?>

Engelli sporcuların kıyafet ve eğitmen sorumluluğu!..

Ahmet Gülümseyen

4 yıl önce

Ülkemizde engelli bireylere yönelik faaliyetler arttıkça ayrıntılar da önem kazanır. 
Engelli bireyler için, bireysel tedavi (rehabilitasyon) amaçlı süreç, sonrasında sosyalleşme, devamında ise sportif aktivite ve müsabakalarda bulunmaya kadar uzanıyor. 
Bu sürecin sağlıklı işletilmesi için gerekli olan eğitmen, tesis ve malzeme hassasiyeti ön plana çıkıyor
Faaliyetlerin devamlılığı ve hassasiyeti için adı geçen üçlünün, eksiksiz olması gerekiyor. 
Örneğin, engelli bireyler için bir eğitim programı düzenlenecek ise programın ayrıntıları iyi belirlenmeli. 
Bu planlamada, sporcunun milli ve manevi değerler dikkate alınarak, kıyafet ve eğitmen konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi de önem taşıyor…
SPORTİF BAŞARI, KIYAFET FELAKETİNİ PERDELEMEMELİ…
Bireysel ve toplumsal olarak sonuçları kazanıma dönüşen ulusal ve uluslararası sportif katılım, müsabaka neticesi olarak kazanım olarak görünüyor.
Düne kadar, engelli bireylerimizin sportif müsabakalarda esamesi okunmazken, bugün uluslararası başarılar/dereceler konuşuluyor. Hal böyle olunca da bazı hassasiyetler de gün yüzüne çıkmaya, dahası dikkat çekmeye başladı. 
Bu önemli konuların başında erkek veya bayan olsun, sportif yatışmalarda giyilen kıyafetler de hassasiyet oluşturmaktadır
Engelli olsun veya olmasın, tesettür (örtünme) akîl baliğ olan herkes için geçerlidir. 
Özel (Zihinsel engelli) sporcular, bireylere giydirilen kıyafetlerden sorumlu olan kişi, onun etrafında (ailesi-antrenörü-yöneticisi) olacaktır. 
Tüm bunları söylediklerimizi belli aralıklarla (hemen hemen her yıl) gündeme getirmemizdeki amaç, engelli bireylerin sportif başarıları arttıkça, ne yazık ki kıyafet konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmediği dikkat çekiyor.
 Oysa ki tesettür ve mahremiyet ölçüsü, Kur’an-ı Kerim (ayet) ve Peygamberimizin Sünnetinde ( hadislerde) açık bir şekilde belirtilmiş, mükellefiyet/yükümlülük hususu herkes için geçerlidir. 
Buna rağmen, bilerek veya bilmeyerek, beşeri olan dünya hayatı, baki olan ahiret hayatına tercih ediliyor
Erkek sporculara ‘slip mayo’, kadın sporcuları ‘mayo’ gibi açık kıyafetlerle yarışlara girmeleri elbette ki kendi tercihleri (uluslararası kurallar safsatasına katılmıyorum). Burada dikkat çekilmesi gereken husus, sporcunun madem mayo ile yüzmek gibi zorunluluğu var, en azından giyilen kıyafet, kısmen de olsa biraz daha kapalı, slip mayo yerine, uzun paçalı mayo olabilir. 
Atletizm yarışlarına katılan sporcularda da benzer durumlar söz konusu. 
Kıyafet konusunda, bizim için bir başka felaket/skandal konu, özel sporculara (zihinsel engelli) giydirilen ‘açık-saçık’ kıyafetler.
Yarışmak ve kazanmaktan daha önemli olan bu özel sporcular için, kazanmaktan daha çok katılımcı olmaları önem taşıyor. 
Bireysel yetenekleriyle elde ettikleri sportif başarıları, ailesi-eğitmeni ve diğer emeği geçen herkes için önemli olsa da, akıl balîğ olamayan bu sporcuların eşofmanlı, kapalı sportif kıyafetlerle yarıştırılmalara katılamamalarına akıl ve sır erdiremiyoruz
Allah’ın özel kulları” olan o çocuklarımızın / gençlerimizin, uygun kıyafetle de yarışlara katılması sağlanabilir, bundan dolayı kimse de “Siz niçin bu kıyafeti giydiriyorsunuz?” diyemeyeceğinden emin olabilirsiniz…
ÖZEL SPORCULARA DA BAYAN EĞİTİMEN OLMASININ GEREKLİLİĞİ…
Akşama kadar kadınların, farklı işlerde çalışması, iş istihdamı konusunda var gücüyle çalışan bir kesim var. 
Nitekim, istenilen de oldu. Araştırmalara bakıldığında, son yıllarda ülkemizde çalışan kadın sayısındaki artışa baktığımızda, dünya sıralamasının üst basamaklarına tırmanmakla övünür olduk. 
Spor sektörüne baktığımızda, maalesef aynı oranı göremiyoruz. 
Örneğin; Beden Eğimi Bölümlerine giren ve mezun olan, bay ve bayan sayısı eşit olmasına rağmen, işin uygulama/antrenörlük konusunda bayan eğitmen sayısının yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir. 
Oysa ki, özel gereksinimli (engelli) bayan katılımcıların, uygulamalı eğitim sürecinde bayan eğitmenler büyük önem taşımaktadır. 
Bakın, daha önce yine bu satırlada görüşlerine başvurduğumuz konunun uzmanları/sahada uygulayıcıları, süreci nasıl değerlendirmişti, hatırlayalım;
“Yüzme branşı başta olmak üzere, eğitime yeni başlayan engelli bireyler, eğitimin ilk aşaması suda uygulamalı olarak gerçekleştirilmektedir
Engel durumunun ne olduğu fark etmez, yüzme bilmeyen bir çocuğa suyun içerisinde mecburen vücuduna dokunarak eğitim vereceksiniz.. 
Bu durumdan rahatsız olan çocuk veya aileler oluyor. Yaşa/gelişine bağlı olarak, fiziksel değişimlerden dolayı erkek antrenörüne anlatamadığı durumu, bayan antrenörüne ifade edebilir. 
Erkeklere erkek, bayanlara bayan antrenör olması daha iyi olur. Dünya da bu uygulamaya geçmeye başladı.”
İnsan düşünmüyor değil, yüzme branşına katılım gösteren erkek çocukları, kız çocuklarına göre daha fazla.
Yukarıdaki bilgi ve açıklamalardan anlaşılan, bunun nedeni olarak bayan antrenör sayısının sektörde yeteri kadar çalışma imkânı bulamaması, gösterilebilir. 
Dileriz süreç, erkeğe erkek, bayana bayan eğitmen şeklinde devam eder ve herkes için eşit şartlarda spor faaliyetlerine katılım sağlayacak bir zemin oluşturulur.
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI