Süper Lig Şampiyonu Medipol Başakşehir takımının şampiyonluğuna sevinen, bir o kadar da düşünce tufanına kapılanlardanız.
İlçenin isim-marka değerinin artırılması hususu alkışlanırken, ilgi alanımız olan engelliler ve futbol adına ne yaptığı-yapacağı hususu, bizim için önemli detay.
2017 yılı Şubat ayında “Başakşehirspor’un marka değerini artıracak faaliyetler” (*) başlıklı yazımız, yine bu satırlarda yer almıştı.
Aradan geçen 3,5 yılda, Başakşehir Futbol Takımı, yönetiminin programlı çalışması neticesinde Süper Lig şampiyonluğuna ulaştı.
Nüfusu 500 bin civarında olan ilçede kimi, ne kadar sevindirdi, tartışılır!
Oysa ki o futbol takımına, engelli futbolunda var olan Bedensel-Ampute, Görme-Futsal, İşitme-Futbol ve Down-Sendromu-Futbol branşlardan en azından biri veya bir kaçı da açılmış olsaydı, bu (engelli) bireylerin neler yapabileceklerine iyi birer örnek olmaz mıydı?
Bunları sorarken, 2017’de kaleme aldığımız yazımızdaki şu ifadeleri hatırladık;
“Ligin iki güzide takımı Galatasaray ile Medipol Başakşehirspor takımları Fatih Terim Stadyumunda karşılaşıyorlardı. Tesisleşme konusunda geleceğe yatırım yapan ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığı görünen Başakşehirspor yönetimi, engelli bireylerin futbol oynaması konusunda yatırım yapamaz mı?”
Vermek istediğimiz mesajı örneklendirelim.
İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde oturan, eski milli takım sporcusu Görme Engelli Ali Çavdar kardeşimiz, 15 günde Almanya yolcusu.
Kendisi Almanya’nın “Schalke 04” takımında 2-3 yıldır futbol oynuyor.
Medipol Başakşehir şampiyonluğu ve Ali kardeşimizin Schalke 04’te forma giymesi, alınması gereken sosyal sorumluluk mesajına iyi birer örnek olsa gerek.
Dileriz gerçeklere ‘kör’ ve ‘sağır’ kalmaya devam etmeyiz…
"OKUYUCU MEKTUPLARI"ndan…
Özel (engelli) bireylerin hareket ve egzersiz (spor) aracılığıyla hayat kalitesini artırmaya yönelik alternatif seçenekler sunarken, zaman zaman, alanımız olan spor dışında değişik problemler de tarafımıza iletilmektedir.
Aşağıda belirtilen ve ayrıcalıklı (engelli) bireyler için problem oluşturduğu ifade edilen konu hakkında, dileriz konunun muhataplarından Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve diğer ilgili, yetkili kurum veya kişiler devreye girerek, vatandaşın yaşadığı sıkıntıyı bertaraf ederler.
Şimdiden emeği geçenleri tebrik ederiz.
İşte o mektup;
“31.12.2014 yılında yüzde 90 zihinsel engelli abim adına engelli araç indiriminden yararlanarak mahkeme kararıyla araç aldık.
Aracımız 5 yılını doldurduktan sonra aracımızı satmak ve tekrar araç alımı yapmak istedik. Fakat noterler, vasisi olan bir engelli olduğu için araç satışı için mahkeme kararı istedi.
Biz de sulh hukuk mahkemesinin yolunu tuttuk.
Sulh hukuk mahkemesi, anlaşılmaz bir kararla dosyamızı uzun bir süre beklettikten sonra devleti vergi kaybına uğratmak gerekçesiyle araç satış isteğimizi reddetti.
Üst mahkemeye itiraz ettik o da dosyamızı reddetti.
Bu kararlar, öncelikle vasilik kararıyla çelişmektedir.
Devletimiz 5 yıl sınırını, bu iş ticarete dönmesin diye koymuştur ve engelli, en iyi araçlara binsin diyerek bu yasaları çıkarmıştır; bu sebepledir ki her yıl 1 Ocak itibariyle engelli araç alım limitlerini arttırmaktadır.
Biz mahkemeye başvururken engellinin malını azaltıcı bir hamlede değil, aksine arttırıcı bir hamlede bulunduğumuzu belirttik.
Zihinsel engeli bulunmayan engelli vatandaşlarımız, noter aracılığıyla 5 yılını doldurmuş aracını satıp, bayiden engel oranını gösteren belgeyle araçlarını hiç zahmetsiz alabilirken vasi ataması yapılan engellilere kırk dereden su getirilmektedir.
Devletimizin, engellinin yanında olduğunu biliyoruz fakat bürokrasiyi aşamıyoruz.
Bu konuya devletimizin acil müdahale etmesi gerekmektedir. Saygılarımla.”
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com