ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne Dışişleri Bakanlığı’nın Orta Doğu işlerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısı David Satterfield’in atanması haberi neredeyse bir yıldır gündemde. 22 Haziran 2018'de "ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi David Satterfield kim?" (*) sorusuna cevap aradığım yazı halen tedavülde.
Türkleri anlayan Yahudi kökenli diplomat!
Önceki görev alanı ailesinin etnik ve mistik dini kökenlerinin bulunduğu coğrafyayı kapsıyor. Lübnan, Suudi Arabistan ve Irak’ta görev yapmıştı.
Ortadoğu’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi David Satterfield, İran karşıtı ekipten.
10 Ocak 2018’de Amerikan Senatosu’nun Dış İlişkiler Komisyonu’nda “IŞİD sonrası Amerika’nın Suriye Politikası” konulu bir oturumda, “Biz Türkiye hükümeti ve güvenlik güçlerinin PKK ve Suriye Demokratik Güçleri içerisindeki birçok güçle arasındaki ilişkiye dair kaygılarını çok iyi anlıyoruz. Bu noktada Dışişleri Bakanı Tillerson’ın ve Rusya’nın da dile getirdiği, Suriye’nin kuzeyinde yaşanacak siyasi geçiş sürecine dair Türkiye’nin kaygılarını azaltma konusunda bir ortak anlayış söz konusu.” demiş, bölgedeki tüm etnik grupların yer alacağı bir geçiş sürecinin öneminden bahsederken bu geniş alanda sadece Kürtlerin olmadığını, Araplar, Türkmenler gibi birçok etnik grubun bulunduğunu ve tüm bu grupların Suriye’nin geleceğinde yer almak istediklerine dikkat çekmişti.
Ancak yine aynı toplantıda; ABD’nin Yakın Doğu işlerinden sorumlu müsteşarı olarak görev yapan David Satterfield, Trump yönetiminin amacının, IŞİD’i yok etmeye devam etmenin ötesinde, SDG’nin Suriye’nin kuzeyinde ve kuzeybatısında sağlamlaştırılmasını ve İran etkisine karşı koymayı kapsadığını ortaya koymuştu.
Ayrıca, ABD güçlerinin neden Suriye’de kalmaya devam ettiğine dair bir soruya da “İran’ın Suriye’ye askeri malzeme taşıma konusundaki büyük becerisi dolayısıyla faaliyetlerini arttırmasından derin kaygı duyulduğunu…” söylemişti.
Bu açıklama, Trump yönetiminin, Suriye’de, Tahran’ın müttefiki Esad’ı devirmek için, kolayca İran ve potansiyel olarak Rusya ile daha geniş bir çatışmaya dönüşebilecek bir savaşa hazırlandığı şeklinde yorumlanmıştı.
Öyle de olmadı.
Yahudi ama Filistin Devleti'nin kurulmasında katkısı var...
1993-1996 yılları arasında ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Yakın Doğu İşleri Direktörü olarak görev yapan David Satterfield; Filistin Yönetimi Lideri Yaser Arafat’la görüşerek geçici bir Filistin devletinin kurulmasını öngören bir yol haritasıyla ilgili çalışmalarda bulunmuştu.
David Satterfield 2008’de; Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Irak Özel Temsilcisiydi ve o tarihte PKK’ya karşı mücadelede etkin istihbarat paylaşımı için yeni bir mekanizma kuran Türkiye ve Amerika, bu mekanizmayı karşılıklı ziyaretlerle daha da işlevsel kılmaya uğraşıyordu.
Pentagon kendisini pek sevmez...
David Satterfield; Dışişleri’ndeki görevinin yanı sıra dünyanın en büyük güvenlik firmalarından biri olan 620 bin kişinin çalıştığı ve 110’dan fazla ülkede faaliyet gösteren G4S’in sözcülüğünü yapmıştı.
Haziran 2016’da Amerika Birleşik Devletleri’nin 27. eyaleti olan Florida’da ki Orlando kentinde ABD doğumlu Afganistan kökenli 29 yaşındaki Ömer Metin’in, eşcinsellerin gittiği Pulse Clup adlı gece kulübünde gerçekleştirdiği silahlı saldırı sonucunda 50 kişi hayatını kaybetmiş, 53 kişi yaralanmış, olay, ülke tarihinin en kanlı silahlı saldırısı olarak kayıtlara geçmiş, IŞİD, kendisine ait Amaq haber ajansı üzerinden yaptığı açıklamayla saldırıyı üstlendiğini duyurmuştu.
Sıkı durun bu saldırıyı gerçekleştiren Afganistanlı Ömer Metin, David Satterfield’in sözcüğünü yaptığı güvenlik firması G4S personeliydi.
David Satterfield'in sözcülüğünü yaptığı güvenlik şirketi Türkiye'de faaliyet gösteriyor!
G4S Türkiye’de de şubesi olan bir güvenlik şirketi. İstanbul Şişli’de ofisleri var.
Tanıtımında, “teknoloji entegre güvenlik ürün ve hizmetleri, uzman kadrosu ile dünyada lider güvenlik şirketi…” olduğu belirtiliyor.
Türkiye’deki müşteri portföyü oldukça geniş olan G4S, 400’den fazla firma, 500’ün üzerinde iş yerinde, 5188 sayılı kanuna uygun olarak yerleştirilen 4000’ün üzerinde güvenlik personeli ile hizmet veriyor.
Şirketin müşterilerine verdiği hizmet, “güvenlik risk danışmanlığı, yakın koruma ve seyahat güvenlik danışmanlığı”nı kapsıyor.
Ayrıca Radyo ve GSM frekanslarında yayın yapan gizlenmiş dinleme ve görüntü alma cihazlarının, frekans analizi yöntemi ile veya yayın yapmayan, sadece kayıt yapan cihazların, termal görüntüleme yöntemi ile tespit ettikleri anlaşılıyor.
Şirket ilk defa 1901’de Danimarka’da kuruluyor. 1991’de Türkiye’de ilk kez güvenlik sektöründe giriş yapan G4S Güvenlik Türkiye Genel Müdürü ise Kağan Gümüş.
Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği’nde yedek yönetim kurulu üyesi olan Kağan Gümüş, daha önce G4S Türkiye şubesinde Toplam Güvenlik Çözümleri Direktörüydü.
ABDnin Suriye Masasından sorumlu…
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda 1980’de göreve başlayan ve pek çok Ortadoğu ülkesinde diplomat statüsünde görev yapan Satterfield, ABD Dışişleri’nin Suriye dosyasına bakan önemli bir kaç isminden biri.
Senato’nun Suriye konulu oturumlarında pek çok defa Beyaz Saray’ın Suriye politikasını sunan kişi olarak bir konuşmasında Menbiç’le ilgili olarak “ABD’nin, Menbiç’te kalmaya devam edeceğinin Türk hükümetine açıkça söylendiğini” bildirmişti.
Daha önce Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan ve Tunus’ta görevli Satterfield'in; oğul George Bush döneminin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın üst düzey danışmanlığı ve Dışişleri’nin Irak konusundaki özel koordinatörlüğü görevleri vardı.
Satterfield, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile aynı ekipten…
Satterfield’ın, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yla da iyi ilişkilerinden söz ediliyor.
Arap-İsrail ilişkileriyle geçmişte yakından ilgilenen Satterfield, 2009-2014 yıllarında İsrail ve Mısır arasında yer alan Sina’daki Çokuluslu Güçler’in genel direktörlüğünü yürütmüştü.
ABD-Birleşik Krallık-Fransa koalisyonunun Suriye’ye hava ve füze saldırısı gerçekleştirdiği günlerde “prochetmoyen-orient.ch” adlı internet sitesinden sızdırılan 12 Ocak 2018 tarihli belgede, Satterfield’ın da adı geçiyordu.
Sızdırılan belge, ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün’den oluşan “Suriye için Küçük Amerika Grubu”nun Suriye’yi bölmek ve paylaşmak, bölgeyi istikrarsızlaştırmak için savaşı bir süre daha uzatmak için planlamaların yapıldığını ortaya koyuyordu.
Sızdırılan belgeye göre toplantıya katılanlar arasında ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi David Satterfield da bulunuyordu.
Astana ve Soçi süreçlerini baltalamak istediler…
ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün arasındaki Suriye paylaşım toplantısından sızdırılan dünyayı ayağa kaldıracak gizli belgeye göre; ABD batılı müttefikleriyle birlikte Suriye’yi bölmeyi ve savaşı uzatmayı hedefleyen bir plan uygulamada kararlıydı.
Plan, Washington’daki İngiltere Büyükelçiliği’nde Orta Doğu’dan sorumlusu Benjamin Norman’ın yazdığı 12 Ocak tarihli gizli yazının sızmasıyla ortaya çıktı. 5 sayfalık yazıda, ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün’den oluşan “Suriye için Küçük Amerika Grubu”nun varlığı ortaya çıkıyordu.
Grup, ilk kez 11 Ocak 2018'de Washington’da toplanmış, ABD Dışişleri Ofisi’nin Yakın & Orta Doğu Bölümü’nün şefi Hugh Cleary, Fransa Dışişleri Bakanlığı Kuzey Afrika & Orta Doğu Direktörü Jérôme Bonnafont, ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Yardımcısı David Satterfield, Ürdün’den Nawaf Tell ve S. Arabistan’dan Jamal al-Aqeel katılmıştı.
Suriye stratejisinin detayları şu şekildeydi; Suriye’nin bölünmesi, Soçi sürecinin sabote edilmesi, Türkiye için çizilen çerçeve ve Cenevre sürecini yöneten BM Özel Temsilcisi Mistura’ya verilecek talimatlar.
Bu gizli toplantı da katılımcıların stratejisi Soçi’deki barış girişimlerini sabote etmek, Suriye krizine Kürtlere karşı Türkler savaşını eklemek ve İran ile Lübnan Hizbullahı’na karşı İsrail’i kışkırtmak olarak belirlenmişti.
David Satterfield nasıl bir eğitim aldı, ailesi kim?
Devlet Üstün Onur Ödülü, Başkanlık Seçkin İcra Ödülü ve Ordu Üstün Sivil Hizmet Ödülüyle onurlandırılan David Satterfield, Maryland Üniversitesi ve Georgetown Üniversitesi’nden mezun. Arapça ve Fransızca biliyor.
ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Satterfield’in her ne kadar biyografisinde ‘beyaz’ tanımı yer alsa da ismi ve soyadından dolayı Semitik genler taşıdığı söylenebilir. İbranice “Davut” ismi, Davit soyadı ise İngilizce ve İbranice karışımı “Satterfield”. “Sattar" İbranice “gizli, üstü örtülü, gizli saklı” anlamları olan bir kelime ve Arapça’da da benzer manaları var. “Büyü yapılan ev, büyülü mekan” gibi de anlam verilebilir. Yani aile büyükleri Kabalacı...
“Field” İngilizce kökenli bir sözcük; “alan, saha” gibi anlamlar içeriyor.
Ankara’ya atanan ABD’nin yeni Büyükelçisinin soy ismi, geçmişinde yaptığı işlerle örtüşüyor ve ‘gizli alan’ gibi bir manaya karşılık geliyor.
Büyükelçi, 18 Aralık 1954’te ABD’nin Chesapeake Körfezinin kuzeydoğusunda Maryland eyaletinin en büyük şehri Baltimore’de doğdu. Adını taşıdığı büyük babası David Satterfield ve büyük annesi Rebecca Ann Gerasham, 16 Aralık 1841’de evlenmişlerdi.
1996-1998 yılları arasında Arap-İsrail İşleri Dairesi Başkanlığı görevini üstlendi ve Eylül 1998 ile Haziran 2001 arasında Lübnan Büyükelçisiydi.
ABD Büyükelçisinin eşi Bayan Satterfield kanserden öldü!
David Satterfield; Ağustos 2013’ten Ocak 2014’e kadar Kahire’de Misyon Şefiydi.
Eşi; Martha Anne Satterfield.
Alexander Michael Satterfield isminde bir oğlu Victoria Maria Satterfield isminde bir kızı var.
Eğer kayıtlar doğruysa Büyükelçi Satterfield’in eşi Martha “Marty” Anne Satterfield, Teksas Fort Wort’dan Homer J. Wade ve Kathryn Daisy Waddle çiftinin kızı.
İspanyolca biliyordu ve sıkı bir Katolik’ti. Katolik Kilisesinin birçok organizasyonunda görev almıştı.
Bayan Satterfield iyi bir kemancıydı ve Ulusal Senfoni Orkestrası’nın birçok konserinde sahne almıştı. 4 Mayıs 2013 Cumartesi günü, 60 yaşında, Marion’daki McDowell Hastanesinde ölmüştü.
Ne kadar önemli bilmiyorum ama Aralık 2010’da Doğu Baltimore semtinde Homewood Bulvarı’ndaki bir evde, Satterfield ailesinin altı üyesi, dumandan zehirlenmiş olarak bulunmuştu. Lakin evlerinde çıkan yangında duman zehirlenmesinden ölen Satterfield ailesi ile David Satterfield’in sadece soy adı benzerliği var çünkü ölen aile fertlerinin tamamı siyah derili yani zenciydi.
David Satterfield kırk yıllık Ortadoğu deneyimine sahip.
Bölgeyi iyi tanıyor. Suudi Arabistan, Lübnan, Suriye ve Tunus dahil olmak üzere bir dizi Arap ülkesinde diplomat olarak görev yapmış birisi.
İsrail-Mısır barış anlaşmasının korunmasına yardımcı olan Sina’daki çok uluslu güçte üst düzey yetkiliydi.
George W. Bush yönetiminde, Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice’ın üst düzey danışmanıydı ve Irak koordinatörü olarak görevlendirilmişti.
İsmi yeniden gündeme gelince, tanınması için “Voice of Amerika” kısa bir bilgi notu hazırlamış.
Birlikte okuyalım;
“Ortadoğu konusunda uzman bir isim olan Satterfield 2017’den bu yana ABD’nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Vekili olarak görev yapıyordu.
Satterfield, bunun öncesinde de ABD Dışişleri Bakanı’nın Libya özel danışmanı, Kahire Büyükelçiliği maslahatgüzarı, Bağdat Büyükelçiliği misyon şefi yardımcısı ve Lübnan büyükelçisi gibi görevlerde bulundu. Büyükelçi Satterfield, ABD’nin Suriye ve Suudi Arabistan büyükelçiliklerinde de çalıştı ve Dışişleri Bakanlığı’nın yakın doğudan sorumlu üst kademelerinde çeşitli görevler üstlendi.
Geçmişte ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca üstün hizmet ödüllerine layık görülen Satterfield İbranice, Arapça, Fransızca ve İtalyanca biliyor.”
Şimdi soru şu:
Koskoca Dışişleri Bakan Yardımcılığı ve ABD’nin Yakın Doğu işlerinden sorumlu müsteşarı David Satterfield’ın, Türkiye’de görevlendirilmesi onun tasfiyesi ve Washington bürokrasisinden uzaklaştırılması mı?
Yoksa bölgeyi alt üst edecek gelişmeler öncesi, bölgedeki mevcut durumu iyi okuyacak ve kontrol edebilecek, tecrübeli bir diplomat olan Satterfield, bizim de bilmediğimiz yetkilerle donatılarak ABD’nin İran operasyonlarını koordine etmek için mi Ankara’ya atandı?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
-
*