22 yaşında Emine Avcu. Her vatandaşımız gibi onun da ‘özel’ bir hayat hikâyesi var.
Dillendirdiği her bir cümle, kelimesine kadar derslerle dolu.
Emine’nin hayatını dinledikçe, defalarca kendi kendime sorma mecburiyeti hissettim; ‘Bir uzvunun eksik olmasından dolayı, kimlerin ‘engelli’ birey olarak yorumlanacağı?
Dahası, sadece onlar mı engelli / özel / dezavantajlı bireyler kategorisine sokulmalı, yoksa onları anlamakta zorluk çeken veya anlamayan bizler mi?
İşte, kendi anlatımıyla Emine Avcu kardeşimizin, örnek hayat hikâyesi;
ASIL ENGEL, İNSANIN KAFASINDA
“Ben Emine Avcu, 22 yaşındayım.
İstanbul doğumlu, 8 kardeşli kalabalık bir aileye sahibim.
Sol kolumun ve iki bacağımın yarısı bulunmamakta. Uzuvlarımın eksikliği, hayatımdaki hiçbir şeye engel olmadı.
Engel sadece insanların kafasındadır.
Ben bunu yaşayarak öğrendim.
Çevremdekiler, bazı davranış ve eğitimime inanmadıkları için; ben bunu başararak onlara gösterdim.
4 yıllık açık lise eğitimimi 2 senede tamamladım.
Kültür Üniversitesinde tam burslu olarak okumaktayım.
İnsan ergenlik döneminde bazı boşluklara düşebiliyor.
Bir şeylerin farkında da olmayıp, elinden tutan da olmayınca, bazı şeylerden yaşça geri kalabiliyor insan.
Hiçbir zaman inancımı ve hayallerimi yitirmedim.
İnancına sarılan insan bir gün isteklerine kavuşur...”
İNANÇ AZİM, AZİM DE BAŞARI DOĞURUR
“Zorluk olmadan güzellik olmaz.
8. sınıfa kadar akülü araba kullanan ve tek kolun üzerinde koşabilip, tırmanabiliyor, sek-sek oynayabiliyordum.
Futbol oynarken kaleci olup, topları yarım bacak üzerinde zıplayarak yakalayan kişiydim.
Hiçbir zaman engelime sarılıp iç dünyama kapatmadım.
Dünyaya gelirken ne seçme, ne de seçilme hakkımız var.
Küçük bir köyde yaşadığım için insanlar bilinçli değildi.
Protez bacak kullanacağımı kimse bana bildirmedi.
Ama benim içimde, bir gün kimseye muhtaç olmadan ayaklarımın üzerinde durup, artık yerde sürünerek değil de, toplum içerisinde ayakta duracağıma inancım tamdı.
İnancım beni yanıltmadı.
8. sınıftayken şans eseri Çatalca merkezine annemle işimiz olduğu için gitmiştik.
Ve o an orada bulunmamın tek nedeni, birisinin beni elimden tutup inancımı gerçekleştirmesi.
O günden sonra hayatımda her istediğim, her şey gerçekleşti.
Okul imkânları, kurs imkânları, kişisel gelişim, özgüven vs vs. İnanç azmi doğurur, azim de başarıyı getirir.
Her birey hayatında buna inanıp küçük adım atarsa, o adımlar zamanı geldiğinde kocaman adım olur...”
AZMİ VE BAŞARISI SPORA DA YANSIDI
İstanbul Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü sporcusu Emine Avcu.
Müdürlüğün kendisine tanıdığı imkânla Avcu’nun madalya yolculuğu devam ediyor.
Antrenörü Duran Arslan, Emine Avcu’nun özel bir sporcu olduğunu bizlere şöyle anlatıyor;
“NTV Radyo’dan Ayhan Aktaş’ın yönlendirdiği Emine, en büyük hayalinin yüzme öğrenmek olduğunu söyledi.
Bizler de seve seve yardımcı olabileceğimizi belirttik.
2 bacağı ve 1 kolu olmadığı için, suya olan korkusu ve endişesi çok fazlaydı.
Bir ay gibi kısa bir surede yüzmeyi öğrendi.
45 gün sonunda katıldığı Türkiye Şampiyonası’nda 4 ikincilik kazandı.
Nisan ayında Yunanistan’da yapılacak olan uluslararası IPC yüzme yarışmalarına katılacak.
Hedefimiz 2019 yılında yapılacak olan Dünya Şampiyonası.
Olimpiyatlar mı, neden olmasın.”
Evet, neden olmasın.
Tebrikler Emine Avcu.
Tebrikler bu başarı yolunda Avcu’nun yanında olanlara...
:
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com