?>

Özel gereksinimli -engelli- bireylerin sporda başarısına birkaç örnek

Ahmet Gülümseyen

3 yıl önce

Sporun, özel gereksinimli (engelli) bireyler için önem taşıdığını belirtirken, anlatılanların önemine dikkat çekmek adına, konunun içeriğini örnekleriyle doldurmak gerekmektedir.
İşte o vakit, ne demek istendiği daha iyi anlaşılmış olacak, elinde imkân varsa bu fırsatı değerlendirmelerin ne kadar sorumluluk taşıdıklarının mesajını da hatırlatmış oluruz, sanırım.
Her bireyin yapabileceği bir spor branşının olduğunu, yine örnekleriyle görmekteyiz.
Bugün yazımızda, sadece bir aylık zaman diliminde özel gereksinimli (engelli) bireylerin yaptığı sporların ajansa (AA) yansıyan ve başarıda imzası bulanan aile, antrenör ve sporcuların verdiği toplumsal mesajların birkaç tanesini paylaşmak istiyoruz.
Her zaman olduğu gibi, elinde yetkisi olan ve ‘Ne yapabiliriz ki?’ diye düşünen ilgili ve yetkililere mesaj olmasını diliyoruz.
Evet, işte AA’da yer alan o haberlerden bazı başlıklar. Gerekli derslerin alınması temennisiyle diyoruz…

YÜZME İLE NORMALLEŞEN HAYAT…

Neziha Tan (Öğrenci Velisi);
"Oğluma henüz 2,5 yaşındayken otizm tanısı kondu. Başta büyük üzüntü yaşasa da çocuğumun sosyal hayattan kopmaması için mücadeleyi bırakmadım.
Bartın Otizmli ve Engelliler Destek Eğitim Dayanışma Derneği ve Spor Kulübü’nde yüzmeye başladığı ilk dönemlerde 'Acaba yapar mı?' diye tedirgin olduk. Özellikle hocasıyla çok güzel bir iletişim kurdu ve yüzme konusunda da bir kez denedikten sonra büyük bir istek başladı. Bu isteği ve bizim de desteğimizle yüzme sporunda güzel bir yol aldı.
Havuz ve yüzme ona çok iyi geldi. Gergin bile olsa yüzme derslerinden sonra ciddi bir rahatlama oluyor. Okul derslerine daha iyi adapte olmaya başladı çünkü burada antrenörünün talimatlarını dinlemek zorunda olduğu için dikkati daha iyi gelişti ve derslerine çok faydası oldu.
Matematiksel işlemleri tek başına yapabilmeye başladı. Yüzme derslerine gelmek için gün sayıyor. Yüzmeye başladıktan sonra hayatımız bayağı normale dönmeye başladı. Bizi bir yıl öncesinden tanıyan insanlar şimdi gördüğünde yüzmenin, sporun bize kattığı faydaları görebiliyor, farkı fark edebiliyor…"

RAKİPLERİNİ HİSLERİYLE GÖRÜYORLAR…

Hüseyin Üstündağ (Judo Fed. Milli Takım Ant. Hüseyin Üstündağ);

“Aramızda hiç görmeyen çocuklarımız var. Biz onların eli, ayağı oluyoruz. Bu çocuklarımız inanıyorlar, güveniyorlar. Biz de onlara inanıp, güveniyoruz.
Bu çocuklarla başarı yakalayacağız. Görme engelli judocuların hisleriyle hareket ediyorlar. Onlarla nerede tekniğe geçip dönecekleriyle ilgili sürekli çalışmalar yapıyoruz…”

ŞAMPİYONDAN AİLELERE ÇAĞRI…

Abdullah Öztürk (2016 Rio ve 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları Şampiyonu);

“Sporu engelliler için olmazsa olmaz görmekteyim ve çeşitli projeler sayesinde engelli gençlerin sporla buluşturulacağına inananlardanım. Profesyonel olarak 16 yıldır sporun içindeyim. Hayatımda elde ettiğim her şeyi spor sayesinde kazandım. Masa tenisinde elde ettiğim başarılar sonucu inanılmaz güzel bir hayatım oldu.
Projelerle sporu engellilere ulaştırmaya çalışacağız. Aramızdan yeni dünya şampiyonları, olimpiyat şampiyonları neden çıkmasın. Anne babaların yapmaları gereken tek şey, çocuklarını spor salonuna getirmeleri. Gerisi zaten çorap söküğü gibi gelecektir.
Engelli çocuklarınızı sokağa çıkarın, spor salonlarına getirin. Getirin ki biz de onlarla spor yapalım, hayata çok farklı bir çerçeveden baksınlar. Spor, ben ve benim gibi birçok arkadaşımın hayatını değiştirdi…
Anne babalar şunu unutmasın, sizler bugün var, yarın yoksunuz. O engelli çocuğunuz hayata bir şekilde tutunmak zorunda. Bu da sporla olacaktır…"

ÖZGÜRLÜK VE HUZURA KULAÇ ATIYOR…

Ahmet Çınar Bakkal (10 Yaşında-Paralimpik Yüzücü);

"6 yaşından beri yüzüyorum. Daha sonra Mehmet hoca ile tanıştım. 3 yıldır da onunla yüzüyorum. Suda kendimi özgür ve huzurlu hissediyorum.
Takım arkadaşlarım arasında çok güzel bir bağımız var. Gelecekte milli takım forması giymeyi hedefliyorum. Paralimpik Oyunlarına katılıp ülkeme altın madalya kazandırmak istiyorum.
Yüzme Gelişim Kampı'na katılacağım. Bu konuda çok heyecanlıyım. Orada kendimi göstereceğime inanıyorum."

ÜST ÜSTE 3. DÜNYA ŞAMPİYONLUĞUNA…

Nesim Turan (Paralimpik Masa Tenisçi);

“Her şey İlhami ve Yusuf hocamla tanışmakla başlayan bir süreçti. 2006-2007'de Doğan Çağlar Ortopedik Engelliler Okulu'nda, yatılı okulda tanıştık. Kendi kategorimde son iki dünya şampiyonuyum.
Üst üste üçüncü kez dünya şampiyonu olabilmek, unvanımı korumak için mücadele edeceğim. Unvan bende olduğu için ekstra çalışmam gerektiğine inanıyorum.
Madalya geldikten sonra bazı şeylere ulaşmak daha kolay ama madalyaya giden o yolda birçok zorluklar çektik. Evet, geçmişte çok ciddi zorluklar da çektik.
Kar nedeniyle kışın tekerlekli sandalyeyle okula gitmenin mümkün olmadığı dönemlerde babasının sırtında beni okula götürüyordu. Zorluğun ne olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Hem ailem hem de beni yetiştiren hocalar konusunda çok şanslıydım ve bugünlere kadar geldik. Spor öz güven sağlıyor, kendini ifade etme şeklin değişiyor.
Masa tenisi bana sayamayacağım birçok şey kattı. Her şeyden önce maddi özgürlük sağlıyor. O özgürlüğü yakaladıktan sonra istediğiniz şeylere çok daha rahat ulaşıyorsunuz.
İster istemez hayatımızın tamamen değişmesine vesile oldu. Tamamen tesadüfen hobi olarak elimize aldığımız raketi hiç bırakmadan bugünler kadar geldik..."

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI