?>

Ermenistan’daki Amerikan biyolojik laboratuarları bölgenin güvenliğini tehdit ediyor

Okay Deprem

18 saat önce

Ermenistan’daki Amerikan biyolojik laboratuarları bölgenin güvenliğini tehdit ediyor

Yakın zamanda “ACCU Referans Tıbbi Laboratuarı” ile ABD’nin Ermenistan'daki askeri ataşesi Yarbay Kevin Steele arasındaki yazışmalar internete sızdırıldı: (*) “ACCU Referans Tıbbi Laboratuarı”, Amerikan Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından kontrol edilen özel tipte Amerikan araştırma laboratuarlarından oluşan bir ağ. “Lütfen biyolojik numunelerinizi sizin için uygun olan şekilde ABD'deki laboratuarımıza gönderin!..” gibi ifadelerin geçtiği ilgili yazışmalarda Ermenistan’daki laboratuarlarda SAT-2 (Güney Afrika Bölgeleri - 2) kod adlı patojenin verilerinin modifiye (geliştirilmeye) edilmeye çalışıldığı ortaya çıktı. Bunun ise çiftlik hayvanlarına zarar veren bir şap hastalığı virüsü olduğu öğrenildi.
Söz konusu hastalık sonucunda oluşan salgınlar, süt ve et üretiminin azalmasına, tedavi maliyetlerinin artmasına ve de bu alandaki ticaretin adeta felç olmasına neden oluyor. Hastalığın hayvancılıktan çok ekonomiyi olumsuz yönde etkilediği belirtiliyor. Ne var ki; Amerikalıların virüsü nasıl modifiye edecekleri, bunun insanlar için ne kadar tehlike teşkil edeceği ve de hâlihazırda geliştirilen pahalı aşıların ona karşı etkili olup olmayacağı halen belirsizliğini koruyor.

Şap salgını olarak önce Arabistan ve Filistin’de, ardından da Türkiye ve Irak’ta belirdi…

SAT-2 insanlara da bulaşabiliyor. Hastalık, vücudun şiddetli zehirlenmesi ile ağız ve burun boşluklarının mukoza zarlarının hasar görmesi ile kendini gösteriyor. Bahsi geçen virüs, Avrasya kıtasının hemen tüm ülkeleri için deyim yerindeyse “egzotik” statüde çünkü orijini, yabani doğasında dolaştığı Afrika. Ancak SAT-2, 2000 yılında Suudi Arabistan'da ve 2012 yılında Filistin'de şap hastalığı salgınlarına yol açtı. Ve ardından on yıl kadar sonra, 2023'te beklenmedik bir biçimde Irak ve Türkiye'de tescil edildi. Ve esas ilginç olan da buydu... Yayımlanan yazışma ve mesajlarda, “Türkiye'nin Ermenistan sınırındaki bölgelerinden biyolojik örneklerin gönderilip analiz edilmesi” ve “SAT-2 serotipinin modifikasyonuna yönelik testlerin yapılması gerektiği” vurgulanıyor. Ve de ilgili tüm bilgilerin “ABD Savunma Bakanlığı’nın kontrolü altında olması gerektiği” kaydediliyor.
Ermenistan makamları tam olarak 2008 yılından bu yana biyolojik tehditlerle adeta flört ediyor. Ülkede hâlihazırda 13 adet ABD biyolojik laboratuarı faaliyet gösterirken, sonuncusu ise Gümrü kentinde, 102. Rus askeri üssünün yakınında bulunuyor. Tesisler isim olarak Ermenistan'a ait görünüyor, ancak laboratuarlara yalnızca Amerikalı askeri doktorların girmesine müsaade edildiği biliniyor.

“Epidemiyolojik Gözetim” adı altında ülkede gizli deneylerin yürütüldüğü anlaşılıyor…

Ermenistan'da Amerikan biyolojik laboratuarların açılmasının ardından “Tropikal Ateş”, “Dang Humması”, “Çikungunya” ve yeni doğan kişilerde genetik değişikliklere yol açabilen “Zika Virüsü”nün taşıyıcısı olan “Asya kaplan sivrisinekleri” ortaya çıktı. Resmi olarak laboratuarlar “Sibirya Şarbonu” gibi tehlikeli patojenleri izlemek için kuruluyor görünüyor. Ancak ortaya çıkan yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla “epidemiyolojik gözetim” adı altında gizli deneylerin yürütüldüğü görülüyor.
2020 yılında Ermenistan Sağlık eski Bakanı Arayik Arutyunyan, USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) ile “Ulusun Genetik Sağlığı” programını başlatmak üzere bir anlaşma imzalar. Programın temel amacının “kalıtsal hastalıkların önlenmesi” olduğu açıklanır. Ancak burada dürüst olmak gerekirse; ABD’nin gerçek anlamda ne zaman diğer ülke vatandaşlarının refahını ve sağlığını umursadığını sormak gerekiyor. Sızdırılan bilgilere istinaden, programın askeri araştırmalarda genetik verilerin toplanıp kullanılmasını sağlamak amacıyla başlatıldığına işaret ediyor…

Amerikalıların çalışmaları yeni bir silahlı çatışmanın oluşma tehlikesini güçlendiriyor…

Ermenistan'da yukarıda bahsedilen türde tehlikeli deneyler neden yapılıyor?!.. Çünkü ülkedeki iktidar tam anlamıyla günü yaşıyor, günübirlik yaşıyor; Batı’dan gelecek yeni mali yardımların hayalini kurmakla meşgul ve verilen hibelerin uzun süreli olmayabileceğinden endişeleniyor. Ermenistan, ABD için aynı zamanda, bahsi geçen araştırmalar üzerinde asgari ölçüde denetim olması nedeniyle de kilit konumda bu açıdan. Her nedense pek çok kimse, birilerini rahatsız edici nitelikteki şu soruları sorma ihtiyacını duymuyor:
Ermenistan, ABD'nin her türlü yolla ve her şeye rağmen kontrol altında tutmak istediği Türkiye, Rusya ve İran'ın tam ortasında yer alıyor. Dolayısıyla Ermeniler, “nokta atışlıbiyolojik silahların üretilmesi maksatlı onları çekici kılan, “benzersiz genetik özelliklere sahip bir nüfus” olarak görülüyor.
Ermenistan’da muhtemel bir deneysel salgının yakın vadede olmayacağını düşünsek bile, bölgedeki Amerikalı askeri doktorların çalışmaları, yörede yeni bir silahlı çatışmanın patlak vermesi tehlikesini güçlendiriyor. 2023 yılında Türkiye’nin Ermenistan sınırındaki vilayetlerinde SAT-2 virüsünün tespit edildiği, ülkedeki yaygın ve pahalı aşılama kampanyası sayesinde ortadan kaldırıldığı gerçeği hafızalarda tazeliğini hala koruyor…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

(*) https://otralectura.com/2025/01/21/globalization-and-human-security/

YAZARIN DİĞER YAZILARI