-Kırım, Yalta şehrinden görünüş...
Kırım Cumhuriyeti Etnik Halklar Arası İlişkiler Devlet Komitesi’nin düzenlediği “Kırım Tatarları ile Yurtdışında Yaşayan Yurttaşlar Arasındaki Bağların Güçlendirilmesi Yuvarlak Masa Toplantısı”, 15 – 18 Kasım 2023 tarihleri arasında Kırım’ın Yalta şehrinde bulunan Foros ilçesinde gerçekleştirildi.
Türkiye, Özbekistan ve Belarus’tan katılımcıların iştirak ettiği toplantı, bu yıl itibarıyla artık her sene düzenli halde gerçekleşen bir etkinliğe dönüştü. Etkinlikte karşılıklı işbirliğini artırmak ve Kırım’ın genelinde ve Kırım Tatarları özelinde yaşanan gelişmeler irdelendi.
Etkinliğin gerçekleşmesini sağlayan Kırım Cumhuriyeti Etnik Halklar Arası İlişkiler Devlet Komitesi Başkanı Ayder Tippa, yurtdışından katılan tüm diaspora temsilcilerine teşekkürlerini iletirken Kırım Tatarlarının diasporayla ilişkilerini geliştirmek adına projelere hazır olduğunu dile getirdi.
Etkinlikte konuşma yapan Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ünver Sel, çok kutuplu dünyaya geçtiğimiz bugünlerde Kırım ve Kırım Tatarlarıyla birlikte Kırım Tatar Diasporasının da bu sürece ayak uydurması gerektiğinin altını çizdi: “Geçen dokuz yılda hepimiz yeni bir dünya kurulduğunu gördük. Bu süreci hala yaşıyoruz. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından yaşanan jeopolitik türbülans dönemi bitti. Eski yapılanmalar, eski tarzlar ve eski düşüncelerle yolumuza devam edemeyiz. Biz eskiye veda edeli ve tertemiz bir sayfa açalı çok oldu. Bunu anlamayan bazı karşıt düşüncede olanlarla birlikte anlamayan dostlarımızın da olduğunu görüyoruz. Geçen dokuz yılda anlamayanlara gerçeği anlatma konusunda çabalıyoruz. Hiçbir zaman yılmadık ve bu doğrultuda hareket etmekten vazgeçmedik. Bugün de vazgeçmiyoruz. Değişen dünyada iç ve dış şartlar doğrultusunda değişen politikalarla ilerleyeceğiz.”
Ünlü Rus filozof ve bilimadamı Nikolay Çernişevskiy’nin meşhur “Ne yapmalı?” sorusuna atıfta bulunan Sel, bu soruya cevap olarak: “Birlik olmalıyız! Birlik olursak, güçlü bir yapı oluşturursak önümüzde kimse duramaz. Doğrudan şaşmamalıyız! Doğru görece herkes için farklı değildir. Doğru tektir. Biz doğrudan şaşmadık. Doğru bildiğimiz yolda da hep birlikte ilerleyeceğiz. Çünkü doğru her zaman galip gelir!” dedi.
Etkinliğe Türkiye’den katılım sağlayan Hukukçu Sadık Hüdai Ekinci, ünlü düşünür İsmail Gaspıralı’nın Türkiye’de yaygın olarak bilinmesini sağlayan ilk kapsamlı eserin neşredilmesini sağlayan kıymetli babası eğitimci, yazar, idareci ve politikacı Dr. Yusuf Ekinci’ye atıfta bulunarak Gaspıralı’yı sadece Kırım Tatarları için değil, tüm dünya için önemli bir rehber olarak nitelendirdi.
Ekinci, İsmail Gaspıralı’nın bir devrimci olduğunu ise şu sözlerle açıkladı: “Uluslara yol gösterecek derinlikteki entelektüel fikirleri her alanda, insanlığa hoşgörü, birlik ve bilgelikle yaklaşmanın gücünü hatırlatır. Gaspıralı, entelektüel hayatı boyunca, yaşadığı yıllarda geri bırakılmış halkların eğitim ile fikir sahibi olabileceğini ve entelektüel gelişimle ilerleyebileceğine olan inancıyla hareket etmiştir. Müslüman halkların, bilgisizlikten doğan taassup, Gaspıralı’nın en çok eleştirdiği niteliğidir Her sanatı öğrenmek gerektiğine dair fikri yaşadığı dönem için devrimci standartlarındadır. Başka kültürlere olan hoşgörüsü ve özgürlük azmi Gaspıralı’yı eğitimde de bir devrimci lidere dönüştürmüştür.”
İsmail Gaspıralı’nın kızı Şefika Hanımla ilgili bir çalışma yaptığını belirten Sadık Hüdai Ekinci, bu projeye katkıda bulunan Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ünver Sel’e teşekkürlerini sundu.
Bir diğer katılım gösteren isim olan siyaset bilimci, yazar Rıdvan Aras ise tarihi perspektifi ustalıkla aktardığı konuşmasında: “Altın Orda ve Bizans arasındaki güç mücadelesinin belirleyici olduğu dengeleri daha sonraki dönemde Rusya-Osmanlı rekabeti almıştır. Altın Orda’nın mirasçısı olan Rusya’nın Ortodoksluk vasıtasıyla Bizans kurumlarıyla tanışması, Osmanlı’nın da İstanbul’u alarak benzer bir süreçten geçmesi, her iki imparatorluğun 3. Roma iddiasına temel teşkil etmiştir. Altın Orda’nın bir diğer mirasçısı olan Kırım Hanlığı’nın Osmanlı’nın mümtaz eyaleti olması tarihsel temelleri pekiştirmiştir. Zaten hem Türkiye’nin hem Rusya’nın Batı tarafından “Avrupa’nın Ötekisi” olarak algılanması da bu temele dayanmaktadır. Bu çerçevede Kırım kilit rolünü halen korumaktadır. Çünkü, tek kutuplu Dünya’dan çok kutuplu bir Dünya’ya geçtiğimiz, ağırlık merkezinin Avrasya’ya geçtiği bir süreçte “ötekileştirilen” her iki devletin tam merkezinde bulunmaktadır.” dedi.
Tarihi arka planla geleceğin inşa edileceğini belirten Aras, Kırım Tatar Diasporasının böylesine önemli misyona sahip anavatan Kırım ve geniş Avrasya coğrafyasında kendi rolüne uygun, icrai fonksiyonu yüksek bir idare aracılığıyla yönetilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu belirtmesinin ardından eklediği sözlerde, bu perspektifte çalışacak bir Diaspora Bakanlığı’nın kurulmasının uygun olacağını ifade etti.
Etkinliğe, Kırım Tatar Diasporasının temsilcisi olarak katılan bir diğer isim olan Kırım Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri İlber Vasfi Sel ise St. Petersburg Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi çatısı altında gerçekleştirdiği akademik çalışmalardan bahsetti.
İlber Vasfi Sel, Kırım Tatarları ile Diaspora arasındaki etno-kültürel özelliklerin önemine değindi.
Kırım’ın 2014 yılında gerçekleşen referandum neticesinde Rusya Federasyonu’na bağlanmasının ardından Kırım ve Kırım Tatarları arasındaki ilişkilere yönelik Kırım Tatar Diasporasından bir temsilci olarak akademik çalışmalar yürüten çok az isimden biri olduğunu belirten İlber Vasfi Sel, yaptığı çalışmalarla uluslararası alanda Kırım ve Kırım Tatarları hakkında gerçeklerin, objektif bir perspektiften aktarılması gerektiğini savundu.
Kırım’ın resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti tarafından Rusya'nın bir parçası olarak tanınmamasına rağmen, iki ülkedeki Kırım Tatar toplumu arasında kültürel ve bilimsel temasların kurulması için gerçek fırsatlar bulunduğunu belirten İlber Vasfi Sel: “Dünya artık yeni bir yola girdi. Bunu hepimiz biliyor ve görüyoruz. Bu bağlamda Ankara'nın Kırım konusunda yeni ilişkiler kurması ve diplomasi yürütmesi gerektiğine inanıyorum. Hem Kırımdakilerin hem de Diasporanın Karadeniz'de istikrarsızlığı ve çatışmayı körükleyen politikalardan kaygılı olduğu açıktır. Üç yüz yıldır Türkiye'nin Kırım sorunundaki tek muhatabı, Rusya'dır. Türkiye ile Kırım Tatarları arasındaki asırlık tarihi ve kültürel bağlar büyük fırsatlar doğuruyor.” dedi.
Yuvarlak masa toplantısına ek olarak sosyo-kültürel programın da gerçekleştiği etkinlikte katılımcılar, Koreiz ilçesinde bulunan 2. Dünya Savaşında ve 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nde hayatını kaybedenler adına inşa edilen anıtlara karanfil bırakarak anma eyleminde bulundular.
Yine Bahçesaray şehrinin Süren ilçesinde bulunan Kırım Tatar Sürgün Müzesi Kompleksi’ni ziyaret eden katılımcılar, burada sürgün anısına yine karanfil bırakarak anma gerçekleştirdi.
Bahçesaray şehrinde bulunan Han Saray’ı da ziyaret eden katılımcılar, bir süredir devam eden restorasyon çalışmalarını yerinde ziyaret ederek projenin sorumlularından bilgi aldılar.
Restorasyon sırasında Rusya Federasyonu ve Kırım’daki yerel yetkililerin Han Saray’ı yıktığı iddia ediliyordu. Kompleksi ziyaret eden katılımcılar, restorasyon sırasında herhangi bir yıkımın olmadığını ve işlemi gerçekleştirenlerin profesyonel bir şekilde çalıştığını belirtti.
Dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov’un Kırım’ın Yalta şehrinde bulunan evini de ziyaret etme fırsatı yakalayan katılımcılar, burada bulunan müzede Çehov’un Kırım’daki yaşamına dair tarih hakkında bilgi aldılar.
Meşhur “Vişne Bahçesi” eserini bu evde bitiren Çehov, aynı zamanda burada ünlü Rus besteci Sergey Rahmaninof ve diğer ünlü Rus yazarlar olan Maksim Gorkiy ve Lev Tolstoy ile de buluşmuş.
Böylesine tarihi öneme sahip bir mekanda bulunmaktan mutluluk duyduklarını belirten katılımcılar, Kırım’ın tarihi öneminin özünde yalnızca Kırım Tatarları ile Türkiye arasındaki tarihi arka planın değil aynı zamanda bütün dünyaya etki eden isimlerin de olduğunu belirtti.
Üç gün süren etkinlik boyunca Kırım ve Kırım Tatarları hakkında yerinde, gerçek ve doğru bilgilere erişim imkanı bulan katılımcılar arasında bulunan gazeteci, yazar ve yönetmen Nilhan Aydın ise Kırım ve Türkiye arasındaki kültürel ilişkilerin derinleştirilmesi adına dizi, film ve belgesel gibi yapımların çekilmesi gerektiğini belirtti.
Bölgedeki güncel yaşam ve tarihi perspektif açısından daha fazla malumat alan Aydın, Türkiye’nin mevzubahis konularda olan büyük deneyiminden faydalanarak Kırım ve Kırım Tatarları hakkında güzel yapımlara imza atılabileceğini ve bu hususta çalışmalar yürütmek istediğini belirtti.
Geçtiğimiz üç yıl boyunca düzenlenen bu etkinlik, Kırım Tatarları ve yurtdışında yaşayan diaspora arasındaki ilişkileri güçlendirmek için gerçekleştiriliyor.
Katılımcılar arasındaki fikir alışverişleri sırasında her geçen yıl birçok ortak proje fikri ortaya çıkarken, bunların bazıları ise gerçek hayatta fiilen ortaya konuyor.
Etkinliğin ortak bir perspektif sunması, Kırım’ın 2014 yılından bu yana Rusya’nın bir parçası olarak tanınması için fiilen bir kamu diplomasisi yürütülmesi açısından oldukça önemli bir hale geliyor.