-Ara Güler’in “Allah” isimli fotoğrafı; Edirne Selimiye Camii- (*)
HİKMETİN BAŞI ALLAH KORKUSUDUR
Hulusi Akar…
Şu anda milletvekili… Eski bakan ve ordumuzun yetiştirdiği güzide askerlerimizden biri. Mesleğindeki başarıları neticesinde ordumuzun en üst makamına gelerek Genel Kurmay Başkanı olmuştu.
MİLLETİN GÖNLÜNDE TAHT KURMAK!..
Ama asıl başarısı, 15 Temmuz gecesi direnerek FETÖ hain darbesine karşı koymuş olmasıdır.
O gün Başkomutanımız R. Tayyip Erdoğan, Hulusi Akar ve Ömer Halisdemir başta olmak üzere milyonlarca isimsiz kahraman; bayrağımızı, vatanımızı çiğnetmeyerek ülkemizin emperyalist Amerika’ya peşkeş çekilmesini önlemeleri FETÖ’cülerin içine taş gibi oturdu.
İşte…
O gün bugün 15 Temmuz şanlı direnişinin sembol isimlerinden olan Hulusi Akar Paşa’ya diş biliyorlar.
Ancak;
Hulusi Akar Paşa, askeriyedeki başarısı kadar siyasette de başarılı olduğu için bugüne kadar hakkında kullanacakları bir malzeme bulamamışlardı.
NİHAYET!..
Nihayet geçen hafta Kadim Dostlar grubunun pikniğinde yapmış olduğu konuşmayı, bir haftadır dillerine dolayarak evirip çevirip kullanıyorlar.
Bunu yaparken;
“Paşa’nın 15 Temmuz günü gösterdiği celadet ve direnişten dolayı intikam alıyor, efendilerimizi memnun ediyoruz” diyecek değiller ya!.. Lafı merkezinden koparıp, hiç olmayacak yerlere çekerek yapıyorlar.
NEYMİŞ!..
Hulusi Paşa, “Eğitimin amacı bilgi değil Allah korkusudur” demiş.
Aslında;
Bu konuşmanın devamı var.
“Gençlerimizin içine Allah korkusu, vatan ve bayrak sevgisi yerleştirdikten sonra onları dünyanın neresine gönderirseniz gönderin!” diyor.
Yani;
“Allah korkusu yanında bayrak ve vatan sevgisi ile yetiştirirsek gencimiz nereye giderse gitsin yabancılaşmayacak milli kimliğini muhafaza edecektir” diyor.
Ee!.. Ne var bunda?
Bu ifadenin kime ne zararı var?
Yok ama görüyoruz ki;
Bir haftadır, bu cümle etrafında fırtına koparmaya çalışıyor, 28 Şubat Türkiye’sinin özlemi içinde yanıp tutuşuyorlar.
Bu arada;
Cümlenin tamamını da vermiyorlar ki, boşa düşmesinler.
TOTEM…
Bunlar bilgiyi totem kabul ettiği için
Allah cc lafzı duyar duymaz, besmele duymuş şeytan gibi irkiliyorlar.
Paşamız sanki “bilgi gereksizdir” demiş gibi bir haftadır lafı eğip büküp çeviriyor, “buradan nasıl ekmek çıkarırız” diye çabalıyorlar.
Yine;
15 Temmuz direnişini, bir türlü içine sindirememiş başka bir paralel medya grubu ise şeytanın bile aklına gelmeyecek bir kurnazlığa başvurmuş.
NARİN…
Katledilen Narin kızımız üzerinden saldırıya geçerek ipe-sapa gelmez şeyleri ceridelerinde ‘haber’ diye yazmışlar.
Onlar da;
Narin’in köyünde, şu kadar AKP’ye, şu kadar DEM, şu kadar da Hüdapar’a oy çıkmışmış da bu köyde bir tek Allah korkusu yokmuş falan gibi ipe-sapa gelmez şeyler yazmış.
Ne alaka?
Narin kızımızın öldürülmesi ile o köyde kime ne kadar oy çıktığının alakası ve Paşamızın konuşması arasındaki alakayı ancak ahlaktan yoksun medya kurabilir.
Böyle bir saçmalığa cevap vermeye bile gerek yok!
Ama bilgi ve Allah korkusu üzerinden ilerleyen medyaya şu kadarını söylemeden geçemeyeceğim.
HİROŞİMA’DAN GAZZE’YE…
Hulusi Paşa’nın “Eğitimde esas olan Allah korkusudur” derken ne kadar haklı olduğuna bugün Gazze dün Hiroşima ve Nagazaki örneği üzerinden bakalım.
“Dünyadaki milletler içinde en eğitimli kavim kimdir” diye sorulsa, verilecek olan cevap ile yüzde 99 “Yahudilerdir” cevabı alınır.
Ancak;
Yahudilerin Allah korkusu olmadan bilgiye dayalı aldıkları eğitimde, Gazze’de taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmadıklarını görüyor ve yaşıyoruz.
Aynı şekilde;
ABD’deki “bilgiye dayalı” eğitime hayran olan ve şu anda Hulusi Paşa’ya saldıran tayfa, bu bilgiye dayalı eğitim neticesinde Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atmaktan çekinmemiş, yüzbinlerce masumun ölmesini sıradan bir işmiş gibi görmüştür.
Hâlbuki;
Nagazaki’ye bomba atılmadan önce Japonya teslim olmuştu. İkinci bombanın atılmasındaki maksat masa başında daha çok pay almak içindi. Allah korkusu olmadan verilen bilgiye dayalı eğitimde bunun hiçbir mahzuru yok.
Amerika aynı şeyi Almanya’ya da yaptı.
Teslim olmuş Almanya’nın Dresden şehrini sabaha kadar bombalayarak on binlerce kişinin ölümüne sebep olmuşlardı.
BUNA KARŞILIK…
Bu katliamlara karşı bizim tarihimizde benzer tek bir olaya rastlayamazsınız.
Tam aksine savaş meydanında kahramanca savaşır ama galip geldikten sonra çoluk-çocuğa kesinlikle dokunulmaz hatta gayrimüslimlerin ibadet yerlerine bile dokunulmamıştır.
Bunun böyle olması, bilgiye dayalı eğitimden değil Allah korkusundandır.
Nitekim;
Peygamber efendimiz, Mekke’yi fethederken kendisi ve ashabına bu kadar eziyet çektiren Mekke halkına dokunmamış onları affetmiştir.
Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü Haçlılardan kurtarırken teslim olmuş şehir halkına dokunmamış, “isteyen kalabilir” diyerek isteyenin de şehri savunan komutanla gitmesine müsaade etmiştir. Aynı şey İstanbul fethinde de oldu.
Hâlbuki;
Haçlılar, Kudüs’ü Müslümanlardan alırken on bine yakın şehir halkını çoluk-çocuk demeden katletmişlerdi.
En son Bosna savaşında da bunu görüyoruz.
Rahmetli Aliya İzzetbegoviç, Sırpların yaptığı katliamların öcünü almayı teklif edenleri reddetmiş; “bizim aldığımız eğitim ve kültürde böyle bir şeye müsaade edilmediğini” söylemiştir.
Rahmetli;
Bunu da şu veciz sözü ile ifade etmişti: “Onlar bizim öğretmenimiz değildir!”
NETİCE…
Allah korkusu olmadan verilen kuru bilginin insanlığa ne kadar büyük felaketler getirdiğini hem geçmişte hem de bugün görüyoruz.
Yukarıdaki örneklere benzer daha binlerce örnek vermek mümkün.
Allah korkusu olmadan!..
Ve…
Ahlak olmadan verilen kuru bir bilginin, canilerin elinde korkunç bir silaha dönüşebileceğini unutmayalım.
Eğitim yılının yeni başlaması ile bir devlet büyüğümüzün verdiği bu mesaj çok önemlidir. Arkasındayız, sonuna kadar destekliyoruz.
Allah, bu gibi devlet adamlarımızın sayısını çoğaltsın.