Ankara’da yarış yeni başlıyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in siyasi kariyeri, 2009 yerel seçimlerinde CHP’den Manisa Belediye Başkan Adaylığı ile başlıyor. Seçimi kazanamayan Özgür Özel, 2011 Milletvekili Seçiminde (genel seçim) seçilerek meclise girer. Özel, 2014 yerel seçimlerinde tekrar Manisa Belediye Başkan Adayı olsa da kazanamaz.
Özgür Özel sırasıyla 2015, 2018, 2023 genel seçimlerinde vekil olarak mecliste yer aldı. Uzun yıllar Manisa’da eczalıkla uğraşan Özel; Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde CHP yönetim kadrosunda yer alır.
CHP Genel Başkanlığı’na 15 Eylül 2023’de aday olduğunu açıklayan Özgür Özel; 4 Kasım’da gerçekleştirilen CHP’nin 38. Olağan Kurultayında 8. Genel Başkan olarak seçilir.
CHP’deki farklı bileşenlerin farkında olan Özgür Özel; parti içerisindeki dinamikleri gözetmek için bayağı çaba sarf ediyor.
CHP yöneticileri ikide bir, “Cumhuriyeti kuran parti” olduklarını Anadolu halkının yüzüne kakıyor. Bizim CHP’ye Diyet borcumuz yok! Nihayetinde, “yasal çerçevede siyaset yapan” diyen partilerden farkı yok.
'Bay Kemal'in yanında; beraberce uzun yıllar siyaset yapan Özgür Özel, her halde eskilerin deyimiyle “Pişmiş/ olgunlaşmış”tır. CHP’ye genel başkan olmak; siyasi olgunlaşmanın son adımı değil her halde!
CHP’nin sosyal medya hesabında (X) yapılan paylaşımda, Özgür Özel; “Anket firmasının yetkilisi sunumunda ‘Ankara’da yarış bitti’ dedi. Ama benim en önemli güvencem, belediye başkanlarımızın inkâr edilemeyecek performansları.” diyor.
Özel, burada önceliğin belediye başkanlarının performansı olduğunu söylese de anket firmasının önüne getirdiği sonuçlardan çok memnun ki anket sonucuna da gönderme yapıyor.
Anketler siyasetin gidişatını önceden tespit etme imkanını sunuyor. Anket Firmalarının hakkını yemeyelim ama bazen anketler ters köşe yapabilir. Yani Özel’in anket sonuçlarına güvenmemesi gerek. Bunun örneğini CHP birçok seçimde gördü, yaşadı ve tecrübe etti.
Türkiye, alnının akı ile yerel seçim sürecini tamamlamak isterken; Özgür Özel’in durup dururken ‘Sokak Çağrısı’ yapması hangi aklın ürünü?
Özel’in tecrübesine güvenmeyecek miyiz?
Ana muhalefet liderinin sarf ettiği sözü normal mi karşılayalım?
Özgür Özel, TV100 yayınında şöyle konuştu: “Seçimden sonra görecekler, burunlarından fitil fitil getireceğim. Sen yaptıklarınla emekliyi kışkırtmıyorsun da ben bunu söyleyince mi emekliyi kışkırtıyorum? Keşke kışkırtabilsem, ümit ederim emeklileri sokağa dökebilsem, emekliler ve işçiler haklarını aramak için yürüseler. Biz bu milleti sokağa dökeceğiz kardeşim. Sokağa çıkacağız, hakkımızı alacağız, evimize döneceğiz. Kan akıtmayacağız, cam-çerçeve kırmayacağız.”
Özgür Özel bir siyasi lider olarak değil de, kariyerini/ jübilesini sokakta tamamlayacak “defacto bir örgüt lideri” gibi hareket ediyor.
Sokak hak arama yeri mi?
Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı sokak mücadelesi midir?
Özgür Özel’e açıkça şunu sorabiliriz;
- Siyasette çözüm üretemiyor musunuz? Hadi diyelim kitleleri sokağa çağırdınız ve kalabalıklar peşinize düştü. Kargaşanın önüne geçebilecek misiniz? Kitlelerin güvenliğini nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?
Bilinçaltınızda “Kan akabilir” düşüncesi var da “Kan akıtmayacağız” diye mi konuşmanızın üstüne basarak vurgu yapıyorsunuz.
Özgür Özel ya akıl tutulması halinde ya da etrafındakiler kendisini doğru çizgi üzerinden kaydırıyor.
Özgür Özel çok iddialı konuşuyor. Büyük laf söylüyor. Özgür Özel’e göre; Ankara’da ‘yarış bitmiş; “hatta bazı AK Partililere göre Mansur Yavaş her seferinde farkı açmış.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Mansur Yavaş adeta bayraklaştırıldı. Mansur Yavaş’ı özgül ağırlığından daha fazla göstermeye çalışan bir kitle var.
Benzetmekte hata olmasın; bir balonun şişirilme kapasitesi bellidir.
Mansur Yavaş, Ankara’da çok sıradan bir belediye başkanı gibi hareket etti. Hakkını yememek lazım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi gözü yükseklerde değil. En azından tatil görüntüleri de basına düşmedi.
Mansur Yavaş’ın seçim sloganı; “Az Laf Çok İş.”
Hani bir atasözümüz var; “çok laf yalansız olmaz” fakat işin bir de şu tarafı var: söylenecek sözünüz yoksa!
Mansur Başkan; AK Partili Melih Gökçek ve Mustafa Tuna’nın başlayacak ya da başlamış projelerini bitirdi. AK Partili belediye döneminin projeleri ile mi övünsün?
Milliyetçi-Muhafazakâr partilerde siyasete başlayan Mansur Yavaş’ın son durağı CHP olsa da konjonktür icabı burada duruyor; iliştirilmiş gibi.
Mansur Yavaş, başkan olduktan sonra, içerisinden çıktığı mahalleye geri döndü mü? Anadolu insanının inancını yaşama isteği ve arzusuna karşı; baskıcı, diktatoryal, şövenist zihniyete sahip kişilerin eylem ve sözlerine bir cevap verdi mi Mansur Başkan?
Anadolu halkı ihtiyaç duyduğunda Mansur Başkan yanlarında samimi bir duruş sergileyebildi mi?
Cumhur İttifakı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, Keçiören’in mevcut AK Partili Belediye Başkanı Turgut Altınok’un seçim sloganı da bir hayli ilginç: “Yavaşlayan Başkent İçin Hızlanma Zamanı.”
Mansur Yavaş’ın soyismine kinaye; Ankara’da belediyeciliğin yavaşladığına, kazanıldığı taktirde belediyeciliğin hızlanacağına vurgu yapılmış. Turgut Altınok’un Keçiören’deki başarısı bilinen bir gerçek.
Özgür Özel yine TV100’de yaptığı konuşmada aynen şunları söylüyor: “Mersin Belediye Başkanımızın yoğun Kürt nüfusunun olduğu, DEM’in güçlü olduğu bir yerde yapmış olduğu belediye başkanlığına, DEM Partisi rıza gösterdiklerini bize çok öncelerden söylediler. Vahap Başkan, Mersin’i adilane yönetiyor. Şimdi Kürtler çok yoksulu olan insanlar. Sosyal yardımı önceleyen, sosyal demokrat belediye başkanları Kürt seçmenin gönlünde kolay yer ediyorlar.”
Düşünebiliyor musunuz, bir genel başkan, Mersin üzerinden seçmeni tanımlanırken; Kürtleri, “yoksulu çok olan toplum” diye ayırıyor, örneklendiriyor, işaret ediyor adeta damgalıyor.
Ne demek “yoksulu çok olan Kürtler”?
Mersin’de sosyal yardımı oya çeviren “yoksulu çok olan Kürtler”. Özgür Özel, Türkiye geneli için de mi böyle düşünüyor?
DEM (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) demişken; partinin Diyarbakır Büyükşehir belediyesi Eş Başkan Adayı Serra Bucak’ın, Ocak 2023’de sosyal medyada (X) paylaşımı tekrar gündeme geldi.
DEM’li aday böyle buyurmuş. “Aile devletten sonra gelen en gerici kurumdur!”
Feminist, seküler, ultralaik ve Marksist partinin hedefi ailesiz toplum. Saf (doğal olan), temiz Kürt halkına biçtikleri rol. Aileyi oluşturan sosyobiyolojik yapıyı çökertmek. Toplumdaki erkek ve kadın ilişkilerini sıfırlamak; bireysel olarak kadının bağımsız/ erkekten (baba) ayrı çocuk yetiştirmesini öncelemek. Marksizmi topluma yaymak; mülkiyetsiz, ailesiz/sınıfsız bir topluma ulaşmanın hedefi ortaya konulmuş.
DEM Eş Başkanları, bu konuda açıklama yapmak zorunda.
DEM’in Kandil (PKK Çatı Terör Örgütü) organik bağı bir tarafa bu aile konusu bile toplumun zeminine yerleştirilen büyük bir dinamit, patlamaya hazır bomba.
Toplumdan aile kavramını çıkarırsanız, hayvanlardan ne farkınız olur?
Sosyal medya hesaplarına bakılırsa DEM paylaşımlarında hep kadın eş başkan aday ve yöneticiler ön planda. DEM’in erkek siyasetçileri çok görünmüyor. Bu bir tercih meselesi.
Diyarbakır adayı Bucak’a dönersek; partinin misyonunu tespit etmiş oluruz; “Genç kadınları her yerde görünür kılmamız lazım”, ideolojik olarak DEM; feminist bir parti. Anadolu kadınını meydana çekerek; görünür kılmayı, militarize etmeyi hedefliyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhur İttifakı'nı mağlup etmek için en geniş ittifakı kuramadıklarını ancak buna rağmen seçmenin bir yere gitmediğini belirterek “Türkiye İttifakı’nda aslan sosyal demokratlar var. Yalnız değiliz milliyetçi, muhafazakâr, Kürt demokratlar var” dedi.
Bayım; Sayın Genel Başkan ilk sınavınızı 31 Mart’ta vereceksiniz. Anadolu; sizi/ CHP’yi çok iyi biliyor!