Kitleleri peşinden sürükleyen Futbol, her ne kadar sahada oynanan bir netice oyunu olsa da, bazen saha dışındaki olaylar-etkenler, mücadelenin akışını etkileyebilmekte. Nasıl ki malzeme ve tesis olmadan kişinin bir sportif aktivitenin içinde yer alması mümkün olmuyor, bugünlerde sportif aktivitede ‘güvenlik’ gerçeği de ön plana çıkıyor.
EURO 2016 vizesi alan A Milli Futbol takımımızın hazırlıkları devam ediyor. Ay-Yıldızlı ekibimiz Perşembe akşamı İsveç’i Antalya’da konuk etti. Dünyayı sarsan ‘terör’ belasından dolayı, oynatılıp-oynatılmaması tartışma konusu olan, "Sosyal Medya"da oluşturulan güvensizlik ‘algısına’ rağmen, İsveç takımının ülkemize gelip maça çıkma isteği, Türkiye ve konuk ekibin terör belası karşısında ‘dik’ duruşunun önemli göstergesi...
Teknik Direktör Fatih Terim, İsveç ile oynanan maç öncesi düzenlediği basın toplantısına ‘terörü’ lanetleyerek başladı. İsveç teknik direktörünün güvenlik kaygısı yaşamaması ve Türkiye’de yer almaktan duyduğu memnuniyetiyle verilen mesaj, oldukça önemli, bir o kadar da anlamlıydı...
İsveç teknik direktörünün düzenlediği basın toplantısında cevabı aranan diğer soru "Zlatan İbrahimovic terörü gerekçe gösterdiği için mi Antalya’ya gelmedi?" idi. Hocası Erik Hamren’in, bu soruya verdiği cevap, ‘maç yoğunluğu’ olarak sonuca yansıdı...
İbrahimovic’in aldığı karar tabii ki kendini ve takımını bağlar. Fakat, insanın aklına gelmiyor değil; 'Dostluk adına önem taşıyan maçta, yorgunluktan dolayı forma giyemese de... Akdeniz’in tabii güzellik ve tarihi değere sahip şehrimize gelmesi, terörün çirkinliği ile prim yapan ‘yabanilere’ karşı verilmiş en anlamlı cevap-mesaj olmaz mıydı!..’
Terör nasıl ki ‘adres’ gözetmiyor, teröristi destekleyenlerin dahi elinde patlayacak kadar feci bir hal alıyor ise, sadece Türkiye veya İsveç’in değil, diğer ülkelerin de gündeminde. Örneğin Avrupa Şampiyonası’nın Fransa’da olması, bu ülke güvenliği için kaygıları da akla getirmiyor değil...
İstatistiklere bakıldığında 30 günde 51 maç oynanacak. Şimdi konuşulan, maçlarla ilgili ‘güvenlik’ zafiyeti oluşacak ise, en azından ‘seyircisiz’ oynanması seçeneği. Aylar öncesinde bu seçenekler konuşuluyor ise, futbol ziyafetini sabırsızlıkla bekleyen taraftarlardan, sahada mücadele edecek oyuncuya kadar herkesi ‘zan’ altında bırakırsınız...
Böyle bir durum da en çok ‘terörden’ beslenenlerin işine yarar. Bir maç oynanır veya oynanmaz. Seyircisiz oynanması şeklindeki bir seçeneği kafadan silmekte fayda var! Peki böyle bir durum, diğer ülkeleri ve Milli Takımımızı nasıl etkiler!..
Burada bir kez daha Terim’in söylediklerine kulak kabartmakta yarar var: “Terörden dolayı 2016 seyircisiz oynanır-oynanmaz, uzmanlık alanımız değil. Huzur ve barış içinde geçecek Euro 2016’yı bekliyorum ve hazırlığımızı ona göre yapıyoruz. Biz her şeye hazırız. Müthiş bir takıma sahibiz...”
Açıklamalardan anlaşıldığı gibi her an (B) planı devrede. Terim, ilginç sayılacak diğer açıklamalarını ‘İlk 11’e destek 11 ekip’ başlığı altında şöyle sıralıyor; ‘Futbolun 11 kişiyle oynandığı ve futbola 11 destek başlığı altında açıklıyorum. Sağlık, Bilgi ve Analiz, Psikoloji ve Motivasyon, Beslenme ve iyi yaşam, Yoga ve Plates, Takım Oyunu ve Eğlence ekipleri ile birlikte A Milli Takım eski oyuncuları...’
Fatih Terim'in , başarıya giden yolda not ‘kâğıdında’ yer alan düşüncelerini paylaşırken, bu düşüncenin sahada ne kadar uygulanabileceğini hep birlikte gözlemleyeceğiz. Bu yolculuğun ilk ipuçları, İsveç karşısında verildi. Dileriz, diğer hazırlık maçlarıyla birlikte 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na da hazır hale geliriz...