Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye’ye satışına neden izin verildi?
Türk Hava Kuvvetleri hâlihazırda bölgesel güç dengelerinde caydırıcılığını koruyan, tecrübeli personel yapısı ve geniş uçak filosuyla önemli bir hava gücü olmayı sürdürüyor. Ancak, savunma teknolojilerindeki hızlı dönüşüm, 5. nesil muharip uçakların savaş doktrinlerini kökten değiştirmesi ve insansız sistemlerin giderek ön plana çıkması; Türkiye için de yeni bir stratejik yeniden yapılanma zorunluluğu doğuruyor.
Önümüzdeki yıllar, yalnızca uçak sayısını koruma değil, hava gücünün niteliğini yeniden tanımlama dönemi olacak. F-16’lar hâlâ omurga rolünü sürdürüyor olsa da bu platformlar artık ömrünün son dilimine yaklaşmakta. Yerli “Özgür” modernizasyon projesi, bu süreci geçici olarak uzatacak bir nefes alanı sağlasa da uzun vadede Milli Muharip Uçak TF-Kaan’ın devreye girmesi zorunluluk hâlini almış durumda. Kaan’ın üretime geçmesi, sadece yeni bir savaş uçağına sahip olmak değil; Türkiye’nin kendi kaderini havada da kendi elleriyle çizmesi anlamına gelecek.
Bu süreçte en büyük sınav, teknolojik bağımsızlığı sağlarken operasyonel sürekliliği aksatmamak olacak. Çünkü “yağmurdan kaçarken doluya tutulmamak” burada kelimenin tam anlamıyla stratejik bir uyarıdır: Eski uçakların emekliye ayrıldığı, yenilerinin ise tam kapasiteye ulaşmadığı bir ara dönem, hava üstünlüğü bakımından ciddi riskler doğurabilir. Bu nedenle geçiş sürecinin çok katmanlı planlanması; bakım, eğitim, lojistik ve doktrin alanlarında da eşzamanlı reformlar yapılması gerekiyor.
Artık hedef, yalnızca uçak filosunu sayıca güçlendirmek değil; modern, esnek, sürdürülebilir, siber ve elektronik harp ortamına tam entegre bir hava kuvveti inşa etmektir. Bunun için yerli mühimmat, radar, motor ve yazılım sistemlerinin geliştirilmesi; yabancı tedarik zincirlerine bağımlılığın azaltılması elzemdir. Türk Hava Kuvvetleri’nin geleceği, sayılarda değil, nitelikte ve bağımsızlık kapasitesinde şekillenecektir.
Eurofighter Typhoon ve F-35 Lightning II: hava üstünlüğü mü, görünmez güç mü?
Genel tasarım ve rol açısından; Eurofighter Typhoon, iki motorlu, canard-delta kanat konfigürasyonuna sahip çok rollü bir avcı-saldırı uçağıdır; yüksek manevra kabiliyeti ve hava-hava (hava-yüzey görevlerini de yapabilen) esneklik üzerine tasarlanmıştır.
Eurofighter, “swing-role” (eşzamanlı hava-hava ve hava-yüzey görevleri) yaklaşımıyla tanımlanır. F-35 Lightning II ise tek motorlu, düşük gözlemlenebilirlik (stealth) ve ileri düzey sensör füzyonu etrafında tasarlanmış tek pilotlu bir 5. nesil multirole muharip uçağıdır; öncelikli hedefi ağ merkezli muharebe ve vurucu istihbarat/saldırı yeteneklerini birleştirmektir.
Gizlenebilirlik (Stealth) ve algılanma açısından F-35’in tasarımının merkezinde düşük radar kesiti (RCS) ve termal/akustik azaltma yer alır; bunun sonucu olarak F-35, düşman hava savunma sistemlerinin tespitini zorlaştırmak ve ağ içinde bilgi toplayıp paylaşmak üzere optimize edilmiştir. Ayrıca içsel silah mahzenleri sayesinde taşınan mühimmat operasyonel gizliliği korur.
Eurofighter Typhoon, klasik olarak düşük RCS tasarımına öncelik vermez; bunun yerine yüksek manevra kabiliyeti, güçlü motor performansı, açık mimarili aviyonik ve harici silah taşıma esnekliği ile tehditleri yok etmeyi hedefler. Eurofighter üzerine yapılan RCS azaltma ve sensör entegrasyonu çalışmaları olmakla birlikte, F-35 düzeyinde “stealth” yeteneğine sahip değildir.
Motor, itki ve süperseyir (supercruise) açısından Eurofighter Typhoon, iki adet Eurojet EJ200 turbofan ile çalışır; her bir motorun yüksek itki potansiyeli ve Typhoon’un süperseyir (afterburner kullanmadan sesüstü hız) kabiliyeti öne çıkar; konsorsiyum ve üreticiler bazı konfigürasyonlarda Mach 1.1–1.5 aralığında süperseyir iddia etmektedir.
İki motorlu yapı yüksek yedeklilik ve ani itki artışı (ör. kısa süreli yüksek thrust) sağlar. F-35 tek Pratt & Whitney F135 motoru kullanır; motor yüksek tek-motor itkisi (yaklaşık 43.000 lbf civarı açıklamalarda verilir) sağlar, ancak F-35’in tasarımı, süperseyir odaklı değildir (F-35 genelde afterburner ile sesüstü hıza ulaşır). F-35 motoru ayrıca düşük gözlemlenebilirlik ve yüksek güvenilirlik için tasarlanmıştır.
Hız, irtifa ve menzil (tipik/üretici-verileri) açısından Eurofighter için üretici ve üretici konsorsiyum kaynakları azami hızın yaklaşık Mach 2, azami irtifanın ~55.000 ft (≈16.800 m) civarında olduğunu belirtir; tasarım yüksek kritik performans (hız, tırmanma, manevra) odaklıdır. F-35 için üretici/USAF verileri F-35A modelinde tipik azami hızın Mach ~1.6 ve operasyonel tavanın ~50.000 ft seviyesinde olduğunu, menzil ve görev yarıçapının konfigürasyona (içsel yük, yakıt, harici podlar) bağlı olarak değiştiğini bildirir. F-35’in menzili ve dahili yakıt kapasitesi tasarım kararlarıyla stealth ve sensör yetenekleriyle dengelenmiştir.
Aviyonik, radar ve sensör füzyonu açısından F-35’in en öne çıkan teknik avantajı gelişmiş AN/APG-81 AESA radar, gelişmiş elektronik harp/sensör setleri ve özellikle sensör füzyonu yeteneğidir; F-35 pilotuna çevresel farkındalık sağlayan entegre sistem, veriyi işleyip pilotun HMD/baş üstü görüntüsüne sunar. Bu sinerji, F-35’i ağ-merkezli operasyonlarda çok güçlü kılar. Eurofighter Typhoon'da modern AESA radar (ör. Captor-E / Euroradar) entegrasyonuna doğru evrilmiştir; ayrıca açık mimari aviyonik, görev bilgisayarları ve gelişmiş elektronik harp paketleri ile çok rollü görevleri yüksek performansla icra eder. Ancak F-35’in sensör füzyonu ve stealth-odaklı ağ entegrasyonu ile doğrudan aynı sınıfta değerlendirilmesi zordur; Typhoon daha çok yüksek performanslı hava-hava/ hava-yüzey sensör-silah kombinasyonlarına dayalıdır.
Silah taşıma ve yük kapasitesi açısından F-35, stealth gereği ana vurgusu içsel silah mahzenleri üzerinden mühimmat taşıma yeteneğidir; ek menzil veya daha fazla silah gerektiğinde harici yük taşınabilir, fakat harici taşıma stealth’i önemli ölçüde azaltır. F-35 entegre uzun menzilli hassas güdümlü mühimmatlarla kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Eurofighter Typhoon, harici askı noktalarıyla geniş bir silah yelpazesi (hava-hava füzeleri, hava-yüzey füzeleri, akıllı bombalar, hedefleme podları vb.) taşıyabilir ve lojistik/uygulama esnekliği sağlar. Typhoon’un taşıma kapasitesi ve çoklu silah kombinasyonlarını kullanabilme kabiliyeti operasyonel çeşitlilik açısından öne çıkar.
İşletme, lojistik ve bakım (operasyonel maliyet/karmaşıklık) açısından genel olarak tek motorlu F-35, motor bakımında avantaj sağlasa da; stealth malzemeleri, sensörler ve yazılım-ağ entegrasyonu nedeniyle bakım ve destek zinciri karmaşık ve maliyetlidir. Geniş yazılım güncellemeleri (blok güncellemeleri, teknoloji refresh’ler) programın devamlı bir parçasıdır.
İki motorlu Typhoon, iki motorun sağladığı yedeklilik nedeniyle bazı operasyonel avantajlar sunar; ancak iki motor daha fazla bakım yükü anlamına gelir. Ayrıca Eurofighter üretimi ve modernizasyonu çok uluslu bir konsorsiyumla yürütüldüğünden entegrasyon ve parça tedariği farklılık gösterir. Son yıllarda Eurofighter üretim/tedarik çizgilerine ilişkin dalgalanmalar ve sipariş durumları da gündemdedir.
Operasyonel kullanım ve doktrin açısından F-35, bilgi-ağ merkezli savaş konsepti içinde “uçan sensör” ve ağ kapısı rolünü üstlenir — hava üstünlüğü, bastırma/ayrıştırma (SEAD/DEAD), hassas saldırı ve güç çarpanı görevlerinde öne çıkar. Çok uluslu entegrasyon ve ortak operasyonlarda ileri veri paylaşımı yetenekleri kritik önem taşır. Eurofighter, yüksek manevra kabiliyeti ve hız/irtifa performansı sayesinde özellikle hava-hava çatışmalarında, CAP (Combat Air Patrol) ve hızlı tepki görevlerinde etkilidir; ayrıca modern sensör ve silah entegrasyonlarıyla hava-yüzey görevlerinde de güçlüdür. Eurofighter, daha çok “çok rollü, yüksek performans” ekseninde faaliyet gösterir.
Uzun lafın kısası…
Eğer öncelik düşük gözlemlenebilirlik, ağ-entegrasyon ve sensör-füzyon ise F-35 açık avantaj sağlar; F-35 modern hava savunmalarını aşma, istihbarat toplama ve ağ içinde merkezi rol üstlenme kapasitesiyle öne çıkar. Eğer öncelik ham performans, yüksek manevra kabiliyeti, iki motorlu yedeklilik ve harici silah esnekliği ise Eurofighter Typhoon güçlü bir tercihtir; Typhoon hava-hava manevra ve yüksek hız/irtifa performansı ile dikkat çeker.
Modern savaşın eşiğinde: Türkiye için akılcı hava gücü modeli…
Bölgesel denge ve komşu ülkelerin hava gücü kapasiteleri göz önüne alındığında Türkiye için en uygun yaklaşım tek tip uçakta yoğunlaşmak değil; 5. nesil gizlenebilirlik ve sensör-füzyon yeteneği ile yüksek performanslı, iki motorlu platformların birlikte kullanıldığı hibrit bir filo modelidir. Yunanistan’ın Rafale alımları ve F-16 modernizasyonları, İsrail’in güçlü F-35 ve F-15 envanteri, Rusya’nın Su-27/30/35 aileleri ve İran’ın asimetrik tehdit yetenekleri, farklı tehdit profilleri ortaya koymaktadır; bu yüzden Türkiye aynı anda penetrasyon/derin vuruş, ağ-merkezli istihbarat ve yüksek-tempo hava-hava/deniz görevlerine hazır olmalıdır.
F-35 benzeri 5. nesil uçakların Türkiye’ye katkısı, düşük radar kesiti (RCS), içsel silah taşıma ve gelişmiş sensör füzyonu sayesinde modern hava savunmalarını delme, istihbarat toplama ve ağ içinde merkezi bir rol üstlenme kapasitesidir. Bu yetenekler, özellikle gelişmiş hava savunmalarıyla korunan hedeflere nüfuz etme, SEAD/DEAD görevlerinde etkinlik ve kuvvetler arası bilgi akışında belirleyici avantaj sağlar. Ancak F-35 tedariki, siyasi ve diplomatik engellere açık olduğundan tek başına buna dayalı planlama risk taşır.
Eurofighter/benzeri iki motorlu, yüksek performanslı uçaklar ise ham manevra kabiliyeti, tırmanma hızı, iki motorlu yedeklilik ve harici silah taşıma esnekliği ile öne çıkar. Ege denizi gibi deniz ve ada operasyonlarında iki motorlu platformların güvenilirliği ve hızlı tepki kabiliyeti önemlidir; ayrıca harici yük ve farklı silah kombinasyonları sayesinde görev çeşitliliği sağlar.
Pratik açıdan Türkiye’nin çıkarlarına en uygun çözüm, 5. nesil kapasiteleri hedefleyen uçaklarla (F-35 veya muadili/yerli TF-Kaan) birlikte yüksek performanslı iki motorlu uçakların aynı anda işletildiği hibrit bir filodur. Bu kombinasyon, derin hedeflere nüfuz ve ağ-merkezli savaş yeteneklerini caydırıcılık ve yedeklilikle dengeleyerek Türkiye’ye hem penetrasyon hem de sürdürülebilir yüksek-tempo operasyon kapasitesi sunar.
Ara dönemdeki uygulama gerçekliği göz önünde bulundurulduğunda, F-35 tedarikindeki belirsizlikler veya TF-Kaan’ın seri üretime geçme süreleri nedeniyle Eurofighter veya benzeri modern çok rollü uçakların kısa-orta vadede caydırıcılık ve nicelik sağlaması pratik bir tercih olabilir. Aynı zamanda F-16V modernizasyonları da maliyet/etkinlik dengesi açısından değerlendirilmeli; yerli modernizasyon ve yerli mühimmat entegrasyonu hızlandırılmalıdır.
Her iki tipten maksimum faydayı sağlamak için AEW&C, ISTAR, SEAD mühimmatları, stand-off seyir füzeleri, elektronik harp yetenekleri ve yerli motor/radar/mühimmat üretimine eş zamanlı yatırım şarttır. Tek başına uçak alımı operasyonel üstünlük getirmez; lojistik, bakım, eğitim ve entegrasyon kapasitelerinin paralel güçlendirilmesi gereklidir.
Riskler arasında, F-35’e dayanarak kaynak ayırmanın tedarik engellerinde büyük boşluklar yaratması ve eski uçakların emekli edilmesiyle operasyonel kapasitede geçici düşüş yaşanması yer alır. Bu nedenle kademeli planlama, ara çözümler ve yerli programların hızlandırılması zorunludur.
Türkiye’nin çıkarları açısından en dengeli seçenek, 5. nesil gizlenebilirlik ve sensör-füzyon yetenekleriyle iki motorlu, yüksek performanslı uçakları bir arada kullanan hibrit bir filo modelidir.
Eurofighter Typhoon üretici ülkeleri Türkiye’ye satışa nasıl ve neden onay verdi?
Bu sorunun en net cevabını İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Türkiye ziyaretlerindeki açıklamalarında görmek mümkün.
Geçtiğimiz günlerde Ankara, önce İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ı ağırlamış ve bu ziyarette, Almanya’nın da onay verdiği 20 Eurofighter savaş uçağının tedariki için imzalar atılmıştı. Bu ziyaretten iki gün sonra ise Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in Ankara’ya gelişi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleşmişti.
Almanya ve Türkiye’nin, NATO müttefikleri olarak ortak çıkarlara sahip olduğunu vurgulayan Merz, dünyadaki yeni jeopolitik dengeler çerçevesinde iki ülkenin daha yakın iş birliği içinde olmasının her iki tarafın da stratejik çıkarına olduğunu belirtmişti. Merz, “Biliniyor ki Rusya’nın militan revizyonizmi, Avrupa’nın ve Atlantik bölgesinin güvenliğini bir bütün olarak tehdit ediyor. Lahey’deki NATO Zirvesi’nde alınan kararları kararlılıkla uyguluyoruz. Bu nedenle, Almanya’nın da onayını verdikten sonra Türkiye’nin 20 Eurofighter alma kararından dolayı mutluluk duymaktayız. Şu konuda hemfikiriz: Bu uçaklar, hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecek.” ifadelerini kullanmıştı.
Avrupa’nın güvenliği Türkiye'den geçer!..
Eurofighter Typhoon’un Türkiye’ye satışının çok boyutlu arka planından söz etmek gerekir.
Eurofighter Typhoon’un Türkiye’ye satışının onaylanması, yalnızca ticari bir anlaşma değil; aynı zamanda diplomatik, stratejik ve güvenlik boyutları olan çok katmanlı bir süreçtir. Bu savaş uçağı, Birleşik Krallık, Almanya, İtalya ve İspanya’nın ortak olduğu çok uluslu bir konsorsiyum tarafından geliştirildiği için, herhangi bir ülkeye satış yapılmadan önce bu dört ülkenin tamamının ihracat izni vermesi gerekmektedir. Türkiye örneğinde süreç özellikle Almanya’nın itirazları nedeniyle uzun süre tıkanmıştı.
Almanya, geçmişte Türkiye’ye yönelik silah satışlarında insan hakları, Doğu Akdeniz gerilimi ve Suriye politikası gibi gerekçelerle sık sık kısıtlayıcı bir tutum sergilemişti. Bu nedenle Türkiye’nin 40 adet Eurofighter Typhoon alımı yönündeki girişimi, ilk aşamada Berlin’in çekinceleriyle karşılaştı. Ancak 2025 yılı itibarıyla hem bölgesel güvenlik dengeleri hem de Avrupa savunma politikalarının yönü değişti.
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Avrupa’nın savunma refleksi güçlenirken, Türkiye’nin NATO’nun güney kanadındaki rolü daha da önem kazandı. Bu tablo, yalnızca Almanya’nın değil, diğer üretici ülkelerin de çıkarlarını yeniden tanımlamasına yol açtı.
Birleşik Krallık açısından Türkiye’ye satış, savunma sanayiinde uzun vadeli stratejik ortaklığın güçlendirilmesi anlamına geliyordu. İngiltere, hem Rolls-Royce’un motor teknolojileri üzerinden yürütülen iş birliğini derinleştirmeyi hem de Türk havacılık endüstrisiyle ortak üretim fırsatlarını genişletmeyi hedefliyordu. Ayrıca Londra, Türkiye’yi Avrupa’nın güvenliğinde “denge unsuru” olarak görmeye devam ediyor ve bu satışın NATO içi dayanışmayı pekiştireceğini savunuyordu.
İtalya, özellikle Leonardo firmasının Eurofighter üretim zincirindeki rolü nedeniyle ekonomik kazanç ve teknoloji ihracatı açısından süreci destekledi. Roma yönetimi, Akdeniz havzasındaki istikrarsızlıkların azaltılması için Türkiye ile savunma koordinasyonunun güçlenmesini de kendi güvenlik çıkarına gördü.
İspanya ise hem Airbus’ın üretim ortaklığı hem de Türkiye ile son dönemde artan diplomatik yakınlaşma nedeniyle satışın erken onaylayıcılarından biri oldu. Madrid yönetimi, Türkiye’nin hava gücünü modernleştirmenin, NATO’nun güneybatı kanadında İspanya’nın da yükünü hafifleteceğini düşünüyor.
Bu çok taraflı dengeler ışığında, Almanya Federal Güvenlik Konseyi uzun müzakerelerin ardından Temmuz 2025’te Türkiye’ye Eurofighter satışına onay verdi.
Bu kararın arka planında üç temel etken öne çıktı:
1. Jeopolitik zorunluluk: Türkiye’nin NATO’nun güney cephesindeki askeri yükü taşımaya devam etmesi ve Avrupa güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olması.
2. Ekonomik çıkarlar: Dört üretici ülkenin de savunma ihracatı gelirleri, teknoloji transferi ve istihdam açısından bu satıştan önemli kazançlar elde etmesi.
3. Siyasi denge: Avrupa’nın güvenlik mimarisinde Türkiye’yi dışlamak yerine, kontrollü iş birliği ve karşılıklı bağımlılık temelinde ilişki yürütmenin uzun vadede daha faydalı olduğunun anlaşılması.
Sonuç olarak Eurofighter Typhoon üretici ülkeleri hem ekonomik hem jeopolitik çıkarların kesiştiği bu dönemde ortak bir noktada buluşarak Türkiye’ye satışın önünü açtı. Bu adım, yalnızca Türkiye’nin hava gücünün modernizasyonu açısından değil, Avrupa’nın bütüncül savunma stratejisi açısından da yeni bir dönemin habercisi olarak görülüyor.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
омюр челикдёнмез, Дикгазете
Seçilmiş Kaynakça
https://www.eurofighter.com/the-aircraft
https://www.wdmma.org/turkish-air-force-turkey.php
https://www.lockheedmartin.com/en-us/products/f-35.html
https://www.ft.com/content/a5646859-4818-4abc-b4c4-5c3d5a1d9f2e
https://tabyadijital.com/turkiyenin-kac-tane-savas-ucagi-var/
https://tdefenceagency.com/gelecegin-turk-hava-kuvvetleri-muharip-envanteri/
https://www.dote.osd.mil/Portals/97/pub/reports/FY2015/dod/2015f35jsf.pdf
https://www.savunmasanayist.com/turk-hava-kuvvetlerinin-muharip-ucak-envanteri/
https://www.dw.com/tr/merz-erdoğan-basın-toplantısında-neler-öne-çıktı-/a-74559976
https://havahaber.com/dunyanin-en-guclu-hava-kuvvetleri-2025-belli-oldu-turkiye-kacinci-sirada-k1/
https://apnews.com/article/turkey-britain-eurofighter-preliminary-deal-signed-87ee732e14a0597a048750df13e02f02
https://onedio.com/haber/turkiye-nin-kac-tane-savas-ucagi-var-iran-israil-gerilimi-golgesinde-hava-gucu-envanteri-1298600
https://www.reuters.com/business/aerospace-defense/turkey-nears-eurofighter-jet-purchase-after-uk-german-agreements-2025-07-23/