Har.1: Değişen Coğrafya: Tarihî Kıral Yolu, Bizans Askerî Yolları, Thrakesia teması [Trakya], Peçenekler-Kumanlar.
Skylitzes Tarihi: Peçenek, Pankaleia ve Ades [Polemon] Harpleri
Öz
Bu makalenin amacı, müktesebatımızı saymazsak 20 yıldır yaptığımız tarihî coğrafya çalışmaları ışığında Pankaleia, Peçenek ve Ades savaşları ile Bardas Skleros ve Bardas Fokas’ı yeniden ele almaktır. Bu çalışmada 2016’da kabul edilen Hatice Bolat’a ait İoannes Skylitzes'in Bizans Tarihi İsimli Eserinin XII-XXIII. Bölümlerinin Çevirisi [959-1057] adlı yüksek lisans tezi esas alınacaktır. Bugüne dek Balkanlar ve Trakya’da sanılan Peçenekler’in, Eğirdir Gölü yanında bulundukları; Pankaleia ve Ades harplerinin Uluborlu ve Çay bölgelerinde yapıldıkları gösterilecektir. Bu makaleyle 03.04.2021 tarihli dikGAZETE’de çıkan “Skylitzes Tarihi: İskit, Pankaleia ve Polemon Savaşları” adlı makalemi güncellemiş olacağım.
2013 yılında yayınlanan Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye adlı kitapta Amorion’un [Ammûriye] Uluborlu olduğu ve tarihî Anayol’un [Kıral Yolu, via regia, Tarikü’l-Cadde] Kemer Boğazı’ndan ve Uluborlu önünden geçtiği ve Eğirdir Gölü’nde yaklaşık 500 yıl önce vukûbulan coğrafî değişim bilgisi kesinleşmiştir. Onun için bu değişim bilinmeden yayınlanmış kitaplardaki bilgilere dikkatli ve şüpheyle yaklaşılmalıdır. Skylitzes’te zikredilen Ruslar, umumiyetle Şuhut çevresinde yaşayan Sarmatlar’dır. Bu çalışma, tarihçinin yanlış ezberini bozacaktır. Makalede Skylitzes, Skilizes yazılacak; kaynak [s.xx] gibi gösterilecektir.
Skilizes’i altı bölümde ele alacağız: 1. Peçenek Olayları ve Bardas Skleros, 2. Bardas Fokas İsyanı ve Bardas Skleros, 3. Bardas Skleros İsyanı ve Bardas Fokas [3a. 19 Haz. 978 Amorion ovasındaki savaş, 3b. Tem. 978 Sarıkaya savaşı, 3c. 24 Mart 979 Pankaleia savaşı], 4. Bardas Fokas ve Bardas Skleros’un âkıbetleri, 5. Firikya Hellespontus ve Peçenek, Oğuz, Sarmat Türkleri [1049-1057], 6. 20 Ağu. 1057 VI. Mikhael ile İsakios arasındaki Ades [Hades] veya Polemon savaşı.
Açar Kelimeler: Skylitzes Tarihi, Peçenekler, Kağan, Kulun, Pankaleia, Ades, Uluborlu, Bardas Skleros, Bardas Phokas
Giriş
“Ptolemy'nin Olba [Olbasa yerine], Kybistra, Kormasa yahut Korbasa gibi isimleri muhtelif havalide tekrar tekrar göstermesi tıpkı Peutinger tablosunun Prousa, Lampsakos, Amasia gibi şehirleri tekrarlamasına benzer” (Ramsay, 1960: 74) ifadesi, Ramsay’in Prousa ve Amasia’nın birden fazla olduğunu bilmediğine işarettir. Zira ikinci bir Armeniakon teması, ikinci bir Amasia [Bozkır civarı] ve ikinci bir Prousa [Uluborlu-Bahar mvk.] vardır.
Nikopolis [Nikaia], Asya eyaletinde ikinci bir İznik, Senirkent-Uluğbey’dir (Ramsay, 1960: 111).
Myria veya Myrina, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki Menderes kıyısında, Phokaia ise iki göl arasındaki ırmağın ağzı veya Eski Eğirdir Gölü kıyısında olmalıdır (Ramsay, 1960: 112; bk. Har.1).
Arkadiopolis, Asya eyaletindedir ve Teira [Thya-teira] ile aynı yerdir. Baretta ise aynı yer veya yakınıdır (Demirkent, 2020: 152-154; Attaleiates, 2008: 49; Ramsay, 1960: 111-112, 122; Kurat, 2016: 175).
Anna Komnena’nın Aleksiad’ında Peçenek olaylarında çokça zikredilen Dristra, Silistre değil, Senirkent-Uluğbey köyünün yerindeki Pentapolis’in beş kalesinden biridir (Anna, 1996: 183, 210, 214, 218, 224, 225 ve 290); diğer kaleler: Plyristra, İznik [Nikaia], Lampe ve Nimfea [Nymphaion]. Sn. Bolat’ın tercümesinde bu yerin bir diğer adı Dorostolon [s.54, açık.218, s.55, 56, 57, 182]. Dristra adı, Theodoropolis olarak da değiştirilmiştir [s.62, açık. 233]. Hoyran Gölü, İbn Hordazbih’te [820-912] el-Basilyon Gölü zikredilir (Topraklı, 2013: 145).
Rhaidostos, Tekirdağ değil, [Pahimeris, 2009: 62, 107]’de Raidestos kaydedilen Barla veya yanı bir kenttir.
Theodoropolis ve Eukhaita: Ramsay, bu iki ismi Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası-1960 adlı eserinde çokça zikreder ve “Helenopontus'un [Firikya Hellespontia] bir şehri olan Euchaita şüphesiz ki sivil listelere dâhildir ve müstakil Piskoposluklar arasında Helenopontus'da Eukhaita diye kayıtlıdır” der (Ramsay, 1960: 98, 354).
Gonatos [Diz çöken] burcu adını, Manuel, İmparator Basileios [Bulgarkıran II. Basileios: 976-1025] tarafından bütün doğu illerinin askeri genel valiliğine yükseltildiği ve kendisine, Skleros'la çatışmalara son vermek üzere ya silah gücü kullanmak ya da Skleros'u ikna ederek barış yapmasını sağlamak görevi verildiği dönemde almıştı. Manuel, İmparator İsakios [1057-1059] ve kardeşi Ioannes'in babalarıdır (Anna, 1996: 326-327). Anna, iki İznik’i karıştırmaktadır. İleride görüleceği gibi Skleros’un kuşattığı İznik, Bursa-İznik değil, Senirkent-İznik’tir [Uluğbey].
Bardaetta [Bardaëtta]: “Asya eyaletinde bulunan ve meçhul olduğu söylenen Baretta (Ramsay, 1960: 111), 971 yılında Bardas Fokas’ın ordugâh kurduğu Bardaëtta ile aynı yer olmalıdır. Bardaetta, Dipotamon’un [Uluborlu-Papa çayı ağzı] biraz güney doğusundadır” (Ramsay, 1960: 153). Gerçekte Dipotamon, Bardaetta’ya yaklaşık 12 mil [7 mil güney, 5 mil doğu] uzaklıkta; Bigadiç [Marsyas] nehri kıyısı ve Mazı [Maziye/Marsia] Bağları denilen yerde olmalıdır. Bu yer, Asya [Anatolik-Anatolikon] eyaleti ve Hadrianopolis’in [Gelendost-Kötürnek köyü] yaklaşık 15 mil batısında ve Kıral Yolu üzerindedir. Buradan kaçan Fokas, aynı yol [Kıral Yolu] üzerinde, yaklaşık 230 mil şarkta ve Ulukışla yanındaki bir tepe üzerinde bulunan Tyropoion [Antigu] kalesine sığınmıştır.
Tyriopoion: Me’mûn 831’de Bizans üzerine ikinci seferine çıkarak Tarsus üzerinden, önce Antigu denilen yere geldi. Buranın halkı sulh ile teslim olunca Ereğli’ye geçti. Yahya b. Eksem adlı Müslüman komutan ise Tyana’ya kadar gelerek burayı yağmalayıp yıktı [bk. Gökhan, 2013]. “Kitap, tab'a başlandıktan sonra tesbit edilen Dipotamon, Tyropoion'un Tyriaion [Ilgın] olduğunu gösterdi” (Ramsay, 1960: 394) iddiası yanlış. Dipotamon, Hoyran Gölü sahili, Bizans Askerî Yolu üzeri ve Papa çayının göle döküldüğü yerdedir. “Dipotamon, imparatorların şahsi mülklerinden biri idi, bazen Mesanakta denirdi. 1032 de Diogenes Romanus'un İstanbul’dan Suriye'ye gittiği yolun üstünde idi. Bundan başka 977 harekâtı, Dipotamon'un Kütahya'dan geçip doğuya giden yolun üstünde olduğunda şüphe bırakmaz. 971’de Skleros İstanbul'dan kalkarak âsi Bardas Fokas’a karşı yürümüştü. Diğer vilâyetlerin askerleri toplanıncaya kadar Eskişehir’de kalmıştı. Buradan da Dipotamon'a geçmişti. Fokas'ın pek uzakta olmadığı, Bardaetta denilen bir yerde karargâh kurduğu anlaşılıyor. Dostları kendisini birer ikişer terk edince Tyrannoi'ların Antigous [Antigu] denilen kalesine iltica etti” (Ramsay, 1960: 151-152; bk. Har.1).
Antigu için Niğde-Altınhisar iddiası [bk. Gökhan, 2013] yanlıştır; zira üstteki metne göre Antigu Ereğli’den daha öncedir. Antigu’nun Altınhisar olmayacağı açıktır. Yanılgı, Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişim ile İstanbul’dan doğuya giden Roma yolunun güzergâhını ve Konya-Bozkır ve Ermenek civarında ikinci bir Ermeni vilâyetinin bulunduğunu bilmemekle alâkalıdır. Gökhan’ın zikrettiği Antigu ile aynı adı taşıyan Tyropoion kalesi (Ramsay, 1960: 152-153), Bardaetta’nın yaklaşık 230 mil şarkı, Kapadokya hududu, Ulukışla ve Derbboğaz civarındadır. Dana Kemerhisar; Tyana [Tuvena] ise Anayol üzerindeki Karaman. Peutinger [Konya 50 Barata 38 Tyana], bu iddiamızı doğrular (Ramsay, 1960: 396). Barata, İbn Hordazbih’te Anayol üzeri ve Güneysınır- Farita olmalıdır.
İmparator Aleksios’un 1116 yılı seferi, Santabaris [Afyon], Kedrea [Kidros: Şuhut-Arızlı], Bourtzes’in dirlik arazisi [Yalvaç Kurusarı, Akçahisar köyleri ve çevresi], Amorion [Uluborlu], Zompos [Yenice Köyü Köprüsü], Poimanenon [Senirkent-Garip yanı], Mesanakta ve Kırk Martyrs Gölü [Hoyran] yerlerine şahadet eder (Anna, 1996: 489-490). Onun 1114 yılındaki İznik [Senirkent-Uluğbey], Malagina [Yassıören], Basilika [Ayazmana], Mysia Olimposu [Barla Dağı], Alethina [Atabey] ve Akrokos [Eğirdir] yürüyüşü ise İznik, Malagina [Melangeia], Filâdelfiya [Yalvaç] gibi ikinci şehirler ile Abydos [Kemer Boğazı doğu kıyısı] ve Aorata’ya [Şarkîkaraağaç-Oras köyü] şahadet etmektedir (Anna, 1996: 459-462). Tarihçi, Firikya Hellespontus’u [Kemer Boğazı] Çanakkale’de sanmaktadır. Bu konuda Aleksiad ve diğer tarihî metinlerin tercümelerinde yapılan açıklamalar yanlıştır [bk.Har.1].
1. Peçenek Olayları ve Bardas Skleros [s.44-62, Md.2-3, 5-7, 11-12, 16-18]
Tzimiskes [969-976] dönemi olayları [Bolat’tan Özet]: Skilizes’ten [Thrakesios: Thrakesia’lı], 969’dan önce Peçenekler’in; Tzimiskes döneminde de Türkler’in Kemer Boğazı civarında bulundukları anlaşılmaktadır.
Md.2: Theofano, önce Marmara Adası, sonra yeni kurulan Armeniakon temasındaki Damiedeia manastırına sürüldü. Basileios, Teofano için Scyth ve barbar derdi [s.44]. Yeni kurulan Armeniakon teması, 969’dan öncedir.
Md.3: Tüm doğuyu yağmalayan ve kendi sefil dinlerini yaymaya çalışarak düzeni bozan Manişeistler’in batıya gönderilerek ıssız bir yere yerleştirilmelerini istemiştir. Bu istek daha sonraları yerine getirilmiştir; bulundukları yerden tahliye edilerek Philippoupolis’e yerleştirilmişlerdir. Tzimiskes’i Ayasofya’ya sokmamak için direnen Patrik Polyeuktus, onun hükümdarlığını ilânından otuz beş gün sonra ölmüş ve yerine yüksek erdem sahibi Basileios Skamandrenos [Skamandria’lı, açık. 182, iki göl arasındaki ırmak] adında bir keşiş atanmıştır [s.45].
Açık. 182: “Bu soyadı, aynı adı taşıyan Bithynia’daki bir nehirden gelir; orada bir manastır inşa etmiştir”. Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki Menderes [Skamandros/Orta Menderes] çevresi, yâni tema Thrakesia, keşiş alaylarının yerleşmesi için ikinci bir Filistin’dir (Paul Wittek, 1999: 25). Sykeon’lu Aya Theodori, St. Theophanes, Cedrenus [Kedrea’lı], Skilizes [Thrakesia’lı] [s.1] ve Skamandrenos [Skamandria’lı], bölge insanı oldukları veya bu bölgede bulundukları için yazdıkları doğrudur.
Kemer Boğazı yanında Bulgaristan-Filibe’den gayri ikinci bir Filippopolis daha var. “Akharaka, iki tanrıya tapan çok mühim ve şayanı dikkat bir dinin merkezi idi” (Ramsay, 1960: 120) ifadesindeki din, Mani olmalıdır. Akharaka ise Kharax, Charax, Akhyraous, Hadrianopolis, Hadrianoutherai ve Carabba gibi daha birçok adı kaydedilen ve tarihî yolların kavşağındaki Gelendost-Kötürnek köyüdür. Ünlü Manici Traulos olaylarında geçen Beliatoba, Garip köyü Altıardıçdüzü [Slymeon] veya 1795 rakımlı Çakşırlı yanı; Dristra ise Senirkent-Uluğbey’dir. Mani olaylarında zikredilen bütün isimler Kemer Boğazı civarındadır (bk. Anna, 1996: 182, 183,210-212 vd.).
Md.5, Md.6: Ruslar ve liderleri Sviatoslav, Romalılar’ın yola çıktığını öğrenince, Bulgarlarla işbirliği yapıp Peçenekler ve Türkler'i de yanlarına alarak batıda Panonya’ya konuşlandılar. Heamos dağlık [Bozdurmuşbeli] bölgesini geçerek, tüm Trakya’yı [Uluborlu ovası] yakıp yıktılar; [Kemer Boğazı ve Yenice Derbendi’ni geçtiler; Yenice Sivrisi yanındaki] Arkadiopolis surlarının önünde çadır kurdular [s.46-47].
Ruslar denilen Sarmatlar’dır. Panonya denilen yer [s.47], Pannonia [s.181], Panasion (Khoniates, 1995: 135) ve Pankaleia aynı yerdir ve Senirkent ovasıdır [metinde bir takdim tehir var]. Lakerion (Khoniates, 1995: 135) ve Lesser ise Büyük Firikya’ya nazaran daha küçük olan yeri, yâni Küçük Firikya’yı [Gelendost çevresi] işaret eder [bk.Har.1]. Bardas Skleros ise doğudan, yâni Beyşehir ve Şarkîkaraağaç üzerinden Kemer Boğazı’na doğru yürümüştür. Anlatım şeklinden Skleros’un Arkadiopolis surlarının içinde bulunduğu anlaşılıyor [s.47].
Md. 5, Md. 6’da Skleros’un, sonunda Peçenekler’i yendiği söylenir [s.46-49]. Düşman kuvvetleri üç bölümdü: birinci Ruslar ve Bulgarlar, ikinci Türkler, üçüncü kısım Peçenekler [s.47].
Sphangelos, İskitler arasında Sviatoslav’dan sonra gelen ikinci adamdır [s.52-53].
Md.10: Yaklaşık sekiz bin kadar gözü pek İskit, şehrin [Preslav] içindeki sarayın kalelerinden birini ellerinde tutuyordu. Ve ganimet almak için gelen Romalılar’ın büyük bir kısmını öldürmeyi başarmışlardı. İmparator kutsal diriliş günü kutlamalarına katıldığı sıra, şehrin Preslav adını Ioannupolis olarak değiştirdi; ertesi gün Dristra diye de bilinen Dorostolon’a doğru sefere çıktı [s.53-54].
Preslav ve Büyük Preslav denilen kent, Uluborlu veya Uluborlu önü bir kent olmalıdır.
Md.11: Sviatoslav, Preslav’ın düştüğü haberini alınca baya tedirgin olmuştu fakat kibrinden hiçbir şey kaybetmemişti. Mistheialı Theodore liderliğinde öncü birlik gönderildi [s.54. Mistheia, Anatolikon ilindeki Beyşehir]. Dağ yolundan [Yenice Derbendi veya Kaşıkara-Genceli] geçerek güvenli bölge Dristra’ya ulaştılar. Yaklaşık yedi bin kişiydiler; onlara saldıran Romalılar ise sadece üç yüz kişiydi. İskitler, Sviatoslav’ın etrafında birleşerek onunla birlikte sefere çıkmış; tüm ordularıyla birlikte Dorostolon’dan 12 mil ötede çadırlarını kurmuşlardı; yaklaşık 330 bin kadar kişi imparatorun gelişini bekliyordu [s.54-55]. […] kaçmayı başaranlar, Dorostolon’a sığındılar [s.55].
“Şehrin [Dristra] iki iç kalesi, hâlâ Tatış’ın hısımlarının elindeydi” [bk. Anna, 1996: 218, yıl 1087].
Md.12: İmparator, Dorostolon’a doğru yola koyuldu; varır varmaz, karargâhını kurdu. Bu arada Sviatoslav yakaladığı Bulgarlar’ı [20 bin kişi] olası bir isyana karşı demir zincirlere vurmuştu; bir yandan da kendisini bekleyen saldırıya karşı hazırlıklarını sürdürmekteydi. Donanma gelince, imparator şehrin duvarlarına saldırıya geçti. Sık sık yapılan İskit saldırıları başarılı bir şekilde geri püskürtüldü, fakat bir gün Romalılar akşam yemeği için ara verdikleri sırada, barbarlar atlı ve piyade iki gruba ayrılarak şehrin iki kapısından harekete geçtiler. Birinci grup doğuda Peter’e tâbi Trakyalı ve Makedon birliklere yönelirken, diğeri batıda Skleros’a tâbi doğu ordularına doğru ilerledi [s.55-56].
Kemer Boğazı’nın şarkı Doğu; garbı Batı’dır. Uluborlu şehir çayının [Bitzina], Popa [Papa] çayına döküldüğü yer bir liman [el-İdrîsî?]. Prousa’nın limanı (Ramsay, 1960: 196) denilen Bursa, Uluborlu-Bahar mevkiinde olmadır. Donanma adını görünce, el-İdrîsî ve Ramsay’in ifadelerini hatırladım. Popa çayında [Söğüt nehri] gemi çalışıyor.
Md.16: İmparator Bardas Skleros’u bu düzeni sağlaması için düzenli birliklerle yolladı [s.60]. Daha sonra Girit [?] Emirinin oğlu Anemas, atıyla direk Sviatoslav’ın bulunduğu yere doğru sürmeye başladı [s.61].
Girit, Eğirdir-Nis Adası ve Anemas ile Gelendost’un güneyindeki dağın adı Anamas, aynı kelime olmalıdır.
Md.17: Aynı zamanda beyaz atlı bir adamın Roma ordusunda belirdiği ve bu kişinin düşman ordularını farklı yönlere doğru yönelterek karmaşaya neden olduğu söylenir ki bu kişiye o ana dek hiç rastlanılmamıştı ve sonrasında da ortalıkta görünmeyecekti [s.61]. Aynı hikâye Odon de Deuil’de [Döyl’lü Odon] de var (Topraklı, 2011: 80, Md.32). İmparator eski adı Euchaneia olan yerin adını da Theodoropolis olarak değiştirdi [s.62].
Bolat, “Skylitzes burada yanılmış olmalı, çünkü piskoposlar listesinde Theodoropolis’in adı Euchania’da geçmiyor. Diğer husus, kilisenin yapımı hakkında herhangi bir şeyden bahsetmezken, Drista’nın adının Theodoropolis olarak değiştirildiğini teyit etmektedir ki bu da Preslav’da bulunan Theodoroupolis’in katepan mührüyle doğrulanmıştır” der [s.62, açık.233]. Antakya sıfatıyla Kekaumenos’a ait bir mühür Peçenekler’in eskiden dolaştığı Ukrayna topraklarında bulunmuştur. Bu, Koulinos ile Kekaumenos arasındaki bağa işarettir [s.192, açık.970]. Bu bilgiler, olayların geçtiği yerlerle çelişir; mühür yer bildirmez. RT
Tzimiskes’in, 972’de Türkler’e karşı zafer kazandığı için Euchaita’yı Theodoropolis yaptığı söylenir. Cedrenus güvenilir olup, Euchania ile Euchaita [s.62] aynı ve Dristra’dır. Bu yer, olayların çok uzağındaki Çorum ve Amasya civarı olamaz. “Helenopontus’un bir şehri olan Euchaita, sivil listelere dâhildir ve müstakil Piskoposluklar arasında Helenopontus'da Eukhaita diye kayıtlıdır” (Ramsay, 1960: 20, 98, 354) ve Helenopontus, Kemer Boğazı bölgesidir.
Sviatoslav evine dönerken onu yakalamak için önceden hazırlanmış tuzağa düştü. Romalılar ile antlaşma yapmasına sinirlenen Peçenekler tarafından, o ve yanındakiler vahşice katledildi [s.63].
Md.21: Bunun üzerine imparator sefere çıkarak Şam’a kadar ilerlemiştir [s.64]. Md.22: Podandos [Pozantı] boyunca ilerlerken Anavarza’ya [Adana civarı] varınca …[s.64].
2. Bardas Fokas İsyanı ve Bardas Skleros [s.49-51, Md.7]
[Kemer Boğazı civarındaki] Peçenek Savaşı ortadayken Skleros’un, Saray’a çağrıldığı ve yanına yetecek kadar asker alarak Asya’ya doğru ilerlemesinin emredildiği söylenir. Bardas Fokas, [ikinci] Amasya’dan firar etmiş ve imparator olmak için hareket etmişti. Abidos [Kemer Boğazı’nın doğu kıyısı] Piskoposu da Fokas’a yardımcı oluyordu. Leo ile oğlu Nikeforos, [Eğirdir Gölü’ndeki] adadan Trakya temasına gitmenin planını yapıyordu [s.49].
Skleros, [971 yılında] Asya yakasına geçerek Eskişehir’e [Dorileon] geldi. Skleros, Fokas’ı ikna edemeyince Kayseri’ye [Antioch: Yalvaç olmalı] doğru ilerledi. [Skleros, Fokas ikna olmayınca Papa çayının Hoyran Gölü’ne döküldüğü yerdeki Dipotamon hisarına geldi]. Arkadaşları birer birer Skleros’u [Fokas olacak] terk ettiler [s.50].
Bu arada Fokas, Yenice Sivrisi yanındaki Baretta/Bardaetta’da olmalıdır (Ramsay, 1960: 111, 153). Fokas buradan Ulukışla yanındaki Tyropoion [Antigu] kalesine sığındı. Skleros, Fokas’ı Tyropoion kalesine kadar takip etti ve Fokas’ı teslim olmaya ikna etti. İmparator Fokas’ı, papaz olarak Sakız’a sürerek cezalandırdı [s.50-51].
Tyropoion kalesine, 1071 sonu veya 1072 başında Romen Diyojen de sığınacaktır (Attaleiates, 2008: 177).
3. Bardas Skleros İsyanı, Bardas Fokas ve Pankaleia [s.65-76, Md.1-9]
II. Basileios ve VIII. Konstantinos [976-1025] dönemi olayları [Bolat’tan Özet]:
Md.1: [Devlet başkanı] hükümete karşı bir ayaklanmadan korkuyordu ve imparatorluğu yönetmek için fırsat kollayan ve aralıksız çalışan Bardas Skleros’tan çekiniyordu. Başkan Fasilyus [Basileios], Skleros’un güçlerini elinden almayı düşünüyordu. Skleros’u ordu komutanlığı görevinden alarak Mezopotamya dükü, Burtzes’i de Asi Nehri kıyısındaki Antakya’nın dükü yaptı. Bu durum Skleros’u çok üzdü [s.66]. Burtzes’in dirlikleri Yalvaç köyleri [Akçaşar, Kurusarı vs.], Skleros’a ait göl, eski Eğirdir Gölü olup, Burtzes ve Skleros bu bölgenin komutanlarıdır.
Md.2: [Skleros], ayaklanmayı başlattı ve oğlu Romanos’u getirmesi için Anthes Alyates adında birini başkente gönderdi. Skleros, tacını giymiş, imparatorluğunu ilân ediyordu; Ermeniler de onu destekliyordu. Lâzım olacak para için vergi toplamaya başladı; Mezopotamya bölgesindeki Kharpete [Harput] kalesini ele geçirdi ve bir garnizon kurdu. Amida [Diyarbakır] ve Martyropolis [Miepherkeim, Meyyafarkin] emirlikleriyle dostluklar kurdu. Yazın sarayı kuşatmak için tüm ordusuyla [Anayolu takiple] başkente doğru ilerlemeye başladı [s.67-68].
Md.3: Hemen karargâh komutanı Peter’in Caesarea’de [Kayseri] konuşlanması istenmiş ve isyanı bırakması için Skleros’a bir elçi gönderilmiştir. O, imparatorluğunun kabul edilmesi için 40 gün süre verdi; değilse kapılarına dayanacağını söyledi. Hükümet yolların kontrol altında tutulmasını istedi. Skleros da yollardaki durumu öğrenmek için Anthes Alyates’i görevlendirdi ve Kayseri’ye doğru ilerlemeye devam etti [Elazığ-Kayseri arası yaklaşık 290 mil, 10 gün]. Dar bir geçitte [Cuckoo Rock] imparatora ait bir orduyla karşılaştı [s.69].
Md.4: Roma ordusu Skleros’un geçeceği yollar üzerinde konuşlandı. Skleros, bir keşifçinin rehberliğinde yürümeye başladı. Skleros onu takip etti; üç gün sonra şimdiki adı Likandos olan Kapadokya’da bolluk ve bereketi yüzünden eskiden Lapara [Ramsay, s.135 Lipara-Beyşehir?] denilen yere vardı. Bunu öğrenen karargâh komutanı, Skleros’a yetişemeyeceği endişesiyle gece vakti yollara düştü ve düşmanın geldiği istikamete doğru askerlerini konuşlandırdı. Antakya dükü Bourtzes, korkaklıktan veya hainlikten, safları bozan ilk kişiydi. [Bardas] ordugâhı, sahip olduğu tüm ganimetlerle ele geçirdi. Daha sonra sarp kayaların arasında bulunan ve zengin insanların yaşadığı Tzamandos adında bir şehre ulaştı; o bölgenin insanları sahip oldukları her şeyi kendi arzuları ile Bardas’a verdiler ve böylelikle hatırı sayılır bir servetin sahibi oldu. Bu zafer imparatora sadık olan birçok kişiyi rahatsız etti ve Skleros safına geçmelerine sebep oldu. Bourtzes, ilk kaçanlar arasındaydı; daha sonra Andronikos Lydos ve onun oğulları onu takip etti. Attalialı’lar, imparatorun korumasını zincire vurduktan sonra tüm donanmayla birlikte Kibyrrhaiote temasını komuta eden Mikhail Kourtikios’un yardımına koştular [s.69-70].
Burtzes adının tekrarı ve metinden, Skilizes’in birden çok kaynak kullandığı anlaşılıyor. Kapadokya’daki Likandos [Lapara], Beyşehir civarı; Antakya Yalvaç; Antalyalı’lar [Attaleia], Barla bölgesi halkı; donanma Eğirdir Gölü’nde, Tzamandos ise Senirkent-Yassıören [Tymandos] olmalıdır. Zira Zamantı, Kapadokya’dan daha öncedir; metindeki Antalya, Barla olmalıdır (Ramsay, 1960: 460, bk. Tymandos, s.448). Kibyrrhaiote teması [İlk Deniz Theması] ise, Eğirdir bölgesidir.
Md.5: Leo, imparatorun emri ve Ioannes’le tam yetkili sefere çıktı; karargâh komutanıyla bir araya geleceği ve çadır kuracağı Firikya’daki Kotyaion’a [Kütahya] ulaştı. Skleros [Roma Askerî Yolu üzerinde], yerel halkın Mesanakta dediği imparatorluğa ait olan [Popa/Papa çayı ağzındaki] Dipotamon kentinde çadır kurmuştu. Leo, Kotyaion’u orada bırakarak gece vakti Skleros’un çadırının bulunduğu bölgeyi geçerek, doğuya doğru ilerledi. [Leo, Bozdurmuşbeli ve Senirkent ovası yerine, Yoğurtçubeli’nden geçerek, Dipotamon’un karşısındaki Yalvaç-Hoyran ovasına inmiştir]. Bu olay üzerine bazıları isyandan vazgeçerek, Leo’nun yanına gittiler. Skleros ise, Bourtzes ve Romanos Taronites’i, beraberlerinde küçük bir birlikle oraya gönderdi; görevleri, temas sağlanır sağlanmaz Leo ile çatışarak onların geri çekilmesine mani olmaktı [s.70-71]. Doğu Berroia’lı Araplar yıllık vergilerini ödemek üzere o gün iki ordunun arasından yolculuklarına devam ediyorlardı. Belirlenen gün geldiğinde ve Müslümanlar Oxylithos kalesini geçmek üzereyken, Bourtzes ve adamları da aynı yönde ilerlemekteydi; daha sonra savaşa giriştiler. Arapların taşıdığı altınlar, her iki ordu için kazanılması gereken bir ödül niteliğindeydi; birbirlerine yaklaştıkça çatışmaların şiddeti arttı. Bourtzes geri püskürtüldü ve çoğunluğunu Ermeniler’in oluşturduğu birçok asker katledildi. Romalılar ellerine geçirdikleri tüm Ermeniler’i katlettiler; çünkü onlar isyanı ilk başlatanlardı [s.71].
Bu olay, Hoyran Gölü ile Yalvaç arasında geçmiş olmalıdır. Zira Araplar, İbn Hordazbih’in verdiği; Kötürnek [el-Alemeyn], Kundanlı [Nasre’l-Akritî köyleri], A. Kaşıkara [Basilyon Gölü başı] ve Yoğurtçubeli yoluyla İstanbul’a gidiyor olmalıydılar (Topraklı, 2013: 145). Bir tâli yol da, Hoyran Gölü doğu kıyısında vardır. Abidos’a [Kemer Boğazı] kadar gelen Araplar, Roma Askerî yolunu, Skleros’un tuttuğunu görünce, bu yolu seçmiş olabilirler.
Md.6: Bu felâketi haber alan Bardas [Skleros] hemen harekete geçti. Rhageas denen yere gelerek çadır kurdu. İmparatorun ordusundaki deneyimsiz askerler, zafer sarhoşluğuyla harekete geçmek için can atan gençler, Leo’yu ikna ettiler. Leo savaş emri verdi ve birlikleri çarpışmaya sürükledi. Neticede Bardas [Skleros] galip geldi. Ioannes, karargâh komutanı Peter ve birçok soylu asker hayatını kaybetti. Leo ve diğer rütbeli askerler esir alındı. Bardas, Leo’yu hapse yollarken, tüm ordunun önünde Leo’nun safına geçenlerin gözlerini oydurttu [s.72].
Rhageas, Orgas [Strabon, XII.8, 15], yâni Yalvaç-Örkenez köyü civarı olabilir, ama Oxylithos’u bilemedim.
Md.7: Bu zaferin sonucu olarak Bardas’ın [Skleros] itibarı giderek arttı ve çevresindeki genç yaşlı herkes onun yanına akın etmeye başladı. Mihail Kourtikios komutasındaki düşman donanmasının, yolu üzerindeki bütün adaları yakıp yıkarak, Çanakkale boğazında bulunan Abidos’a kadar ulaşması imparatoru rahatsız etti [s.72].
Devlet başkanı, donanmayı, Karantenos komutasında, Kourtikios’a karşı sefere yolladı. Yola çıkıp Çanakkale Boğazı’nı geçen donanma Foça yakınlarında düşman donanması ile karşılaştı. Sert bir deniz muharebesi meydana geldi ve Kourtikios, geri püskürtüldü; Karantenos üstünlüğü sağladı. Denizde işler yoluna girince, devlet başkanı dikkatini kara operasyonlarına yoğunlaştırdı. Doğuştan gelen cesaret ve bilgelik özellikleriyle diğerlerinden farklı olan Maneul Erotikos’u [Anna’nın s.326-27’de anlattığı olay] İznik’i savunması için sefere yolladı. Hemen ardından Skleros da İznik’e yaklaştı; kentin civarındaki yerleşim yerlerini ateşe vererek merkeze ulaştı. Manuel, şehri savundu. Skleros şehri kuşattı. Yiyecek sıkıntısı başlayınca Manuel, serbest kalmaları şartıyla İznik’i teslim etti. Skleros, yeterli miktarda adamı Pegasios’un emrinde orada bırakarak yoluna devam etti [s.73, yıl 977-978].
Metindeki adalar, eski Eğirdir Gölü’ndeki adalar; Çanakkale Boğazı Kemer Boğazı; Abidos Kemer Boğazı’nın doğu kıyısı; Foça [Phouke], eski Eğirdir Gölü veya Deniz’e kuzeyden dökülen ırmağın ağzındaki kent; İznik ise Senirkent-Uluğbey’dir. Mesanakta’da [Dipotamon] çadır kuran Skleros’un [s.71], İznik’i [Uluğbey] ele geçirdiği görülüyor [s.73].
Pankaleia harbi için farklı görüşler var. Demirkent, “Skleros’un isyanı” başlığında şöyle der:
“24 Mart 979, Renauld ve Sewter’in bu savaşın yerini Pankaleia ovasında göstermeleri yanlıştır. Ostrogorsky savaşın tarihini de yanlış vererek [24 Mayıs] aynı hatayı tekrarlıyor. Pankaleia ovasındaki savaş hemen hemen bir yıl önce, 19 Haziran 978’de yapılmıştı. Bu savaşın tarihini Yahya b. Saîd el-Antakî, 10 Zilkade 367 [19 Haz. 978] olarak kaydetmiştir. Sarvenis’de yapılan savaşın tarihi de yine Yahya b. Saîd el-Antakî tarafından 21 Şaban 368 [24 Mart 979] olarak verilmiştir. Skleros’un yenilgisiyle biten 24 Mart 979 tarihindeki savaş, Amorion yanında Pankaleia ovasında değil, Karsianon teması Sarvenis’te [Kırşehir civarı] cereyan etmişti. Fokas, Sarvenis savaşını Gürcü kuvvetlerinin yardımıyla kazanmıştı. Gürcü askerleri arasında savaşa bizzat katılan Sula oğlu Ivane’nin kitabesinden harbin yerini öğreniyoruz. 24 Mart 979 harbinin Pankaleia’da cereyan ettiğini söyleyen Skilizes [326,-Kedrenos, II, 431] yanılmaktadır. Esasen Fokas, Sarvenis’de başarı kazandığı son savaştan önce, gerek Pankaleia, gerekse Basilika Thema (Sarıkaya)’da yapılan savaşları kaybetmişti” (Demirkent, 2020: 8, açık.15).
Hâlbuki altta görüleceği gibi esas yanılan Işın Demirkent’tir.
3a. Amorion ovasındaki savaş [19 Haz. 978]
19 Haz. 978 tarihinde Senirkent ovasında [Amorion ovası] yapılan savaşı Skilizes şöyle verir:
Md.8: Devlet başkanı bu olaylar karşına şaşkına dönmüştü ve aklına tek bir çare gelmişti: Bardas Fokas’ın Bardas Skleros’a karşı tek çözüm olacağı düşüncesiyle onu sürgünden geri getirtmek. Bu zorlu görevi kabul eden Fokas, ilk olarak Trakya [Thrakesia temi] üzerinden Abidos’a ulaşmaya çalışmış, fakat Skleros’un oğlu Romanos Çanakkale boğazlarını [Kemer Boğazı] koruması altında tutmaktaydı; geri çekilerek başkente döndü.
Gemileri alarak gece vakti düşmana yakalanmadan karşı kıyıya ulaştı ve General Eustathios Maleinos ve Bourtzes ile bir araya geleceği Caesarea’ye [Yalvaç?] doğru ilerledi. Birlikte savaş hazırlıkları yapmaya başladılar; mevcut durumun bütün imkânlarını kullanarak bir ordu oluşturdu ve Amorion’a [Uluborlu] doğru ilerledi.
Fokas’ın yola çıktığını haber alan Skleros, ilk defa gerçek bir askere karşı savaşacağı için İznik’ten ayrılarak Fokas ile savaşacağı Amorion’a [Uluborlu] gitti. Fokas’ın birlikleri saldırıya karşı koyacak güçte değildi, çünkü daha önceki hezimetlerden ötürü moralleri bozuktu ve cesaretleri kırılmıştı; böylelikle Skleros üstünlüğü sağlamayı başardı. Fokas’ın adamları düzenli bir şekilde geri çekildiler ve konaklayacakları Charsianon [Hursiyon] denilen yere vardılar ve olacakları beklemeye başladılar [s.74-75]. İmparatorun adamları hediyelerle birlikte onun yanına geldiler. Skleros onu takip etti, Imperial Hotsprings denen yerde çadır kurdu ve adaşını savaşa davet etti. Bu davet ivedilikle kabul edildi; savaş başladı. Fokas’ın birlikleri bir süre galip gelirken kendisi de düşman saflarının arasında binlercesini katlediyordu. Ama askerleri yeniden kaçmaya başladı. Fokas, burada da yenik düştü [s.75].
Charsianon Niğde, Kayseri-Pınarbaşı arasındaki bölge, İmperial Hotsprings’in [imparatorluk kaplıcaları] ise, Yozgat-Sarıkaya’daki kaplıcalar olduğu söylenir. Skleros, Fokas’ı, Anayollar üzerinden Kemer Boğazı’ndan itibaren yaklaşık 420 mil takip etmiş demektir ki, kabul edilmesi imkânsız gibidir. Bu yer, Konya-Hüyük bölgesi olabilir.
3b. Sarıkaya Savaşı [Temmuz 978]
Senirkent ovasında yapılan savaştan sonra Fokas, Kemer Boğazı ve Kıral Yolu’nu takiple önce ve Konya-Ereğli, daha sonra da Roma Askerî Yolu’nu takiple Basilika tema’ya doğru çekilmiş, Skleros da onu takip etmiş; Yozgat Sarıkaya’daki imparatorluk kaplıcalarında çadır kurmuş ve adaşını savaşa davet etmiştir. Fokas burada ikinci kez yenilmiş, ordusu dağılmış; kendisi de yardım almak için İberya’ya gitmiştir. Kemer Boğazı ile Sarıkaya arası yaklaşık 630 km ve 20 günlük bir yoldur. Sarıkaya’daki savaşın tarihi, 978 yılı Temmuz ortalarıdır.
3c. Pankaleia Savaşı [24 Mart 979]
Md.9: Daha sonra Phokas tüm süratiyle İberya’ya gitti [Gürcistan tarafları]. Önemli sayıda birliği yanına aldı ve dağılan ordusunu tekrar bir araya getirdi. Skleros’un çadır kurduğu Pankaleia’ya ulaştı. Pankaleia’da Halys nehrinin kıyılarında süvarilerin manevra yapması için elverişli geniş düzlükler vardı. Kanlı bir savaş başlamıştı ve Fokas’ın adamları yavaş yavaş pes ediyor, savaş alanından çekiliyorlardı. Rezil ve utanç verici bir yaşam sürmektense şerefli bir ölümü tercih eden Fokas, düşman saflarını yararak Skleros’un yanına geldi. Skleros, Fokas’ın saldırısına aynı şekilde cevap verdi ve çevrede bulunan askerler yardıma gelmediği için ikisi bire bir çatışmak zorunda kaldı. Skleros, Fokas’ın atına bir darbe indirdi ve atın sağ kulağıyla birlikte yularını kesti. Fokas da gürzüyle Skleros’un başına bir darbe indirdi ki, bu darbenin şiddetiyle kafası atın boynuna yapıştı. Fokas atına bindi ve düşman saflarının arasından geçerek oradan uzaklaştı. Bir tepeye doğru gitti ve adamlarını da yanında götürerek onları büyük bir hezimetten kurtardı. Skleros’un adamları komutanlarının yarasının çok ağır olduğunu görebiliyorlardı. Daha sonra kan pıhtılarını temizlemek için bir akarsuyun kenarına getirdiler. Daha sonra askerler liderlerinin öldüğünü düşünerek düzensiz bir şekilde dağılmaya başladılar. Halys nehrine ve etrafındaki vadilere doğru kaçtılar ve arkalarında onları kovalayan hiç kimse yoktu. Fokas ve beraberindekiler kaçakların peşine düştüler. Skleros’a gelince, yanındaki adamlarla birlikte Martyropolis’e [Meyyafarkin] ulaşmayı başardı [s.75-76].
Ramsay, Pankaleia için “Amorion'un doğusundaki geniş ovaya Pankaleia denildiği anlaşılıyor. Tesadüf ettiğimiz yegâne ima Diaconus'un (s.170) sözleridir: ‘Pankalia’ya doğru… Bu ova Amorion’un yanında olup atlarla geçildi’. Lâkin aynı muharebeden bahseden Cedrenus, ‘Pankalia, atlarla geçilen bu açık ova, Halys nehrine çok yakındır’ diyor. Bizans müverrihlerinin ifadesi ekseriya o kadar muğlaktır ki bu ibarelerin manasını tamamiyle kavramak güçtür; fakat Leo Diaconus'un, bu devrin vakayiini anlatırken verdiği coğrafî malûmat Cedrenüs'ten çok daha doğrudur. Binaenaleyh bu işte de onun şahadetini kabul etmek müraccahtır” der (Ramsay, 1960: 253-254).
Kiepert, Popa çayı için Hippophoras der. Hippo [İppo] atlar olunca, Cedrenus, yanlış çevrilmiş olabilir mi?
Hâlbuki Leo Diaconus ile Cedrenus’un söyledikleri aynıdır. Kanaatimce Cedrenus, Roma Askerî Yolu üzerinden Senirkent ovasının kıyısına yaklaşık 14 mil, Kemer Boğazı’na 28 mil uzaklıkta, eski adı Kedrea, Kidros, Cedrea, Cedre, Sedrea, Germ, Gereme, Zahrek gibi muhtelif adları olan Şuhut-Arızlı ile ilgili olup, Cedrenus’un bölge hakkında verdiği malûmat doğrudur. Senirkent ovasına çok yakın olan Halys, Kızılırmak değil, Hoyran Gölü ile Eğirdir Gölü arasındaki ırmaktır. Tarihî metinlerde zikredilen Halys, bir tane değildir. Krezüs’ün MÖ 547 yılındaki Kapadokya Seferi, 905 yılındaki Serasen Samonas’ın kaçış olayı ve 978 yılı Pankaleia Savaşı’nda zikredilen Halys, Hoyran [Aulokran] Gölü ile eski Eğirdir Gölü arasındaki kuzeyden güneye akan ırmaktır (Herodotos, 1-75; Ramsay, 1960: 253; 239). Hem MÖ 480’de Kıral Serhas’ın Helen seferi, hem de Romen Diyojen’in 1071 Malazgirt seferinde geçen Halys, Suğla Gölü’nün ayağı olan Çarşamba çayıdır (Herodotos, 5-52 ve 7-26; Attaleiates, 2008: 151).
Demirkent’in 15 Nu. Açıklamasına göre, 19 Haz. 978 tarihinde yapılan savaşın Amorion ovasında yapıldığı; Amorion ve Pankaleia savaşı olduğu, bundan 278 gün sonra 24 Mart 979 tarihinde yapılan Pankaleia savaşının ise Hursiyon teması ve Sarvenis’de [Kırşehir civarı?] yapıldığı iddia edilmiştir ki, tamamen yanlıştır.
Bu iddianın temelini Cedrenus’un zikrettiği Halys, yani Kızılırmak teşkil etmiş olmalı. Tarihçi maalesef üstte açıkladığım gibi, iki Halys’in daha varlığını bilmiyor. Fokas’ın Sarvenis’de kazandığı başarı, Gürcü kuvvetlerinin yardımıyla kazanılmamıştır; kaynağın anlatımına göre Fokas’ın bizatihi kendi başarısıdır. Merhume Demirkent bu konuda yanılmıştır. Gürcü kaynağının dediğine göre Sarvenis’de yapılan savaşın Kırşehir civarı ve Kızılırmak yakınında yapılmış olmasının mantıkî hiçbir tarafı yoktur. Şöyle ki,
Önceki olaylardan anlaşıldığı gibi, Bardas Skleros’un, Eğirdir Gölü civarıyla yakın bir bağı vardır. Pusguse Gölü’nün [eski Eğirdir Gölü] eski adı “Skleros’a ait göl’dür” (Kinnamos, 2001: 49). Ailesi 1925’te Yunanistan’a göçmüş, Eğirdirli Hacı İlyas’a göre [d.1937], “Skleros’a ait göl”, “Katı’ya ait göl” demektir. Yine Skilizes’in kaydına göre Skleros, önce Senirkent ovasının ayağındaki Dipotamon’da [Mesanakta] çadır kurmuş, ardından da İznik’i [Uluğbey] almış, Pegasios’un emrinde yeteri kadar adamı bırakarak yoluna devam etmiştir [s.73]. Skleros gibi bir generalin, bir kısım askeri Senirkent-İznik’te kendini beklerken, yaklaşık 250 gün Kırşehir civarında beklemesi kabul edilemez. Onun için Skleros, Sarıkaya’dan sonra tekrar Uluborlu ovası ve İznik’e [Uluğbey] dönmüştür.
“Onlar hapisteyken savaştan sağ çıkan bazı isyankârlar, Thrakesion teminde yer alan Armakourion, Plateia Petra ve diğer kaleleri ele geçirdiler; vergi yılının sekizinci yılına kadar burada kalarak imparatorluk topraklarına saldırılarda bulundular.” “Skleros isyan etmiş, yakını Basileios, Trakya [Thrakesia] bölgesini istila etmişti” [s.77].
Bu kayıt ve açıklamalara göre 24 Mart 979 tarihinde yapılan savaş da, kesin olarak, Eğirdir ve Hoyran Gölleri çevresini kaplayan Thrakesia temasında yer alan Uluborlu [Amorion] ovasında vukû bulmuş demektir.
4. Bardas Fokas ve Bardas Skleros’un sonları [s.76-89, Md.10-12, 14-19, 25]
[Uluborlu ovasında yenik düşen] Skleros, yanındaki adamlarla birlikte Martyropolis’e [Meyyafarkin) ulaşmayı başardı. Fokas, Skleros’un başına gelenleri ve Bağdat’taki halifeye sığınmasını, bir mektupla imparatora bildirdi; o da isyankârların geri dönmelerine izin vermemesi ricasıyla halifeye bir elçi gönderdi [s.76].
Bağdat’taki Halife’nin adamı, elçiyle birlikte Skleros ve adamlarını hapse koydu [s.77].
İmparator, Fokas’a haber vermeden Bulgaristan’ı işgale yöneldi. Triaditza’daki [Sardica] patikalardan ve ormanlık alanlardan yoluna devam etti. İmparator, dağ yolundan kaçarak Phlippoupolis’e sığındı [s.79].
Bulgaristan, Uluborlu ovası; Triaditza, Uluborlu önü bir yer; Phlippoupolis ise, Garip-Kayaağzı olmalıdır.
Fokas ve arkadaşları, kuşatmayı haber vermediği için imparatora kızgındı. Onun için 15 Ağu. 987 tarihinde Fokas’ı imparator ilân ettiler ki, tam bu arada Skleros’un Suriye’den kaçtığı duyuldu [s.80].
Skleros, Fokas’a bir mektup gönderirken, oğlu Romanos’u da imparatora yolladı [s.82].
Fokas, kendisini çadırında ağırladığı sırada [Skleros’un] imparatorluk nişanını alarak, Tyropoion’u korumak üzere önemsiz bir göreve göndermiştir. Ordunun geri kalanını yanına alarak Abidos’a ilerledi ve eğer boğazların kontrolüne eline geçirirse bir kıtlık meydana gelecek ve bu da onun üstün gelmesini sağlayacaktı [s.83].
Bu arada imparator, Abidos’a hâkim oldu ve başkente döndü [s.82-83]. Fokas, Abidos’a [Kemer Boğazı] vardıktan sonra orayı sıkı bir kuşatma altına aldı, fakat orada bulunanlar da cesurca karşı koydu. Fokas ordusunun bir bölümüne Abidos kuşatmasına devam etmeleri emrini verirken, kendisi de geri kalanlarla birlikte imparatoru karşılamak için yerini aldı. İmparatoru alt ederse geri kalanları kolayca yenebileceğini düşünen Fokas, atını tüm hızıyla sürerek tüm düşman saflarını geçip imparatora saldırıya geçti. İmparatora doğru hızla ilerlerken, bir tepeye rastladı ve tırmanmaya başladı. Aniden atından düşerek, hayatını kaybetti. 13 Nisan 989 [s.84].
Fokas ölüp isyan son bulunca, Skleros tekrar isyana kalkıştı. Ama sonunda kendini ordu komutanı atayan imparatorla barış imzaladı. Henüz yoldayken gözlerinin kör olmasından dolayı imparatoru görmesi mümkün olmadı.
Açık.364: Basileios, Bardas Skleros ve kardeşi Konstantinos ile son kez Trakya’da Didymotika’da bulunan ve kendilerine tahsis edilen bir kalede bir araya geldi. Bardas, bu ziyaretten kısa bir süre sonra öldü [31 Mart 991].
Kardeşi Konstantinos ise kendisinden beş gün sonra hayata veda etmiştir [s.85].
Burada söz konusu olan Abidos, Kemer Boğazı doğu tarafı; Trakya, Eğirdir Gölü çevresindeki Thrakesia temi, Didymotika ise Yenice Sivrisi ve Marsyas ırmağı yanındaki bir kaledir.
5. Peçenek, Oğuz, Sarmat Türkleri ve Firikya Hellespontus [1049-1057] [s.181-199, Md.16-18, 21-25, 29-30]
Peçenekler, Bolvadin ve Ades üzerinden Rusion’a [Şuhut-Uruzlar] saldırdı, daha sonra da Boulgarophygon ve Küçük Nikaia’ya geldiler (Anna, 1996: 234-235, 241). B. Umar, Peçenekler’i Balkanlar’a götürdüğü gibi, Rousion [Şuhut-Uruzlar], Polybotos [Bolvadin], Ades [Karamıkkaracaören], Monastras, Ouz, Synesios, Aspra, Xerogypsos [Kuru Kireç] gibi isimleri de Balkanlar’da ve Trakya’da sanmıştır [Anna, 1996: 234-35, 237, 239; bk.Har.1].
Monastras ve Oğuz, Yalvaç-Kundanlı bölgesi Bizans komutanlarıdır. Kuru Kireç çayı, Şuhut-Kali çayı olup, üzerindeki Roma köprüsünün adı Kuru Musa köprüsüdür. Aspra [Akça Kilise, Bergama] Gaziri Adası, Küçük Nikaia [İznik], Uluğbey; Boulgarophygon ise Genceli yanıdır. Bu isimler 1090’lı yıllarda vukû bulan olaylarla ilgilidir.
Şimdi de Skilizes’in 1049-1057 arasında anlattığı olaylar [s.181-199 ve Md.16-18, 21-25, 29-30]
Peçenekler, ‘Asil İskitler’ olarak bilinen soya dâhil olan İskitlerdir. Sayıca çok kalabalıklardı ve tek başına başka hiçbir İskit topluluğu onların karşısında duramazdı. 13 kabileye ayrılmışlardı ve her birinin ortak adları vardı, fakat aynı zamanda her kabilenin liderinden aldığı kendine has adı da vardı. Çadırlarda yaşamayı seven göçebeler oldukları için sürülerini Tuna’nın ötesinde bulunan Borysthenon nehri ile Pannonia arasında bulunan meralarda otlatırlardı. O zamanda liderleri, doğuştan asil olan fakat barışçıl bir yaşamı benimsemiş Bilter’in oğlu Tyrach’tı [Turak, Durak] ve Turak, 1048 yılında 13 oymağın başıydı [s.182, açık.933].
Onların arasında Baltzar’ın oğlu Kegenes [Kağan?] diye birisi daha vardı ki, bu kişi herhangi soylu bir aileye mensup değildi ve aslına bakarsanız bir adı da yoktu, ama savaş konularında oldukça etkili bir kişiydi. Tyrach’a rağmen, Peçenekler’e saldıran Oğuzlar'ı [bir Hun halkı] alt ederek geri püskürtmüştür. Peçenekler, soyluluğundan dolayı Tyrach’ı desteklerken savaş konularında da Kağan’ın arkasında duruyorlardı [s. 181-182, bk. Har.1].
Tyrach, diğer liderler ve yanlarında bulunan onlarca adam silahlarını bırakarak teslim oldular. Bulgaristan hükümdarı Basileios Monachos, on binlerce Peçenek’i alarak Sardike, Naissos ve Eutzapolis ovalarına yerleştirdi. Belirtilen bölgelere gittiler ve silahsızlandırılarak herhangi bir isyana kalkışmaları engellendi. Tyrach ve adamlarına gelince, imparatorun huzuruna getirildiler. İmparator onları merhametle karşıladı, vaftiz ederek onurlandırdı ve lüks içerisinde yaşamalarını sağladı [s.184].
İmparator Valens devrinde [364-378] Eğirdir Gölü kıyısında mühim bir Hun [Uz] varlığı vardı; Eğirdir Gölü’nün adı, Oğuz [Uz] Gölü idi [bk. Anna, 1996: 225]. Bulgaristan, Hoyran Gölü yanındaki Göçebe Bulgar devletidir.
Sultan, Roma’ya karşı saldırıya geçti. Bunu önceden tahmin eden Monomachos, savaş hazırlığı yapmaya başladı; 15 bin Peçenek’i silahlandırdı. İstanbul’daki dört Peçenek’i onlara komutan tayin etti: Soutzoun, Selte, Karaman ve Kataleim. Bunlara hediyeler, en iyi mühimmat ve atlar verip Chyrsopolis’e gönderdi. Hadrobalanos’ı da İberya yolunda onlara rehber verdi. Boğazı geçtiler ve atlarına binerek doğuya doğru yola koyuldular. Biraz ilerledikten [Kurat, 2016: 164; epey yol aldıktan] sonra Damatrys denen yere ulaştılar [s.184-185].
Tarihçi, bunların Bulgurlu’dan dönerek Şumnu civarındaki hısımlarının yanına gittiklerini söyler. Hâlbuki 15 bin atlı Peçenek, Yalvaç-Aşağıtırtar köyünün yerindeki Edremit’e gelmiş ve yaptıkları toplantıda daha doğuya [İberya] gitmekten vazgeçmiş, Kemer Boğazı’nı geçerek, Uluborlu ovasındaki hısımlarının yanına gitmişlerdi [bk.Har.1].
Yüzerek karşıdaki St. Tarasios’a vardılar; bazıları mühimmatlarıyla, bazıları sadece kendileri. Karşıya geçince yolculuklarına devamla kendi halkının yaşadığı Triaditza’ya ulaştılar. Buradaki Peçenekler ile birleşince, civar yerlerde yaşayan diğerleriyle de iletişime geçerek onları da bünyelerine dâhil ettiler. Hepsi bir araya gelince, ellerine ilkel baltalar, tırpanlar ve diğer metal eşyaları alarak Philippopolis’e ulaştılar; Heamos’u [Haemos] geçerek Tuna nehri ovasında Osmos nehri kıyılarında çadırlarını kurdular. Sadece Selte Lobitzos’ta kaldı [s.185].
Triaditza, Kurat’da Yüz Tepeler denilen Uluborlu-Senirkent ovasında bir bölgenin adıdır. Tuna nehri Popa çayı, Heamos [Haemos] ise Bozdurmuş dağlarıdır. Metinde takdim/tehir var. Philippopolis, Garip köyü Kayaağzı Mahallesi civarında bir şehirdir [belki Lampsakos, belki Poimanenon]. Osmos, [Akropolites, 2008, Bilge Umar çevirisi, s.46, 55]'de Olkos denilen Kemer Boğazı’nın Batı kıyısıdır. Osmos nehri, ya Kayaağazı Pınarlarından hâsıl olan ve Kemer Boğazı’ndaki büyük nehre dökülen bir çay [Anna, 1996: 243’te Melas], ya da Boğazdaki büyük ve derin nehirdir. Lobitzo, Lobitzos, Libotanion ve Plavitza, aynı yer ve Kemer Boğazı’nın doğu kıyısında bir kent. Libotanion Boğazı [Kleisoura] ise, Kemer Boğazı’dır. “Bu yerden, [. . .] adlı çayın oldukça yakınında, halkın Plavitza dediği bir diğer kentçiğe ulaştı” (Anna, 1996: 164-166); adı bilinmeyen ve boş bırakılan çay, Kemer Boğazı’ndaki nehirdir. Plavitza adı, Lobitzo adının farklı telâffuzudur [Libotanion için bk. Topraklı, 2025].
“Daha önce de belirttiğimiz gibi Peçenekler Haemos’u geçmişler ve Tuna nehri ile o bölge arasında, ta denize kadar uzanan ovayı keşfe çıkmışlardı. Yerel halkın Yüz Dağlar [Yüz Tepeler] dediği ve içerisinde vadiler, bahçeler, rengârenk bitkiler, akarsu ve otlakların olduğu bir yer buldular. Oraya yerleşerek Roma hâkimiyetinde olan topraklara saldırılar düzenlediler. İmparator, Kağan’ı müzakere etmek için huzuruna çağırttı; hemen adamları birlikte yola çıktı ve eğitim alanı olarak ayrılmış Maitas adında bir yere çadır kurdu” [s.188-189].
Skilizes’in aynı olayları farklı kaynaklardan tekrar ettiği anlaşılıyor ve kanaatimce olayları kaydeden tarihçi, coğrafyayı bilmiyor; kendine gelen malûmatı, hayalindeki coğrafyaya göre yazıyor. Bu metin, [s.185]’dekine göre Kemer Boğazı coğrafyasına daha uygundur ve takdim-tehir yoktur. Kağan da Bulgaristan’da değil, Kemer Boğazı civarında bulunmaktadır. Deniz’e kadar uzanan ova, Kemer Boğazı ile Eski Eğirdir Gölü [Deniz] arasındaki büyük ovadır [Mercü Hüseyin (el-Belâzurî, 2002: 244); Tzouka Nisterin (Ramsay, 1960: 117)].
[Kağan’ın adamları] üçüncü günde Haemos’u tekrar geçerek diğer Peçenekler ile birleştiler ve dağın eteğinde bulunan, Adrianople’e yakın Aule’de çadır kurdular. Arianites, hazır bulunan ordusunu yanına alarak Edirne’ye doğru yola çıktı. Dampolis kalesinin yakınlarında [Peçenekler’e] yenildi ve Adrianople’e dönerek felâketi bir mektupla imparatora bildirdi. İmparator doğu birliklerini çağırdı; Abidos ve Chrysopolis’i geçerek başkente geldiler; rector [bölge papazı] Nikephoros önderliğinde Peçenekler’e karşı sefere çıktılar. Katakalon Kekaumenos ve Herve Frankopoulos ona eşlik ediyordu. Rector, emrindeki birlikleri alarak Haemos’u ve Demir Kapılar’ı geçerek, Peçeneklere doğru ilerlemeye devam etti. Yüz Dağlar yakınındaki Diakene adında bir köyde çadır kurdu [s.190].
Peçenekler’le Romalılar arasındaki harpte Rumlar mağlup oldu; Koulinos [Kulun], yaralı olan Kekaumenos’u [Yanık] tanıdı; çadırına götürerek tedavi etti ve hayatını kurtardı [s.191-92]. Bu olay Kurat’ta, “Kağan’ın oğlu Galinos [Kulun, Gulun, Kalın], Kekaumenos’u çadırına götürerek saygılı bir şekilde defnetti” verilir (Kurat, 2016: 170).
İstilacı orduyu kolayca alt eden Peçenekler şimdi de korkusuzca Roma topraklarını yağmalamak için yola çıkmışlardı. AM 6558 [M 1049] İmparator, Konstantin’i ordunun başında Peçeneklere karşı yolladı. Kısa bir süre önce doğudan gelenlerle, kışı batıda geçiren birlikleri bir araya getirerek, Adrianople’a ulaştı. Peçeneklerle bir çatışma daha oldu. Rumlar yine mağlup oldu. Mikhail Dokeianos ve General Konstantinos Arianites öldüler. Doğu ordularının vekil komutanı Niketas Glabas önderliğinde birlikler de Rumları rahatlatmak için Adrianople’dan yola çıkarak savaş meydanına ulaşmıştı. Peçenekler kaçmasalardı Rumlar imha olabilirdi [s.192-193].
1057 yılındaki İsakos Komnenos isyanında, Doğu kumandanı Katakalon Kekaumenos’un adı, aynı zamanda Peçenek olaylarında da zikredilir. Kekaumenos adı, Antakya el-Muhterika [Yanık-Yalvaç] adıyla ilgilidir. Yalav-aç [Yanık], 713’de Abbas bin el-Velid bin Abdülmelik tarafından yakılmıştır (el-Belâzurî, 2002: 243). Bu komutanın Peçenek harbinde bulunması, hem harbin tarihine [1057 sonrası], hem de harbin yerinin, Adrianople’nin [Kötürnek: Hadrianopolis] yakınında bulunduğuna işarettir. Skilizes’e göre, “Antakya [Yalvaç] bölgesi kumandanı Katakalon Kekaumenos, Adrianople [Kötürnek] savaşında ölmemiş olup, Ades savaşının mühim bir kahramanıdır.
Aynı yıl Euthymios’un oğulları; Nikephoros ve Mihail’in isyan girişiminde bulundukları gerekçesiyle suçlamalar yapıldı. Euthymios’un iki oğlu Thrakesion teminde yargıçlık yapmışlardı [s.193, açık. 972].
İmparator Mangana’da öldü. İmparatoriçenin adamları Selanik’e giderek proteuon’u yakaladılar ve onu Trakya [Thrakesion] temasına getirerek orada bulunan Kouzenas manastırına kapattılar [s.199, açık. 1001].
Açık.1001: Trakya temi, Meander yanındaki Magnesia’da yer alır. [Meander ve Thrakesia için bk.Har.1].
Trakya, iki göl arasındaki Menderes çevresini kaplayan Thrakesia temidir. Buna göre Selanik iyi düşünülmeli. Selanik, Kötürnek civarındaki Makedonya kolonisi bir kent olmalıdır [bk.Har.1]. Kötürnek’in 9 km güneyi, Keçili köyü sınırındaki Çıfıt [Yahudi] örenindeki bir yazıtta Yunanca Makedoni okunmaktadır. Selanik Çıfıt öreni olabilir.
Özetle olayların, Kemer Boğazı bölgesindeki [Firikya Hellespontia] vukû bulduğuna dair diğer delillerimize, Katakalon Kekaumenos olayını da eklediğimizde Skilizes’in zikrettiği Peçenekler’in Bolvadin, Uluborlu ve Yalavaç bölgesinde yaşadıkları anlaşılır. Peçenek tarihi uzmanları, umarım bu hususu yeniden değerlendirirler [bk.Har.1].
6. VI. Mikhael ile İsakios Komnenos arasındaki Ades [Polemon] savaşı [tarih 20.08.1057] [s.201]
Antalyalı [Barlalı], bu savaş için; “Babalar ve oğullar doğadan gelme bağlarını unutmuş gibi, birbirlerini kılıçtan geçirmek için saldırdılar. Oğul, ellerini baba kanıyla kirletti, kardeş kardeşi öldürdü ve ne hısım-akraba için, ne de soydaşlar için acındı ve onların azgınlığı ve Bakkhos [içki sarhoşluğundan aklını kaçırmış gibi olan] çılgınlıkları dinince, felâketin büyüklüğünü idrak ettiler ve feryat figan arşa çıktı” der (Attaleiates [Antalyalı, Barlalı], 2008: 66).
“İmparator, [İstanbul’dan] İzmit’e vararak orada ordugâh kurdu, düşman saldırısı gecikince [Senirkent]-İznik yöresine geçti. İsakios, daha çabuk davranarak, İznik halkını yandaş edindi; kenti arkasına alarak düşmana doğru yürüdü. İki ordu kentten 10 stadion mesafede ve eskiden beri iki adı bulunan, hem Polemòn hem de Àdes diye anılan yere ulaştı; burada yaman bir savaş oldu” (Attaleiates, 2008: 65-66).
Skilizes: Katakalon Kekaumenos, kendine bağlı birliklerin Nikopolis ovasında toplanması talimatını verdi. […] Sonunda Komnenos’un yanına gelerek onunla birleşti. Komnenos, tüm orduyla yola koyularak, Sangarios nehrini geçti ve yavaş yavaş İznik’e doğru ilerlemeye devam etti. Bu şehri ele geçirerek operasyonların merkezi hâline getirmeye karar verdi. İmparatorun safında olan komutanlara ve birliklere geri çekilmeleri için zaman verdi ama zaten onlar kendisinin İznik’e yaklaştığını öğrenince çoktan çekilmeye ve dağılmaya başlamışlardı bile. [İmparatora tâbi birlikler], Chrysopolis’i geçerek İzmit’e ulaştılar. Oraya varınca adamlarını göndererek Sangarios nehrinin üstündeki köprüyü yıktırdı; böylelikle Komnenos’un onlara yaklaşması kolay olmayacaktı. İlerleyişlerine devam ederek Sophon Dağı’na ulaştılar ve çadırlarını kurarak savaş hazırlıklarına başladılar. Komnenos, çok hızlı hareket ederek İznik’e ulaştı ve tek bir hamleyle oranın hâkimi oldu. Şehrin yaklaşık 2,5 km dışına çadırını kurdu. İki ordu yerel halkın Haides [Hades] dediği bir yerde karşı karşıya geldi [s.208-211, Bolat’tan özet].
Bizim gayemiz diğerlerindeki gibi, bu savaşla ilgili kaynaklarda zikredilen yer adlarını araziye yerleştirmektir.
Skilizes’te bu konuyla ilgili tekrarlar var; bir üstte Komnenos’u yavaş yavaş ilerletirken, altta çok hızlı hareket ettiğini söyler. Onun, bu bilgileri farklı kaynaktan aldığı ve farklı olarak tekrar ettiği anlaşılmaktadır. Kısaca, iki kaynakta da zikredilen İznik, Senirkent-Uluğbey, Ades ise Çay-Karamıkkaracaören’dir. Nokta yer belirtmemizin hikmeti, el-İdrîsî’nin [1100-1165] verdiği Uluborlu [Ammûriye]-Tarsus yolu. Bu yolun ilk durağı Kidros [Şuhut-Arızlı], ikinci Belumin [Karamıkkaracaören], üçüncü Nakuliye kalesi/çayırıdır [Akşehir-Yağısıyan] (Topraklı, 2013: 154). Belumin’in aslı Polemon olup, bu yer, Uluborlu’ya [31+27] 58 mil, Uluğbey’e [İznik, Mikra İznik] yaklaşık 50 mil olup, Barlalı [M. Attaleiates], bu mesafe için 10 stadia der.
“Bolvadin’de bulunan Peçenekler, Rousion’a [Şuhut-Uruzlar] yöneldiler: Ades üzerinden Rousion ve Çoru’ya saldırıp, Boulgarophygon [Senirkent-Genceli] ve Küçük İznik’e [Uluğbey] çekildiler” (Anna, 1996: 234-241; Har.1).
Anna’nın kaydı, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde savaş yerine işaret eder Bilge Umar, bütün tarihçiler gibi, Peçenekleri hatalı olarak Balkanlar’a götürür. Skilizes’in yıktırıldı dediği Sangarios üzerindeki köprü, Kemer Boğazı’ndaki Yenice Köyü Köprüsü; Nikopolis ovası, Senirkent ovası; Çoru ise Şuhut-Demirbel köyüdür [eski adı Çoru, bk.Har.1] .
VI. Mikhail, Ey. 1056’da tahta çıkmış, 21 Mart 1057’de isyan başlamıştır. VI. Mikhail’e ait bir mühür, Gelendost Killi-kırı [Killania] denilen yerde bulundu ve Yalvaç müzesine teslim edildi [bk.R.1]. Kanaatimce mühür, isyanla ilgili Asya/Anadolu temi komutanına yazılmıştır (Mimiroğlu, 2016: 26). Romen Diyojen, 1071 Malazgirt seferinde bu köprüden [Zompos] geçecek, o bölgede mola verecek ve komutanlar da köşklerine çekileceklerdi (Attaleiates, 2008: 151).
Sonuç
Bu makaleyle bütün Peçenek ve Kuman tarihini Balkanlar’a hapsetmenin büyük hata olduğu görülmüştür. 1. Rousion ve Romania denilen yer, Sarmatia olup, Şuhut bölgesi; 2. Bulgaristan denilen yer, Hoyran Gölü çevresi; 3. Trakya, Thrakesia temi olup, Kemer Boğazı çevresi; 4. Makedonia ise Kötürnek çevresi olmalıdır. 5. Kanaatimce Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara gelen Peçenek vs. Türkler, oradaki bazı isimleri Göller Bölgesi’ne taşımışlardır. 6. Anatolia veya en-Natulus bölgesi, Asya eyaletidir ve Uluborlu, Gelendost, Yalvaç ve Beyşehir ilçelerini kaplar. 7. Peçenek ve diğer savaşları verenler: 7a.Skilizes Thrakesia’lı, 7b.Cedrenus [Kedrenus], Şuhut-Arızlı veya Kedrea’lı, 7c.Sykeon Azizi Theodori, Boğaz’daki Sykeon’lu, 7d.Aziz Theophanes ise Kemer Boğazı bölgesinde yaşadığı için verdikleri bilgilere güvenilmelidir. Zira bu yörenin insanları olan bu piskoposlar, Balkanlar’ı nereden bilecekler. Keşiş alaylarının yerleşmesi için ikinci bir Filistin olan Menderes [Orta Menderes] bölgesi [Wittek], Kemer Boğazı bölgesi ve Thrakesia temasıdır. Bir Ainos da bu Menderes’in ağzında vardır [bk.Har.1].
Bulgar, Tatar, Türk, Hun, Oğuz, Sarmat, Macar, Kuman vs. birçok boy, Kemer Boğazı bölgesinde bulunmuş, Pavlikanlar buraya sürgün edilmiş; Papaz Bogomil mezhebini burada kurmuştur. IV. Asırda kıyısında oturan Hunlar’dan dolayı Eğirdir Gölü için Uz [Oğuz] Gölü denilmiştir. Bardas Skleros’un bir tarafı Ermeni’dir; dağ-taş, dere-ırmak, ova-yayla, her yere kendi adını veren Türkler, Ermeniye nahiyesindeki [2. Ermeni bölgesi] Bardas adını bugüne kadar muhafaza etmişlerdir [bk. Har.2].
Hatalı eserleri kaynak alarak, tarihî yollar ve tarihî coğrafya bilinmeden, masa başı tarih yazmanın sonuçları ortadadır. Skilizes’deki Bolat’a ait bazı açıklamalar, tarihî yollar ve tarihî coğrafya bilinmeden yapıldığı için yanlıştır.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar ve Tetkik Eserler
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Attaleiates, Mikhael (2008): Tarih, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Demirkent, Işın (2020): Mikhail Psellos’un Khronograpgia’sı, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
el-Belâzurî (2002): Fütûhu’l- Büldân, Çev. Mustafa Fayda, T. C. Kültür Bakanlığı- Ankara.
Gökhan, İlyas (2013): “Harun Reşid ve Oğulları Döneminde Tarsus (786-842)”, Nevşehir Ü. Fen-Ed. Fak. Tarih Bl.
Herodotos (2015): Herodot Tarihi, Türkçe Müntekim Ökmen, Sunan Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 11. Baskı-İstanbul.
Khoniates, Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Kinnamos, Ioannes (2001): Ioannes Kinnamos’un Historia’sı, Çeviri: Işın Demirkent, Türk Tarih Kurumu-Ankara
Kurat, A. Nimet (2016): Peçenekler, Yay. Haz. Ahsen Batur, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Mimiroğlu, İlker Mete (2016): “Miryokefalon Savaşı yüzey araştırması buluntuları”, Hamideli Tarih 04, Ankara s.26.
Pahimeris [Pachymeres], Georges (2009): Bizanslı Gözüyle Türkler, Çev. İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat-İstanbul.
Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Skylitzes, Ioannes (2016): Bizans Tarihi, Terc. Hatice Bolat, Y. Lisans Tezi, Marmara Ü., XII-XXIII Bl. [959-1057] yılları, s.1-233.
Topraklı, Ramazan (2011): İkinci Haçlı Seferi, Yalvaç Meydan Muharebesi ve Kaşıkçıbeli Zaferi, Semih Ofset-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2013): Hicrî 541/ 1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2014): Ammûriye’nin Fethi Risâlesi, Sistem Ofset-Ankara.
Topraklı, Ramazan (25.11.2024): “Sparta, Lampsakos, Pelagonia, Larissa, Petoprogen, Askania Gölü”, DikGazete [erişim 20.03.25].
Wittek, Paul (1999): Menteşe Beyliği, Çeviri, O. Şaik Gökyay, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Har.1: Değişen Coğrafya: Tarihî Kıral Yolu, Bizans Askerî Yolları, Thrakesia teması [Trakya], Peçenekler-Kumanlar.
R.1: Hamideli Tarih 04 kapağı: İmparator VI. Mihail’e [1056-1057] ait bir mühür.
Har.2: HGM. 1944 basım 200 bin ölçek Alâiye paftası.