Yıl 1783.. O tarihlerde yeni bir denizci devlet olan Amerika denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başlar.. Başlar başlamasına da, meydan da o kadar boş değildir.. Ve 25 Temmuz 1785'de, Atlantik’te Cadiz açıklarında, bu yeni bayrağı taşıyan gemi, Cezayir’e yakın bir yerde Osmanlı gemileri tarafindan ele geçirilir.. Esir alınan ABD gemisi, Boston limanına bağlı, kaptan İsaak Stevens’in idaresindeki Maria’dır.. Ardından, Philadelphia limanına bağlı, kaptan Jakop O’Brien’in Dauphin isimli gemisi ayni akıbete uğrar.. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlı denizcilerinin eline geçer.. O zamanki ABD kongresi, bakar ki denizlerde pabuç pahalı, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı Devletine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington’a 700.000 altın harcama yetkisi verir.. Osmanlıların oluşturduğu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasının temelleri de böylece atılmış olur.. Atılır ama ne fayda.. O devirlerde denizlerin hakimi Osmanlı leventleridir..
Amerika, işin sonunun kendisi için karanlık olduğunu görür ve 5 Eylül 1795'de Osmanlı Devletiyle anlaşma yapmayı kabul eder.. Bu anlaşmaya göre; Amerika, Cezayir’deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik’te, gerekse Akdeniz’de ABD sancağı taşıyan gemilerinin hiçbirine dokunulmaması karşılığında 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını ödeyecektir.. Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, ABD adına Başkan George Washington, Osmanlı Devleti adına da Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa imza koyarlar.. Böylece Amerika, yıllık vergiye bağlanmış olur.. Bu, Amerika’nın iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden de tek Amerikan belgesidir.. Netice-i kelam; ABD'nin tarihinde vergi vermeyi kabul ettiği tek ülke Osmanlı Devletidir.. Kahraman ecdadımızın o zamanki kuvvet ve kudretine bakın ki; ABD başkanı George Washington, Osmanlı Devleti Padişahı tarafindan muhatap bile alınmamış ve anlaşma Cezayir Beylerbeyi tarafından imzalanmıştır.. Evet, 250 yıl kadar önce biz buymuşuz.. Ufukların efendisiymişiz!.. Şimdi de aynı duruma doğru gidiş var.. Amerika'nın liderliğinde bir takım ülkelerin şanlı devletimize her platformda saldırması tesadüfi değildir.. Ancak kim hangi hesapları yaparsa yapsın, kim ne düşünürse düşünsün, yeniden ufukların efendisi olma yolunda hızlı adımlar atan Türkiye'nin yolu açıktır.. Yeter ki bir olalım, birlik olalım, aklı selim olalım.. İlmi siyaseti iyi yapalım.. Vesselâm..