?>

Türkiye dış politikada yeni bir eşiğe mi geliyor?

Mehmet Yıldırım

9 saat önce

Türkiye dış politikada yeni bir eşiğe mi geliyor?

Ortadoğu, tarih boyunca medeniyetlerin beşiği olduğu kadar; jeopolitik krizlerin de laboratuvarı olmuştur.
Enerji kaynakları ve ticaret rotaları üzerindeki bu kadim coğrafya, bugün Ankara’yı her cephede aynı anda refleks geliştirmeye zorlayan çetin bir sınav sahasına dönüşmüş durumda.
Suriye sahasının yeniden dizayn edildiği, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışarıda bırakan yeni enerji mimarisinin kurulduğu ve İsrail–İran rekabetinin bölgeyi hızla kutuplaştırdığı bir momentten geçiyoruz.
İsrail’in yayılmacı politikaları ve bölgedeki siyasi kırılganlıklar, Türkiye’nin güvenliğini doğrudan tehdit eden bir "kriz kuşağı" oluşturuyor. Türkiye’ye ait olduğu düşünülen unsurların hedef alınması bundan.
Ankara’nın son yirmi yılda benimsediği proaktif dış politika, tam da bu kaosun ortasında şekillendi.
Ancak bugün soru şudur: Türkiye bu fırtınada oyun kurucu mu, yoksa savrulan bir aktör mü?
Bu yeni denklem, Ankara’yı her cephede aynı anda refleks geliştirmeye zorlayan bir dış politika slalomuna (çubuklara geçirilmiş küçük bayraklarla işaretlenmiş bir parkurda, belli kurallara göre ve zikzaklar çizerek yapılan kayak yarışı) dönüştü.

Suriye denklemi ve değişen oyun!..

Suriye İç Savaşı, devlet merkezli diplomasiyi bitirip yerine vekâlet savaşlarını ve gri alanları getirdi. Türkiye’nin burada attığı adımlar, İsrail tarafından artık sadece bir güvenlik sorunu değil, uzun vadeli bir bölgesel tehdit olarak okunuyor. İsrail’in İran-Hizbullah hattını zayıflatma stratejisi, Türkiye ile örtülü bir rekabet üretiyor. 

Doğu Akdeniz’de yalnızlık riski!..

Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor. Lübnan ve GKRY arasındaki anlaşmalar ve enerji rekabeti, Türkiye’yi denklemin dışına itme potansiyeli taşıyor.
Lübnan’ın GKRY ile yapmış olduğu enerji anlaşması ilginç bir şekilde İsrail’in çıkarları ile uyuşuyor.
Enerji artık sadece bir emtia değil; bölgesel güç mücadelesinin ana sahnesi. Türkiye sahada varlığını hissettirse de masada yalnızlaşma riskiyle karşı karşıya. Tıpkı dış politikada sıkça söylenen o söz gibi: "Masada olduğunu sanırken, menüde olabilirsin."

İran’la “zorunlu” dans!..

NATO üyeliği Türkiye’yi İsrail ile sıcak çatışmadan korurken, sahadaki gerçekler Ankara’yı İran’la pragmatik bir yakınlaşmaya itiyor. Kalıcı olmasa da bu ittifak; “zorunluluğun diplomasisi.”
Ancak bu yakınlaşmanın bir “ittifak” değil, tamamen konjonktürel bir zorunluluk olduğu unutulmamalı. Riyad’dan Moskova’ya kadar birçok aktör, bu denklemin yönünü belirleyen üçüncü değişkenler.

Sert ve akıllı güç…

Türkiye, uluslararası arenada bir "orta büyüklükte güç" olarak tanımlanıyor. Türkiye bugün Ukrayna–Rusya arasında arabuluculuk yapabiliyor.
Afrika’dan Kafkasya’ya askeri ve diplomatik varlık gösterebiliyor; NATO içinde kritik pazarlıklar yürütüyor. Bunlar önemli.
İHA’lar, sınır ötesi operasyonlar ve askeri kapasite (Sert Güç) etkileyici olsa da tek başına yeterli değil.
Joseph Nye’ın "Akıllı Güç / Smart Power” kavramı, bugün Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey. Yani sert gücü; demokrasi, hukuk ve ekonomik istikrarla harmanlanmış bir “Yumuşak Güç” ile birleştirmek.

Dış politika bir ‘slalom’dur!..

Türkiye’nin dış politikası bugün zorlu bir kayak pistinde slalom yapıyor. Bariyerler büyük güçler, engeller ise bölgesel krizler. Çarpmadan geçmek için hız lazım; ancak o hız dışarıda değil, içeride (ekonomi ve hukukta) üretilir.
Türkiye bugün bu pistte hızlı kayıyor. Ancak hız kadar denge de şart. Ortadoğu’da yaşananlar; Ankara’nın dengeyi kaybettiği her an çok daha büyük faturalarla yüzleşebileceğini gösteriyor.
Ankara’nın bu yeni satranç tahtasında sadece piyonları devirmesi yetmez; oyunun kurallarını da belirlemesi gerekir. Bunun yolu ise hamasetten değil, “stratejik akıl” ve “içerideki tahkimat”tan geçiyor.
Ankara, bu oyuna aktif ve rasyonel bir stratejiyle dahil olduğu süreçte masaya hakim olacaktır. Türkiye için soru artık şu;Yeni bir bölgesel güç düzeni kuracak bir aktör mü olacak, yoksa bölgenin kaçınılmaz fırtınaları arasında savrulan bir oyuncu mu?
Bu sorunun cevabı, bugün verilen dış politika kararlarından çok; yarın içeride kurulacak sivil, ekonomik ve kurumsal yapılarla belirlenecek.

Not:

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'nin (TUSAŞ) Kahramankazan yerleşkesine yönelik terör saldırısında hayatını kaybeden mühendis Zahide Güçlü Ekici; Ankara Atatürk Orman Çiftliği'nde düzenlenen törenle anıldı. Şehidin adına yaşam ormanı oluşturuldu.

Orman Genel Müdürlüğü ve Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKUD) iş birliğiyle gerçekleştirilen fidan dikim etkinliğine; Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri, TUSAŞ çalışanları, dernek üyeleri ve şehidin ailesi ile sevenleri katıldı.

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI