?>

800 bin görme engellinin yüzde 10’u spor yapsa!..

Ahmet Gülümseyen

6 yıl önce

Dünya nüfusu ve ülkemizdeki engelli oranı yaklaşık yüzde 13 civarında. 
Ülkemiz açısından bu oranın açılımı yapıldığında, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) veri tabanına kayıtlı engelli oranları yaklaşık yüzde 29’u zihinsel, yüzde 26 süreğen, yüzde 9’u ortopedik, yüzde 8’i görme, yüzde 6’sı işitme, yüzde 4’ü ruhsal ve duygusal, yüzde 18’i ise bir fazla engele sahiptir. 
Engel gruplarının cinsiyete dağılımı ise yüzde 59’u erkek, yüzde 41’ini ise kadın oluşturmaktadır...
Asıl üzerinde düşünülmesi gereken, engelli olarak tanımlanan bu özel bireylerin hayatımızın paydaşları olmaları.
"Her birey engelli adayıdır” sözünün göz ardı edilmeyecek önemi, o ayrıcalıklı insanlarımız için yapabileceğimiz mutlaka bir şeylerin olabileceği gerçeği.
Buna en somut örnek ise ‘spor’…
Sporun sağlıklı insanlar kadar, bir uzvu olmayan veya herhangi bir organı işlevini tam yerine getiremeyen bireyler için ne manaya geldiğini gerek araştırmalar, gerekse yazı dizisi haline dönüşen yazılarımızda ‘görmek’ mümkün. 
Öyle ise, ‘Bir ışık da sen yak…’ sözüne sadık kalarak, sorumluluk alanımıza giren görevlerimiz içine, onlar için yapılması gerekenleri dahil etmek ve görev üstlenmek gerek. 
İşte o görevleri, birkaç örnekle somutlaştıralım. Bu örneklemenin diğer anlamı, neticeye gitmek…
FİZİKSEL AKTİVİTE NEDEN ŞART? 
Görme Engelliler Federasyon Başkanı Hasan Sayyıdan’ın açıklamalarına göre, Federasyonlarının sekiz branşta 5 bini aşkın sporcuları var. 
Bu rakamlardaki sporcular, federasyonun goalball, futsal, futbol, atletizm, halter, judo, yüzme ve satranç branşlarında, lisanslı olarak kayıt altına alınmışlar. 
Peki kaç tanesi aktif, yani düzenli olarak fiziksel aktivite içerisinde bulunan, diğer ifadeyle lisanslı sporcu…
Diyelim ki, görme engelli 5 bin kardeşimizin hepsi aktif spor yapıyor. 
Türkiye’de 80 milyonluk nüfusun, yüzde 13’ü engelli ise, o oranın yaklaşık yüzde 8’i görme engelli ise, gözleri görmeyen bu engelli vatandaşlarımızın sayısı 800 bin küsur kişi olarak ortaya çıkmaktadır. 
Bu rakamın yüzde 10’u spor yapsa, toplam 80 binçocuk/genç/yaşlı vatandaşımızın lisanslı sporcu olmasada fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir rehabilite/tedavi aracı olarak hareket eğitimi/beden eğitimi/fiziksel aktivite içerisinde bulunması gerekliliği ortaya çıkıyor. 
Bu sonuç ise bireysel etkileşimin yanı sıra, toplumsal huzur/güven ve rahatlamayı doğuracaktır. 
Düşündürücü olan bu rakamın yüzde 10’unun bile aktif sporun içinde yer almaması.
Bu sonuçlarla da, ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ sözüne ne denli sadık kalıp/kalmadığımız, çok net bir şekilde görmek mümkün…
GÖRMEYEN GÖZ, NASIL GÖRÜR?
Akademik çalışmalar ve sonuçları kadar, görme engelli bireyler için sporun ne manaya geldiğini Görme Engeliler Federasyonu Başkanı Hasan Sayyıdan’ın AA tarafından gerçekleştirilen röportajında başkanın açıklamalarından da öğreniyoruz ki; 250 spor kulübünün bulunduğu görme engellilerden her biri, ailenin bir bireyi gibi, diğer vatandaşlarımız gibi, 16 yılda devletimizin engellilere verdiği imkânlar doğrultusunda sokağa çıkabiliyor, mutlu olmanın kaynağı olan üretim ile de hayatın bir parçası oluyorlar...
Ve ekliyor Başkan Sayyıdan; "Biz de dışarı çıkan görme engellileri, sporla hayata kazandırmayı amaçlıyoruz.”
Federasyon Başkanının ayrıca üzerinde durduğu önemli tezi, "Engellileri özgür, kendisiyle barışık, toplumla barışık, üretken bireyler haline getirirsek, engelimiz de ailelerimiz de devletimiz de mutlu olur.”
İşte burada görev sana, bana, şuna, buna değil, vicdan sahibi herkese/hepimize düşmekte. 
Kendi kendimize "Bana ne görev düşer?" sorusunu yönelttiğimizde, Üstad Necip Fazıl’ın deyişiyle "Aynaların yolumuzu kesmesi…" diğer bir ifadeyle, "Vicdanımızın sesine kulak vermemiz" yeterli olacaktır…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI