Mahallenin feneri, epey yaşlıdır desem.. Ne zaman geceleri onun önünden geçsem.. Soluk titrek alevi aydınlatır yolumu.. Gösteriyor önümde taş çamur olduğunu..
Senelerce yanmıştır sokağın köşesinde.. Şöhreti rağbet bulmuş bilhassa gençliğinde.. Ona bakıp gülenler önünden geçiyordu.. Fenerin sevgisini içinde besliyordu..
Ömrünü böyle aşmış köşede hep yanarak.. Bizler için her gece durmadan yıpranarak.. Serpti bütün nurunu boğmak için geceyi.. Yıllarca feda etti gençliğinle her şeyi..
Hiç durmadan oynuyor, zayıf alevi niçin?.. Karanlık bir deryada yanıyor için için.. İslenen camekânda yanar derdiyle, lâkin.. Hele son zamanlarda duruyor pek de bitkin..
Şimdi pek yorgun düştü, çok vakitsiz yaşlandı.. Onunla biz yaşadık, o bizlere lâzımdı.. Nedense hastalandı, yanmıyor neş’esiyle.. Mahzun, üzgün bakıyor, islenen gözleriyle..
Onsuz nasıl yaşarız her gece karanlıkta?.. Nasıl yürürüz rahat, taşlı tozlu sokakta?.. O bizlere gülerdi mahalleye girerken.. Sevincinden titrerdi, görünce ta ilerden..
Fenerin sönmesiyle selamdan mahrum olduk.. Onun acısını da biz sinemizde duyduk.. Ve bir gece dönerken mahalleye kederli.. Birde baktım köşede yanmış gördüm feneri..
Ne oldu birdenbire, hastalandın mı fener?.. Yahu; ona bakalım bir kerecik de bizler!.. Nesi varsa derdine bir devacık bulalım.. Gelin, gidip derdini biraz olsun soralım..
Dedim; ey bizleri sen geceleri ışıtan.. Soluk benizli fener, niçin yanmadın çoktan?.. Fitilin mi tükendi, gazın mı yok şişede?.. Neden bizi bıraktın karanlığın içinde?..
Bükülen bedeninden pek donuk yanıyorsun.. Birden bire sönüyor, sonra da parlıyorsun.. Rengin dahi değişti, kızardı artık yüzün.. Bu halin uyandırdı içimizde bin hüzün..
Zavallı dostum, sanki bu sözümü işitti.. Kırpışan gözlerini benim üstüme dikti.. Dedi; ey benim dostum, genç taze arkadaşım.. Üzülme benim için, çünkü doldu zamanım..
Bir fenerin yokluğu sokağa vermez keder.. Benim yerime başka, bir feneri dikerler.. Gelenler gidenleri unutturur pek çabuk… Yine onun altında oynaşır çoluk çocuk..
Şunu iyi bil, düşün.. Bu hayatın akışı.. Böyledir, Her baharın mutlak vardır bir kışı..
Ayrıldım düşünerek, birkaç adım fenerden..
Birden bir acı duydum, fenerin sönmesinden..
Ve bir daha yanmadı, her gece geçtik üzgün..
Hayat fener gibidir, elbet sönecek bir gün!..
Elbet bitecek birgün!..
SABRİ ÖZEY -19 Şubat 1948- (Ruhuna Fatiha)