Türkiye ile Suriye'yi savaşın eşiğinden döndüren Adana toplantısında imzalanan mutabakattan söz edelim. Eylül 1998’de Türkiye, Kuzey Irak’ta olası Kürt Devleti’ne karşı Suriye’nin başkenti Şam’da konuşlanmış PKK kamplarının yok edilmesini ve terörist başı Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkartılmasını sert bir üslup ile dile getirdi. Kronolojik olarak bu süreç şöyle başladı:
16 Eylül 1998'de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş; “Türkiye-Suriye ile iyi ilişkiler konusunda gerekli çabayı gösterdi. Ancak sabrımız taşmak üzeredir. Her türlü fesatlık Suriye’den çıkmaktadır. Türkiye, fesatlıklara cevap verecek güçtedir. Türkiye beklediği karşılığı alamazsa, her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır.” dedi.
1 Ekim 1998'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; “Suriye, Türkiye’ye karşı açık bir husumet politikası izlemektedir. PKK terörüne aktif destek sağlamaya devam eden Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak üzere olduğunu buradan dünyaya ilan ediyorum.” diyerek Türk Devleti'nin kararlılığını gösterdi.
Sert mesajlar veren Türkiye, en yetkili ağızların yaptıkları açıklamaların ardından Suriye sınırına askeri birlikler gönderdi ve 5 Ekim 1998’de tüm diplomatik ilişkileri dondurdu.
Ankara'nın bu tutumu, Ortadoğu gündemine bomba gibi düştü. Arap Ligi’nden Libya ve Irak, Suriye’nin yanında yer aldı. Ortadoğu gibi sorunlu bir bölgede kaosun domino etkisi yaratmasından çekinen Mısır ve İran arabuluculuğa soyundu. Böylelikle Türkiye ve Suriye arasında mekik diplomasi başladı.
Adana Mutabakatı görüşmeleri…
Türk Heyeti tek maddesi terör olan güvenlik toplantısı için Adana'ya giderken, Şam yönetiminin Mısır aracılığıyla verdiği sözleri teyid edip etmeyeceğinden kuşku duyduklarını gizlemiyordu. Ancak görüşmeler başladığında bu kuşkunun yersiz olduğunu anlayan Türk heyeti, karşısında kararlı bir Suriye heyeti buldu.
Heyetin sadece üst düzeyde olması değil, takındığı tutum da ilk günden Türk tarafında "Suriyeliler bu kez oyalamaya değil, iş yapmaya gelmişler" kanaatini uyandırdı.
Türk heyeti masaya oturduğunda karşısında Suriye heyet başkanı olarak Siyasi Güvenlik Başkanı Tümgeneral Adnan Badr (Bedir) Al Hassan vardı.
Hafız Esad'ın itimat ettiği sadık generallerinden Al Hassan, Suriye'de etkin bir göreve sahip olduğu gibi, Suriye'yle güvenlik müzakerelerinin yürütüldüğü 1990'ların başında, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in de karşılığıydı.
Suriye gizli servisi El Muhaberat'ın üst düzey yetkililerinden biri olan Tümgeneral Hassan, Adana'daki kritik toplantıda imzalanan mutabakat metnine Suriye adına imza atan kişiydi.
Mısır ve İran’ın gözetiminde Türk ve Suriyeli yetkililer, 19-20 Ekim 1998 tarihlerinde Adana bir araya geldiler.
Toplantıya katılan heyetlerden Türk tarafının yetkili ismi Dışişleri müsteşar yardımcısı Uğur Ziyal, Suriye tarafının yetkilisi ise Suriye Siyasi Güvenlik Başkanı Tümgeneral Adnan Badr Al-Hassan'dı.
Büyük önem verilmesine karşın sadece 1.5 saat süren toplantının ardından Suriyeli yetkililer 20 yıldır süren desteğin artık verilmeyeceğini taahhüt etmişlerdi.
Bu mutabakat/anlaşma ile Suriye, PKK’ya 20 yıldır verdiği desteği çekmişti. Suriye topraklarındaki her türlü PKK faaliyetini yasakladığını bildirmiş ve ülkesinde hiçbir terör unsurunu barındırmayacağını taahhüt etmişti.
Suriye, ayrıca Türkiye’nin güvenliği ile ilgili tüm talepleri kabul ederek, PKK’nın elebaşı Öcalan’ın bir daha topraklarda barınmasına izin vermeyeceğini de bildirmişti. Anlaşmanın ardından dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Suriye’ye gönderdiği iki uzman aracılığı ile Suriye’nin terörizmle ne derece mücadele ettiğini yakından izlemişti. Bu mutabakatla, iki ülke ilişkileri düzelmiş, iki ülke arasındaki savaş tehdidi o an itibariyle ortadan kalkmıştı.
Adana Mutabakatı neleri kapsıyordu?
• Suriye, PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul etmiştir. Ülkesindeki tüm PKK ve yan kuruluşlarının faaliyetlerini yasaklamıştır.
• Suriye, topraklarından kaynaklanan ve Türkiye’nin güvenlik ve istikrarını bozmaya yönelik her faaliyete karşılıklılık ilkesi çerçevesinde izin vermeyecektir. Suriye, topraklarında PKK’nın silah, lojistik ve propaganda yapmasına kesinlikle izin vermeyecektir.
• Suriye, ülkesinde PKK’nın eğitim ve barınma amaçlı kamplar açmasına izin vermeyecektir.
• Dışarıdaki PKK unsurlarının Suriye’ye girişine izin verilmeyecektir.
• Suriye ülkesinin topraklarını PKK mensuplarının 3.ülkelere geçiş için kullanmasına müsaade etmeyecektir.
• Suriye, PKK mensuplarının topraklarına girmemesi için tedbirler alacak ve sınır kapılarını bu konuda talimatlandıracaktır.
• PKK kampları şu andan itibaren faaliyette değildir ve kesinlikle faaliyete geçmelerine izin verilmeyecektir.
• Birçok PKK’lı tutuklanmış ve adalete teslim edilmişlerdir. Listeleri mevcuttur Suriye bu listeleri tevdi etmiştir.
• İki ülkenin üst düzey güvenlik yetkilileri arasında doğrudan telefon hattı oluşturulacaktır.
• Taraflar diğerinin diplomatik temsilciliklerine ikişer özel yetkili görevli atayacaklar, bu görevliler misyon şefleri tarafından bulunulan ülke yetkililerine takdim edileceklerdir.
• Türk ve Suriye tarafları, Lübnan’ında muvafakatinin alınması kaydıyla PKK terörü ile mücadele konusunu 3’lü çerçevede ele almayı kararlaştırmıştır.
General Adnan Bedir Hasan…
Tam ismi Adnan Bedir Hasan (Adnan Süleyman Bedir Hasan). Humuslu bir Alevi/Nuseyri ailenin çocuğu. Humus Vilayetinin 50 km doğusunda yer alan Al-Mukharram Al-Fawqani (Al muharram Al Fokani) kasabasında doğan Adnan Bedir Hasan ayrıca 8 Mart 1963'te Baas Partisi’nin darbesini gerçekleştiren askeri komite başkanı Tümgeneral Muhammed Ümran'ın akrabası.
Tümgeneral Adnan Badr Hassan; Humus'taki Harp Okulu'ndan mezun oldu. 9. Motorize piyade Tümeni'ne subay olarak atandı. 1985 yılının başında 9. Tümen komutanlığını üstlendi. 1985'ten beri Arap Sosyalist Baas Partisi Merkez Komitesi üyesi. 1987 yılında Ahmed Said Salih'in yerine siyasi güvenlik müdürlüğü başkanlığına atandı. Görev süresi Ekim 2002'de sona erdi ve yerine siyasi güvenlik müdürlüğünün başına Ghazi Kanaan getirildi. Gazi de; 12 Ekim 2005'te Şam'daki bir hastanede kafasından aldığı kurşun yarası sonucu öldü/öldürüldü.
1987 yılı başında İçişleri Bakanlığı'nda Siyasi Güvenlik Şube Başkanlığı'na atandı, gerçekte ise İçişleri Bakanlığı'nda karar sahibi yetkili kendisi idi. Tümgeneral Gazi Kanaan'ın Siyasi Güvenlik Şubesi başkanlığına atandığı 2002 yılına kadar görevine devam etti. 2002 yılında Suriye Ordusundan emekliliğe sevkedildi. 2005 yılına kadar Baas Partisi Merkez Komite üyesi olarak siyasi çalışmalarına devam etti.
PKK lideri Öcalan’ı Suriye'den çıkarma operasyonunu yönetti…
Adnan Badr Hassan; Hafız Esad döneminde Nuseyri seçkin subaylarından biriydi. Hafız Esad döneminde Askeri İstihbarat Teşkilatı Başkanı Tümgeneral Ali Duba ile yakından ilişkiliydi. Son derecede ve açık olarak mezhepçi kişiliği ile tanınmıştı. Hafız Esad'ın kendisine duyduğu güven nedeniyle Abdullah Öcalan ile sürekli temas halindeydi. PKK/ Öcalan ve Türkiye ile ilgili gelişmeleri koordineli olarak Hafız Esad'ın oğlu Beşar Esad ile paylaşıyordu. Bu pozisyonundan dolayı terör örgütü lideri Öcalan'ı, Suriye'den çıkarma görevi verilmişti.
Adnan Badr Hassan ile irtibatlı Türk askeri personeli…
Adana Mutabakatı metnini hazırlayan askeri ve sivil teknik heyette Türkiye kamuoyunun yakinen tanıdığı iki isim de yer almıştı. Bunlardan birisi rivayete göre eski Kara Kuvvetleri Komutanlarından Orgeneral Aytaç Yalman’ın akrabası olduğu söylenen o dönemde İstihbarat Yüzbaşı rütbesindeki Kemal Eskintan'dı.
2 Şubat 2014 tarihinde Ankara’da ölen, 57. Hükümet’in İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, Eylül 2001’de Suriye İçişleri Bakanı Mohammed Harba ile “işbirliği anlaşması” ve “geri kabul anlaşması” imzaladığında kendisi ile Şam’a giden heyette İstihbarat Yüzbaşı Kemal Eskintan da yer almıştı.
Diğer isim kimdi?
Şimdilerde Necip Hablemitoğlu suikastindeki rolü iddiası nedeniyle aranan firari MAK Albayı Mustafa Levent Göktaş da Türkiye ile Suriye arasında 20 Ekim 1998 tarihinde imzalanan Adana Mutabakatı görüşmelerine teknik kadroda dahil edilmişti. İyi derecede Arapça ve İngilizce bilmesi de etkili olmuştu.
Levent Göktaş bu temaslar sırasında Suriye adına toplantıya katılan Suriye Ordusunun generallerinden Adnan Süleyman Bedir Hasan ile tanıştırıldı.
Göktaş, görüşmeler sürecinde Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin yanı sıra Suriyeli Tümgeneral Adnan Bard-el Hasan ile sürekli temasta kalan isim oldu.
Onunla uzun yıllar iletişimde kaldı. Kasım 1998-Eylül 2000 arasında Şam’da askeri ataşelik yapmış, hayatının 2 yılını Suriye'de geçirdi. Her ikisi de birbirinin tamamlayıcısı oldu. Başka müşterek neler yaptılar Allah bilir?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://www.akademikparadigma.com/adana-mutabakati-nedir/
https://www.milliyet.com.tr/the-others/suriye-heyeti-inkar-etmedi-5344034
https://www.milliyet.com.tr/gundem/albay-ocalanin-ucaginda-miydi-1047422
https://arsiv.sabah.com.tr/1998/10/30/r08.html
https://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-1009.pdf
https://military-history.fandom.com/wiki/Adnan_Badr_Hassan
https://www.hurriyetdailynews.com/opinion/hande-firat/is-it-sensible-to-ask-assad-to-honor-his-commitments-140782
https://www.mfa.gov.tr/_p_statement-made-by-ismail-cem_-foreign-minister_-on-the-special-security-meeting-held-between-turkey-and-syria_br_october-20_-1998_br__unofficial-translation___p_.en.mfa
Gökhan Arslan; ‘Türkiye-Suriye İlişkilerinde Kriz Dönemlerinin Değerlendirilmesi (1915-1998)’, https://iksadyayinevi. com/wp-content/uploads/2020/03/TÜRKİYE-SURİYE-İLİŞKİLERİNDE-KRİZ-DÖNEMLERİNİN-DEĞERLENDİRİLMESİ-1915-1998.pdf