11. sınıfta bir öğrencim var. Baran.
Derste, koridorda garip sesler çıkarıp bizi kızdıran değişik bir tip.
O gün, derste baktım çıkardığı ses bir ‘ahraz’ taklidi.
Dikkatimi çekti; annemin kuzeni de ahraz.
Annemle çocukken epey vakit geçirmişler. Annem, onun gibi konuşur ondan bahsederken.
Hatta akrabalar bir araya gelince annem, onun dediklerini diğerlerine tercüme eder.
Aklıma geldi, dedim ki; “Baran, senin ailende ya da yakınlarında ahraz biri var mı?”
“Evet hocam” dedi.
-Mahalleden bir çocukluk arkadaşım var. Onu tek anlayan benim.
Ve başladı anlatmaya…
“Hocam” dedi;
-Anne-babasını trafik kazasında kaybetmiş yıllar önce. Bir abisi var onunla yaşıyor. O da ilgisiz biri. Kimse onu anlayamıyor. Böyle olunca o da öfkeleniyor. Onun dediklerini anlayan sadece benim. Gelir bizim dükkana…
Baran, erkek kuaför kalfası bu arada…
-Her gün gelir, ben dükkanı açar açmaz, derdini anlatır, konuşur konuşur gider. Sadece konuşur gider çoğu zaman. Bazen biz demeyiz dükkanı süpürür, tezgahın tozunu alır.
“Geçimini nasıl sağlıyor” dedim.
“10. Sınıf terk hocam” dedi.
-Zeki biri ama anlaşılamadığı için bırakmış okulu da. Etraftan gelen yardımlarla idare ediyor.
Geçen hafta, sınıftan bir arkadaşı 100 TL vermiş, onu vermiş Baran.
“Hocam…” dedi;
-Bazen ekmek alamaz, bana gelir sadece benden ister.
Dönem başından beri arada bir ahraz gibi konuşup, derste beni deli eden haylaz Baran'dan müthiş bir insanlık ve dostluk öyküsü dinledim, gözlerim doldu.
“Aferin sana” dedim; “Aferin oğlum!.. Gurur duydum seninle...”
Ders boyu anlattı, tüm sınıf dinledik.
Ufak bir harçlık da ben verdim; “haftaya tatiliz, sonraki hafta misafir olarak getir okula, ben de müdür beyden müsade alayım, eğer onaylarsa gelsin” dedim.
“Söylerim hocam” dedi.
Bazen insan matematikten, edebiyattan, felsefeden anlamaz ama ahraz bir kalpten anlar. Onun dostu olur.
Belki de onu kurtaracak da budur.
Teşekkür ederim Baran. Bu insanlık dersi için oğlum, çok teşekkür ederim…