Sezai Karakoç üstadımızı dün hakka uğurladık.
Tanıyanlar…
Kendisinin şan-şöhret ve şatafata önem vermediğini; halis, muvahhid ve üstün ideal sahibi olduğunu bilir.
Rahmetli…
Bu hususiyetlerden dolayı, gözlerden uzak ‘münzevi’ bir hayat yaşadı diyebiliriz.
Ne televizyon ne gazete haberleri ve ne de sosyal medyada onu pek göremezdiniz.
Ama…
Bulunduğu yerden uzayın derinliklerine radyo dalgaları yayan pulsarlar gibi…
O da gönüllere öyle dalgalar yaymış ki,
Bunun yansımasına 17 Kasım günü, Şehzadebaşı’ndaki cenaze namazı merasiminde şahit olduk.
Cenazesi…
Yoğun bir kalabalık eşliğinde defnedildi.
Üstelik tahminlerin aksine katılanların çoğunluğu gençti.
Bu da "Gençler uzun fikir yazılarını okumaz!..” diyenlere güzel bir cevaptı.
Demek ki,
Gençler, üstadı tanıyor takip ediyor ve Fatih'e ulaşmanın en zor olduğu bir günde (Çarşamba pazarından dolayı) şartlarını zorlayıp cenazesine katılabiliyorlar.
Yani rahmetli…
Vefatında bile ince bir mesaj vermiş oldu.
Allah taksiratını affetsin…
Sevdiklerine komşu etsin…
Mekânı Cennet olsun...