“IRAK KÜRTLERİ” COĞRAFİ AÇIDAN “TÜRK DÜNYASI” İLE “IRAK ARAP DÜNYASI” ARASINDA KAYNAŞTIRICI BİR ROL OYNAYABİLİR Mİ?
Kuzey Irak Federasyonu, bir zamanlar Türkiye’nin zihin kodlarında her ne kadar bir sendrom olarak görülmüş olsa da şimdilerde, siyasi ve ekonomik olarak “kelam yerindeyse” Türkiye ile eşgüdümlü hareket etmektedir kanaati, hâkim kanaat olarak görülmektedir.
KRG’nin (Kürdistan Regional Government) son süreçte, mecburen başlattığı “PKK” ile olan amansız mücadelesi ise Irak sınırları içerisindeki dengeleri, Türkiye ve Erbil’in lehine çalışan bir konsantrasyona sokmuştur şeklinde değerlendirebiliriz.
Soru;
PKK, KRG’nin böyle bir misyon üstlenebileceğini öngördü de kendi üstünlüğünü KRG’ye kabul ettirmeye mi çalışmaktadır diye, böyle bir soruyu insanın aklına getirmiyor da değil hani!
Tüm çelişkilerin dışına çıkıp da Erbil, böyle bir misyon üstlenecek olursa ne olur diye bakacak olursak.!
Erbil’in böyle bir misyona soyunabilecek itici güce sahip olması mümkün müdür?
Desteklenirse EVET!..
Son süreçte, Bağdat’ta yaşanılan gerginliklerin, bir kısım ŞİA yöneticilerini, Erbil’de karargâh kurmaya mecbur bırakması, “Arap - Kürt” geçişkenliğini artırmıştır olarak değerlendirilebilir!
KRG, zaten Türkiye ile birlikte neredeyse eşgüdümlü olarak hareket ediyor resmi çizmektedir.
Irak’taki dengeler şayet KRG ile Bağdat denklemindeki geçişkenliği artırarak işbirliği haline getirirse, Erbil, sıkletini yükseltmiş olacaktır.
Türkiye ile KRG’nin iletişimi zaten ortadadır.
Erbil, Ankara ve Bağdat’ın itici gücünün rüzgârı ile yelkenlerini dolduracak olursa, dengeler hangi yönde seyir eder diye hiç düşündünüz mü?
KRG ve PKK’nın mücadelesinde yelkenlerini doldurmuş olan Erbil, “PKK” ile olan mücadelesinde ciddi bir üstünlük elde etmiş olacaktır diye düşünebiliriz!..
Bununla birlikte, İran ve Suriye bağlantısı ciddi şekilde akamete uğratılmış olacaktır.
Birleşerek bütünleşmeyi sağlarken irili ufaklı olsun, sahada birlikte çalışılabilecek hiçbir gücü, denklemin dışında bırakmamak lazım gelir kanaati, gerçekçi bir bakış açısı olarak değerlendirilebilir.
Irak coğrafyasını, Türk Turan dünyası ile entegrasyona sokabilmekteki kilit rolü üstlenebilecek olan Erbil, “KRG” şayet desteklenirse, böyle bir rolün altından rahatlıkla kalkabilecek potansiyeli içerisinde barındırmaktadır şeklinde değerlendirme yapılabilir kanaati de hakimdir.
Gelelim böyle bir denklemin, uluslararası arenada doğuracağı reflekslere;
İngiltere’nin, Irak Kürtleri üzerindeki sonu gelmez karşı duruşu, nasıl bir refleks gösterecektir? Bunu öngörebilmek çok zor olacaktır! Çünkü “ABD” ile “ÇİN-HİNDİSTAN” arasında bir seçim yapmaya zorlanacaktır.
ABD’nin böyle bir projeye ılımlı yaklaşması, kontrollü bir şekilde aşama aşama oluşabilir! Çünkü bu denklemde İran üzerinden bölgeye yayılan ÇİN seferberliği kontrol altına alınabilir.
Rusya’nın böyle bir denklem değişikliğine sıcak bakması olası bir durumdur, lakin Türkiye’nin vereceği garantiler tatmin edici olursa!
Çin’in böyle bir denklem değişikliğine sıcak bakması olası bir durum olarak görülmeyebilir, çünkü İran ile Suriye’nin bağlantısı olarak görülen geçiş güzergahı kesilmiş olacağından, İran ile birlikte bölgede (Suriye’de) zemin bulan ÇİN, bu duruma evet demeyecektir kanaati hakim kanaat olarak görülebilir.
Yanisi; Çin, Türkiye üzerinden geçen “Bir Kuşak Bir Yol” rotasına, alternatif çeşitlendirmek adına başka bir rota olarak oluşturmaya çabaladığı İran - Suriye geçiş güzergahını kaybederek, sadece Türkiye özerinden geçiş yapmaya mahkûm olacaktır.
AB’nin bu durumu desteklemesi olası bir durumdur, çünkü, Çin ile mücadele etme noktasında yolu yine Türkiye ile kesişmiş olacaktır.
“AB’nin Çin ile mücadele etmesi mi yoksa Türkiye ile ortak hareket etmesi mi daha yakın ihtimaldir?” diye de biz sormuş olalım…
İnsanlığı köleleştirmeye çalışanları biraz daha düşünerek empati yapmaya ve sistemleri yıkmak yerine, sistemler kurmaya motive olmalarını hedef alarak kaleme aldığımız bu yazımızı, “bir delinin kuyuya attığı taşı, kırk akıllı çıkaramamış” sözü ile bitirelim isterseniz!