Demokrasiye ara vermeliyiz demiyorum. Öyle ya insanlık tarihinde şimdilik ulaşılabilen en iyi yönetim biçimini neden bırakalım? Oligarkların, teknokratların, bürokratların, teokratların egemenlik sevdası, demokraside yer buluyorsa bu kimin suçu?
Tuz kokmuş dostlar, balık baştan kokmuş! Uzun zamandır politik tefessühün tüm siyasi partilere bulaştığını gözlemliyorum. Ortada ümitvar olabilecek durum yok.
“Tanrı Krallar” dönemine dönüş!..
İlkçağ tarihi, “Tanrı Krallar”ın devridir. Hint tarihine bakın, Hitit, Mezopotamya, Mısır, Pers hatta Roma tarihine bakın, krallar “Tanrı soylu”dur, Tanrı adına konuşur, Tanrı adına yönetir.
Günümüzde de değişen bir şey yok gibi. Hitler, Mussolini, Stalin, Mao, Enver Hoca, Tito gibi liderler öldü gitti; lakin geriye kötü ünleri, onları model alan çömezler kaldı.
Her lider itibardan tavizsiz saltanat sürüyor. Her biri kendi çöplüğünde 'tanrı kral'. Son model araçlar, lüks rezidanslar, etraflarında pervane olan parti görevlileri vs. vs. şartlandırılmış şakşakçı seçmen kitlesi. Tıpkı sendika ağalığı/ağaları gibi.
“Lider sultası” sanmayın; bir kaç parti için geçerli. Parti demokrasi belki biraz Ana Muhalefet partisinde var gibi. Malum Bankaya kim hükmediyorsa partide onun sözü geçiyor, yanisi şu; parayı veren düdüğü çalıyor.
“Halk adına halk için” mi?..
Tüm bunları neden yazma gereği hissettim? Çankaya Belediyesi, “Ankara'nın Başkent Oluşu’nun 98. Yılı”nı tüm hafta sürecek etkinliklerle kutluyor. Bu kapsamda 9 Ekim Cumartesi akşamı Koray Avcı, Dikmen Karapınar Mahallesi'nde açık hava konseri verdi.
Cem Karaca, Ahmet Kaya, Neşet Ertaş, Erkin Koray ve şu anda isimlerini hatırlayamadığım sanatçılardan parçalar seslendirdi. Zaten konsepti bu. Memleket havaları işte, güzeldi.
Konserin tabii ki halktan kopuk protokol izleyicileri de vardı, Belediye Meclis üyeleri, eşleri ve parti yöneticileri. Onlar en ön safta, koltuk ve sandalyelerde yerlerini aldılar. Halk Partisinin serancamı bu. Her yerde durum aynı. Diğer siyasi partilerin etkinliklerinde de benzer tablolar görünebilir.
Al birini bu öbürüne. Eee boşuna dememişler, istedikleri kadar hamam tası gümüşten olsun, tencere dibi kara onunki diğerinden kara.
Ben, konser sonrası neye takıldım biliyor musunuz? Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, sahneye çıktı, Koray Avcı'ya teşekkür etti, halkı selamladı.
Sonra ne oldu?
Salgında, bulaşı riskine rağmen sıkış-tepiş ortamda, erkek ve kadın karması genç zabıtaların kolkola girerek oluşturduğu koridordan geçerek makam aracına yürüdü, bindi ve gitti.
Bir belediye başkanı bunları yaptırıyorsa, bunu “itibardan taviz olmaz” diye algılıyorsa, milletvekili veya bakan olduğunda varın gerisini siz düşünün.
Türk demokrasisi yol ayrımında!..
Uzun lafın kısası, mevcut siyasiler hangi partiden olursa olsun, şimdiye kadar oluşan kötü mü kötü demokrasi geleneğimizden izler taşıyor. Hangisi iktidar olursa olsun, hepsi gidip memleketi müteahhit mafyasına teslim edecek.'Hediyeden rüşvet olur mu' diyecekler?
İş bilen, işini bilen, cebini düşünen o kadar ki sinekten yağ sızdıran bürokratları atayacaklar. Her şey ahlaki olmayacak ama kurallara uygun olacak. Kitabına uyduracaklar, deveyi hamudu ile yutacaklar.
Ben ümitvar değilim!..
Eğer mukaddes anlam, nosyon, misyon, vizyon yüklediğimiz Devlet var ise neden tüm bu çürümüşlüğe göz yumuyor, vatan evlatlarını namerde, yiğitleri kuru soğana muhtaç ediyor?
Ey Devlet ruhu; geldinse işaret ver, yoksa tarihin karanlığında kaybol git, insansız devlet olmaz, devletsen insanına sahip çık!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça