?>

Prof. İnalcık’ın bazı yanılgıları

Ramazan Topraklı

6 saat önce

Har.2: Malûm Sakarya ile Bilecik ve Söğüt çevresindeki Halizones veya İlyas’ın Bölgesi. [İlyas’ın toprakları].

PROF. İNALCIK’IN BAZI YANILGILARI

Öz

Makalenin amacı, Prof. Halil İnalcık’ın Osmanlı’nın kuruluş devresiyle ilgili bazı yanılgılarına dikkat çekmektir. Prof. İnalcık, 1105’te İznik’te Selçuklu yönetimi tekrar kuruldu; Halizones Yalak ovasıdır; Amorios Umur Beydir; Osmanlı 1302’de kurulmuştur gibi Osmanlı’nın evveli ve kuruluşuyla ilgili bazı hatalar yapar. Osmanlı devleti 1302 yılında kurulsaydı; devletin adı Ertuğrul oğulları olması gerekmez miydi? İnalcık, onlardan daha iyi biliyormuş gibi Kazvinî’yi hiç, Pahimeris’i pek az ve Halkokondiles’i de hiç kullanmamıştır. Bu husus, İnalcık’ın yanılgısına tesir etmiştir.
Açar Kelimeler: Halil İnalcık, Osmanlı, İznik, Söğüt, Amourios, Halizones, Yalak ovası, Ezber Bozan Tarih

Giriş

Osmanlı konusunda yetke olan Prof. İnalcık’ı, Kayı boyu hakkında “Ezber Bozan Tarih on Reels” adlı videoda dedikleri ile Osmanlı’nın kuruluşuyla ilgili yazdıklarını 22. 05. 2023 tarihli dikgazete’de “Prof. Halil İnalcık’ta Yanılır” başlığı altında eleştirmiştim. Merhum İnalcık, yaklaşık 500 yıl önce Göller Bölgesi’nde vuku bulan coğrafî değişimi bilmiyordu ve kanaatimce bu yüzden yanılmıştı. Onun arazi çalışmaları İznik çevresiyle sınırlıydı ve yetersizdi. Merhum, Kıral Yolu, Bizans Askerî Yolu ile Sakarya, İznik, Söğüt, Ege Denizi [eski Eğirdir Gölü] ve sair birçok ismin birden çok olduğunu bilmiyordu. Ertuğrul-şah Bey, atası Oğuz Alp [Kaya/Kayı Bey] ve onun atası Gündüz Alp’in başlangıçta nerede ve nasıl bulundukları ile Bilecik bölgesine ne zaman geldiklerini de bilmiyor olmalıydı.
Ertuğrul oğulları, Göller Bölgesi ve bilhassa Eğirdir Gölü çevresinde Menteş-şah veya nâmı diğer Uc Gâzîsi Mehmet Bey ve oğullarına tâbi olarak faaliyet gösterdikten sonra, Menteşe oğlu Hamid Bey [Amourios] tarafından Söğüt civarına yerleştirilmişlerdi. İbn Said el-Mağribî’nin dediğine göre -biraz abartılı- Uc’ta, yâni Eğirdir [Denizli] dağları etrafında Mehmet Beye tâbi 200 bin çadır Türkmen vardı. O yüzden bu dağlara Türkmen Dağları denilmişti. Önceleri Selçuklu devletiyle sorun yaşamayan bu Türkmenler, 1243 Kösedağ bozgunu sonrası Uc’ta ayaklanmışlar ve adları zikredilmeye başlamıştır. Bunlar arasında 1245-1248 Koterinus [Kötürnekli Ahmet] Uc’ta ayaklandı ve Alâiye’yi kuşattı. 1250 aynı bölgede Oğuz? Melik; 1254 yılı sahilde, Krakka’da Afşar boyundan İslâm Bey ayaklandı (Flemming, 2018: 38-39; Turan, 1998: 519). Son cümlede zikredilen Oğuz Melik, Ertuğrul Gâzî’nin atası Oğuz Alp veya Kaya/Kayı Bey; sahil, Eğirdir Gölü sahili; Krakka ise Kharax, yâni Kotoiraikia [Kötürnek] köyü olmalıydı.
Uc Gâzîsi Mehmet Bey, Sultan IV. Kılıçaslan tarafından 1262’de Şarkîkaraağaç’ta haksız yere şehit edildi. Bundan sonra Moğol boyunduruğundaki Selçuklu devleti ile Uc Türkmenleri arasındaki husumet artarak devam etti. Bu husumette Hamidoğulları’na tâbi olan Ertuğrul-şah Bey ve ailesi de vardı. 1304 yılı Hamid Bey [Amourios], imparatorla yaptığı eski antlaşmayı yeniledi ve adamlarını iskân etmek için Sakarya bölgesinden toprak satın aldı. Bu toprakların idaresini oğulları ve bilhassa İlyas Beye [Alles/Hales] vermiş olmalı ki, buraya Halizones, yâni İlyas’ın toprakları denilmişti. Hamid Bey yedi oğluyla birlik 1305/1306’da sultanlığını ilân eden Şehzâde Kılıçaslan’a biat için Konya’ya gitti, ama Kılıçaslan tarafından katledildiler. İlyas Bey [Ales Amourios], katliamdan mucize eseri kurtuldu. Kılıçaslan’ı meydana davet etti; teke tek yapılan döğüşte Kılıçaslan’ı öldürdü ve böylece Selçuklu devleti son buldu [yıl 1308]. Bunun üzerine Uc Türkmenleri Batı Anadolu’yu aralarında bölüştüler. Şah Menteş’in torunları Hamid oğlu İlyas, Uluborlu, Eğirdir ve Söğüt bölgesini; Aydın oğlu Mesut, Hamid oğullarına tâbi olarak Milas yöresini; diğer oğlu Mehmet, İzmir yöresini; Şah Menteş’in [Mehmet Bey] kardeşi İlyas’ın Saruhan Beyden torunu İlyas ise, Manisa yöresini zaptla beylikler kurdular. Ertuğrul oğulları ise, Hamid oğullarına tâbi, Halizones ve Eğirdir Gölü civarında faaliyetlerini sürdürdüler. Hamid oğlu Dündar, Aralık 1326’da öldürüldü; Orhan ve diğerleri bağımsız kaldılar. Aşağıda tekrar görüleceği gibi, “Osman öldüğünde, oğullarının en küçüğü [Orhan], kardeşlerinden kaçarak Misya'daki Olimpos Dağı'na gitti”  (Halkokondiles, 2014: 31). Orhan, Misya’daki Olympos Dağı’na niye ve niçin gitti? Çünkü orada, yâni Uluborlu’da metbu’ları Hamid oğlu Dündar Bey vardı ve Orhan, kedisinin bey tanınmasını istiyordu. Prof. İnalcık, bu konulara [Kazvinî, Aksarayî ve Halkokondiles] girmeden ahirete göçtü.
Prof. Halil İnalcık’ın bazı yanılgıları
1. “Osman Gazi’nin İznik Kuşatması ve Bafeus Muharebesi” adlı makalesinde [1997: 78] “İznik'te Selçuklu yönetimi 1105'te yeniden kuruldu, ancak kent yaklaşık 1147'de yeniden Bizanslıların eline geçti” der ki yanlıştır. Bu İznik, Bursa-İznik değil, Senirkent-İlegüp [Uluğbey] köyünün yerindeki İznik’tir. İlegüp-İznik 1075, Bursa-İznik ise 1080’de fethedilmiştir. Bursa-İznik, 1097’de elden çıktı; 1331 yılına kadar hiç Türklerin olmadı. Osman’ın 1302’de kuşattığı İznik, İlegüp-İznik; Alaşehir [Philadelphia] ise Yalvaç’tır [bk.R.1: Alaşehir’e işaret eden bir sokak levhası].
2. Merhum İnalcık, Ertuğrul-şah Bey ve ailesinin Eğirdir Gölü civarında Menteşe veya Hamid oğullarına tâbi yaşadıklarını ve İlegüp-İznik’i bilmediği için Osman’ın Bursa-İznik’i kuşattığını sanmış ve Halizones [Alizones] için, Yalak ovası demiştir. Halizones, İlyas’ın [Alles] zonu, yâni bölgesi demektir. Türkmenler İlyas adını, Ellez, Alles ve Ellas olarak telâffuz ederler. Pahimeris, Alles adını tek “l” ile Ales yazmıştır; o kadar. Hamid Bey, imparatorla yaptığı antlaşmayla Sakarya Nehri, Söğüt ve Bilecik çevresinden satın aldığı toprakların idaresini oğlu İlyas’a vermiş olmalı ki Pahimeris, o bölgenin adını Halizones kaydetmiştir (Pahimeris, 2009: 74-75; 94-95; bk.Har.2).
3. İnalcık, Kıral Yolu, Bizans Askerî Yolu ve özetle Ertuğrul Bey ailesinin yaşadığı bölgenin “tarihî coğrafyasını”; iki İznik, iki Alaşehir, iki Laodikya [Lâdik], iki Söğüt, iki Sakarya, üç Menderes nehri ve daha birçok ikinci, üçüncü ismi bilmiyor olmalı. Eğirdir Gölü için Deniz, Ege Denizi, Rum Denizi ve Göl’ün batısı için Avrupa, Yunanistan, Batı ve Garp; doğusu içinse Asia, Suriye ve Doğu denildiğini de bilememiş ve bu konudaki yorumları yanlış olmuştur.
4. Merhum İnalcık, Pahimeris’i kaynak aldığı için övülür, ama o, Osmanlı Beyliğinin başlangıcı hakkında çok mühim bilgiler veren Kazvînî ve Halkokondiles’i kaynak almaz. Kanaatimce bunun sebebi, onun, bu kaynakları yorumlayamamış olmasıdır. Pahimeris iki göl arasındaki ırmağı, Sangarios, Menderes, Skamandros, Boğazın Asya ırmağı gibi dört farklı adla kaydeder, ama bunların aynı ırmak olduğunu, kendisi de bilmiyor olmalıdır.
5. “Türklerin Tralleis’i tekrar alışı [1282]: Güçlü bir adam olan Salpakis, yâni onların kendi dillerindeki adıyla Menteş Bey [Aydın] çok sayıdaki adamıyla şehri aldı. […] bu zaferlerden sonra “doğu” [Asia eyaleti] bölgelerine daha bir enerji dolu yol aldılar [s.59-60]. Ali Amourios, Sangaris [Battal] nehri üzerindeki kalelere saldırmaya devam ediyordu. İmparator Mihail, bu nehri ağaçlardan yapılan uzun kazıklarla ortasından böldü ve bu da Türkler için zorlu bir engel oldu. Bu sırada Ali Amourios, barış içinde ve sâkin durmaya devam etmiş, ancak İznik [İlegüp] çevresinde Osman’ın ordusunu gördüğü zaman bu adamın da fikri değişmişti. Ali, imparatora yeterince iyilik yapmış ve barış içinde kalarak uzun zaman saldırıda bulunmamıştı. […] Osman, İznik [İlegüp] bölgesinden ayrılmış ve vadileri geçerek Halizones topraklarına doğru ilerlemeye hazır hale gelmişti. Bu durum Mouzalon’u harekete geçirdi. Bunun üzerine Osman, kendisi ilerlemeden önce yüz kişilik bir öncü kuvvet gönderdi; bunlar Télémaia’da ansızın ortaya çıktılar. […] Türk ordusu Menderes [Sangaris, el-Battâl] bölgesinden gelenlerle kalabalıklaşmıştı. Neticede Osman, zafer kazandı [27 Tem. 1302] [s.74-75]. Amourios, belki Olcaytu’dan [1304-1316] korktuğundan, belki de imparatora iyi görünmek için eski antlaşmayı korumak istedi; bu arada imparatordan Sakarya Irmağı çevresindeki bazı toprakları, adamlarını yerleştirmek için talep etti. Ancak bu öneri uzun zaman cevapsız kalınca adamlarının bazıları akınlarla hasat zamanını yaşayan Bizanslılara zarar vermişlerdi” (Pahimeris, 2009: 59-60, 74-75, 94-95).
Sangaris kıyısındaki Halizones (Pahimeris, 1984: 212). Sınırda ve Sangaris üzerindeki kaleler. […], vadileri geçerek Halizones’e doğru ilerlemeye hazır hâle gelmişti (Pahimeris, 2009: 31, 74). Sayfa 74’deki Sangaris, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasında birçok adı kaydedilen ve bugün var olmayan derin ırmak, s.212’deki Sangaris ise malûm Sakarya nehridir. Halizones, İlyas’ın [Hales] toprakları olmalıdır [Har.1-3]. Merhum İnalcık bunu fark edememiştir.
6. “Menteşe oğulları ve [Er]Tugrul-şah Bey, Antakya, Alâiye, Lazkiye sahillerine zorla hâkim oldular. Eşref oğlu Sis’e bitişik olan Ermenek vilâyetini Moğolların elinden aldı. Onları uzaklaştırmak için şehzadeler Geyhatu ve Hülacu’yu Rûm’a gönderdiler” [yıl 1284-85] (Kazvinî, 2018: 383). Togan bu olayı başka nüshadan şöyle verir:
“O zaman İlhanlılardan çok Sultan Mes’ud aleyhine ayaklanan Antalya, Alâiye ve Lâdıkiye'yi idare eden Tugrulşah Bey, Aksaray ve Ilgın’da [Abı-germ] Eşrefoğlu; Ermenek'te Karamanoğlu gibilerin hareketlerinin başına geçmek istedi. Argun (1284-91) adına Anadolu’yu idare eden şehzade Hülacu ile Keyhatu bu hareketi tenkil ettiler (Togan, 1981: 325, açık.51: “Tarihi Güzide, matbu nüsha, 482. Aksara [Aksaray değil, Akşar, yâni Akşehir?], Kedek [Lâdik?], Karaman, Ermenak isimleri bozuk yazılmış, Tugrulşah için Ermenişah oğlu Tugrulşah denilmiştir”).
7. “[Emir Çoban], o yıl Karanbük'ü kışlak yaptı. Önceki devirlerden hiçbir devirde çağrılmaları ve huzura gelmeleri istenmemiş olan Uluborlu'dan [Borgulu] Felekeddin Dündar, Beyşehir'den [Gorgorum] Eşref oğulları, Karahisar-ı Devle'den Sahib Fahreddin'in torunları, Kütahya ve oranın kalelerinden Germiyan emirleri ve Alişir oğulları, Kastamonu'dan Süleyman Paşa [Candar oğlu] gibilerin hepsi birbiri arkasından Karanbük kışlağında hazır oldular. Bağlılık ve kulluk gösterdiler. İtaat edip boyun eğdiler” [yıl 1314] (Aksarayî, 2000: 251-252).
Atman, Amourios’un tâbii idi [Turan, 1998: 613 <Pahimeris; 1305 öncesi]. “Aydın ve Saruhan ve Menteşe ve Teke ili begleri Hamidoglı Dündar Beg’i beg idinmişler ve mecmu’ mal ve çeri virmege razı olmışlar ve mal virmişler, ta haddi Osman Beg dahı mal göndermiş” (Yazıcızâde, 2017: 741). Menteşe, Aydın, Saruhan, Osman ve Teke, Hamidoğlu Dündar’a tâbi oldukları için Emir Çoban’ın huzuruna çağrılmadılar. Turan ve Yazıcızâde ile “Orhan Gâzî müstakil olup, Osman Gâzî müstakil değildi” (Öztuna, 2005: 99-100) ifadesi bunu doğrular. Orhan Gâzî de Dündar Bey, Aralık 1326’da öldürülene kadar, iki yıla yakın Dündar’a tâbi idi (Halkokondiles s.31; Kofoğlu, 2022: 249).
8. Türkler, sağa sola yayılmış ve birçok boya ayrılmış bulunmaktadırlar. Bunlardan birisi de hor görülmemesi gereken asil Oğuzlardır. Oğuzlar arasından çıkan Gündüz Alp, haysiyet sahibi ve Oğuz boyunun başbuğu idi. Söylendiğine göre, Oğuzlar bu adamı yurtlarının hâkimi tayin ettiler. Bundan sonra onun oğlu Oğuz Alp, Oğuz boyunun başbuğu oldu ve Asya’daki Rumlara karşı büyük başarılar kazandı [s.15]. Oğuz Alp’in oğlu Ertuğrul, girişmiş olduğu her işte çok cevval ve cebbar idi. Ertuğrul, Ege Denizi’ndeki Asya ve Avrupa’ya yakın adaları yağmalamak için gemiler inşa etti. Yunanistan düzlüklerine akınlar yaptı. Donanmasını Tearos nehrinin Ainos şehri yanındaki ağzına getirip nehrin kaynağına doğru uzun süre ilerledi. Avrupa’da Peloponnes, Euboia ve Attika şehirlerine ulaştı. Ertuğrul gözünü Asya’daki yerlere çevirdi. Acele bir ordu kurdu; hemen komşu Yunanlılara ve orada yaşayan insanlara hücum etti. Bazıları der ki Ertuğrul, Tauros Dağları’ndaki muhkem bir yeri ele geçirdi ve bu yeri, komşu yerleri almak için kullandı. Yunanlı komşularını kovdu; kuvvetlerini artırdı ve Alâeddin tarafından takdir gördü [s.17]. Oğuz boyundan Osmanlılara gelince, onların şu anki iktidar konumlarına şu şekilde geldiklerini tespit ettim: Mysia'da aynı adı taşıyan nehrin kıyısında Söğüt [Σογούτη] adında müreffeh küçük bir kasaba var. Bu kasaba Karadeniz'den yaklaşık 250 stad uzakta ve Yunanistan’dadır. Oğuzlar geldiklerinde bir süre bu bölgede yaşadılar [s.19]. Karaman'a Frigya'nın iç kısımları Kilikia ve Philadelpheia'ya kadar; Saruhan'a İyonya bölgesi kıyıları Smyrna'ya kadar; Olympos Dağı ve Bithynia ise Osman ve Teke'ye [Hamid oğluna] verildi.
Osmanlı padişahlarının Söğüt'e saygı gösterdiklerini, çünkü kendilerinin de buradan geldiklerini, sık sık burayı ziyaret ettiklerini ve halkına uygun ayrıcalıklar tanıdıklarını biliyorum. Ertuğrul'un oğlu ve bu milletin kurucusu Osman'ın oradan olduğunu duydum [s.21]. Osman, Asya'daki diğer şehirleri ve o zaman Mysia'nın müreffeh şehri olan Prousa'yı [Uluborlu-Bahar] kendisine tâbi kıldı. Osman’ın idaresi altında sekiz bin Türk, Hellespont’tan [Kemer Boğazı] Avrupa’ya geçti ve Chersonese’de bir Yunan kalesini kuşattı. Trakya’da Tuna’ya [Papa çayı] kadar gitti [s.23]. Büyük bir İskit birliği Rusya’dan [Şuhut] Tuna’ya ilerledi ve Trakya’da onlarla savaştı ve onları öldürdüler. Sağ kalanlar Chersonese’e sığındı; oradan Asya’ya geçtiler [s.25]. Ertuğrul oğlu Osman, Asya’daki birçok Yunan arazisini aldıktan sonra İznik ve Filâdelfiya’ya hücum etti, fakat ele geçiremedi [s.29]. Osman öldüğünde, oğullarının en küçüğü [yâni Orhan] babasının en yakın çevresinin desteğini kazanmak ve özellikle onları kendi destekçileri yapmak için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Osman'ın ölüm haberi, kendisine hemen onlardan geldi ve hemen kardeşlerinden kaçarak Misya'daki Olimpos Dağı’na gitti(Halkokondiles, 2014: 15-25, 29-31; Har.1-2-3).
9. “Türkler, Menderes [Sangaris, Battal] civarındaki bütün yerlere yayılmışlardı. Andronik Eski Tralleis [Barla] kentini tamir ettirerek buna Andronikopolis adını verdi. Fuke ülkesi emiri Menteşe [Aydın] burasını derhal ele geçirdi. Bu Türkler sonra Sakarya nehrine doğru geldi [yıl 669]” (Deguignes, 1976: 1155; 1756: 74, K. 11, kay. Marakeşî).
10. Alexiad’daki Sagouda [Söğüt, yıl 1115] ile Halkokondiles s.19’daki Söğüt, Bilecik-Söğüt değil, Senirkent-B.kabaca-Söğütönü mevkiindeki Söğüt olmalıdır [Anna, 1996: 483; bk.Har.1]. Bu Söğüt nehri için s.22’de İstros, İng. çeviride Tuna denilir (Halkokondiles, 2014: 23). Karadeniz [Pontus], eski Eğirdir Gölü’dür. Sagouda [Söğüt] ile eski Eğirdir Gölü arası 250 değil, 150 stadia kadardır. Türkler, 1075 yılında Uluborlu bölgesini fethedince, 376’da Lat. Salice olan ismi, Türkçe Söğüt, Kıbakıb nehri adını Kırlangıç yapmışlardı. Mysia'nın müreffeh şehri Prousa, Bursa değil, Uluborlu Bahar mevkiindeki kentti [bk. Kiepert Har.]. Tuna, Khelidonia, Kıbakıb ve Söğüt nehri, Papa çayı. Senirkent-Söğüt ve Bilecik-Söğüt gibi iki Söğüt var. Türkler, Senirkent ovasındaki Söğüt ile Kemer yanındaki Belokome [Bilecik] adlarını (Umar, 1993: 162), bilâhare Söğüt ve Bilecik’e taşımışlardı. Osmanlı padişahlarının saygı gösterdikleri ve ziyaret ettikleri Söğüt, şimdiki Söğüt olmalıdır. Yunanistan, Eğirdir ve Hoyran gölleriyle iki göl arasındaki nehrin [sınırın] garbi olup, Yunanistan’daki Sogouda, Senirkent-Söğüt; Karaman sınırı olan Alaşehir [Philadelphia] ise Yalvaç’tır. 1530’da Senirkent ovasında Kayılı [Söğüt?] ile Hoyran Gölü şarkı ve Khliara yanında Kayı köyü var. Halkokondiles eserini, 150 yıl sonra yazdı; onun Teke dediği Hamid oğlu olmalıdır.
11. Timur, Yıldırım’a, “Senin gerçek kökenin denizci bir Türkmen’den öteye gitmez” der (Arundell, 2013: 35). Bu haberi Zeki Velîdî Togan, “Sen bir kayıkçı Türkmen’in neslindensin” diye biraz farklı verir (Togan, 1981: 321). “Mehmed Bey, Kaya Bey’e, Kıyı nâmında olan diyarı verdi” (Şikârî, 2005: 129).
Burada zikredilen Mehmet Bey, Şah Menteş; Kaya Bey, Ertuğrul’un atası Oğuz Alp; Kıyı ise Eski Eğirdir Gölü kıyıları; kayıkçı Türkmen ise, muhtemelen Çaka Bey, Kaya Bey veya Ertuğrul Beydir. Ertuğrul’un atası Süleyman-şah olmayıp, Kaya Bey veya Oğuz Alp’tir. Öyleyse Ertuğrul’un atası Kaya [Kayı] Bey, iki göl arasındaki derin ırmak, yâni “fırat”ta boğulmuştur. Zira “fırat”, A., “hızlı akan tatlı su” demektir ve malûm Fırat nehri değildir. Ertuğrul Bey için, Ermenişah oğlu denilmesi ise, kanaatimce Ermeniye Bölgesi beyinin [Kaya/Kayı Beyin] oğlu anlamınadır.
12. “Rumların Melangeia’sı olan Karacahisar’ı, 1240 yılında Ertuğrul kuşattı, 1288 yılında ise Osman fethetti diyen Hammer, Purgstal ile hemfikirdir” (Remsi, 1960: 14-15). Hammer’in Neşrî’den aktardığı haberde, Rumların Melangeia’sı, İnalcık ve bütün tarihçilerce hatalı olarak Eskişehir-Karacahisar [Dorileon] anlaşıldı. Hâlbuki Rumların Melangeia’sı, Yunanistan’da denilen Sagouda [Söğüt] ile Senirkent-İznik [İlegüp] arasındaki Yassıören köyüdür.
Har.1: Eğirdir [Uz, Pusguse] ve Hoyran [Askania, İznik] gölleri ile Kıreli [Koralis] ve Beyşehir [Trogitis] gölleri ile Tarihî yollar ve ırmaklar.

Sonuç

Merhum İnalcık, Ertuğrul Beyin çağdaşı olan Kazvinî’yi hiç, Pahimeris’i ise az ve yanlış değerlendirmiştir. Halkokondiles, Osmanlı tarihçileri gibi çağdaş olmamasına rağmen, bizim bilmediğimiz çağdaş kaynakları kullanmış olmalı ki, verdiği malûmat hem çok kıymetli, hem de çok doğrudur. Merhum İnalcık, Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişimi bilmediği ve tarihî coğrafyaya yeterli önemi vermediği için olsa gerek Halkokondiles’ten yararlanmamıştır. Yukarıda 12 Madde hâlinde verdiğim hususlara ya hiç değinmemiş, ya da değindiklerini yanlış yorumlamıştır. “Prof. Halil İnalcık’ta Yanılır” adlı makalede açıkladığım hususları tekrar etmek istemedim. Ancak o makalede bulunmayan veya eksik olan hususları vermeye çalıştım. Onun, eleştirilerimin haricindeki ve Osmanlı arşiv belgelerine dayanan tarih çalışmaları hakkında bir şeyler demenin, haddimiz olmadığını da belirtmek isterim.
Ertuğrul-şah Bey, atası Kaya/Kayı Bey [Oğuz Alp] ve oğlu Osman’ın [Atman], Uc Beyi Menteş-şah [Mehmet Bey] ve oğullarına [Amourios Hamid ve Salpakis Menteşe Aydın ], torunları İlyas [Ales Amourios] ve Dündar Beylere tâbi, eski Eğirdir Gölü ve kıyılarında askerî-siyasî faaliyette bulunmuşlardır. 1280’lerde Ertuğrul’un, Akşehir, Ilgın, Lâdik, Ermenek, Alanya, Antalya, Yalvaç [Antakya] ve Eğirdir’de [Lazkiye] bulunduğu görülüyor. Osman’ın 1288’de fethettiği Rumların Melangeia’sı Senirkent-Yassıören, 1302’de kuşattığı Alaşehir Yalvaç, İznik Senirkent- İlegüp, 1310 kuşattığı Rodos, Eğirdir-Gülistan Adası. Ertuğrul’un Tauros Dağlarında ele geçirdiği muhkem bir yer ile Fuke ülkesi emiri Menteşe‘nin [Aydın] 1269’da fethettiği [eski] Tralleis [Neutroja], aynı olup, bu yer Barla’dır. Menteş-şah ve oğullarına ait başarılar bilâhare Ertuğrul ve Osman Beylere mâl edilmiştir. Ertuğrul’un takdir gördüğü Alâeddin, Alâeddin Keykubad değil, 37 gün tahtta kalan ve Cimri diye dışlanan Alâeddin Siyavuş’tur. Çünkü Siyavuş, 30 May. 1279’da Çay-Geneli-köyü Pınarbaşı’nda katledilene kadar, yaklaşık iki yıl, Uc’ta, Ertuğrul ile kalmış olmalıdır.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar
Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, Çeviri. Topbaş Atabay, Sistem Ofset-Ankara.
Flemming, Barbara (2018): Geç Ortaçağ Dön. Pamfilya, Pisidya ve Likya’nın Tarihî Coğrafyası, Çev. H. Turan Bağçeci, TTK-Ankara.
İnalcık, Halil (1997): “Osman Gazi’nin İznik Kuşatması ve Bafeus Muharebesi, Osmanlı Beyliği: 1300-1389”, Ed. Elizabeth A. Zachariadou, Çeviri: G. Çağalı Güven ve diğerleri, s. 78-100, Tarih Vakfı Yurt Yayınları-İstanbul.
Kazvinî, Hamdullah Müstevfî (2018): Târihi Güzide, Ter. Mürsel Öztürk, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Khalkokondiles (Halkokondiles), Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çev. Kaldellis, Anthony, Londra.
Kofoğlu, Sait (2022): “Hamid Oğulları Beyliği”, Türk Devletleri Tarih ve Kültür Atlası, Yay. Haz. A. Özcan-F. Başar, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Nata Vakfı, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Türk Kül. Hizmet Vakfı Yay, tkhv@org.tr -İstanbul, s.249-251.
Öztuna, Yılmaz (2005): Devletler ve Hânedanlar, Türkiye (1074-1990), Cilt 2,İlâveli 3. Baskı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı-Ankara.
Pahimeris [Pachymeres], Georges (1984): Relations Historiques, I. Livres I-III, Edition, Introduction et Notes par A. Failler-Paris.
Pahimeris [Pachymeres], Georges (2009): Bizanslı Gözüyle Türkler, Çeviri: İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık-İstanbul.
Remsi [Ramsay, W. M.] (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Şikârî (2005): Karamannâme, Yay. Haz.: Metin Sözen-Necdet Sakaoğlu, Karaman Valiliği-Karaman Belediyesi-İstanbul.
Togan, A. Zeki Velîdî (1981): Umumî Türk Tarihine Giriş, Cilt 1, 3. Baskı, Ed. Fak. Basımevi-İstanbul.
Topraklı, Ramazan (2023): “Prof. Halil İnalcık’ta Yanılır”, dikgazete [erişim 30.09.2024].
Turan, Osman (1998): Selçuklular Zamanında Türkiye, 6. Baskı, Boğaziçi Yayınları-İstanbul.
Umar, Bilge (1993): Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Yazıcızâde Ali (2017): Tevârîh-i Âl-i Selçuk (Oğuznâme-Selçuklu Târihi), Neşre Haz. Abdullah Bakır, Çamlıca-İstanbul.
Har.2: Malûm Sakarya ile Bilecik ve Söğüt çevresindeki Halizones veya İlyas’ın Bölgesi. [İlyas’ın toprakları].
R.1: Yalvaç’ın Alaşehir olduğunu gösteren; tarihî Konya-Yalvaç yolu üzeri ve Yalvaç-Örkenez köyünde bulunan bir sokak levhası.
YAZARIN DİĞER YAZILARI