?>

Firavun Mısır’a Uluborlu’dan mı gitti?

Ramazan Topraklı

11 ay önce

FİRAVUN MISIR’A ULUBORLU’DAN MI GİTTİ? 

Öz

Makalenin amacı, Akha (Ahhiyava), Hellen ve Yonan halkının ilk görüldükleri yer ile daha sonra geldikleri yeri tartışmaktır. Hellen halkının ataları olduğu kabul edilen Akhalar’ın ilk görüldükleri yer, eski Eğirdir Gölü (Ege Denizi) sahilleridir.
Akhalar’ın buraya geldikleri yer ise Rusya bozkırları değil, Irak ve Suriye tarafları olmalıdır. Boğaz halkı anlamına gelen Hellen (Elin) adı, Kemer Boğazı’nın Hellespontus (Boğaz Geçidi) adıyla ilgilidir.
Truva savaşının mağlubu olan Akhalar veya ön Hellenler, Kemer Boğazı çevresinden, önce Batı Anadolu ve Ege kıyılarına, bilâhare de bugünkü Yunanistan taraflarına göçmüş olmalılar.
Açar Kelimeler: Hititler, Akhalar, Arzava, Hellen, Thrake, Phryg, Grek, Yonan, Ionia, Lydia, Thrakesia

Giriş

Vikipedi -Akalar, Mora'nın kuzeyindeki Akhea bölgesinin yerleşikleridir. MÖ 1600’lerde Mora'ya Aka istilası başladı. Bu bölgenin şehir devletleri, MÖ 13.-12. yüzyıllarda etkili olan Aka Birliğini kurdular. MÖ 1200’lerde Girit, Çanakkale ve Rodos'u istila ettiler; Ege Denizi'nde söz sahibi oldular vs.- gibi asılsız bilgiler verir.
Prof. F. Kınal’ın Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi adlı kitabını okuduktan sonra Akhalar (Ahhiyava) hakkındaki genel kanaatin yanlış olduğunu gördüm. Akhalar, umumiyetle şimdiki güney Yunanistan’a yerleştirilir (Nakracas, 2003: 21).
Hâlbuki Akhalar’ın (Ahhiyava) Eğirdir Gölü kıyılarında bulundukları artık kesin bir bilgidir (bk. Topraklı, 2023a, 2023b). Ama şimdi buraya nereden geldiklerini ve Yunanistan’a nasıl gittiklerini tartışacağım. Şark kökenli olan bu halk, Türkler’i şarka süreceğim derken, 1176’da kendileri batıya sürüldüler. 19. Asırda tekrar Batı Anadolu kıyılarını işgale başladılar ve Ankara’ya yürüdüler. Ve 1920’lerde tekrar mağlup olarak batıya sürüldüler.
Kanaatimce Akhalar’ın Yunanistan’a gidişleri, Truva harpleri sonunda ve benzer şekilde olmuştur: Maden vs. gibi zenginlikleri ele geçirmek için Eğirdir Gölü’nün şarkı ve Sultan Dağları (İda) eteklerinde bulunan Truva, Firik/Phryg gibi halklara saldırdılar ve mağlup olarak Anadolu’yu terk ettiler. Ne hikmetse Batı bu halkı, -bir yanlış algı sonucu olsa gerek- yerine göre tarihi de tahrif ederek desteklemektedir.
1880’lerde ülkeye gelen bir arkeolog papaz, -bugün, şarkın Anadolu’da asırlardan beri engelsiz devam eden idaresinden sonra, eski cidal yeniden canlanmıştır. Adalar Denizi sahilinde Rum unsuru yavaş yavaş şarklının yerini almaktadır. Yunan ırkının gösterdiği kuvvet ve hayatiyet sahildeki vadileri yavaş yavaş ele geçiriyor. Osmanlı unsur her ne kadar ricat etmiyor yahut açık harple geri sürülmüyorsa da sahilde yavaş, fakat kat'i bir inhilal ile ölmektedir- der (Remsi, 1960: 25). Bir tarihçi de, 19. Asırda Adalar Denizi’ndeki adalardan gelen Rumlar’ın kıyılara yerleştiğini söyler (Erdoğru, 2024). Hakperest bir Yunanlı olan Dr. Georgios ise, “Batı Anadolu’ya Ortodoks Hıristiyanların giderek göç etmeleri, bölgenin demografik yapısında öylesine bir değişikliğe yol açtı ki, 1535’te Aydın vilayetindeki Hıristiyanlar, nüfusun ancak %0.89’unu oluştururken, 1911’de, ılımlı değerlendirmelere göre, %17,53 oranına ulaştılar. Müslümanlar ise aynı dönemde %79’a düştüler” der (Nakracas, 2003: 77). 

Akhalar (Ahhiyawa), ön Hellenler

İsimler ve anlamları hakkında iyi bilgiler veren Bilge Umar, Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişimi bilmediği için tarihî kentlerin ve ülkelerin yerlerinde yanılır ve -Myken uygarlığını yaratan ön Hellenler (Akhaioslar) veya Hititlerle ilişkileri olan Ahhiyawa halkını Yunanistan’a yerleştirir. Deniz ötesi halkı olan Ahhiyawa, Batı Anadolu’da bazı köprübaşları elde etti, örneğin Milawanda (Miletos) dolaylarına sokuldu. Ahhiyawa ve Akha, Su (Deniz) demektir- der (Umar, 1993: 27). Hâlbuki İlk Deniz teması için Kibyrrhaoitai adlandırması eski Eğirdir Gölü ve civarına işaret eder (Günal, 2023: 56). Miletos denilen Milawanda/Milavata, Uluborlu önündeki Miletopolis’tir (bk.Har.1).
Umar, -Akha’nın Hellen dilinde hiçbir anlamı yok; Lâtin dilindeki Aqua gibi “Su” demektir. Akhaia (Ahhiyawa), aslında Akha-ia “Su (Deniz) –Yurdu”  anlamına olmalıdır. İlkçağda biri Akhilleus’un yurdu; diğeri Peloponnesos’un kuzey kıyıları olmak üzere Yunanistan’ın iki bölgesine Akhaia deniyordu. Oysa Akhaios adı, İlyada’da Truva savaşı çağında Yunanistan ve Girit’te egemen olmuş, Mykene kültürü sahibi ön-Hellenler’i anlatır- der (Umar, 1993: 37).
Umar, -Hellen adı ilk ortaya çıktığı dönemde, örneğin İlyada’daki kullanışlarında bütün Hellen ulusunu ve o ulusun yurdunun tamamını anlatmıyordu. Troia Savaşına Akhilleus komutanlığında savaşçı gönderdiğine inanılan bu yörenin halkı da, Troia Savaşı çağında Akhaios’lar denilen ön-Hellenler’den idi. Ellan/Hellen özel olarak yalnız onlar içindi. Bu adın kökeni ile Helena ve Helenos’un kökeni aynıdır ve Luwi dilinin Ela(wa)na, “Boğaz-sal” sözcüğüdür. Peleus’un ülkesi, Akhaios’lardan önceki halkın, yâni Hellenler’in Pelasgoslar dediği halkın ülkesi idi. Bu ülke için Hellenler Pelasgiotis derler. Pela, yâni P(a)-Ela, “Su Boğazı” sözcüğünden türetilmiş; Pelasgos adının öz biçimi Pela-Ska, Pela Yarımadası demektir. Peleus, Pelias ve Pelion gibi, Pela kök sözcüğünden türetilmiş adlar da Su Boğazı’na işaret eder- (Umar, 1993: 239-40). Hellenler, Çanakkale Boğazı için Helles Pontos, yâni Helle’nin Denizi derler. Kök sözcük El(l)a’dır. İla/İlla, Luwi dilinde “Boğaz, Geçit” anlamına gelir- der (Umar, 1993: 312-13).
Umar, Helenler önceden Pelasgoslar ülkesinde bulunuyorlardı demekle Akhalar’ın Anadolu’da bulunduklarını söylemiş olur. Çünkü Pelasgoslar Göller Bölgesi’nde idiler. Helles Pontus, Helle’nin Denizi değil, “Boğaz Geçidi”, Hellespontus ise, Çanakkale Boğazı değil, Kemer Boğazı’dır. Ben önceleri Hellespontus için Çanakkale Boğazı, Firikya Hellespontus için Kemer Boğazı demiştim, ama bilâhare her iki Hellespontus’un da Kemer Boğazı olduğunu farkettim.
Anabasis’te (Onbinlerin Dönüşü), kadın ve çocukları Kemer Boğazı yanındaki Tralleis’te (Barla) kalan Kyros’un askerlerinin, Kemer Boğazı (Hellespontus) yerine, Karadeniz sahiliyle Çanakkale yöresine getirilmeleri yanlıştır (Ksenofon, 2011: 57).
Firikya valisi Kyros’un, kendi yönetimi dışındaki Kherrhonesos’u (Gelibolu) sevk ve idare merkezi yapması ve Hellespontus’un (Çanakkale Boğazı) ötesindeki Thraklar’la savaşarak Hellenler’e yardım etmesi ne demek? (Ksenofon, 2011: 27).
Çanakkale ve İstanbul Boğazı gibi iki ünlü boğaz arasından, Truva için Çanakkale Boğazı’nın seçilmesinin hiçbir makul izahı olamaz. Bu ifadeler, Hellespontus’un Kemer Boğazı, Kherrhonesos’un Kemer Boğazı’nın batı kıyısı, Thraklar’ın da Boğaz’ın şarkında bulunduğunu tasdik etmektedir. Büyük ihtimal ön Hellenler, Elin adını, çevresinde yaşadıkları Boğaz’dan (Hellen: Kemer Boğazı) almışlardır (bk.Har.1).

Trakya (Thrake) ve Firikya (Phrygia)

-Thrake, Trakya adının Hellen ağzı ve yazımındaki biçimi. Thrake, Hellen dilinde bir anlam taşımaz. Thrakesia teması, Batı Anadolu’yu, özellikle Lydia’yı kapsar. Hellen dilinde “Thraklar Yurdu” demektir. Ostragorski’ye göre Thrakya’dan Anadolu’ya aktarılan birlikler buraya yerleştirildiği için bu adı almıştır- (Umar, 1793: 785-86).
-Adra/Atra/Odra/Otra, Luwi/Pelasgos dilinde “Erkek, Koca” demektir. Bu adlar Anadolu’da, özellikle de Troas-Mysia bölgesinde karşımıza çıkar. Troia ve Troas adları da Hellenleşme döneminde Hellen ağzına uyduruldular. Akrokos, Truva’a yardıma gelen Adrastos, Lampsake, Kzykos yanındaki Adrasteia böyledir- (Umar, 1993: 18-19).
-Adria adı, Adra ile ilişkili olup, Adria kentini Anadolu’lu Etrüskler kurmuştur- (Umar, 1993: 21). -Etruria ve Etrüskler adının hangi dilden geldiği tartışmalıdır. Etrüsklerce kurulan Etruria, “Yüce Adra Yurdu” anlamında olabilir- (Umar, 1993: 257).
-Phryg’ler ve Phrygia adlarının, Thrak halkı Bryg’ler ile bağlantılı olabileceği görülmüşse de adların öz biçimi ve anlamı bilinmiyor- (Umar, 1993: 663).
Thrake, Thrakesia, Trakya ve ilk Lydia, Kemer Boğazı çevresidir (bk.Har.1). Thrak halkı, Barla civarından Trakya’ya veya Trakya’dan Barla civarına gelmiş olabilir. Lagerbring’in eserinden Traklar’ın (Türkler?), önceden Anadolu’da bulundukları anlaşılıyor. Bilim âleminde Apollonia (Amorion: Ammûriye: Uluborlu) yazıtı bilinen Ogüst yazıtında, -Apollonia, Lykia ve Thrakia- kolonilerinin halkı- zikredilir (yıl MS 10’lar).
Uluborlu’nun 19 bm batısı; Kıral Yolu üzeri ve Çapalı köyü çıkışındaki taşı da MS 135 yılında -Appolonialılar, Lykialılar ve Dağlı Trakyalılar diktiler- (Remsi, 1960: 187). Lid kavmi, Eğirdir’e Irak ve Suriye taraflarından gelmiştir (Süleyman Şükrü, 2013: 8-9).
Kemer Boğazı’nın adı, 1501 tarihli bir belgede “Firigos Boğazı”, boğazdaki bir mezranın adı 1530 tarihli bir belgede “Firigos Mezrası”, Barla’da göl kıyısındaki bir mevkiin adının “Firigoslar” olması çok mühimdir. Firikler, MÖ 685’de yok oldular dersek, 2700 yıldır bu isimler nasıl yaşar? Kanaatimce Frygia ve Lydia halkları aynıdır. Belki de hâlâ aramızdalar. Eğirdir’de Firikler adlı bir sülâle var (Nuri Güngör, d. 1935 Eğirdir).

Deniz kavmi Akhalar, Eğirdir civarına nereden geldi?

-Bu iklime (Eğirdir civarına) ilk defa gelip mesken tutan Benî Sam’dan Lidyon’dur. Eğirdir’e Irak ve Suriye taraflarından gelen ve Zarius-Karius namın putlara kurban kesen Lid kavmi, MÖ 2200’de Eğirdir’de ilk kaleyi inşa etmiştir. MÖ 1556’da Atina şehrini bina eden Mısır muhacirlerinin reisi Mısır-Tanta’lı Şirkup’tur. Lidyon’dan Fricyatü’s-Sagir (Küçük Firikya) meliki Bilobis bin Tantal [Tantalos oğlu Pelops], MÖ 1200’de kendi evlâdını Eğirdir’deki puthânede kurban etmiştir- (Süleyman Şükrü, 2013: 8-9, 32-33, 35). Tanta, Kahire yakınındadır.
Süleyman Şükrü’nün verdiği bilgi hem coğrafya, hem de kaynaklarla uyum içindedir. Karia adı, Zarius-Karius adıyla ilgili olmalıdır. Yalvaç çayının kuzeyi Lydia, güneyi ise Karia’dır. Peloponnes yarımadasına adını veren Pelops, Kemer Boğazı’nın şarkı, Marsyas/Lykos ırmağı kıyısındaki Pelopeia (Arkadiopolis, Thyateira, Semiramis, Evhippia), Pelops’un oğlu Sparta kıralı Menelaos, Isparta-Minasın; diğer oğlu Agamemnon ise Pelopeia yanındaki Agamemnon kaplıcaları adında yaşarlar.
“Homer’in destanlarında adı geçen Aka kral ve asilzadelerine ait efsaneleri tetkik edecek olursak, bunların ekserisinin Yunan kontinanına şarktan gelmiş olduklarını görürüz. Pelops buna çok güzel bir misal teşkil etmektedir” (Mansel, 1937: 197; Remsi, 1960: 122, 130, bk.Har.1).).
Uluborlu’nun Ammûriye adı, Suriye’deki Amurru adıyla ilgili olabilir. “Deniz kavimleri Anadolu ve Kıbrıs’ı istilâ ettikten sonra Suriye’de Amurru memleketine indiler” (A. İnan, 2020: 120) kaydı Eğirdir civarı ile Suriye arasındaki bağa işaret eder. “İnmişlerdi” ifadesi, Deniz kavimlerinin Akdeniz’den gelmediğini gösterir. Çünkü denizden karaya inilmez; çıkılır ve Deniz kavimlerinden olan Akhalar, eski Eğirdir ve Hoyran gölleri çevresindedirler.
Bir adı Küçük Atina olan Yalvaç-Masır’ı Şirkup kurmuş olabilir. J. Lydus, Lydia’lı demek, ama bu Lydia, Kemer Boğazı yanındaki Lydia’dır. Kemer Boğazı’ndaki köprünün Tantaendia, ırmak ile bir mahallin Tantalos adı Pelops bin Tantal ile ilgilidir (Remsi, 1960: 235-239). Pelops’un Küçük Asya, Lidya ve Firikya’lı olduğu tartışılır (Mansel, 1937: 197).
Bu üç yer, aynı yer ve iki göl arasındaki ırmağın şarkıdır. Buranın Asya, Küçük Firikya, Mukaddes Firikya, Yukarı Firikya, Karia ve Lydia gibi birçok adı var. Asya eyaletinin batı ucu Thrakesia temasıdır (Günal, 2023: 46 açık.33; bk.Har.1).
Arzavalılar, bütün eski Şark kültür mahsullerine sahip olmakla eski Şark ile eski Garp arasında kültür aracılığı yapmakla Fenikelilere öncülük etmiş olmalılar (Kınal, 1953: 46). Kanaatimce Ahhiyava, şarktan gelerek eski Eğirdir Gölü çevresindeki Luvi ülkesine yerleşmiştir.
Bilâhare Arzava, Akha, Myra-Kuwalya (Helen?) ve daha birçok kırallığa bölünmüş olmalıdır. Daha sonra şarktan gelen Hititler, Hatti ülkesine yerleşmişler ve daha sonra da Thraklar (Türkler?) ve Firikler (Phryg ve Brik) (Türkler?) gelmişlerdir.

Isparta, Eğirdir ve Kemer Boğazı bölgesindeki birçok isim, daha önce de zikrettiğim gibi Batı Anadolu ve Yunanistan’a taşınmıştır. Afet İnan, A. Müfit Mansel, F. Kınal ve bize gelene kadar yerli yabancı bütün tarihçiler, muazzam kaynak bilgilerine rağmen Arzava, Ahhiyava, Truva ve Firikya memleketlerinin yerlerini bilememiş; yanlış yerleştirmişlerdir.
Süleyman Şükrü’nün de dediği gibi Mısır, Eğirdir-Uluborlu bölgesine kadar gelmiştir. “Arzava beylikleri, Muvatalli zamanından beri Ahhiyava (Akha) kıraliyle sıkı ilişkiler kurmuşlardır” (Kınal, 1953: 40). Arzava memleketlerinin en eski halkı, “Luvice” denilen Hind- Avrupaî bir dille konuşan Luvi/Luwi kavmidir. Arzava, başta Hitit devleti olmak üzere Mısır ve Ahhiyava (Akha) devletleriyle münasebet kurmuştur (Kınal, 1953: 45-46). 

Deniz kavmi Lukkalar

“Arzava kralı oğlu Etiler’den (Hatti/Hitit) kaçarak Kıbrıs’a geçer; burada uzun müddet barınamayarak Ahhiyava kralına iltica eder” (Mansel, 1937: 194) kaydı, Kıbrıs’ın Eğirdir-Yeşilada olduğunu; Ahhiyava’nın da, Deniz’in (Eğirdir Gölü) batısında (ötesi) bulunduğunu gösterir. Arzava ise, Deniz’in (eski Eğirdir Gölü) kuzey ve şarkındadır.
“Mısır kaynaklarında Deniz kavimlerinden gösterilen Lukka’lar ilk kez Amarna çağında Alasja’da (Kıbrıs) görüldüğü halde Muvatalli zamanında Tavagalava’ya gittikleri kaydediliyor” (Kınal, 1953: 45-46, bk.Har.1).
Millavanda yanında olan Tavagalava ise, Senirkent-Yassıören (Tymandos, Talbonda, Dalbondana) veya o civardadır (Kınal, 1953: 41).
“Deniz kavimleri Anadolu ve Kıbrıs’ı istilâ ettikten sonra Suriye’de Amurru’ya indiler” (A. İnan, 2020: 120) ile “Deniz kavimleri III. Ramses zamanında Mısır’ı istilâ etmek istediler” (Mansel, 1937: 194) ifadeleri, Eğirdir Gölü civarındaki Deniz kavimlerinin Anadolu eyaleti ve Amurru’yu zaptettikten sonra Mısır’a gittiklerini gösteriyor.
Deniz ötesi halkı ile İlk Deniz teması olan Kibyrrhaoitai teması (Günal, 2023: 56) eski Eğirdir Gölü çevresidir.
Eğirdir Gölü çevresindeki Lukka (Lykia: Kurtların yeri, el-Avasi sancağı), Arzava ve Hellen gibi devletçiklerin hepsi de Deniz kavimleridir. Deniz kavimlerinden Akalar’ın Mısır’ı tehdit etmesi buna delildir (A. İnan, 2020: 120).
“(Mısırlı) Danaos Karya’dan, Rodos üzerinden Yunanistan’a geçmiştir” (Mansel, 1937: 200) ifadesindeki Karya (Karia), eski Eğirdir Gölü ile Yalvaç çayı arasındaki küçük bölge; Rodos, eski Eğirdir Gölü’ndeki Gülistan adası, Yunanistan ise gölün batısındaki Ahhiyava’dır (bk.Har.1).
Eğirdir Gölü çevresini paylaşan Arzava, Lukka, Akhalar ve diğer kırallıklar, kanaatimce önceleri tek bir kırallık iken, sonradan ayrılmışlardır.

Firavun Mısır’a Uluborlu’dan mı gitti?

1989-1990 yılları; bir siyasi faaliyet için üç arkadaş 32 AN 433 plakalı Yeşil Anadol ile Uluborlu’ya gidiyoruz. Biri şimdi güncel siyasi yazılar yazan Üstat Ömür Çelikdönmez; diğeri Feylesof ve Cumhuriyetin Kemal diye anılan merhum, sayacı Kemal Nizamoğlu Abi, Uluborlu’ya yaklaşınca –“Ramazan Bey, Firavun Mısır’a Uluborlu’dan gitmiş derler; aslı var mı” demişti.
Deniz kavimlerinin Eğirdir-Uluborlu bölgesinden oluşları; Uluborlu’nun adı Ammûriye ile Suriye’deki Amurru memleketi adlarının benzerliği; Eğirdirli Süleyman Şükrü’nün -Atina şehrini MÖ 1556’da Mısır muhacirlerinin reisi Tanta’lı Şirkup bina etti- ve Mansel’in “Deniz kavimleri III. Ramses zamanında Mısır’ı istilâ etmek istemişlerdi” gibi kayıtlara nazaran niçin olmasın? Belki birilerine ışık olur diye bu hatırayı anlattım.

Ionia (Yonanya) ve Epir (Grekya)

Philostratus, -memba-ı mansabından uzak olmayan Melis’in seri ve coşkun olmayan bir akışı vardır. Başladığı yerden ıraklaşmadan denize dökülür- der; -Müzlerin İonia ve Melis'le olan münasebetlerinden- bahseder. İonia'nın sıcak membaları bugün bile İzmir halkınca Agamemnon kaplıcaları anılır. Şehrin 40 stadia uzağında bulunduğunu zannederim. Bir zamanlar buraya esir düşen Mysia'lıların miğferleri asılırdı- der (Remsi, 1960: 123, açık.1-2).
Ionia, Asya eyaletinde ve Kemer Boğazı yanındadır. Ramsay, Müzlerin burada ne işi var der? O, Eğirdir Gölü’ndeki değişimi bilmez; İzmir’i şimdiki İzmir sanır ve “benim eserim bir hatadan ibaret olabilir” der.
Müzlerin Korusu, Melis veya Menderes’in kaynaklarının bulunduğu ünlü korunun (Paradais) Kemer Boğazı-Akbük mevkii ve Oğul Kyros’un sarayının bulunduğu 985 rakımlı Asarbaşı tepe altındaki kısmıdır.
Sevan Nişanyan, 10.12.2023 tarihli 102. Pazar sohbetinde Elin (Hellen) halkı için İran’ın Yonan; Yunanistan-Epir bölgesinde oturan halk içinse Batı’nın Grek dediklerini söyledi.
Bana göre köken itibariyle Yonan ve Grek farklı halklar iken, bilâhare aynı sanılmıştır. Ön Hellen halkı ile Yonan halkı bidayette aynı veya komşudur. Bu halk için İonia’dan dolayı Yonan, Kemer Boğazı’ndan dolayı da Hellen (Elin) denilmiş olmalıdır.
Elin halkı bilâhare Batı Anadolu ve Yunanistan’a göçmüştür. Homeros da, bu Ionia’daki (Yonanya) ilk İzmir’den olmalıdır.

Sonuç

Akhalar konusunda A. Müfit Mansel de, Füruzan Kınal gibi çok mühim tespitler yapmış, ama tarihî coğrafyayı bilmediği ve mevcut coğrafyayı esas aldığı için yanılmıştır.
Akhalar, Kemer Boğazı ve Eğirdir Gölü çevresine şarktan gelmiş ve Truva savaşları neticesinde de Batı’ya ve şimdiki Yunanistan’a göçmüşlerdir.
İşin özü, birçok kereler dediğim gibi, Anadolu ve bilhassa Göller Bölgesi ile Batı Anadolu ve Yunanistan tarihi sil baştan, Thraklar ve Firikler ise, bu iddialar ışığı altında yeniden ele alınmalıdır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Bryennios, Nikeforos (2008): Tarihin Özü (Essence of History), Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Deguignes, Josef (1756): Histoire Générale des Huns, des Turcs, des Mogols, (Livre XI), A Paris.
Demirel, Serkan (Ocak 2012): “… Arzava ülkeleriyle ilgili coğrafik değerlendirme”, GÜ Sos. Bil. Elek. Der., S.5, s.215-26.
Erdoğru, M. Akif (17.01.2024): “Osmanlı idaresinde Söke”, Dokuz Eylül Gazetesi-İzmir.

https://www.dokuzeylul.com/osmanlı-idaresinde-soke

Gregoras, Nikeforos (1973): Rhomäische Geschichte, çeviri-açıklama: J. Louis V. Dieten, 1. Ks. (Bl. I-VII), Stuttgart.
Günal, Zerrin (2023): Uc Savaşçıları (Uc Türkmenleri, Akritai, Anadolu Sultanları, Ümerâ ve Beyler), Urzeni-İstanbul.
Hayton (2015): Doğu Ülkeleri Tarihi’nin Altın Çağı: Korykoslu Hayton, Çeviri: A. T. Özcan, Selenge Yay.-İstanbul.
Herodotos (2015): Herodot Tarihi, Türkçe Müntekim Ökmen, Sunan Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 11. Baskı-İstanbul.
İbn Hordazbih (1889, 1992): el-Mesalik ve’l-Memalik, Ed. F. Sezgin, Edidit, terc. M. J. de Goeje, Beril Mat.-Leiden.
İbn Hordazbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri: Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.
İnan, Afet (2020): Eski Mısır Tarih ve Medeniyeti, 4. Baskı, Türk Tarih Kurumu - Ankara.
Khoniates (Honiates), Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Kınal, Füruzan (1953): Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara.
Lagerbring, Sven (2008): İsveççenin Türkçe ile Benzerlikleri, (İsveçlilerin Türk Ataları), Haz. A. Görgün, Kaynak Yayınları–İstanbul.
Mansel, Arif Müfit (1937): “Ege Tarihinde Akalar Meselesi”, 2. Türk Tarih Kongresi, 20-25 Eylül, İstanbul, s.181-211.
Nakracas, Georgios (2003): Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, Çeviri: İbram Onsunoğlu, Belge Uluslararası Yay., Sultanahmet-İstanbul.
Remsi (Ramsay, WM) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Süleyman Şükrü (2013): Seyahatü’l-Kübra, Yay. Haz. Hasan Mert, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2023a): “Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri” (academia.edu) erişim 20.01.24.
https://www.academia.edu/106738001/DE%C4%9E%C4%B0%C5%9EEN_CO%C4%9ERAFYA_VE_ARZAVA_MEMLEKETLER%C4%B0
Topraklı, Ramazan (2023b): “Changing Geography and Arzawa Lands” (academia.edu) erişim 20.01.24.
https://www.academia.edu/107479431/CHANGING_GEOGRAPHY_AND_ARZAWA_LANDS
Umar, Bilge (1993): Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Zangger, Eberhard ve Mutlu, Serdal (2016): “Luviler: Bir Anadolu uygarlığı ile ilgili çalışmalar”, İdil C.5, S.24, s.1037-1078.
Har.1: Eski Eğirdir ve Hoyran Gölleri ile Kıreli ve Beyşehir Gölleri, Tarihi Yollar, Küçük Firikya, Asia eyaleti, Arzava, Ahhijava, Truva, Akhalar.
YAZARIN DİĞER YAZILARI