Bir gecede bir kararname ile Merkez Bankası Başkanı değişebiliyor, kabine kuruluyor bakanlar, bakan yardımcıları tayin ediliyor, tüm bunlar yapılırken o birimin çalışanlarına söz hakkı verilmiyor, yorum yapmalarına gerek kalmadan gereken neyse yapılıyor…
Peki konu, halkın dinini uygulamasında yaşadığı bir sıkıntının giderilmesi için çözüm bulmak olunca bu konu, neden bu alanda görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığının hutbesine ve mensuplarının yorumlarına konu edilip tartışmaya açılıyor?
Halkın, Cuma günü Cuma namazına gidememe gibi bir sıkıntısı varsa laik devlet, laiklik ilkesi gereği bu sorunu çözmek zorundadır.
Halk bu sıkıntısını, talebini Diyanet’e bildirir. Diyanet de gerekli resmi işlemleri yapar. Bunu hutbe, vaaz konusu yapmaz, çünkü konu, “dini bir sorun” değil resmi olarak devletin çözmesi gereken bir konudur.
Bu bir Diyanet mensubunun çıkıp konuşması, saçma sapan yorumlarla halkın geçmişte yaşadığı, son derece hassas konularda ortamı germesiyle hiç çözülemez.
Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin resmî kurumlarına halkın bu talebini iletir. Devlet, gerekli inceleme ve araştırmaları yapar. Bir kararname ile ya da nasıl olması gerekiyor ise usulen, der ki; “Cuma günü, Cuma namazı vakti, namaza gitme talebi laiklik ilkesi gereği, vatandaşlarımızın yasal hakkı olduğu için mesai saatlerinin buna göre ayarlanması hususunda gerekenin yapılması uygun görülmüştür.”
Bitti.
Bu kadar.
Neden bu hutbe konusu edilir?
Neden cahil bir imamın yaptığı açıklamalar ile konu tartışmaya açılır?
Ne gerek var buna?
“Cahil imam” dedim evet…
Dinledim söylediklerini videosundan.
Şu cümle, cehaletinin en bariz göstergesidir; “Allah, Cuma günü resmi tatil olmasını istiyor.”
Allah’ın böyle bir emri yok!
Aksine Allah, diyor ki; “Cuma günü, ezan okununca alışverişi bırakıp, Allah’ı anmaya koşun. Sonra yeryüzüne dağılıp işinize devam edin, Allah’ın rızkını arayın.”
“Cuma günü iş yapmayın” demiyor!..
Allah’ın demediğini demek günah olmuyor mu?
Ekonominin çok kötü olduğu, halkın burnundan nefes aldığı, ev sahibi ile kiracılarının birbirine girdiği, binlerce gencinin üniversite okuyup, kasiyerlik yaptığı bir ülkede, resmi tatilin Cuma’ya alınmasının uluslararası ticarette ekonomiyi daha da kötü etkileyeceğini bilmek için iktisat eğitimine gerek yoktur.
Bunu bir ‘ilahiyatçı’ olarak ben bile biliyorum.
Canı burnunda halk da haklı olarak bunu söylüyor ki son derece haklı.
Bunu diyen halka ‘dinsiz’, ‘zalim’, ‘günahkâr’ demek hak mıdır?
Görevi Cuma namazına gidemeyen vatandaşının şikayetini resmi üst makamlara iletip, çözüm bulmak olan Diyanet’in geçmişte yapılan siyasi hataları hatırlatmak gibi bir görevi yoktur. Bu da siyaset yapmaktır ve bu da yasaktır yine laiklik ilkesi gereği.
Bu yüzden Diyanet, bu ya da buna benzer konularda hutbe yayınlayıp halkı birbirine düşürmeden, imamını konuşturmadan, ortamı daha fazla germeden gerekeni layıkıyla yapmalıdır.