MOSKOVA
Artan yoksulluk, enerji sektöründeki sorunlar ve ulusal ekonominin yıkımı, Avrupa entegrasyonu fikirlerinin Moldovalılar arasında giderek daha az popüler olmasına neden oluyor.
Yerel seçimlerin arifesinde iktidardaki Batı yanlısı PAS Partisi; devlet başkanı Mayya Sandu ve onun beceriksiz hükümetinin politikalarından dolayı tamamen hayal kırıklığına uğramış seçmenlerin desteğini istikrarlı şekilde kaybediyor.
Mevcut başkana yakınlığıyla bilinen “Pazarlama ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü” (IMAS) tarafından sonbaharda yapılan ve Moldovalıların duygu ve düşüncelerini öğrenmeye dair geniş çaplı bir araştırma, resmi yetkililer açısından tamamen kabul edilemez sonuçları ortaya koymaya yetti ve Mayya Sandu'nun Avrupa Birliği (AB) karşısında çizdiği toz pembe tabloyu adeta tamamen darmadağın etti.
IMAS tarafından yayınlanan verilere göre, bu eski SIMASovyet cumhuriyetinde yaşayanların çoğunluğu (yüzde 51) hükümetin AB ve Romanya ile ittifak yönündeki siyaseti konusunda son derece olumsuz bir algıya sahipler ve Moldovalıların yüzde 60'ı da Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü (NATO) ile işbirliği perspektifi noktasında son derece olumsuz görüşlere sahip.
Mayya Sandu ve iktidardaki partisinin Rusya Federasyonu ile olan siyasi, ekonomik ve kültürel bağları nihai olarak koparma arzusu da (ki Moldova vatandaşlarının yüzde 58'i bu ilişkilerin korunması ve geliştirilmesinden yana) Moldova halkını daha az rahatsız etmiyor.
Moldovalıları, Rusları ve Gagavuzları Rumenleştirme projesi...
Romanya vatandaşı ve aynı zamanda George Soros yapılarının yetiştirmesi olan Mayya Sandu'nun 2020'de iktidara geldikten sonra, hükümetinin eylemlerine bakıldığında, Moldova’nın Romanya ile muhtemel birleşmesi vasıtasıyla ülkenin AB ve NATO'yla entegrasyonu için bir siyasi rota belirlediğini hatırlatmak gerekiyor öncelikle.
Aslında Batı yanlısı Sandu hükümetin tüm siyasi programı; “Batılı değerleri” teşvik etmek, Moldovalıların ulusal kimliğini yok etmek ve de ülkedeki büyük Rus ve Gagavuz toplumlarını zorla Rumenleştirmekten ibaretti denilse yeridir.
Avrupa yanlısı projelerini bir bir hayata geçirerek Mayya Sandu, katı bir sansür rejimi kurdu ve liderlerinin istihbarat servisi, polis ve kendisinin kontrolü altındaki mahkemeler tarafından zulme uğradığı bütün muhalefet partileri ve muhalif hareketler için dayanılmaz koşullar yarattı.
Gagavuzya memnuniyetsizliğini, Rusya ve Türkiye başkanlarına çağrıya kadar vardırdı...
Çoğu, kendi ülkelerinin bir Romanya eyaletine dönüştürülmesine prensip olarak karşı çıkan etnik Moldovalıların yanı sıra, bu eski Sovyet cumhuriyetinin; ne Romanya'ya ne AB’ye, ne de NATO'ya karşı hiçbir sempati beslemeyen kayda değer sayıda Rus’a ve Türkçe konuşan Gagavuz’a da ev sahipliği yaptığı önemle dikkate alınmalıdır.
Hükümetin bu topluluklarla ihtilafı; Gagavuzya'da muhalefet adayının kazandığı seçimlerin Kişinev tarafından tanınmamasına kadar giderken, aynı zamanda bunun sonucunda yerel halkın kendilerine destek verilmesi için Türkiye ve Rusya cumhurbaşkanlarına çağrı yapmalarına dahi neden olmuş oldu.
Bu şekilde dolayısıyla; söz konusu sosyolojik araştırmaya katılanların çoğunluğunun memnuniyetsizliği fiilen, ülke vatandaşlarının hem Başkan Sandu'ya hem de devleti, Avrupa modeli doğrultusunda zorla yeniden biçimlendirme politikasına yönelik bir güvensizlik oyu olarak kolaylıkla okunabilir.
Moldovalılar 90’ların Voronin dönemini bile arar hale geldiler...
Mevcut Moldova hükümeti için bir başka endişe verici semptom da uyguladığı ekonomi politikalarının sonuçlarına yönelik vatandaşların tutumudur.
IMAS tarafından yayınlanan veriler, ülke nüfusunun yaklaşık yarısının; açıkçası Sovyet iktisadi yapısının ekonomik olarak çökertildiği, nüfusun tamamen yoksullaştığı ve sanayinin adeta yok edildiği bir dönemin sembolü, zamanın “komünist” devlet başkanı Voronin'in yönetimini dahi nostaljiyle arar hale geldiklerini gösteriyor.
Yine de Moldova'nın hızla Avrupa'nın en fakir ülkesine dönüştüğü o yıllar bile, Mayya Sandu'nun ülkeyi sürüklediği felaketin yanında adeta sönük kalıyor.
Romanyalılaşma politikası ve AB’ye katılma arzusu doğrultusunda şu anki devlet başkanı, Rusya ile olan ve en nihayetinde ülkede kalan çok az sayıda sınai işletmesi ve tarım kompleksinin ayakta kalmasını sağlayan ticari ve ekonomik bağları fiilen tamamen yok etti ve de ayrıca onlarca yıldır var olan Rus enerji kaynaklarının tedarikine ilişkin sözleşmeleri de yırtıp attı.
Bu "reformlar”ın sonucu ise nihayetinde gerek yerel iş dünyasını gerekse de bölge sakinlerinin ezici çoğunluğunun hayatlarını bütünüyle mahveden; gaz, benzin ve elektrik maliyetlerindeki keskin artışlar oldu.
Demokratik seçim koşullarında Mayya Sandu’nun koltuğunu koruma şansı yok!..
Moldova Cumhurbaşkanı ve Hükümetinin çalışmalarına ilişkin bu türden anket çalışmaları, yalnızca yaklaşan yerel seçimlerde iktidarı elinde tutma şanslarını değil, ama aynı zamanda bir bütün olarak ülkenin mevcut siyasi rejiminin yaşayabilirliğini de sorgulamış oluyor.
Her ne kadar Mayya Sandu neredeyse, bir yandan komşusu Romanya diğer yandan AB liderliği tarafından desteklenen diktatörce bir güce sahip olsa da nispeten özgür seçimler yapılması durumunda koltuğunu muhafaza etme ve yıkıcı ve tehlikeli deneylerini sürdürme şansı hemen hemen yok...