Narkotrafik / uyuşturucu operasyonunun siyasi adresi var mı?
Var gibi görünüyor!.. Nitekim geçtiğimiz yıl 17 Ekim 2024’te, 26 Nisan 2023’te kurulan ve 163 üyesi bulunan “Milli Beraberlik Partisi”nin Ankara Yenimahalle ilçesindeki genel merkez binasına uyuşturucu operasyonu düzenlenmişti. Operasyonda 7 kişi gözaltına alınırken, parti üyelerinden birinin üzerinde satışa hazır şekilde paketlenmiş çok sayıda uyuşturucu madde ele geçirilmişti. Ancak son uyuşturucu operasyonlarının bu partiyle ilişkisi yok.
Haber spikerlerine yönelik uyuşturucu operasyonunun Müslüman çevrelerle ilişkisi ne?
Siyasal İslamcı kesimin önde gelen yazarlarından Abdurrahman Dilipak, söz konusu sürece ilişkin yaptığı bir paylaşımda, “Mehmet Akif Ersoy operasyonu, Müslüman çevrelere yönelik bir operasyon olarak da değerlendirilebilir. Hakan Fidan ile Ersoy arasında bir yakınlık olduğu söyleniyor. Fidan’ın medya oluşturmasına karşı bir ön alma mı olduğu tartışılıyor” ifadelerini kullandı.
Dilipak’ın “Mehmet Akif Ersoy operasyonu, Müslüman çevrelere yönelik bir operasyon olarak da değerlendirilebilir.” sözünü durup dururken söylemesi mümkün değil. Çünkü İslamcı camiada kim kimdir en iyi bilen isimdir Dilipak.
Kim bu “Müslüman çevrelere uzanan” isimler?
Muhafazakâr veya İHL mezunu demeye bin şahit isteyen ismi operasyonun göbeğinde çok geçen kadın spikerlerden birisinin amcası Külliye’de danışmanmış. Bazı kaz kafalılar; Kemalistlerin AKP ve İHL düşmanlığı yapmak için bu olayı kullandığını iddia edecek kadar akıl fikirden yoksun. “Bir gün Etiler’deki evde buluştuk. Manaz, Ersoy ve Ece A. parayı rulo yaparak kokain içtiler.” mahkemede bu ifadeyi veren bir başka kadın spikerin anlattığı eğer doğruysa bunların dinle imanla ne alâkası var?
Mehmet Akif Ersoy ve babasının İslamcılığı malûmunuz. Bu olay patlak verince biyografisi, mahkeme tutanaklarından referansla didik didik edildi. Networkundaki tüm isimler yakın takibe alındı. En yakınındaki isimler birer birer medya arenasında halkın önüne atılıyor. Amaç belli, linç.
CIA ajanı Ruzi Nazar bağlantısı, YDH’den yazıları silindi mi?
Mehmet Akif Ersoy ile yakın arkadaşlığı deşifre olunca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin koordinatörlüğünden istifa eden/ettirilen Furkan Torlak aslen Bayburtlu.
Furkan Torlak’ın eşi, Burhan Kavuncu’nun kızıdır. Bu nedenle Torlak, Burhan Kavuncu’nun damadıdır. Ayrıca Burhan Kavuncu’nun, kamuoyunda tanınan isimlerden Enver Altaylı’nın kuzeni olduğu bilgisi de çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Burhan Kavuncu ve ağabeyi Prof. Dr. Orhan Kavuncu, CIA Ajanı Ruzi Nazar’ın yakın dostu Enver Altaylı'nın dayısının oğludur! Burhan Kavuncu’nun abisi Prof. Dr. Orhan Kavuncu, Enver Altaylı’nın ablası Fazilet ile evlidir.
Burhan Kavuncu: Ülkücü Gençler Derneği Genel Başkan Yardımcısıydı; Türkeş'e isyan bayrağını açan ilk kişi oldu! 12 Eylül 1980 darbesinden sonra “milliyetçi” kimliğinin yerine “ümmetçiliği” koyarak şeriatı savunmaya başladı. “Yeryüzü” adlı dergiyi çıkarak cihatçı gençlerin rol modeli oldu. CIA’nin birçok ülkeden devşirdiği cihatçılar ile birlikte Yugoslavya'ya, Çeçenistan'da savaşmaya gitti! Orhan ve Burhan Kavuncu’nun kız kardeşi Mualla ise yine çok tanıdık bir isimle evliydi; Mümtaz’er Türköne.
Enver Altaylı da malum bir isimdir. CIA ajanı Ruzi Nazar’ın öğrencisi olduğu, bir dönem MİT’e girdiği, CIA adına çalıştığının iddia edildiği, daha sonra teşkilattan ayrıldığı ve Türkiye’nin en etkin isimlerinden biri hâline geldiği öne sürülmektedir. Son olarak FETÖ ile ilişki kurduğu ve Alman istihbarat kurumu BND’ye çalıştığının ortaya çıktığı iddiaları kamuoyuna yansımıştır.
Bu “dayı”yı, FETÖ’nün iki numarasıyla “kanka” hâline getiren kişinin Abdullah Gül olduğu da sıkça dile getirilen iddialar arasındadır. Orhan Kavuncu ise farklı bir siyasi partide faaliyet göstermiş, uzun yıllar BBP Genel Başkan Yardımcılığı yapmıştır. Dayı Altaylı’nın her işine koşan fedakâr enişte olarak anılmaktadır. İyi Parti İstanbul milletvekili Buğra Kavuncu ise Orhan Kavuncu’nun oğlu, Enver Altaylı’nın yeğenidir.
Gel de Cumhurbaşkanı Erdoğan için üzülme?
Düşünsenize; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanına, uyuşturucu ve seks müptelası isimleri personel diye sokmuşlar. Eğer bu uyuşturucu operasyonuna siyasi bir engelleme olmazsa, kamuoyunda itibar gören çakma Polat Alemdarlardan tutun da kelli-felli birçok bürokrata kadar bu silsilenin uzandığı görülebilecek
Furkan Torlak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin koordinatörlüğünü yürütüyordu. Bu görev, devlet aklının doğru bilgi ile algı yönetimi arasındaki hassas çizgide konumlandığı bir alandı. Torlak, Numan Kurtulmuş’un AK Parti’ye geçiş sürecinde basın danışmanıydı. Ardından partinin iletişim vitrininin en kritik isimlerinden biri olan Ömer Çelik’in danışmanlığına kadar uzanan bir hatta yer aldı.
17/25 Aralık sürecinde Selam–Tevhid soruşturması kapsamında telefonunun dinlenmiş olması, Ankara kulislerinde hâlâ zaman zaman hatırlatılan bir detaydı. O dönemde benzer şekilde takibe alınan pek çok isim gibi Torlak da devletin hafıza kayıtlarında bir not olarak duruyordu.
Sonrasında tabloya yeni bir unsur eklendi. Sabah gazetesi, Mehmet Akif Ersoy’un gençlik yıllarında Suriye’ye birlikte gittiği ismin Furkan Torlak olduğunu açık şekilde yazdı. Bu bilgi, yalnızca bir biyografik ayrıntı olarak değil, daha geniş bir bağlamda ele alındı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin başındaki bir ismin geçmişteki bazı temaslarının yeniden gündeme taşınması, Ankara’da sıradan bir gelişme olarak okunmadı.
Anlaşılan oydu ki, geçmişte rafa kaldırılmış dosyalar yeniden indiriliyordu. Eski ilişkiler, bugünün siyasi dengeleri içinde tekrar anlamlandırılıyordu. Mücadele sertleşmişti ve mesajlar artık doğrudan değil, satır aralarında veriliyordu.
Dilipak, “Müslüman çevreler” derken iktidar partisini mi kast etti?
Dilipak’ın bu sözleri, söz konusu uyuşturucu operasyonunun yalnızca adli bir süreç olarak değil; dolaylı biçimde AK Parti’yi ve parti çevresindeki siyasi-medyatik ilişkileri de ilgilendiren daha geniş bir güç dengesi tartışmasının parçası olarak okunabileceği yönündeki değerlendirmeleri yeniden gündeme taşıdı.
Operasyon “geliyorum” dedi mi?
İlk dalga 8 Ekim 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu’nun yürüttüğü soruşturma kapsamında, haklarında "uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak" suçundan işlem başlatılan ve kamuoyunca tanınan isimlere yönelik operasyon düzenlenmiş, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince gerçekleştirilen operasyon kapsamında; aralarında Dilan Polat, Engin Polat, Hadise Açıkgöz, İrem Derici, Kubilay Aka, Kaan Yıldırım, Berrak Tüzünataç, Demet Evgar Babataş, Duygu Özaslan Mutaf, Zeynep Meriç Aral Keskin, Özge Özpirinçci, Avukat Feyza Altun, Derin Talu, Deren Talu, Metin Akdülger, Ceren Moray Orcan, Ziynet Sali ve Mert Yazıcıoğlu'nun da bulunduğu 19 kişi, ifadeleri ve kan örnekleri alınmak üzere İl Jandarma Komutanlığı’na götürülmüştü.
Son dalgayı biliyorsunuz zaten. AKP'li eski milletvekili Şamil Tayyar'ın “Mehmet Akif Ersoy'la ilgili ne kadar iddia varsa, o iddialardan daha ağır bir isim var...” ifadeleri kamuoyunda tartışılırken yeni bir iddia ise Cem Küçük'ten geldi. Küçük, soruşturma kapsamında 100’e yakın ismin geçtiğini ileri sürdü.
12 Aralık'ta 29 ilde Jandarma tarafından düzenlenen ve 2 haftadır süren narkotik operasyonlarda 110 kişi tutuklandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından 29 ilde Jandarma tarafından 2 haftadır devam eden operasyonlara ilişkin paylaşımda bulundu.
Siyaset ve narkotrafik korelasyonu…
Türkiye’de narkotrafik operasyonlarının hukuki adresi vardır, ancak siyasal yankısı ve dolaylı siyasi temas alanları da inkâr edilemez. Narkotrafik ağlarının bazı yerel aktörlerle, belediyelerle, bürokratik unsurlarla ya da siyaset çevresine yakın isimlerle temas kurma çabası, tarihsel bir realitedir. Türkiye’ye özgü değildir; Latin Amerika’dan Balkanlar’a kadar aynıdır.
Ama narkotrafik, doğası gereği siyasetin temas alanına giren, orada iz bırakan, bazen de o alanda tartışma yaratan bir faaliyettir. Türkiye’de asıl mesele, operasyonların kişilere göre değil, ağlara ve finansal yapılara göre derinleştirilip derinleştirilmediğidir.
İddialara göre bu isimler, aylar önce gerçekleştirilen bir narkotik operasyonunda yalnızca adli takibe değil, istihbari izlemeye de alınmıştı. Peki neden şimdi? Neden hepsi aynı sabah, aynı anda? Resmî kayıtlarda bu soruların net bir cevabı yok.
Ancak dosyanın yalnızca uyuşturucu başlığıyla sınırlı olmadığı, bazı politik temas noktalarına ve koruma hatlarına kadar uzandığı konuşuluyor. Türkiye’de hiçbir hamle yalnızca “göründüğü gibi” yapılmadığı için, kulislerde aynı soru fısıltıyla dolaşıyor: Bu operasyon bir adli dosya mı, yoksa daha geniş bir güç ve istihbarat hesaplaşmasının parçası mı?
Avrupa Birliği / “Europol” Türkiye’ye uyuşturucu operasyonu mu çekti?
Türkiye, “transit bölge” olması dolayısıyla uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu bir ülke. Türkiye merkezli uyuşturucu baronları genellikle Afganistan-İran-Türkiye ve Balkan ülkeleri karayolu güzergâhını kullanıyor.
Uyuşturucu pazarının cazibesi, parasından geliyor. Narko trafikte pay sahibi uyuşturucu kartellerinin en büyük sorunu nakliyat alanında yaşıyor. Yol üzerindeki sınır geçişlerinde güvenlik görevlileri, üst düzey bürokratlar, hatta politikacılar bu dağıtım ağına dahil ediliyor.
Esrar-eroin yerine kokain!..
Europol kaynaklarına göre, geçmişte İran ve çıkışlı eroinin Avrupa’ya sevkinde Türkiye merkezli uyuşturucu çeteleri belirleyici bir rol üstleniyordu. Ancak son yıllarda bu yapı önemli ölçüde değişti. Türkiye merkezli suç örgütleri, geleneksel eroin hattından giderek uzaklaşarak, faaliyetlerini ağırlıklı olarak kokain ve sentetik uyuşturucu kaçakçılığına kaydırdı.
Nisan 2025’te Avrupa Birliği Polis Teşkilatı Europol öncülüğünde Türkiye ve Avrupa'daki güvenlik güçlerinin ortaklaşa gerçekleştirdiği "Orkinos - Bulut" adı verilen operasyonda, uluslararası uyuşturucu ticaretini yönlendiren dört büyük suç örgütü çökertildi. Son yılların en büyük çokuluslu uyuşturucu kaçakçılığı operasyonu kapsamında, Türkiye merkezli suç örgütlerinin "Avrupa'daki ileri karakolları" olarak adlandırılan lider kadrosu da ele geçirildi.
Suç örgütü üyelerine ait toplam 300 milyon euroluk mal varlığına el kondu. "Bugüne kadar böyle büyük bir operasyon görmemiştim" diyen Europol Organize Suçlar Şubesi Müdürü Andy Kraag, Türkiye merkezli uyuşturucu kartellerinin, yaygın bağlantıları sayesinde Avrupa uyuşturucu ticaretinin en önemli aktörleri haline geldiğini vurguladı.
Uyuşturucu operasyonu AKP içindeki kavgayı körüklüyor mu?
Middle East Online sitesinde yer alan bir değerlendirmeye göre; uyuşturucu ve iddia edilen usulsüzlüklerle ilgili rutin bir adli soruşturma, kısa sürede yüksek riskli bir siyasi mücadeleye dönüştü. Bu süreç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir devam eden hâkimiyetinin zayıflama emareleri gösterdiği bir dönemde, Türkiye’de iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi içinde mücadelelerin canlı bir sembolü hâline geldi.
Yıllardır çıkan haberlerde, Fidan’ın istihbarat geçmişinden ve kendisine sadık destekçilerden oluşan bir ağdan yararlanarak bağımsız bir medya tabanı oluşturmaya çalıştığı öne sürülüyordu. Hukuk davası ağır cezalarla sonuçlanmasa da siyasi etkisi anında ve derin oldu.
Ersoy, sıradan bir gazeteci değil; İslamcı siyasi ağlara derinden bağlı, Arapça bilen ve yurt dışındaki dinî okullarda eğitim görmüş biri olarak, uzun süredir Türkiye’deki İslamcı yapılanmaya yakın medya çevreleriyle ilişkilendiriliyor. Erdoğan sonrası düzende pozisyon kapmak için manevra yapan isimler arasındaki gerilimlerin bu süreçle birlikte daha da yoğunlaştığı görülüyor. Yabancılar olayı böyle görüyor böyle okuyor.
Ancak şahsi kanaatim, bu uyuşturucu operasyonunun farklı saiklerle yapıldığı ve yalnızca AK Parti içindeki bazı kliklere yönelik olmadığı yönündedir. Bu ve benzeri operasyonlar, hukuk devletinin refleksi olarak okunmalıdır. İrancı görünümlü Amerikancı kadroların sadece bürokrasiden değil; siyasetten, medyadan ve iş dünyasından da tasfiye edildiği bir sürece işaret etmektedir. İngiliz ekolü bu işin neresindedir? Devlet, “temizlik imandandır” düsturuyla hareket ettiğini bir kez daha cümle âleme ilan etmiştir.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
омюр челикдёнмез, Дикгазете
Seçilmiş Kaynakca
https://istanbul.jandarma.gov.tr/gorev
https://www.egm.gov.tr/narkotik-suclar
https://x.com/i/status/2001516810517037396
https://x.com/i/status/2001414487337738240
https://x.com/i/status/1999758919661473982
https://x.com/i/status/1999874507528609889
https://www.bbc.com/turkce/articles/cly2l7yxl7ro
https://m.sonkaleizmir.com/default.asp?page=haber&haberid=85480
https://www.korkusuz.com.tr/uyusturucu-ile-degil-kimle-mucadele-p42100
https://www.veryansintv.com/bugra-kavuncu-feto-iltisakli-midir-fetocu-kime-denir
https://www.kocaelifikir.com/gundem/228883-29-ilde-narkotik-operasyon-110-tutuklama/
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ramoglu/2020/10/22/son-dakika-iste-fetonun-iyi-partiye-sizma-hikyesi
https://www.hedefhalk.com/amp/haber/siyasi-parti-genel-merkezine-uyusturucu-operasyonu/1768123/
https://www.yasamgazetesi.com.tr/dilipaktan-carpici-yorum-mehmet-akif-ersoy-operasyonu-hakan-fidana-mi/amp
https://www.sivasekspres.com/haber/furkan-torlak-kimdir-nerelidir-iste-yasi-ve-babasi-84294.html#google_vignette