?>

Devlet büyüklerine teklifimdir

Emin Batur

2 yıl önce

Gaziantep ve Mardin’de üst üste gelen iki feci kaza

Hepimizi derinden yaraladı.

Allah’tan, ölenlere rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum.

“BAŞKA YERDE BU KAZA OLMAZ” DİYE DÜŞÜNMEYİN!..

Her yerde olması mümkündür.

Çünkü…

Meydanı boş bulmuş…

Keyfe mâ yeşa” araç kullananlar o kadar çok ki…

Bunlardan hangisini yazacağımı bilemiyorum…

- Birbiriyle yarışan sarı hafriyat kamyonlarını mı?

- Müşteriyi kapmak için hiçbir kural dinlemeden canınızı ve malınızı tehlikeye atarak “zınk” diye önünüze kıran minibüs şoförlerini mi?

- 3-4 şeritli yollarda sol şeridi kimseye bırakmayan kamyon ve TIR şoförlerini mi?

- Şehrin yollarını babasının tapulu mülkü gören sarı taksileri mi? (Sarı taksilerin en küçük kusuru bu… Diğerlerini sırası geldikçe yazarım)
- Mal yetiştirmek için hışım gibi giden kapalı kasa minibüslerini mi? (En tehlikelisi bunlar! Diğer araçlarda yolcu olduğu için ikaz eden bulunuyor.. bunlar da o da yok.. tek başınalar… Gördüğünüz yerde can emniyetiniz için bunlardan uzak durun!)
- Çocukları okula yetiştirmek için acele eden servis şoförlerini mi? (En çok dikkatli olması gereken sürücüler bunlar olmalı. Çünkü çocuklarımızı emanet etmişiz..  ama nerede o hassasiyet!)

- Baba parası ile araba almış ve yollarda akrobasi hareketleri yapanları mı?

- Sonradan zengin ve sonradan görme işadamlarının(!) işine yetişmek için makas atarak canınızı tehlikeye atanları mı? (Bu kadar kamera bunları görmüyor mu?)

- Siz sırada beklerken gelip araya kaynak yapanları mı?

- Hiçbir kural tanımayan, uyanık, fırsatçı ahlaksız sürücüleri mi?

- Şehrin yollarını çöp tenekesi gören görgüsüzleri mi? (ceza kesilmediği için sigarasını camdan fırlatmak normal hale geldi. Şimdi bunlara içtiği suyun şişesini atanlar.. sigara paketi atanlar..peçete atanlar vs. eklendi.)

Trafikte olanlar!..

Her gün bu musibetlerden bir veya birkaçına şahit oluyor.

Neden?

Çünkü denetim yok veya yetersiz.

BU İŞ SADECE DEVLETİN İŞİ Mİ?

Hayır!

Son iki kaza bize gösterdi ki,
Bu iş artık milli bir mesele haline gelmiştir.

Siz…

En güzel yolları da yapsanız.. Tünel.. Viyadük.. Köprüleriniz Avrupa’nın birçok ülkesinden daha üstün olsa da.. Denetim bir Almanya seviyesinde olmasa bu iş düzelmez ve biz de üzülmeye devam ederiz.

TEKLİFİM…

Teklifim şudur:

Devletime, ayda bir gün meccanen (ücretsiz olarak) hizmet etmek istiyorum.

Şöyle ki;

İstanbul’da oturuyorum… Ayda bir gün devletin yanıma vereceği başka bir gönüllü ile trafik denetimi yapmak istiyorum. Teknik olarak değil.. Onu trafik polisleri yapıyor. Bizim yapacağımız ahlaki denetim olacak.

Yollarda…

Trafik kurallarını hiçe sayarak canımıza kastedenleri ilgili yerlere bildirmek için devletin memurları yetmiyor. Bu iş, devlet-millet işbirliği ile çözülür ve bu işe benim gibi binlerce gönüllünün talip olacağına inanıyorum.

Çünkü;

Trafik terörü, PKK teröründen daha az zararlı değildir. 

NOT:

İşin “Ahlaki denetim” kısmına başımdan geçen (basit) bir örneği vererek açıklık getirmek istiyorum.

Geçen gün;

Fatih Akdeniz caddesinden Vezneciler’e gidecektim.
Normalde bu kısa yolu yürüyerek giderim…

Ama…

Hem öğlen sıcağı hem de acele işim olduğundan Akdeniz caddesinin yokuşunu çıkmayı gözüm almadı.
Durdurduğum taksi, hemen nereye gideceğimi sordu. Hâlbuki buna hakkı yok. “Vezneciler!” dedim. Ofladı-pufladı nihayet “Hadi gel ama trafik gördüğüm yerde seni indiririm” dedi.

Ne diyeyim...

Tamam!” dedim; bu sıcakta, yokuşu çıkarsın yeter.

Neyse kendince uygun bir yerde beni indirdi.

Bu arada;

Gözüm sayaçta 18 lira yazdığını gördüm.. ben de 20 lira hazırladım üstünü bırakacağım. Durunca bir baktım 18 lira, birden 28 lira oldu. Nasıl oldu anlamadım.
50 lira verdim, 20 lira geri verdiğinde “üstü kalsın!” diyeceğim

Ama...

20 lira iade ettikten sonra hiç teklifsiz önüne bakmaya devam etti.
İlave 10 lira ilave nasıl geldi bilmiyorum şimdi de kalan 2 lirayı anasının ak sütü gibi hakkı olarak görüyor. (Sonradan öğrendim ki; İstanbul taksilerinde kısa mesafe ücreti “indi-bindi28 lira olarak belirlenmiş.)
Bu anlattığım, en basit ve rutin bir olay.
Bunun gibi binlerce olay var.
Zaten adamın tipine bakıyorsunuz; gece olsa binmeye korkarsınız.
Nerede “UBER”in o nazik, temiz giyimli hakkaniyetli şoförleri nerede bu şoför.
UBER, Amerikan şirketi ve ilk defa bir Amerikan şirketini hasretle anıyorum. O araçlara binerken kendimi memleketimin efendisi görüyordum

Hâlbuki şimdi…

Taksiye binerken adamı ikna etmek için o kadar dil döktüm ki,
Kendimi, “Suriyeli mülteci” gibi hissetim. Fazla para alması da cabası…

Emin Batur, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI