?>

Aile-Çocuk-Okul üçgeninde özel çocuklar için neler yapılmalı!

Ahmet Gülümseyen

5 yıl önce

Özel (Otizm/Down Sendromu) çocukların toplum içerisinde nerede olması gerektiği hususu, her geçen gün önemini artırmakta! Bu belirsizliğin giderilmesinde ‘eğitim’ önemli aşamayı oluşturmakta.
Hastalandığımız vakit, doktorumuzun bize sunduğu reçetede yazan ‘ilaçlar’ın önemi gibi, özel çocukların okul öncesi ve okul sürecinde kaynaştırma eğitimi almaları hususunda, Gelişim Otizm Akademisi Eğitim Koordinatörü Muhammed Karabacak kardeşimizin bize sunduğu ‘reçete’ye yansıyan tecrübeleri de oldukça önem taşıyor.
Kendisi, aynı zamanda Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu mezunu olan Karabacak’ın ‘Aile-Çocuk-Okul’ üçgeninde, özel çocuklara yönelik neler yapılması gerektiği hususundaki görüşleri; 
ÖZEL ÇOCUKLARIN KAYNAŞTIRMA EĞİTİMLERİ...
“Özel gelişim gösteren çocukların eğitimi de özel olmalı diyoruz ama hâlâ hatalar yapmaya devam ediyoruz. 
Bu süreç en hassas şekilde ele alınmazsa sonu hüsranla sonuçlanan çok acı tecrübeler yaşanabilir. 
Örneğin; ‘“ Hocam uzmanlar acilen normal gelişen çocuklarla aynı ortamı paylaşacağı yerlere (kreş, anaokulu, ilkokul) çocuğumuzu göndermemizi bu şekilde normale dönebileceğimizi söylediler. Biz de çocuğumuzla anaokuluna başladık ama problemler azalacağına daha da arttı, bizi okullarında kabul edemeyeceklerini diğer çocukların ailelerinden problem çıkaranların olduğunu söylediler ve ayrılmak zorunda kaldık.”
Bu yaşanmış hikâyelerin sonunu, eminim bu yazımızı okuyan çok velimiz yaşamış olduğu için kendisi doldurabilir. 
Uzmanların yönlendirmesi yanlış mı? 
Hayır ama eksik yahut aile durumu tam anlayamamış. Çocuğun bilişsel, duyuşsal ve psikomotor olarak kaynaştırmaya hazır olması gerekir. 
Neden? 
Çocuğunuz eğer orada söylenenleri algılamıyorsa, istenilenleri yerine getiremiyorsa, oyun becerilerine sahip değilse, nesneleri, kavramları henüz öğrenmemişse grupla hareket edemiyorsa ne kadar bedenen orada olsa da aslında kendi dünyasında yaşıyordur.
Bir köşeye çekilip kendi kendine zaman geçirdiğini stereotipilerini arttırdığını takıntılarında boğulduğunu, anlamsız sesler çıkardığını, bağırdığını ya da anlamsız güldüğünü, yerli yersiz ağladığını görebilirsiniz. 
Ayrıca tuvalet eğitimi ve yemek yeme becerisine sahip olmayan, kıyafetlerini giyinmekte yetersiz kalan çocuklar daha çabuk gurubun dışına itilir ve kabul görmeleri daha da zorlaşır. 
Bu davranışları gören okul yetkilileri çocuğu kazanmak için çok ciddi zaman ve özveri gerektirdiğinden, maalesef bu riske girmiyorlar.
Bireysel olarak ilgilenmeleri gerekiyor bu da hem mesleki donanım istiyor hem de sabır. 
Nasıl organize etmek gerekir? 
Burada çocuğun özel eğitimcisinin, psikoloğunun, yaşam lideri veya hareket eğitimcisinin, süreçte aktif olarak yer alması ve bilgi alışverişi içinde olması gerekir. 
Süreci organize eden tecrübeli bir koordinatör bütün disiplinleri organize ederek çocuk için muazzam bir sistem ortaya koyabilir.
Tabii okuldaki öğretmenlerin eğitimi, anne-baba eğitimi ve bilgilendirmesi de bu ekibin işleri içerisinde olmalı. 
Özel eğitimci: Çocuğun yaşına uygun akademik becerileri kazandırmakta doğru hedefler koymakta önemlidir. 
Psikolog: Çocuğu iyi tanıyan gözlemleyen davranışlarını inceleyen (otizmi iyi bilen) aileye ve ekibe bu yönde katkı sağlayan kişidir.
Yaşam lideri: Çalışmanın merkezinde olan uygulayıcı öğretmendir. Çocuğun en yakınındaki, onunla iletişimi en güçlü olan eğitimcidir.
Çocuğun nasıl öğrendiği ile ilgili fikir sahibidir. Çocuğun ihtiyacı olan oyun becerilerini ve yaşam öz bakım becerilerini çalışır ve bunu uygulama olarak okula aktarır. 
Sonuç olarak; başarıya ulaşmak için doğru zamanda doğru adımlar atmak gerekiyor…”
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI