AK Parti’de coşku, CHP’de tedirginlik
AK Parti nihayetinde 8. Büyük Olağan Kongresini büyük bir coşku ile tamamladı. Ankara’nın keskin kuru ayazını bilirsiniz. Bu ayazda yurdun dört bir tarafından gelen binlerce vatandaş; Ankara Spor Salonunu ve avlusunu doldurdu.
Coşku, lidere duyulan sevgi ve saygıdan kaynaklanıyor. Gençlerin yoğunluğu ve heyecanı dikkat çekiyor. Bu arada, yurdun farklı yerel kıyafetli kadınları da kongreye renk katmış.
Delegelerin, partililerden farklılığı; kurumsallaşmış tavır ve elit yapıları gözden kaçmıyor. Elbette çoğu, teşkilatların tüm kademelerinde vazife almış.
Teşkilat yöneticileri ile partili arasındaki uçurumun kapatılması; kongre sürecinin tamamlanması ile hızlanacak.
AK Parti, sahaya inip vatandaşı gözlemlemeli; sadece ahbaplarının cenaze ve düğün merasimlerine katılmakla siyaset yapılmaz.
Marketlerdeki fiyatların sürekli artıyor olması; vatandaşın temel ihtiyaç maddelerinden kısıntıya gitmesine neden oluyor.
Ekonomistler, yapısal dönüşümlerin kriz ortamından beslendiğini söylüyor. Krizler iyi yönetilirse başarıya ulaşmak kolaylaşıyor. Yapısal dönüşümden kastım, mevcut ekonomik yapının, tarım ekonomisinden sanayi ve hizmet sektörüne evrilmesi değil tabii.
Türkiye için tarım stratejik bir haize sahip. Savunma sanayi güçlendirilirken tarım da dünya şartlarına göre desteklenmelidir. Mevcut tarımsal destekler; tarım sektörünün önünü açmıyor.
Tarım sektörünün iyileştirilmesi için çok kapsamlı bir çalışma acilen başlatılmalı. Tarım ve dolayısı ile gıda; toplumların bağımsızlığı için elzem olan bir üretim sistemidir.
Ukrayna’nın Rusya tarafından işgale uğramasının üçüncü yılından gün aldığımız şu zaman diliminde, Doğu Avrupa ülkeleri ki bu ülkeler, Ukrayna ile aynı safta yer alırken; Ukrayna’nın tarım ürünlerinin desteklenmesini şiddetle eleştirmeye başladı. Bulgaristan, Polonya, Slovakya, Macaristan ve Romanya çiftçileri gelir kaybına uğradı.
Macaristan Başbakanı Victor Orban’a göre Ukrayna asla NATO üyesi olamaz; olsa olsa Tampon Bölge olabilir.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ankara’da yaptığı basın toplantısında barış için Ukrayna’nın NATO’ya kabul edilmemesi gerektiğini söyledi. Rusya’ya göre bu şart; olmazsa olmaz.
Geçtiğimiz günlerde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky; “Barış’ın gelmesi ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine kabul edilmesi” şartı ile başkanlığı bırakacağını söylemişti. Bunca yıkımdan sonra, Zelensky’nin istifa etmeyi gündeme getirmesi bir şey ifade etmiyor.
Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, Avrupa’nın Ukrayna’ya asker göndermeye hazır olduğunu söyledi. Söylemesi kolay; bugün Avrupa Birliği, kendi güvenliğini sağlama almanın derdinde.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'nın Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile Herson ve Zaporozhye bölgeleri de dahil olmak üzere nadir toprak mineral yataklarının geliştirilmesi konusunda Washington ile çalışmaya hazır olduğunu söyledi. Nereden nereye!
Barış olacak ama Ukrayna’nın sınırları değişecek. Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunsa da gelinen noktada bazı tercihler yapılıp; tatsız kararlar alınabilecek.
İsrail Başbakanı Netanyahu, en son yaptığı konuşmaların birinde; “Yeni Suriye Devletinin, Güney Suriye’nin Kuneytra, Dera ve Suveyda vilayetlerindeki askerlerin geri çekilmesini” istedi. Vatansever Suriye halkı, Netanyahu'nun taleplerine boyun eğmeyecek.
Netanyahu, kendi Cehennemi’nin kapılarını illa açacak. Netanyahu’yu açılan Cehenneme Türkiye sürükleyecek.
Kongre ile birlikte, AK Parti, üzerindeki yükü attı; rahat hareket edebilecek durumda.
CHP’nin ön seçim ile belirleneceğini söylediği cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecinde; “ön seçim” muammaya dönüşüyor. Tek ve yegâne aday Ekrem İmamoğlu ise neden ön seçime gerek duyuluyor? Türkiye dönüm noktasından geçerken, ana muhalefetin Ekrem İmamoğlu’na yapışması tabii ki şaşırtıcı.
AK Parti eğer yeterince Anadolu halkına sahip çıkarsa; Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı kesinleşirse bile halk nezdinde karşılığı olmayacak.