Hz. Musa'nın da Travmaları Vardı!
Hz. Musa, doğar doğmaz canına kast edilmiş, canını kurtarmak için bir sepette nehre bırakılmış bir bebektir.
Dilindeki kekemeliğin sebebinin bu esnada yaşadığı travmaya bağlı olduğu söylenir.
Onu kurtaran, büyüten ailesinin öz ailesi olmadığını, üstelik babası bildiği insanın kendi ırkından insanları köle olarak gördüğünü öğrendiğinde üzüntü ve öfkeyle dolar içi. Bu haleti ruhiye ile kavga eden iki insan görür. Kavgayı ayırayım derken nasıl olduğunu anlamaz ama taraflardan birini öldürür. Zaten alt-üst olmuş hayatını, sahte rollerini bir tarafa bırakır ve kaçar.
Çöle kaçar.
Bir cana kıymıştır.
Onun canını, bebekken sepete koyup suya bırakmasını annesine ilham eden Rabbinin yarattığı bir cana kıymıştır.
Onca travmanın, hayal kırıklığının üzerine bir de katil olmanın suçluluğu ile perişan haldedir.
Canı boğazındadır ve can havliyle bir dua ile yakarır Rabbine: “Göndereceğin her hayra muhtacım. Hiçbir şeyim yok! Geçmişim, geleceğim, ailem, umudum… Hiçbiri yok...”
Bu duaya icabet fazla gecikmez; iki kız kardeş görür, sürüleri ile bekleyen. Canı cenderede iken iki cana yardım eder, “getirin ben sulayayım” der sürünüzü.
Canını kurtarır bu sefer kendisi.
Tanıştığı kızların ailesine önce çoban olur sonra damat.
Sağaltır yaralarını.
Acılarına takılıp kalmaz.
Ve bir gün Rabbi ona der ki; “Firavun’a git çünkü o iyice azıttı. Git ve canları kurtar.”
Şaşırır Musa.
“Yanlış kişiyi seçtin” dercesine Rabbine, “ben onlardan birinin canına kıydım, nasıl bunu isteyebilirim bir katil olarak” der.
İşte bu travmayı iyileştirme yolu da budur; canları kurtarmak.
Gider ve kurtarır.
Firavuna gitmeden önce dilindeki bağdan korkar ve kardeşi Harun'u da yanında yardımcı olarak ister Musa. Bu isteği kabul edilir.
Hikâyenin sonunda Firavunun zulmünden kurtulanlar kırk günde unuturlar kendilerini kurtaran Rabblerini ve Musa bu hali görünce öfkeyle fırlatır elindekileri.
Allah’ın gazabını hak etmişlerdir bu yaptıklarıyla.
Fakat Musa, tüm travmalarını, tutukluklarını aşmış olmanın verdiği güç ve güvenle şöyle seslenir Rabbine;
- Dileseydin hepimizi daha önce de helak ederdin, içimizdeki bir grup sefih yüzünden hepimizin canına mı kıyacaksın?
Ve bir kere daha canlar kurtarır Musa.
Sorunumuz ne ise sorumluluğumuz da orada. Sorumluluğumuzu fark ettiğimiz an başlıyor travmalarımızı sağaltmak.
Zehir ne ise panzehiri de aynı cinsten.
Yeter ki kendini tanı, kendinle yüzleş, iyileşmeye niyet et, başka insanlara da dokunarak yola koyul ve her güçlükle beraber kolaylık vaad eden Rabbini hiç unutma!