?>

Türk devleti, Maduro'ya destek verince Kuzey Irak'ta Türk üssüne saldırdılar!

Ömür Çelikdönmez

6 yıl önce

Devlet Bahçeli, İstanbul Belediye başkan adaylarını tanıttığı  toplantıda Trump'a verdi veriştirdi, Maduro'ya destek çıktı.
Öncesinde Erdoğan, bizzat Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro Moros'u aramış; "Dik dur eğilme; bu millet seninle" mesajını iletmişti. Erdoğan ve Bahçeli'nin konu ile ilgili müşterek açıklamaları devletin Lâtin Amerika konusundaki tavrını yansıtması açısından önemli.
Neden Türkiye Cumhuriyeti devleti, NATO müttefiki ABD'nin değil de Venezuala gibi küçük bir ülkenin yanında yer alıyor?

Trump'ın yıldızının barışmadığı otobüs şoförlüğünden devlet başkanlığına yükselen Maduro'yu, dünya devi Amerika'yı karşısına alma pahasına destekliyor?
ABD’nin Domuzlar Körfezi/Küba Füze Krizi ve Günümüzde Venezuela ile Türkiye ilişkilerine Etkisi! 
Latin Amerika’nın Bolivarcı devrim geleneği, vahşi kapitalizmin temsilcisi emperyalist Amerika Birleşik Devletleriyle her dönem savaştı.
Castro ve arkadaşlarının Batista rejimini devirerek Küba'da iktidara gelmeleri, ABD’yi korkuttu. Çünkü sevmediği ot, burnunun dibinde bitmişti.
Sovyetler Birliği'yle sıcak ilişkiler geliştiren bir ülkenin, ne kadar küçük olursa olsun, varlığına tahammül etmeyeceğini gizlemedi.
Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) daha bir yıl öncesinden Küba'ya yapılacak bir çıkarmanın çalışmalarına başlamış ve bu amaçla ABD'de yaşayan yeni rejim karşıtı Kübalıları askeri eğitime tabi tutmuştu.
ABD'nin Eisenhower'den sonraki başkanı John F. Kennedy, çıkarma planını onayladı.
17 Nisan1961'de Amerikan silahlarıyla donatılmış ve CIA yönetimindeki yaklaşık 1.300 karşı devrimci Kübalı sürgün, Küba'nın güney sahillerindeki Bahía de Cochinos'a (Domuzlar Körfezi) çıkarma yaptı.

CIA, isyancıların karşı devrim yapmasını değil, Havana'da kargaşa çıkmasını ve o kargaşa sırasında Castro'nun suikastla öldürülmesini planlamıştı.
Ne var ki evdeki pazarlık çarşıya uymadı. CIA, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan” da olmuştu. 
Domuzlar Körfezi Çıkarması, 7 yıl süren Amerika destekli, Batista rejimini alaşağı eden Fidel Castro’ya karşı, ABD’nin başlattığı başarısız bir askeri girişim olarak tarihe geçtiği gibi Ocak 1961'de Küba ile ABD arasındaki diplomatik ilişkiler tamamen koptu.
ABD ve Sovyet Rusya arasında füze krizi ve Türkiye, ABD’nin Türkiye’ye, SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan süreç, “Küba Füze Krizi” ya da “Ekim Füzeleri Bunalımı” olarak adlandırılır.
Bu uluslararası kriz;  Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü ilk kez direkt olarak karşı karşıya getirdiği gibi, dünyayı nükleer savaş tehditi altında bırakmıştı. Bu iki süper güç, birbirlerinin sınırlarına nükleer başlıklı füze yerleştirerek aleni bir şekilde birbirlerini tehdit etmişlerdi. 
Sürecin temelinde ABD'nin Küba'da Fidel Castro hükümetini devirme amacı yatıyordu. 
Dünyanın iki süpergücü Sovyetler Birliği ve Amerika ilk kez bu bunalım sürecinde dolaysız karşı karşıya geldi. Bu ise olası bir diğer Dünya Savaşı'nın temeli demekti. 
Soğuk savaş döneminin doruğa ulaştığı “Ekim Füzeleri Bunalımı”nda SSCB, ABD'nin Domuzlar Körfezi Harekatı’ndaki başarısızlığından faydalanarak Küba'ya maddi ve manevi destek vermekte gecikmedi. SSCB, ihtiyaç duymasa da maddi destek vermek için Küba’nın şeker ihracatının büyük bir kısmını kendisi aldı ve Küba’ya olası bir Amerikan müdahalesine karşı güvence verdi. 
ABD’nin Türkiye’ye yerleştirdiği Jüpiter Füzeleri...
28 Ekim 1959’da ABD ile uyum mektubu imzalayan Türkiye, 15 Jüpiter füzesinin Türkiye’ye üslenmesini kabul etti. Ancak ABD ile yapılan anlaşmalar, hükümet tarafından TBMM’nin onayına sunulmadı.

Sovyet yayılmacılığına karşı koymak üzere Türkiye’ye yerleştirilmek istenen füzeler, ancak Temmuz 1962’de hazır hale getirilebildi. Ancak Türk halkı, bu füzelerin yerleştirildiğinden 40 yıl sonra haberdar edilmişti.
SSCB Başkanı Nikita Khrushchev, 27 Ekim 1962’de Kennedy’e gönderdiği mektupta, Küba'da ki füzeleri sökme karşılığında  suikastla öldürülen ABD başkanı Kennedy'den Türkiye'deki füzeleri sökmelerini ve Küba'nın işgal edilmeyeceğine dair güvence vermelerini istedi. 
Çünkü Türkiye'deki füzeler, Sovyet yöneticilerinin korkulu rüyası olmuştu.
Khrushchev; ancak bu durumda Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı göstereceğini, içişlerine karışmayacağını ve işgal etmeyeceğini belirtmişti.
Amerikalılar, Küba konusunda söz verdiler ama Türkiye'deki füzeleri asla gündeme getirmediler. Türkiye, ABD ve Avrupa'nın güvenliği için ön cepheye sürülen gözden çıkarılmış ülke muamelesi görüyordu.
Jüpiter füzelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yerleştirilmesinin ardından Ankara, SSCB’nin tepkilerine maruz kaldı. Özellikle 1 Mayıs 1960’ta düşen U-2’nin ardından Türkiye’ye karşı verilen notalar, füzelerin de gelmesiyle  bu ültimatomlar sıklaştı.

Küba gibi Türkiye’nin de bu kriz döneminde çok zor duruma düştüğü bir gerçekti. Çünkü krizin başında Amerika, Küba’daki füzeleri imhaya kesin niyetliydi. 
Bu durumda Sovyetler Birliği’nin de Türkiye’deki Jüpiter üssünü vurması kaçınılmazdı. Fakat Amerika, hiçbir zaman, Türkiye’ye bu planından bahsetmedi. 
Türk Hükümeti bu hususta yalnız bırakıldı.
Türkiye;1962 Küba Bunalımından büyük dersler çıkardı. Bir daha kerizlenmemek için ABD ve diğer NATO müttefiki ülkelerle ilişkilerinde temkinli davrandı.
Türkiye neden Venezuela Başkanı Maduro'yu destekliyor?
Venezuela’da 30 BİN Türk yaşıyor.
Türkiye ile Venezuela arasında 2010’da Ankara’da Enerji İşbirliği Anlaşması imzalandı.
Venezuela lideri Nicolas Maduro’un belirttiği, Türkiye’nin yer aldığı konsorsiyumun temelleri; Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Petrol ve Madencilik Bakanlığı arasındaki tamamlayıcı anlaşma ile atılmıştı.
Bu anlaşma, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak, Resmî Gazete’de 13 Ocak 2017’de yayımlandı.
Buna göre, Türkiye adına "Turkish Petroleum International Company", Venezuela’daki rafineriden sağlanacak petrokoku rekabetçi bir fiyatla pazarlayıp satabilecek.
Bu satıştan sağlanacak finansmanla Venezuela’daki mevcut liman ve taşıma sistemi iyileştirilecek.
Venezuela devlet petrol ve doğalgaz şirketi iki ülke arasındaki petrokok projesinin yatırım süresi boyunca ve sonrasında gerekli finansal garantileri sağlayacak.

Ortak enerji stratejileri doğrultusunda Türkiye’de, Akdeniz havzasına yönelik petrol depolama tesislerinin kurulması için fizibilite çalışmalarına başlanacak.
Venezuela havalimanlarını kullanan Türk Hava Yolları (THY) filosuna ait uçaklara, ekonomik ve rekabetçi şartlarda jet yakıtı ikmal edilecek.
Söz konusu anlaşma ile ayrıca Venezuela’nın inşaat, altyapı, ilaç, yiyecek ve benzeri ihtiyaçlarının Türkiye tarafından temin edilmesi için bir “barter mekanizması” oluşturulacak.
Ham petrolün rafinasyonu sırasında oluşan petrokok, karbon açısından zengin ve ısıl değeri çok yüksek bir katı yakıt türü olarak biliniyor. 

Venezuela Madencilik Bakanı Victor Cano’nun açıkladığı bir diğer anlaşma da kamu maden şirketleriyle küçük maden işletmelerinin Venezuela’da çıkardıkları altını işlenmesi ve altın paraya çevrilmesi için Türkiye’ye yollanması ve sertifikalandırma sürecinin gerçekleştirilmesi.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nın Türk soylu olduğunu biliyor musunuz? 
Dikkat edin “Müslüman” demedim, "Türk soylu" ifadesini kullandım.
Venezuela Devlet Başkanının ön adı Nicolas; Türkiyeli, hiç kuşkusuz Antalya Demreli Aziz Nikolas’tan geliyor.

İspanyolca’da Nikolas; “Herkes tarafından sevilen” anlamında.
Soy adı Madura ise Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Paşa’dan esinlenme.
Kemal” sözcüğün anlamı ile İspanyolcaMadura” kelimesinin manası aynı ikisi de “olgunluk” demek.
Bu nedenle Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya gönül rahatlığı ile “Nicolas Kemal” denilebilir.
Nicolas Maduro’nun bundan rahatsız olacağını sanmam.
Zaten kendisi Türkiye hayranı.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulunan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, TRT’nin 65 ülkede seyredilen dizisi “Diriliş Ertuğrul”un Beykoz’daki setini ziyaret etmişti. 

Sosyal medyada Maduro’nun börk ve Kayı Boyu Bayrağıyla çektirdiği fotoğrafı çok ça paylaşılmıştı. 
Türk soylu” olmayan birisi, neden bu denli, Türk tarihine ve kültürüne ilgi göstersin!
Aklından zoru mu var!
Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro’nın Türkiye’ye yaklaşımı, sadece ABD karşıtlığı ile açıklanabilir mi?
Türkiye’nin, Latin Amerika açılımının bir sonucu değil mi?
YAKIN KORUMA EKİBİNDE TÜRK KÖKENLİLER...
Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro’nın yakın koruma ekibinde Türk kökenli anti terör uzmanları görevlendirilmişti. 
Zaten iki ülke arasında imzalanan "Güvenlik İşbirliği Anlaşması” böyle bir görevlendirme önündeki bürokratik  engelleri  kaldırıyor.
Ayrıca Venezuela vatandaşı Türk kökenli vatandaşların ikili anlaşma çerçevesinde Türkiye’de, MİT veya Emniyet Genel Müdürlüğü yakın koruma uzmanları tarafından eğitilerek Maduro’nın koruma ordusuna tahsis edildiler. 
Yine Türkiye ve Venezuela arasındaki "Güvenlik İşbirliği Anlaşması” uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden ve Milli İstihbarat Teşkilatından bu ülkeye, görevlendirilen personelin verdiği eğitimlere katılanlar mevcut. 
Nicolas Maduro’nın yakın Türk korumalarının kullandığı açılır kapanır zırh, Türk imalatı ve Türkiye’de sadece Cumhurbaşkanının güvenliğinde kullanılıyor.
Geçtiğimiz Ağustos’ta Maduro’ya suikast girişimi sırasında, bahsi geçen o zırhların yakın korumalar tarafından açılarak Devlet Başkanının korunması amacıyla kullanıldığı da görüntülenmişti.

Bahse konu koruma kalkanı, Nurol Teknoloji A.Ş tarafından geliştirilen evrak çantası görünümündeki zırhlı çanta; ilk kez 2013’te Erdoğan’ın korunmasını sağlaması için üretilmişti.
Trump’ın darbe çağrısı Türkleri ve Rusları harekete geçirdi! 
Venezuala'ya destek mesajlarıyla yetinmeyen Erdoğan ve Putin, Maduro'yu zor gününde yalnız bırakmadı.

Türkiye'de kayıtlı (TC-TTC) uzun menzilli bir özel uçağın Rusya'dan havalanarak siyasi kaos yaşanan Venezuela'ya indiği saptandı.
Uçak kime ait biliyor musunuz? 
İngiltere'ye yerleşen, Türkiye'deki yatırımlarını tasfiye etmeye çalışan zengin bir iş adamı ve medya patronuna ait.
Medya patronunun 3-4 ay önce, grubunu Kazaklar’a sattığı bilgisi basında yer almıştı.
Flight Aware uygulamasında görülen “Uzun menzilli jet” sınıfındaki  Gulfstream G550 tipi uçak, önce 22 Ocak'ta İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan kalkarak Moskova'nın Vnukovo havalimanına indiği 23 Ocak'ta da Moskova'dan kalkarak Venezuela'nın Uluslarası Simon Bolivar havalimanına gittiği belirtiliyor.

Gulfstream G550 tipi uçakta, füze koruma sistemi mevcut. 
İki motorlu uçağın motorlarından birisi arızalansa dahi tek motorla uçuş konforundan hiç ödün vermeden, normal uçuşunu sürdürüyor.
Jetin bir diğer özeliği kısa mesafeli pistlere rahatlıkla inebilmesi. Jetin inişi için 884 metre uzunluğunda bir pist yeterli.
Uçuş tavanı 51 bin feet, yani 15 bin 545 metre. Normal ticari uçaklardan çok daha yüksek uçuş tavanına sahip, normal hava trafiğinin üstünde uçuyor.
Geliştirilmiş Görüş Sistemi (Enhanced Visiual Gudiance-EVS), uçağın kötü hava şartlarında yerden destek görmese bile havalimanlarına rahatlıkla inip kalkabilmesine imkân sağlıyor.

Kıtalararası uzun uçuşlar yapabilen G550, İstanbul'dan Los Angeles'a yakıt almaksızın direkt gidebiliyor. 
Yolcu ve yükünü merak ediyorsanız, bu uçağın Simon Bolivar hava limanına iner inmez  Amerikalı diplomat, gazeteci, tüccar kılığındaki CIA ajanlarının apar topar Venezuela''yı neden terketmiş olabileceklerini araştırın.
Türkiye Venezuela'da sadece Amerika'ya değil, İngiltere'ye de posta koydu! 
Venezuala'daki olaylara bakıldığında sadece Trumpkabak gibi” ortada göründüğünden, Türkiye kamuoyunda da böyle sanılıyordu. Oysa olayların perde arkası hiç de göründüğü gibi olmadığını gösteriyor. 
Neden mi?
Venezuala halkının altınlarına İngilizler çöktü! 
ABD'nin açık desteği ile darbe girişimi yaşanılan  Venezuela'ya karşı bir skandal adımı da İngiltere attı.
İngiltere Merkez Bankası, Venezuela Merkez Bankası’nın 1,2 milyar dolar değerindeki altın transferi talebini reddetti.  
İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Washington’da, Amerikalı  yetkililerle görüştükten sonra, "Nicolas Maduro’nun Venezuela’nın meşru lideri  olmadığı açık. İngiltere, Juan Guaido’nun Venezuela’yı ileriye götürecek doğru  kişi olduğuna inanıyor." ifadesini kullanmıştı.
Ankara - Londra ilişkileri buraya kadarmış! 
Rusya ve Türkiye, ABD - Britanya ittifakına meydan okuyor!..
Türkiye’nin Maduro tercihine Kuzey Irak'tan saldırı tepkisi…
Türkiye’nin bölgede bulunan PKK kamplarına yönelik hava harekatında sivillerin öldüğünü ileri süren bir grup, Duhok kentine bağlı Şeladize kasabasında  Türkiye’nin hava operasyonlarını protesto etti. 
Gösterinin ardından eylemciler dağılırken, bir grup bölgedeki Türk üssüne doğru yürüyüşe geçti. Üsse giren göstericiler, buradaki askeri araçları ateşe verdi. 
Gösteriler sırasında 1 kişi öldü 11 kişi de yaralandı. Üste bulunan askeri araçlar ve ambulanslar yakıldı. 

Üste bulunan Türk askerlerinin, soğukkanlılıklarını koruyarak üsse saldıran sivil halka ateş açmaması büyük bir faciayı önledi. 
Türkiye, Kürt yönetimiyle vardığı anlaşma gereği, 1992’den bu yana PKK’ya karşı, bölgede istihbarat amaçlı asker bulunduruyor.
Türkiye’nin bölgede 13 üssü bulunuyor. Ancak bu üslerdeki askerler, operasyon yapamıyor. 
Milli Savunma Bakanlığı ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Türk askeri üssüne saldırının, PKK'nın provokasyonu olduğunda hemfikir.
Siz siz olun kuklaya değil kuklanın ipini elinde tutan kuklacıya bakın!..
Amerikalı sığır çobanları ve fitne küpü uzun bacaklı İngilizler Venezuala operasyonlarına çomak sokan Türkiye'ye akılları sıra “Kürt kartı”yla cevap veriyor.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39
YAZARIN DİĞER YAZILARI