Bir başarıyı elde etmek kadar sürdürülebilirliği de önemli ise, 2020 Olimpiyatları’nda neyin-nasıl başarılabileceğini iyi hesaplamamız, dersimize daha çok çalışmamız gerekmektedir.
Bu durum; Brezilya’da gerçekleşen 2016 Olimpiyatları’na katılan ve 41’inci olan normal sporcularımız içinde de, Paralimpik Oyunları’nda Milli Takım adına 49 bedensel, 29 görme ve 1 özel, toplam 79 sporcu ile katılan ve yarışlar sonucu 34. sırada yer alma başarısı gösteren engelli sporcularımız için de aynı...
"BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL, ÜZÜM YEMEK…"
Gazetecilik -ya da spor yazarlığı- yapıyoruz değil mi? Evet. Sadece yapıyoruz demekle iş bitmiyor. 5N+1K kuralının yanında, bilinmesi-yapılması gerekenler var.
Kişisel tanımımızla, gazetecinin (Gazete yazarının) görevi, doğruları düşünceleriyle serpiştirip yazı aracılığı ile okuyucusuyla paylaşmak. Kısaca, ‘Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek’ düsturundan hareketle, bu satırlarda bilgi paylaşımına gitmek.
Yeter mi, hayır. Paylaşılan her haber-bilginin takipçisi olmak. Öyle ya, madem başarıda devamlılık, başarısızlıkta son noktayı koymak önemli...
FEDERASYON SEÇİMLERİNDE KİMSENİN SÖYLEMEDİĞİ BAŞARISIZLIKLAR...
Siz bu satırları okurken, spor federasyonlarında da seçim havası esmeye devam ediyor. Esmenin türü ve şiddeti her zaman aynı.
Ne gibi derseniz; başkanı oldukları federasyonda katıldıkları branşlarda, olimpiyatlarda başarısız oldukları ortada iken, hiç kimse çıkıp demiyor ki; ‘Yönetimimiz başarısız, biz onurlu bir şekilde adaylıktan çekiliyoruz...’
Aynı durum, engelli branşların yer aldığı spor federasyonları için de geçerli.
Engelli spor federasyonları içerisinde çok sayıda branş var.
Eğer, bazı branşlardan dolayı federasyon başkanı başarılı saylıyor ise, branşlara bakılmalı.
Yeni bir sistem ve heyecan getirilme adına başarısız olan federasyonun branş sorumluları görevi bırakmalı-bıraktırılmalıdır...
KOLTUĞA OTURAN BAŞKAN, BAŞARISIZ DA OLSA YERİNDEN KALKMIYOR...
Bu söylediklerimiz sporun en önemli ‘balans’ ayarları. Niçin koltuk, kartvizit, siyasi-ticari kimlik... O kadar çok sebepleri var ki.
Bu nedenle, koltuğa oturan başkan kalkmıyor, başkanın yanına sokulan ayrılamıyor.
Nasıl olsa ‘ekmek elden, su gölden’. Devlet parayı ve imkânı veriyor, vizesini de. Olimpiyat, dünya, Avrupa, Balkan, gezilmeyen ülke kalmıyor. Yazık hem de çok yazık...
BAŞARISIZSINIZ… AYRILIN!...
Bu ülke 15 Temmuz gibi bir süreç yaşadı. Hain yapıların terör saldırısını unutmadık, hiçbir zaman da unutmayacağız... Sözüm, söylediklerimizden ‘Aaa bu arkadaşın yazdıkları, tıpkı beni tarif ediyor...’ hissiyatına kapılanlara.
Türk sporu için oturduğunuz koltuk, bulunduğunuz mevkiden ve görevinizden biraz onur, biraz vicdan, biraz insanlık var ise ayrılın...
"PARALİMPİK -3-“ BAŞLIĞI ALTINDA YAZIYORDUK OYSA...
Bakın nereden nereye geldik. Sözde Paralimpik (3) diye başlık koyduğumuz yazımızda sporcularımızın performansından bahsedecektik.
Tıpkı bugün olduğu gibi, söylenmesi gereken gerçekler ortaya çıkan rakamsal sonuçların önüne geçiyor.
Nedeni ise, bugün daha fazla insanımıza spor yapma şansı tanımak, bu şansı madalya kürsüsüne yansıtmak, olimpiyatlarda 8, oyunlarda ise 9 olan madalya sayısını artırmaktan başka ne olabilir ki...
BAŞKA SÖZE NE HACET!...
Yazdıklarımız, söylediklerimiz ve dillendirdiklerimizin özü, toplum olarak hepimizin günlük ve spor hayatımızda başarınıza da kapı aralayacağı kanaatindeyiz. Çünkü insanı harekete geçiren duyguları-düşünceleridir.
Bu duygu ve düşünceleri, kısacası aklını makam ve para için kimseye kiraya vermez ise…
‘Yok böyle bir şey diyor isek’ geriye nefsimiz ile hareket ettiğimiz kalıyor ki, iyice bataktayız demektir.
Bilmem, başka söze hacet var mı, sporun başarısız yöneticileri-idarecileri!..
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com