gerekir, aidiyet böyle kuruluyor, kural bu…
Seçme şansınızın olmadığı anlardaki rahatlığınızı düşünün...
Diyeceklerim bu kadar.
Şimdi “daha da anlatsa” diyorsunuzdur.
Başka işiniz mi yok!
Hüzünlenin azıcık.
Yolu düşünün…
Seçme şansı olmayanları…
Ümit çaresizliğinde yol alanları…
Buzdolabında sadece tek yiyeceği olanları…
Erenleri…
Erenler derin konu, ben daha hüznü yeni anlamışım.
Düşündüyseniz bir dakikalık saygı duruşu.