İnsanoğlu, içinde yer aldığımız süreçte Korona (Kovid-19) diye isimlendirilen virüs ile imtihan veriyor.
Hastalığın çıkış sebebi ve tedavi yönetimi, aşısı, bilim kurulu uzmanlarının çalışmaları neticesinde ortaya çıkacak.
Bu konuda bizim yapmamız gereken tıpkı, yaşlılık, gençlik, varlık, yokluk gibi hayatın her aşamasında da birçok farklı nedenlerle imtihan olduğumuzu bilmek.
Yaşananları garipsememek kadar biraz da dersler çıkarmamız gerekmez mi!
Dünyayı, ahirete yatırım aracı olarak göremediğimizde, imtihanın bir parçası olan yaşadığımız her anın ne anlamı olabilir ki!..
Tüm bunları söylememizdeki amaç, hayatın anlam ve gayesini bilmeye paralel sürdürme/yaşayabilme erdemliliğini gösterebilmek.
Bir sıkıntıdaki kulun derdine derman, yarasına merhem olabilmek.
Görmek istedikten sonra, o kadar yapmamız gereken görev ve sorumluklar var ki.
Elinle, dilinle hiçbir şey yapamıyorsan kalbinle düsturundan hareketle, insanlığın kapısını aralamak gibi imkân ve vaktimiz var.
Her defasında, ‘Parası olan parasıyla, sözü olan sözüyle, kalemi olan kalemiyle’ diyoruz ya!
Hayatını spor ile idame ettiren bizlerin, bu hususta yapmamız gerekenler, bilginin sadakası niyetine düşüncemizi yazarak paylaşmak, spor ile insanların hayatlarına nasıl dokunulabileceğine kafa yormak ve uygulamaya geçmek…
Sporun (hayat ve egzersizin) insanların hayatlarına nasıl dokunulabileceğini, birçok yaşanmış hayat hikâyesini bu satırlardan yansıtmaya çalıştık.
Öyle ise, fazla vakit kaybetmeden her birimiz üzerimize düşen görevi yapalım.
Yine, bir çok kez bu satırlarda dile getirdik ‘Engeli ne olursa olsun, her özel bireyin mutlaka yapabileceği bir spor branşı var!’
Bakın, içinde yer aldığımız hastalık sürecinde gerekli tedbirlerin alınmasının yanında, virüsten korunmanın kesin neticesinin, aşısının bulunmasından geçtiği konuşuyor.
“Engelli bireylerin bedensel ve ruhsal rahatlama, sosyal hayata uyumunda sporun (hareket ve egzersiz) önemli etkisi var” dersek yeridir ve bilimsel ispatından da daha öte, sayısız yaşanmış örnekleri var.
Öyle ise toplumun önemli bir kesimini oluşturan bu özel insanlarımıza, bu imkânların sunulması gerekmez mi?
Elbette!..
Aksini düşünenler için, vicdanlarının ‘nasırlaşması’ konusunda endişeye kapılmıyor değiliz!
İşte onların kalplerine, ‘aşı’nın da kâfi gelmeyeceği düşüncesine kapılsak da yine de ümitvar olmak istiyoruz…
ÖZEL ÇOCUKLU AİLELERİN İSTEĞİ...
Devlet yetkililerinin, korona virüsün kısa sürede atlatılması için gerekli tedbirleri alması, vatandaşların ise bu kararlara uyması hususunda elinden gelen gayreti göstermesi gerekmektedir.
İşte o önlemlerin en önemlisi de çocuk ve gençlerin eğitim ve öğretime uzaktan devam etmesi.
Hal böyle olunca da okula gidemeyen çocukların, aileleriyle birlikte evde kalma zorunluluğu ve böyle bir durumdan en fazla etkilenen kesim ise özel (engelli) çocuklar.
Ailenin her iki ferdi de (anne-baba) çalışıyor ise, özel çocukların (zihinsel engelli başta olmak üzere) tek başlarına evde kalması söz konusu değil.
Her ne kadar, dönüşümlü çalışma uygulaması söz konusu olsa da kişilerin (amir veya işveren) isteğine bırakılan çalışma gün ve saatlerinde esneklik olmayabiliyor; bu durum ise ailelere mağduriyet yaşatmakta.
Onların istekleri “Okulların kapalı olduğu dönem boyunca, özel çocukları bulunan annelerin idari izinli sayılmalı” şeklinde. Cumhurbaşkanlığı’nın ilgili birimleri ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere, bu konudaki yetkililerin özel çocuk sahibi ailelerin bu taleplerine duyarsız kalmamaları gerektiğidir…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com